SUKARNO
el-Ubeyd’dir. Nüfusun en yoğun olduğu kesim Nil vadi-sidir; kuzeybatı kesimdeki çöllerse aşağı yukarı ıssızdır.
Okuma yazma oranının düşük olduğu Sudan’da, devletin yönettiği ilkokullarda, öğretim dili Arapça’dır. Hartum Üniversitesi’nde ve Kahire Üniversitesi’nin Hartum şubesinde İngilizce, Omdurman’daki İslâm Üniversitesi’ndeyse Arapça öğretim yapılır.
EKONOMİ
Sudan topraklarının %37’sinin tarıma elverişli olmasına karşılık, toprakların yalnızca %5’i işletilmektedir. Nüfu¬sun yarısından çoğunun çalıştığı iç tüketime yönelik ta¬rımda pamuk, susam, yerfıstığı, buğday, mısır, hurma ve yağ çıkarılan ürünler yetiştirilir. Özellikle Mavi Nil ile Beyaz Nil arasındaki Cezire bölgesinde yetiştirilen pa¬muk, dışsatıma yönelik başlıca tarım ürünüdür (ama gü¬nümüzde toplam dışsatım gelirlerinin yalnızca % 431 ünü sağlamaktadır). Dünyanın Arap zamkı gereksini¬minin büyük bölümünü karşılayan Sudan’da, ayrıca deve ve koyun dışsatımı da yapılır. Sanayi çimento, do¬kuma, ilaç, ayakkabı fabrikaları ve besin sanayisiyle sı¬nırlıdır.
Sudan, uzun süre Afrika’nın buğday ambarı sayılmış, ama kötü yönetim, donanım yetersizliği ve eskiliği, ula¬şım yollarının kısıtlı oluşu ^gelişmeyi engellemiştir. 1983’ten bu yana iç savaş ekonomiye -özellikle güney kesimin bütünüyle tarıma dayalı ekonomisine- büyük zarar vermiş, taraflar besin maddelerini silah olarak kul¬lanmışlardır (500 000 kadar kişinin açlık yüzünden öl¬düğü hesaplanmaktadır). Gelişme fonları da savaş için kullanılmış ve çarpışmalar, Congley kanalı çalışmaları¬nın da, Sudan’ın dev dış borçlarını azaltması beklenen petrol dışsatımının da durmasına yol açmıştır.
DEVLET YAPISI
1969’dan başlayarak ülkeyi yöneten Muhammet Cafer Numeyri’yi Nisan 1985’te deviren darbeyle, 1973Ana- yasası askıya alınmış, Millet Meclisi ile 1971’den başla-yarak ülkenin tek yasal siyasal partisi olan Sudan Sosya¬list Birliği kapatılmış, Aralık 1985’te ülkenin adı Sudan Cumhuriyeti olarak değiştirilmiştir. Mayıs 1986’da geçi¬ci bir Anayasa’yla, iktidardaki askerî konsey, yetkilerini seçimle iş başına gelen Millet Meclisi’ne karşı sorumlu olan başbakanın yönettiği sivil hükümete devretmiş, ama 1989’da.yapılan askerî darbeyle, Anayasa yeniden askıya alınmıştır.
TARİH
Bazıları I. yy’dan başlayarak varlıklarını sürdüren küçük ve bağımsız Sudan devletlerini ilk olarak Mısır, 1820- 21’de birleştirdi. Ardından, dinci bir ayaklanmaya ön¬derlik eden ve kendisini mehdi ilan eden Muhammet Ahmet, 1883’te el-Ubeyd’i, 1885’te de İngiliz generali Charles George Gordon’un öldürüldüğü uzun bir ku¬şatmadan sonra Hartum’u ele geçirdi. Mehdi’nin aynı yıl ölümünden sonra, yandaşlarının kurdukları otokrasi¬ye dayalı devlet, 13 yıl sonra Lord Kitchener’ın yöneti¬mindeki İngiliz-Mısır birlikleri tarafından yıkıldı (1898) ve Sudan, İngiltere ile Mısır’ın ortak yönetimine girdi. 1 Ocak 1956’da bağımsızlığın ilanından sonra, iktidarın sivil ve askerî hükümetler arasında el değiştirmesini, 25 Mayıs 1969’da yapılan darbeyle general Cafer]en-Nu- meyri’nin iktidara el koyması izledi.
Arap-israil çatışmasında Arapların yanında yeralan ve 6 Haziran 1967’de İsrail’e savaş açarak ABD’yle de ilişkilerini kesen Sudan’da, SSCB’yle yakın ilişkiler ku¬rulmasının ardından, Temmuz 1971 ‘de komünistler bir darbeyle Numeyri’yi devirdilerse de çok geçmeden ik¬tidarı yeniden ele geçiren Numeyri, bu kez yardım için ABD’ye yöneldi. Hıristiyan ve cancı güney kesim ile müslüman kuzey kesim arasında 17 yıldır sürmekte olan iç savaş, 1972’de güney kesime büyük ölçüde özerklik tanıyan barış anlaşmasıyla sona erdi.
1979 Mısır-İsrail barış antlaşmasını destekleyen az sayıda Arap önderinden biri olan Numeyri, pek çok darbe girişimini atlatarak, 1977’de ve 1983’te yeniden cumhurbaşkanlığına seçildi. 1983’te güney kesimini 3 ile bölmesi ve bütün ülkenin şeriat yasalarıyla yönetil¬mesi kararı alması üstüne yeniden patlak veren iç savaş sırasında, Numeyri’nin yanlış tutumları, Sudan toplu- munun aşağı yukarı bütün kesimlerinde şiddetli bir mu-halefete yol açtı. Sonunda, Numeyri, ABD ve Uluslara¬rası Para Fonu’nun (İMF) isteğiyle uygulamaya koyduğu kemerleri sıkma siyasetlerini protesto için ülke çapında patlak veren gösterilerden Sonra, askerî bir darbeyle devrildi (Nisan 1989). Asker yöneticiler, Libya’yla ilişki¬leri geliştirdilerse de, ABD ve Mısır’la bozulmuş olan ilişkilerin, daha da kötüye gitmesine neden oldular; Mı¬sır’la 1982’de imzalanmış bütünleşme anlaşması uya¬rınca kurulmuş kurumlar, 1986’da kapatıldı. Aynı yıl,
1968’den sonraki ilk çok partili seçimlerin ardından ikti-dara gelen Sadık el-Mehdi başkanlığındaki sivil koalis¬yon hükümeti, güneydeki ayaklanmayı bastırmayı ba¬şaramadı ve 30 Haziran 1989’da general Ömer Haşan Ahmet el-Beşir’in yönetimindeki aşırı dinci özellikli dar¬beyle devrildi. Yeniden şeriat uygulamasına geçen ve Mart 1990’da Libya’yla bir bütünleşme deklarasyonu imzalayan Beşir, iç savaşı durdurmayı başaramazken (güneyin büyük bölümü fiilen ayaklanmacıların deneti- mindeydi), 1991’de yeni bir kuraklık dalgası, halkın yaklaşık üçte birini açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşı¬ya bıraktı. Bu arada.el-Beşir’in, Batı karşıtı tutumu ve 1990-91 Körfez bunalımı sırasında Irak’ı desteklemesi, durumu daha da kötüleştirdi. Şubat 1994’te ülke tari¬hinde ilk kez,‘el-Beşir’in yardımcılığına, hıristiyan azın¬lıktan George Kengon Arop getirildi.