Sokullu Mehmet Paşa
Türk devlet adamı (Sokol, Bosna 1505-İstanbul 1579). Bosna’da devşirilip, Enderun’da yetişen, çeşitli görevlerden sonra, IBarbaros Hayrettin Paşa ölünce kaptanı- deryalığa getirilen (1546) Sokullu Mehmet Paşa, Rumeli beylerbeyliğine atanıp (1549), Erdel seferiyle görevlendirildi (1551). 80 000 kişilik bir orduyla Slanka- men’den yola çıkıp (7 Eylül 1551), Erdel’e girerek, 12 kaleyi ele geçirdi. Eğri kalesi almamadan kış bastırınca orduyla Belgrad’a çekilmesi üstüne, görevden alınarak, serdarlığı ikinci vezir Kara Ahmet Paşa’ya devretti. Rumeli askeriyle birlikte Tokat’a gönderilip (1553), Nahçi- van seferinde gösterdiği yararlılık sonucunda üçüncü vezirliğe yükseltildi. Kanuni’nin en güvendiği devlet adamları arasına girip, şehzade Selim ile şehzade Baye- zit arasındaki çekişmede Selim’i tutarak, iki kardeşin Konya ovasında yaptığı savaşta (1559) Selim’in zafere ulaşmasında ve İran’a kaçan Bayezit’in öldürülmesinde (1561) önemli rol oynayarak, ikinci vezirliğe yükseltildi (1561); Semiz Ali Paşa ölünce de sadrazamlığa (1565) getirilip, Avusturya’nın vergileri ödememesi ve Erdel sorununa olumlu bir yaklaşımda bulunmaması üstüne Avusturya’ya savaş açılmasını önererek, Kanuni Sultan Süleyman çok yaşlandığından, savaşın yönetimini baştan sona kadar üstlendi. Zigetvar’ın alınmasından bir gün önce padişah ölünce, ölümünü gizleyip, Kütahya’daki Yavuz Sultan Selim’e bir mektup göndererek çağırttı. Ordu Belgrad’a yaklaşınca padişahın öldüğünü açıklayıp, askeri yatıştırdıktan sonra, tahta çıkan Yavuz Sultan Selim tarafından, aynı görevde bırakıldı. Yemen ve Basra ayaklanmalarını bastırıp, uzun görüşmelerden sonra Avusturya’yla barış antlaşması imzaladı. Komşu devletlerle ilişkileri düzeltip, Asya’daki müslüman devletlerin sorunlarıyla ilgilenmeye başladı: Portekizlilerin saldırısı karşısında Osmanlılardan yardım isteyen Açe hükümdarı Alaettin’e yardım için Kurtoğlu Hızır Bey komutasında bir miktar kuvvet gönderildi; Asya’daki Türk devletleriyle bağlantının gerçekleştirilebilmesi için, Hazar denizini Karadeniz’e bağlamak amacıyla Don ve Volga ırmaklarını bir kanalla birleştirme tasarısı ortaya atıldı (ne var ki, Rusların devamlı saldırıları, Kırım hanının gerekli çabayı göstermemesi sonucu bu tasarı gerçekleştirilemedi).
Kıbrıs sorunu ortaya çıkınca (1570), Avrupa devletleriyle ilişkilerin bozulabileceğini düşünen Sokullu Mehmet Paşa, savaşa karşı çıktıysa da, bazı paşaların ve vezirlerin sözlerine kanan Yavuz Sultan Selim, Kıbrıs’ı aldı. Adanın fethinden sonra, Venedik’le barışı yeniden sağlamak ve Avrupa devletlerinin Osmanlılara karşı birleşmesini engellemek için girişimlerde bulunan Sokullu Mehmet Paşa, Fransa kralı Charles IX’a başvurarak eski dostluğun yeniden kurulmasını istedi. Ama papanın girişimiyle İspanya, Venedik ve Papalık arasında kurulan ittifaktan sonra oluşturulan hıristiyan donanması, İne- bahtı’da Osmanlı donanmasını ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu bozgundan sonra Venedik’le barış olanaklarını araştıran Sokullu Mehmet Paşa, Venedik balyozuna söylediği ünlü cümlesinde (“Biz sizden Kıbrıs’ı alarak kolunuzu kestik, siz bizim donanmamızı yenerek sakalımızı tıraş ettiniz. Kesilen kol yerine gelmez, tıraş edilen sakalsa daha gür çıkar”) belirttiği gibi, gerçekten, yoğun bir çalışma sonucunda kısa süre içinde yeni bir donanma kurarak, İspanya’dan yardım göremeyeceğini anlayan Venedik’i barışı kabul etmek (Mart 1573) zorunda bıraktı. Bu arada Piyale Paşa ve Kılıç Ali Paşa komutasındaki donanmayı göndererek, İspanyollardan Tunus ve Halkülvad’ın alınmasını (1574) sağladı. Tahta çıkan Murat III (1574) tarafından da sadrazamlıkta bırakılıp, güvendiği adamları ve akrabalarını kilit noktalarına yerleştirdi. Tahmasp’ın ölümü üstüne İran’da karışıklıklar başlayınca, Van beylerbeyi Köse Hüsrev Paşa’nın İran’a sefer açılması önerisinin sakıncalarını anlatmaya çalıştıysa da, söz geçiremedi ve sefer açıldı. O sırada Lehistan tahtı boşalınca, Avusturya, Rusya ve Osmanlı devletinin kendi adaylarını tahta çıkarabilme savaşımında, Erdel voyvodası Bathory’i tahta çıkarmayı başardı: Bat- hory, Osmanlı devletinin koruyuculuğunu tanıdı; Kırım hanına vergi ödemeyi kabul etti. Öte yandan, İngiltere’yle bir ticaret antlaşması imzalanmasını sağlayıp, İs- panya’ya elçi göndererek barış önerdi (ama barış ölümünden sonra gerçekleşti). Fas’taki saltanat çekişmesine de el atıp, Trablusgarp beylerbeyi Ramazan Paşa’yı sorunu çözümlemekle görevlendirdi (Ramazan Paşa, Abdülmelik’i tutarak, Mustansır’ı ve ona yardım eden Portekiz kuvvetlerini Vadisseyl’de yendi, 1578). Ama bütün bu başarılarına karşın birçok kişide düşmanlık uyandırıp, bir ikindi divanından çıkarken, derviş kılığında biri tarafından hançerlendi ve iki saat sonra öldü.