VELİ VELÂYET
Kur’ân-ı Kerim’de Veli sözü geçer. Evliya, Velinin çoğuludur. Veli, Kur’ân-ı Kerim’de Cenab-ı Hakk’ın Zâti isimlerindendir. Doksandokuz esmadan bir tanesidir. Kâmil İnsan dediğimiz zaman Cenab-ı Hakk’ın sıfatlarının tam olarak ortaya çıkışını anlamalıyız. Zât güneşinin insanda zuhur etmesidir. Örnek olarakta bunun kemâlini Hz. Resulullah’ta sav görüyoruz. ” ALLAH GÜZELDİR, GÜZELİ SEVER” Peygamber ef. sav. güzelliği ahlâkındandır. O Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanmıştır. O İnsan-ı Kâmil olduğu için, Esma-i Hüsna’nın zuhurunun kemâl noktası olduğu için, O’nun Nübüvveti (hatem)dir. Âdemle başlayan açılım O’nunla hitam bulmuştur. Demek ki peygamber ef. sav. ile Esma-i Hüsna hatmedilmiştir, kapsanmıştır. Güzellik ikmal olmuştur. Velâyet ise bu güzelliğe duyulan sevgidir ki,Zât ile temas ancak bu sevgi ile mümkündür.
Allah’ın cc Resûl ya da Nebi diye bir ismi yoktur, ama Veli diye bir ismi vardır. Tasavvufta yola çıkmanın amacı Velâyet mertebesine gelmektir. Velâyet tohum olarak her insanda mevcuttur.Velâyet tohum olarak her insanda mevcuttur. Çünkü Allah yeryüzünde halife yaratacağım diyerek bütün insanların içine kendi Zâti sevgisini, koymuştur. Rububiyetiyle bağ kurmuştur. Risaletiyle yol göstermiştir. Resûl-ü Ekrem’in Risaleti, Nübüvveti ve Velâyeti vardır. Hepsini cem etmiştir.
Pişmanlık içinde Hakk’a yüzünü dönen “kıbleye dönün” emrini duyan kişi; Hakk’ı görmeden daha Cemâlini müşahede etmeden O’na sezgi ile keşf ile yönelen bir kişi zaten Velâyete adım atmıştır.Kâmil insan ise bütün sıfatları hatmetmiştir. Yani velayette kemale gelmiştir.
“Kendi Zâtı cami ül esma olan insan âlemin sırrıdır.Sırrını yol bulan ise âlemi kendi zatında temaşa eder.Âlemin varlığı kûll olarak Allah’ın gayri olmadığına göre bu makamda ‘şahit’ ve ‘meşhûd’ un bir olması gerekir ki bu ‘şehidallhu ennehu lâ ilâhe illâ hu’ ayetinin insandaki tecellisidir.Aslolan Hz. İnsan’ı Kâmildir,çünkü âlem O’nun tafsilâtı Kur’ân O’nun tefsiridir.
Veli bilindiği gibi ‘dost’ demektir.Veli’yi herhangibir dosttan,beşeri ilişkilerden ayıran,onun velâyet makamı gibi bir sıfatla sıfatlandırılmış olmasıdır.’Veli’ kerameti ile zahirdir(tanınır) diye bir söz vardır.Peki nedir velinin kerameti ? Birtakım harikalar göstermek mi ? Hayır, velinin kerameti riyasız,menfaatsiz,karşılıksız hizmet etmesidir. O bütün aleme güneş gibi doğar,hiç kimseyi ayırt etmez.Velayette veli olmakta Cenab-ı Hakk’ın bir sıfatının bir isminin tezahür etmesine vasıta olmaktan başka bir görev yoktur.Zaten araya fakındalık girdiği zaman,benlik başlar.O zaman da insan,velayetin dışına düşer.Yani bir veli ben Veliyim demez.
İnsanlar harikalar görüyorlar, hokkabazlıklar görüyorlar ve bunları veli zannediyorlar. Kur’an nurunun feyziyle bakılırsa ve tezahürler,ahlaken,ilmen,irfaniyet açısından o şuura uygunsa evet.Yoksa bu gün putperest insanlarda keramete benzer pek çok harikalar gösteriyorlar.Biz onlara ‘kerahat’ diyoruz.Hokkabazlıktan ne olur,ağızından şiş sokar vs. Cenab’ı Peyganberin böyle bir yola başvurduğu görülmüş müdür ? Buna bürhan diyorlar,hayır bürhan ayeti kerimelerdir.İrfaniyet bürhandır,hal bürhandır,zevk bürhandır,hizmet bürhandır.En büyük bürhan karşılıksız hizmettir.Çünkü menfaatsiz ve riyasız yapılan hizmetler ancak anlam taşır.Onun için,Cami ül Esma olan insan Âlemin sırrıdır.Sırrına yol bulan insan ise âlemi kendi zatında müsahede eder.Bütün alemi kendi zatında müşahede edebilen insan ise VELİDİR.
İnsan zahiren küçük bir varlık gibi görünmektedir, ama aslında evreni kapsar.
İnsan tevhidden ayrıldı müşrik oldu, yalnızlığa düştü. Muhabbet -Velâyet, yalnızlığın kalktığı en yüksek mertebedir. Her zerrede Hakk ile beraber olanda yalnızlık korkusu olurmu?