SİNÜS

SİNÜS, bir t gerçel sayısının s sarma fonksiyonu altındaki görüntüsünün ikinci bileşeni (simgesi sin). Sarma fonksiyonu, gerçel sayıları bi-. rim çember üzerindeki noktalara dönüştürdüğünden, t gerçel sayısı ne olursa olsun -1 < sin t < 1’dir. Sinüs fonksiyonu periyodiktir ve periyodu 27T’dir. Dolayısıyla örneğin sin 7r/4=sin(7T /4+27T) = dir. Birim çemberde ordinat, sinüs ekseni * olarak düşünülürse, bir merkez açının çemberi kestiği noktanın ordinatı, o açının sinüsünü verir. Buradan, dik üçgende bir dar açının sinüsü,

karşı kenarın uzunluğunu hipotenüsün uzunluğuna bölmekle bulunur. Sinüs fonksiyonu için sin (-9) = sin 9 sin (7T-9) = – sin 9 sin (tt + 6) = – sin 9 özellikleri kolayca gösterilebilir. Sinüsün tersi ise “kosekant” olarak adlandırılır (cosec 9 = 1 /sin 9).

SİNÜS TEOREMİ, açıları A, B ve C, bunlara karşılık gelen kenarları da a, b, c olan bir üçgende a b c
Sin A sin B sin C eşitliğinin varlığını ortaya koyan teorem.

SİNÜZİT, sinüslerden bir ya da daha fazlasının ağrılı ve sürekli bir biçimde iltihaplanması. En fazla iltihaplanan sinüse göre alın sinüziti, çene sinüziti, burun sinüziti türlerine ayrılır. Belirtileri baş ağrısı, ışıklan rahatsız olma, ateş, burundan irinli sümüksü madde akmasıdır. Hastalığa genellikle streptokok ya da stafilokokların sinüs zarına yerleşmeleri neden olur. Darbeler ya da çürümüş bir azıdişi, doğuştan burun yolları tıkanıklığı gibi etmenler de sinüzit oluşumunu destekler, i Sinüzit tedavi edilmediği takdirde di-\ ğer organları da etkileyebilir. Tedavisi antibiyotikler ve ağır durumlarda ameliyatla yapılır.

SİPAHİ, Osmanlı İmparatorluğu’ nun askeri örgütünde timar adıyla jöşür ve resimlerine aldıkları araziye jkarşılık, savaş zamanlarında kendi hayvanlarını ve kanunen götürmeye zorunlu oldukları cebelüleri (silahlı askerler) ile birlikte sefere katılan bir sınıf süvari askeri. Bunlar akıncı-lık ve karakol hizmetleri yaparlar ve düşman karşısında piyadelerin korunmasını ve desteklenmesini sağladıkları gibi, gerektiğinde saldırılar da düzenlerlerdi. Sipahilik bir ku-lum olarak ilkin, I. Murat zamanında oluşturuldu. Sipahilere verilen ti-marlar bin akçeden yirmi bin akçeye Radardı ve miktarı çoğaldıkça timar sahibi olan sipahi kendinden başka sefere “cebelü” ve “gulâm” [savaşçı asker) götürmek zorunday-
dı. Sipahiler sefer ilan edilince, yapılan çağrı üzerine “seraskerin bulunduğu yere askerleriyle birlikte giderler ve orduya katılırlardı. Yasal bir özürü olmaksızın çağrıya uymayanların timarı İllerinden alınıp başkasına verilirdi. Sipahi kendi timarı içinde oturan reayadan kişisel vergi niteliğinde olan “ekinlu bennak”, “caba bennak” resimlerini aldığı gibi araziden öşür, salariye, dönüm resmi de alırdı. Koyunlardan ağnam resmi, arı kovanlarından kovan resmi, değirmenlerden, bağlardan önceleri belirlenen resimleri de almak sipahiye aitti. Sipahilerin timarları içinde kişiler tarafından tasarruf olunan yerler olduğu gibi, doğrudan doğruya kendisi tarafından ekilip biçilen “hassa çiftliği” denilen yerler de vardı. 1825 yılında, Yeniçeri Ocağı’nin lağvından kısa bir süre sonra, Rumeli ve Anadolu’daki sipahilerin önemli bir bölümü humbaracı ve lağımcı ocaklarına geçirildiler. 1847 yılında da bütün timar ve zeamet erbabı, kaydıhayat koşuluyla ve yarı timar bedeliyle emekli edildi ve bu suretle de sipahilik tarihe karıştı. Yeniçeri örgütü arasındaki süvarilere de “sipahi” denilirdi. Bunlar merkezde bulunur ve Yeniçeri Ocağı örgütünden sayılırlardı.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*