wiki

TEKFUR SARAYI

Plân 1: Bu plân ‘İstanbul’un Kara Tarafındaki Surlarının Arkeoloji Plânı’ndan kopya edilmiştir (Yıl: 1881). Anemas Hapishanesi’nin yanında ‘*’ işaretiyle gösterilen yer, Muallasaray’ın kapısı önündeki meydan olup imparator, Blacherna Kilisesi’ne gideceği zaman Norveç’ten gelip Varangiens denilen hassa askeri burada hürmetle saf bağlamış olurdu.

Beşinci Leon, St. Nicolas Kilisesi’ni Bulgarların saldırısından korumak maksadıyla buraya, bugün de gördüğümüz çıkıntılı dikdörtgen şeklindeki suru inşa ettirdi. Blacherna’nın dış kapısı bu surdadır. Burası, aşağıda ayrıntıları verilen Toklu İbrahim Dede Türbesi’ni36s kara tarafından çevreleyen surdur. Günümüz topografya* bilginleri, Heraklius ile Leon tarafından yapılan kale bedenine Beşkule Şatosu (Pentabirgion) diyorlarsa da daha önce söz edildiği gibi Bizans tarihçileri bu ismi Saray-ı Kebîr’in Marmara üzerinde bulunan bir kısmı için kullanmaktadırlar.366
Bu imaret kalıntıları arasında, ‘On Dördüncü Bölge’ bahsinde adı geçen Toklu İbrahim Dede Türbesi ile bir ayazma367 görülür ki St. Nicolas et Priscus Kilisesi’nin tek kalıntısıdır. Kostantiniyad’ın yazarı olan Patrik Kostantinos, burasına St. Basile Ayazması diyor. Heraklius Suru’nun güneyindeki kulenin batı cephesi – Michel’in iki katlı burcudur ki Toklu İbrahim Dede Türbesi’nden içeri girerken sol taraftaki büyük kuledir – üzerindeki tuğla harflerle aşağıdaki kitabenin okunduğunu Mordtmann haber veriyor:
“Hazret-i İsa namına imparator olan Theophilos Kulesi”
Bu sarp ve taştan kulenin batıya bakan cephesinin kenarında hâlâ,
IAfto Kra Michel Ayos
kelimelerini gösteren harfler görülür ki “To, Ayos, Michel, Aftu, Krator” şeklindedir. Burada bazı kelimelerin kısaltıldığı anlaşılıyor. Yukarıdan beri gelen, Isaac Kulesi’ne bitişen ve Anemas Hapishanesi’nden Ayvansaray’a doğrulan suru Kayser Heraklius yaptırmıştır (613). Bu surun üzerinde, uzunlamasına yirmi üç büyük kule vardır.

Leon Suru’nun batı cephesindeki diğer bir kitabede surun bu sağlam kısımlarının Michel ve Theophilos taraflarından inşa ettirildiği ispat ediliyor. Gerçekten bu sur üzerinde ve Blacherna’nın giriş kapısının (Porte d’interieur des Blaquernes; de St. Callinicus) sağında ve biraz yüksekte ibaresini üzerinde bulunduran bir kitabe hâlâ mevcuttur ki mesaî arkadaşım Mösyö Şıradır’ın yardımıyla okuyabildim. Bu ibare 793 tarihini gösteriyor.
ekran-alintisi

Bu kitabe, Beşinci Leon’dan önceki tarihi gösterdiğinden bu surun, daha sonra (813-820) inşası esnasında başka yerden buraya taşındığına şüphe yoktur. Kitabenin altında, uzunlamasına bir mermer üzerinde bulunan kitabenin anlamı: “Hazret-i İsa’nın yardımıyla büyük imparatorlar Michel ve Theophilos”tur. Burada ‘kule’ tabiri silinmiştir. Theophilos ile Michel, Beşinci Leon’dan sonra hüküm sürdüklerine göre bu kitabenin, surun yapımından sonra Blacherna’nın şehir tarafındaki kapısının (Porte d’exterieur des Blaquernes / Toklu İbrahim Dede Türbesi’nin büyük kapısıdır; üstünde Sultan İkinci Mahmud’un tuğrası asılıdır) solundaki yüksek kulenin Michel tarafından yapımı sırasında yerine konulduğuna şüphe yoktur. Ayos Basile’in meşhur ayazması (La fontaine Ste. de Basile) bu kulenin baktığı ve daha önce adı geçen avludadır. Ayos Nicolas Kulesi, adı geçen Leon Suru’nun kuzey kulesi, Romanos Lacapenus’un (919-944) himmetiyle tamir ettirilmişti. Bu büyük kule Ayvansaray Caddesi’ne bakan son kuledir. Bu kuleden itibaren sur Ayvansaray tarafına kıvrılır. Caddeye temas ettiği noktada Hatice Sultan Sebili ve Çeşmesi vardır. Yeri geldiğinde söyleneceği üzere Xylo Porta burada, cadde üzerindeydi.

Daha önce geçtiği üzere Blacherna’nın sur dışına çıkılacak kapısı Beşinci Leon Suru’ndadır (Mord- tmann’a göre Ayos Callinicos Kapısı). Özel olarak aldığım resminde pek güzel fark edildiği gibi bu kapı, büyük tuğla kemerli bir kapıdır. Yakınına gelmeyince fark edilmez. Bu kapı, Paleologoslar’ın İznik’ten İstanbul’a dönüp iktidarı geri aldıktan kısa zaman sonra (1 Şubat 1440) kapatılmış olmalı. Diğer büyük kapılar gibi bu da büyük ve düzenli çerçeveliymiş, fakat kapatma işlemi sırasında intizamına uyulmadığından çerçevesi yan duvarlara dayandırılacağına, sonradan örülen orta duvara dayandırılmıştır. Kapının yan çerçeveleri yoktur. Sadece bu çerçevelerin üzerinde bulunması gereken mermer dirsekler, daha doğrusu üzengiler kalmıştır.

ekran-alintisi

Bu kapının önü Evkâf Nezareti’ne ait geniş bir bahçedir. Burayı kiralayan, Manastır muhacirlerinden Seyyid Ağa isminde bir ihtiyardır. Bahçenin içine girilmeyince kapı görülmez.36* Burada ve dar sokak içerisinde tabakhaneler sırasında Ka’b Hazretleri’nin türbesi vardır. Bu türbe ahşap, basık tavanlı ve harap bir hâldedir.

ekran-alintisi

Eğrikapı tabiri, milâdî on beşinci yüzyıl topografya bilginleri tarafından ‘Charsia’ diye tercüme edilmiştir. Kapının adının bu şekilde tercüme edilmesi, adı geçen kapı ile Charsius Kapısı’nm aynı kapı ol
duğu zannına sebep olmuştur. On beşinci asırda yapılan bu tercümenin Lonklavius gibi bazı yazarların eserlerinde bahsedilen deniz kenarındaki kapılardan Lignaria, Vitriania Carabiorum Kapıları haklarında
yapılan tercümeler gibi tarihî bir kıymeti olmadığını söylemeye gerek yoktur. Haliç’ten bu kapıya doğru, suru dıştan takip eden caddeye Haricî Caddesi denildiğini, bunun Charsius ile hiçbir ilgisi bulunmadığını Doktor Mordtmann söylüyor.369 Eğrikapı’nın iç tarafında ve civarındaki Rum kilisesinde (Panaia Kilisesi) fetihten sonraya ait Türkçe ve Rumca bir kitabe parçası saklı olduğu ve bu kitabenin varlığından, kilisenin, Ayos Theodoros-Tiron’a adanmış olduğunun anlaşıldığı da Mordtmann’ın ifadelerindendir.37° Kunduracılar Mahallesi’ni Blacherna Sarayı’ndan başka bir sur ayırırdı. Bu surun bazı kalıntıları, evler, bahçeler arasında ve Isaac Burcu’yla birleştiği yerde görülmektedir. Eğrikapı’nın hâlâ gördüğümüz şimdiki suru, arazinin bir hayli eğimli olmasından dolayı alçakta kalıyor. Bununla beraber içerisini koruyarak sonradan inşa edilen bu ikinci surun temelleri, tuğla kemerli izbeleri ve yer altı kısımları Eğrikapı’dan İvaz Efendi Camii’ne yaklaşırken Hristiyan evleri altında ve Baş- mimar Hacı Mustafa Çeşmesi’nin hemen arkasında (yapılış tarihi: H. 1155; tamir tarihi: Zilkade, 11 79) bugün mevcuttur ve görülmektedir. Mustafa Ağa, Sultan Üçüncü Ahmed ve Sultan Birinci Mahmud zamanlarında hassa mimarı idi. Bu çeşmenin ön yüzünde de Blacherna Sarayı’nın kara tarafını oluşturan Kayser Anthemius’un Suru duruyor. Surun arka tarafı bir set oluşturur ve evler bu setin üzerine yapılmıştır. Isaac Kulesi’ne varmadan Paleologos Suru’nun başladığı noktadaki burcun yanında Girolimee Kapı- sı’na rastlıyoruz (limne : liman, gyro : kenar; yani ‘liman sahili’ demektir). Bu kapı, Comnenoslar’dan sonra gelen tarihçilerin eserlerinde geçmektedir. Blacherna Sarayı’nın başlıca kapısı olup Hristiyanlar buradan geçerlerdi. Yeri plânda gösteri Id i.371 Emanuel Suru’nun son kapısı olan bu giriş, üzerindeki bir
kitabeye göre 1441 yılı Ağustos’unda son defa olmak üzere loannes Paleologos tarafından tamir ettiril- miştir.372 Birinci Haçlılar bu kapıdan taarruz etmişlerdi. Hatta bu olaydan bahseden eski eserlerde deniliyor ki: “Eski imparatorlar tarafından inşa edilmiş olan büyük despot Nicolas’ın kilisesi -Toklu İbrahim
Dede Türbesi – yakınında bulunan sarayın alt tarafındaki kapıyı yakmaya bile teşebbüs ettiler.” Kurulduğu arazinin eğim derecesinden dolayı, Caligaria Surları’nın yalnız bir hendekle koruma ve savunması mümkün olamayacağından bu kısım, Blacherna’nın yalın kat suru, Anema ve Isaac Burcu’yla da donatılmıştı. Gerçekten bu tarafta arazi oldukça eğimlidir. İç taraftan bakıldığında surların dışı ta Eyüp sırtlarına, hatta Kâğıthane tepelerine kadar görülür.

Edimekapı’dan sonra, Tekfur Sarayı ile Ayos Basile’nin ayazmasına (Toklu İbrahim Dede Türbesi) ve daha aşağıda Ayvansaray’ın köşesindeki büyük burca kadar olan surlar, arazinin topoğrafî vaziyetinden dolayı kırık çizgiler şeklindedir. Yani bu kısım surlar, yüksek ve kayalık yerde yapılmış olduğundan diğer kısımları gibi bir çizgi üzerinde değildir. Bu sur, adeta bir vadinin kayalık yamacını oluşturur. Bu vadi ise yukarıdan aşağı doğru inen Eğrikapı’nm dış tarafıdır (Eğrikapı Caddesi). Vadinin karşı tarafı Otak- çılar, Topçular sırtlarıdır. Surlar bu vaziyette yapılmamış olsa, arazi eğimli olduğundan savunma zor olurdu. Bölgenin eskiden bayındır olduğuna dair meşhur seyyah Evliya Çelebi’de şu ayrıntılar görülüyor: “İstanbul surunun dışında havadar ve lâle bahçesi olan Topçular Mahallesi: Fatih Sultan Mehmed zamanında Rumeli tarafına sefer düzenlendiğinde topçu taifesi bölgede kaldıkları için ‘Topçular’ denmiştir. Yüksekçe ve havadar bir yerde olup bağ ve bahçesi çoktur ve bin kadar büyük saray ve ev vardır. Nişancı Paşa Camii denilen bir camii ile yedi mescidi, bir tekkesi, yedi hanı, bir küçük hamamı vardır. Hamamı Yeniçeri Ağası Kara Çavuş yaptırmıştır. Yüz tane dükkâncık vardır, bütün eşya mevcuttur. Havası güzel ve suyu Kırkçeşme suyudur. Saraylar içinde Melek Ahmed Paşa Sarayı sanki melekler bahçesidir. Binası eski olduğundan bir kaleye benzer. Birçok maksureler,* hamamlar ile süslenmiş bir gül bahçesidir. Burada büyük bir havuz vardır ki ölçüleri ona on olduğu için pek hoştur. Eyüp naipliğine tâbi ise de ayrı subaşısı vardır. Gürcü Paşa Sarayı ve Defterdar Nişancı Paşa Sarayı da meşhur saraylardandır. Yakınındaki çeşmenin tarihi şudur:
Nişânî fikr ederken bu binânın sâl-i garrâsın Dedi mülhim anun târîhini di ‘hayr-ı sultânı’ 970
Sarayın yakınındaki Beyzade Çelebi Çeşmesi’nin tarihi şudur:
Dedi târîh-i binâsın Nâilî Âb-ı latîf çeşme-i aynü’l-hayvân

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir