teknoloji
Teknolojileri, sıra dışı tasarımları ve ilkleriyle otomobil tarihinde farklı bir yere sahip olan Citroen’in önden çekişli aktarmaya ve hidropnömatik süspansiyona sahip DS modelinin öyküsü bugün 60 yaşını kutluyor.
A ndre Citroen tarafından 1919da kurulan Citroen, Avrupa’nın gerçek anlamda ilk seri otomobil üreten markası olurken, 1934’te de ilk önden çekişli otomobilini yani Traction Avant’ı üretmeye başladı. Traction Avant, İkinci Dünya Savaşının kurbanı olmuştu ama savaştan sonra Citroen, binek ve ticari araç modelleriyle iyi bir ivmelenme yakaladı. Avrupada satış rekorları kıran Citroen, geliştirdiği teknolojileri sıra dışı bir modelde uygulamak için çalışmalarına 1952de başladı. Ortaya çıkan aracın adı tanrıça anlamına gelen Deesse kelimesinin okunuşundan ortaya çıkarak DS oldu.
DS, 1955’te Paris Otomobil Fuarında tanıtılınca tüm bakışları üzerine çekti. Uçağı andıran aerodinamik tasarıma sahip olan ve Flaminio Bertone tarafından tasarlanan DS, görünümü kadar hidropnömatik süspansiyon sistemi ve önden çekişli aktarmasıyla fuarın en ilginç otomobil- lerindendi. Aracın karoserinin yükselip alçalmasını sağlayan hidropnömatik süspansiyon sistemi, özellikle köy yollarında aracın yükseltilmesi için geliştirilmişti. Bu özelliklere, disk frenler, büyük bagaj ve geniş iç mekan da eklenince fuarın sonuna kadar yaklaşık 80.000 adet satıldı. Ancak DS’te görev yapan 1,9 lt’lik motor,
Traction Avant’tan alınmıştı. Su soğutmalı bu benzinli motor, 75 HP güç üretiyordu ve 1.1 tonluk bu araç 150 km/s’ye ulaşsa da performansı bazıları için eleştiri konusuydu. Diğer tarafta DS satışları hızla artarken bu modele alternatif olarak üretilmeye başlayan ID 19da; 2 farklı seçenek vardı. Citroen in Break olarak isimlendirdiği station karoserli DS, 1958de üretilmeye başladı. Bu otomobil, katlanabilir koltukları ve geniş iç mekanı vardı. Özellikle station DS’in şasisi uzatılarak 2 veya 3 aks daha eklenip kamyonete dönüşüyor ve kasasında bir D S taşıyabiliyordu. 10 metre uzunluğu bulan bu DS’ler, karoser
Önden çekişli olan DS’te şaft tüneli olmadığı için iç mekanı çok genişti. Citroen’e özgü direksiyonun tasarımında güvenlikte ön plandaydı ve Konforuyla da öne çıkan DS’in döşemelerinde renk alternatifleri vardı, aracın büyük göstergeleri, vitesi ve diğer detayları oldukça kullanışlıydı.
şirketleri tarafından üretiliyordu. DS’in cabriolet seçeneği, 1960’da Paris Otomobil Fuarında tanıtıldıktan sonra üretilmeye başlandı. DS 19 Cabriolet’te farklı renk ve döşeme seçenekleri vardı. Cabriolet’nin karoseri, Fransız karoser üreticisi Henri Chapron tarafından üretiliyordu. 1962’de küçük bir makyaj gören DS 19’un yenilenen ön bölümü ve stop lambaları sayesinde daha sportif görünürken daha lüks ve donanımlı bir seçenek olan DS 19 Pallas da 1964’te pazara sunuldu. Deri kaplı döşemelere 2 yıl sonra yükseklik ayarlı sürücü koltuğu eklendi. 1965’te DS 19 yerini DS 21e bıraktı. DS 21’de 100 HP gücünde
2,1 lt’lik motor görev yapıyordu. 175 km/s maksimum hıza ulaşan DS 21’in 4 tekerleğinde disk frenler görev yaparken aksları güçlendirildi, soğutma sistemi geliştirildi ve artık far yükseklik ayarı da vardı. DS 21e eklenen ikinci yuvarlak far ise bu aracı DS 19’dan ayırıyordu. Ardından 1967’de DS ve ID modelleri makyajlandı. Bu makyajda aracın ön bölümünde yapılan değişikliklere ek olarak yuvarlak farlar, yerini çiftli yuvarlaklara bıraktı. Aracın ön bölümü tamamen yenilenirken en büyük özelliği ise adaptif farlarıydı. Yani farlar direksiyonun hareketiyle birlikte sağa ve sola dönüyordu. Bu sistem
geçmişte Tucker, Studebaker ve Tatra markalarında da vardı ama onlarda aracın ortasındaki adaptif far tekti. DS 21’deki ise aracın sağında ve solunda olduğu için oldukça ilginçti. Citroen, DS 21’in yakıt tüketimini azaltmak için 1969’da elektronik kontrollü yakıt sistemi uyguladı. DS 21, elektronik kontrollü yakıt sistemine sahip ilk Fransız otomobili oldu ve bu teknolojisi sayesinde de motoru 100 HP’den 115 HP’ye yükselirken maksimum hızı da 178 km/s oldu. 1969’da 1 milyonuncu DS üretim bantlarından inerken, bu araç altın renkli üretildiği için Gold Citroen DS olarak
adlandırıldı. Citroen in DS efsanesi 24 Nisan 1975’te DS 23 ile noktalandı. Üretim bantlarına veda eden DS, 20 yılda toplam 1.330.755 adet üretildi ve yerini CX modeline bıraktı. Önce CX, ardından XM ve C6 modelleri, sıra dışı tasarımları, hidropno- matik süspansiyonları ve diğer özellikleriyle DS’in mirasını sürdürdüler. Aslında Citroen mirasında büyük binek otomobillerin kendilerine has sorunları da vardı ama tasarım kadar konfor ve sürüş özelliği sayesinde sahipleri tarafından her zaman çok
sevildiler. Bu nedenle de Traction Avant’tan C6’ya kadar, hatta BX ve Xantia modelleri de dahil tüm sıradışı Citroenlerin büyük bir hayran kitlesi vardı. Ardından Citroen, 2009da Cenevre Otomobil Fuarında DS inside adıyla yeni bir konsept tanıttı. Kendine ait DS logosu ile DS3, 2010da yollara çıktı. Mart 2011de üretimi başlayan DS4, donanım, konfor ve tasarımıyla kardeşi C4’ten ayrılıyordu. Güncel DS ailesinin en büyük modeli olan DS5,201 l’de Çinde düzenlenen Şanghay Otomobil
Citroen, 2003 ile 2014 arasında 8 markalar şampiyonluğu, 9 da pilotlar şampiyonluğunu kazanırken bu başarısında DS3 de üzerine düşeni yaptı.
Fuarında tanıtıldı. Tasarımıyla olduğu kadar iç mekanı ve teknolojisiyle de oldukça iddialı bir model olan DS5’i 2012’de DS3 Cabrio takip etti. Son yeni DS olan makyajlı DS5 ise DS’in 60’ıncı yılı anısına Cenevre Otomobil Fuarında tanıtıldı. Sonuç olarak bugün 60 yaşını kutlayan D S, yıllar önce otomobil tarihinin unutulmayan modelleri arasına girmeyi başarmıştı. Bugünse artık Citroen in kanatları altında yepyeni bir marka olarak yollara çıkıyor.