TEKİN

TEKİN
ı -9 ve -11 nlar birer tek l toplamı bir Sne tek sayı-r olan tek sarı 2n + 1’e ka-ı toplamı da

ıceyi özellikle a yalnızca ru-sayan öğreti, addeyle ruh,
»ı kaldırır. A. lerin bütünü-ı. ya yöneltilin (mantıksal ya ahlak açı-nebilir gören fcmü“ diye ta-tddecilik, ide-inteizm) tekçi Hegel, Spino-I sistemlerdir.
B aşırı bir tu-nd şöyle der: Uhçu tekçilik tüçük bir ay-şeyin madde da her şeyin [iması hemen gelir”. Bazen Jrumla ruhçu S ayrı görünüp in belirgin ör-fesinde bulu-iniayış içinde eşleştiren Spi-bazen ruhçu ürir. Yine de ktan çok mad-Sz idealist filo-H. Bradley’in retisini de tekiriz. Bradley’e meden (what) gerçeklik mut-rçekliği örten leckel’in öğre-flir. Buna göre I ve kimyasal İTek gerçeklik rt evrensel bir a. enerjinin ve isasını içerir.
Türkmen bey-&mitoğullarının
bir kolu olarak, Antalya merkez olmak üzere Teke İli’nde egemenlik sürdüler. Hamitoğullarından Dündar Bey, yöreyi ele geçirdikten sonra, yönetimi kardeşi Yunus Bey’e bıraktı. Böylelikle Tekeoğulları Beyliği kurulmuş oldu. Mübarizüddin Mehmet Bey döneminde Kıbrıslıların eline geçen (1361) Antalya, ancak 1373 yılında geri alınabildi. Mehmet Bey’in oğlu Osman Çelebi döneminde, beyliğin elinde yalnızca Antalya ve Korkuteli kalmıştı. Onun oğlu Mustafa Bey, 1390’da Yıldırım Baye-zit’in Antalya’ya yürümesi üzerine Mısır’a kaçtı ve kent OsmanlIlara geçti. Ankara Savaşı’ndan (1402) sonra geri dönen Mustafa Bey, yalnız İstanoz’a egemen olabildi. Antalya ve Teke Karahisarı OsmanlIlarda, Teke îli’nin diğer toprakları da Karamanoğullarında kaldı. Antalya’yı almak isteyen Osman Çelebi, Teke Karahisarı Subaşısı Hamza Bey tarafından öldürülünce (1423) Tekeoğulları Beyliği de son buldu.
TEKERLEK, merkezil bir dingil çevresinde dönebilen dairesel bir parçadan oluşan ve hareket iletimini sağlayan mekanik aygıt. Tekerlek denince ilk akla gelen, araba tekerleğidir. Mezopotamya’da yapılan kazılarda İ.Ö. 3000 yıllarına ait tekerleklere rastlanmıştır. Başlangıçta savaş arabalarında ve kralların cenaze törenlerinde kullanılan arabalarda görülen basit tekerlekten sonra İ.Ö. 1800’lerde ispitli tekerleğin bulunması önemli askeri gelişmelere yol açtı. Eski Mısırlılar, bu tür tekerlekler üzerine bindirilmiş arabayı İ.Ö. 17. yüzyılda ülkelerini işgal eden, Hiksos adını verdikleri Asyalı bir kavimden öğrendiler. Mısırlılardan sonra Asurlular, Sümerler, Hitit-ler, Yunanlılar ve Romalılar da tekerlekli araba kullandılar. Tekerleğin bulunması ve geliştirilmesi uygarlığa büyük ilerlemeler sağladı. Teker-tek, sayısız teknik buluşun temelini oluşturdu. Bugün tekerleğin kullanılmadığı yer yok gibidir. Tekerlekten taşıma amacıyla yararlanıldığı gibi teknik uygulamalarda da yararlanı-hr. Kasnaklar ve çarklar, tekerlek esasına dayanır. İlk tekerlekler, üç
parça tahta ile bunları tutan bakır kancalardan ve hepsini çivilerle birleştiren deri ya da metal çemberlerden oluşur ve ekseni orta kısımda yer alanbir çıkıntıdan geçerdi. Avrupa’da çevresi metal, orta çubukları 14 tane olan ilk tekerleği yapan Kelt-lerdir. İlkel bir bilyalı yatağı ilk kullanan da yine Keltler olmuştur. -»■ MAKİNE
TEKERLEME, ölçü, kafiye, ses taklidi, yineleme ve ikilemeden yararlanılarak oluşturulan söz dizisi. Halk edebiyatında yaygın örnekleri görülen tekerlemeler, uyaklarla sağlanan ses oyunları ve çağrışımlarla birbirine bağlanarak belirli bir şiir düzenine uydurulmuş, birbirini tutmaz hayallerle düşüncelerin sıralanmasından oluşmuştur. Tekerlemede düşünceye yalnızca bu şiir öğeleri kılavuzluk eder. İçerik öteki halk edebiyatı türlerinden daha kararsız, daha kaypaktır. Tekerlemede aykırı düşünceler, olmayacak durumlar bir araya yığılıp mantık dışı birtakım sonuçlara vararak şaşırtıcı bir etki yaratılır. Bu özellik, örgüsü ve konusu bakımından tekerlemenin başlıca işlevini belirler. Amaç, söz cambazlığına başvurarak beklenmedik hayal uyunlarıyla dinleyeni şaşırt-
mak, eğlendirmek, keyiflendirmek-tir. Başlıca tekerleme çeşitleri şunlardır: Mani tekerlemeleri, oyun tekerlemeleri, tören tekerlemeleri, bağımsız söz cambazlığı niteliğindeki tekerlemeler. Saz şairlerinin aralarında şiir söyleşmelerine de, tekerleme ya da tekellüm denir. Tekerlemeler, bir söz oyunu olarak çağdaş şiiri de etkilemiştir.
TEKFUR, Bizans İmparatorluğu’n-da kentleri yöneten, vali aşamasındaki kimselere verilen ad. Sözcük Ermenice “takovor”dan (taç taşıyan kral) türemiştir. Özellikle Osmanlı Beyliği’nin kurulduğu 13. yüzyıl başlarında tekfur adı çok geçer. Osman Bey ve Orhan Bey zamanında OsmanlIlar, sınır valileri olan Bizans tekfurlarıyla savaşarak topraklarını genişlettiler.
TEKİN, Latife (1957 Kayseri), yazar. Beşiktaş Kız Lisesi’ni bitirdi. Eserlerinde İstanbul’daki gecekondu mahallelerinde ve doğup büyüdüğü köydeki insanların boş inançlarını, hayallerini, geçim kavgasını, öğrenci hareketlerini dile getirir. Önemli eserleri: “Sevgili Arsız Ölüm” (1983), “Berci Kristin Çöp Masalları” (1984), “Gece Dersleri” (1986), “Buzdan Kılıçlar” (1989).
2057
TEKİR

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*