TERMİTLER
Termit denen beyaz karıncaların oluşturduğu topluluklar, hayvanlar dünyasında en gelişmiş ve en organize olanlardır. Termitlerde farklı görevler yapan gruplar vardır. Arılarda kraliçe arı “otorite”sini sınıfına özgü feromanlar salgılayarak sağlar, bu feromonlar işçi arıların kraliçe arı hücreleri yapmasını ve yumurtalıklara sahip olmasını önler. Termitlerde de her toplumsal sınıfa özgü feromonlar olduğu gösterilmiştir. Fransa’nın güneyinde yaşıyan sarı boyunlu termitlerde isviçreli M.Lüscher’in dahiyane çalışmaları ile feromonlar bulundu, neslin çoğalmasını sağlayan kral ve kraliçe termitler, salgıladıkları feromonlarla “işçi” veya larva termitlerin seksüel bireyler haline gelmesini önler.
Dijon Üniversitesi zooloji laboratuvarlarında yeni bir sınıf feromon bulundu. Bu feromon asker termitlerin sayısını düzenler ve asker termitlerin kendileri tarafından salgılanır. Asker sınıfı yalnız termitlerde bulunur, toplu halde yaşayan diğer böceklerde yoktur, karıncalarda bile askerlere düşen görevleri, çok iri işçi karıncalar yapar.
Anlarda yalnız kraliçe arı olduğu halde termitlerde bir kral, bir de kraliçe vardır. Kral ve kraliçe erkek ve dişi olarak neslin devamını sağlar( bunların etrafında kanatsız ve cinsiyetsiz nötral termitler vardır (işçi ve asker termitler), işçi termitler işçi arılar gibi yuva yapma, besin sağlama ve larvaları besleme görevlerini yapar. Yılda bir kere termit yuvasında kın kılıfları taşıyan yeni bir sınıf belirir: nefler. Bunlar cinsiyeti olan termitler olup ilerde kanatlı erişkinler haline gelirler ve yuvalarını terkederek erkek ve dişilerden yeni koloniler oluştururlar.
Termitlerde yuvayı asker termitler savunur. Turun ekolojik başarısı büyük ölçüde bu askerlere bağlıdır. Askerlerin biçimi o derece görevlerine uymuştur ki kendilerini beslemeleri bile mümkün değildir, asker termitleri işçi termitler besler. Askerlerin bir cinsi beyaz asker veya “astsubay” termitlerdir. Bunlar yuvalarını mekanik (irileşmiş çenelerini kullanarak) veya kimyasal (zehirler ve felç yapıcı toksinler) yöntemlerle korurlar.
Yeni oluşan bir termit kolonisinde hemen bir asker oluşur ve bu asker tek başına aylarca koloniyi savunur. Bu asker koloniden alınırsa hemen yeni bir asker oluşur. Bir kolonide bir askerin bulunuşu diğer askerlerin oluşmasını engel-
ler. Ancak koloni genişledikten sonradır ki bu ilk asker artık diğer askerlerin oluşmasını önleyemez. Bir kez termit askerleri oluştuktan sonra artık yeni askerler oluşmaz. Yeni askerlerin oluşması nasıl önlenmektedir? J.Renoux’nun 1970’de Brazzaville’deki çalışmalarına göre asker termitlerden elde edilen özler ve bunların frontal bezlerinden elde edilen bir madde (tetrodecenone) yeni askerlerin oluşmasını önlemektedir.
Bir termit yuvasında larvalar hariç 200.000 termit bulunabilir. Koloninin % 20’ye yakını askerdir. Fildişi Sahilinde yaşayan Nasutitermes lujae termitlerinin askerleri, düşmanlarına karşı başlarının ön bölümünde bulunan bezlerden tok-sik maddeler püskürtürler. Termit askerleri kafalarındaki bezlerden diğer askerlerin oluşmasını önleyen feromonlar da çıkarır. Burada bir kez daha doğanın ekonomik prensibinin çalıştığını görüyoruz: aynı organ birçok görevler yapabilir, burada da frontal bezlerinin alarm verme, savunma ve bireylerin sayısını düzenleme işleri yaptığını görüyoruz, bu görevlerin hepsi feromonlarla yapılmaktadır. Burada şu soruyla karşılaşıyoruz: feromonlar etkisini nasıl göstermektedir Feromon-ların bir gaz (veya buhar) olarak koku duyusunu etkilemesi söz konusu değildir, çünkü feromon termite değmeden etki yapamamaktadır, muhtemelen feromon bir başka termit tarafından vücut içine alındıktan sonra etkili olmaktadır veya kimyasal olarak termit vücudundeki br duyu reseptörüne bağlanmaktadır.
Asker termitlerin oluşması bir gençlik hormonunun aşırı salgılanmasına bağlıdır, bu hormon allate cisimleri denen bezlerce salgılanır. Askerlerin feromonları diğer termitlerde bu bezin faaliyetini azalttığı içindir ki diğer termitler asker halini alamamaktadır. Söz konusu feromonların bir monoterpen-ler ve diterpenler karışımı olduğu gösterilmiştir.
SESSİZ UÇAKLAR
Geçen yüzyılın ortalarında belli bir frekansdaki sesin bir gazın fışkırmasını etkilediği gösterildi. Fakat bu güne kadar bunun bir uygulaması yapılamadı. Son zamanlarda Jukovs-ki Merkezî Aerodinamik Enstitüsünden Sovyet bilim adamları A.Gİnevsky ve E.Vlasov şunu buldu: kendisi gürültü kaynağı olan bir gaz akımı devirsel (periyodik) olarak dalgalanmalar gösterir ve bir ses bu dalgalanmaları kontrol edebilir. Kullanılan sesin frekansına göre bu dalgalanmalar artar veya azalır. Düşük frekanslı (kalın) sesler, gaz akışından doğan gürültüleri arttırır, yüksek frekanslı (ince) sesler ise gaz akışı (jet) gürültülerini azaltır. Böylece havacılıkta yeni bir çığır açılmaktadır. Turbojet uçaklarının yaptığı müthiş gürültüyü çok azaltmak olanağı doğmuştur. Sessiz uçaklar çağı açılabilecektir. Sovyet bilim adamlarının keşfi uçak aerodinamiğini kontrolde yeni bir çığır açmıştır. Bugün uçağın hareket ettirici gücünün 3/4’ü, hava girdaplarından doğma hava direncini yenmeye gitmektedir. Uçak gövdesine yerleştirilecek yüksek frekanslı ses jeneratörleri, uçağın gövdesi ve kuyruğu etrafındaki girdapları yok ederek gürültüyü azaltacak, hızı arttıracak ve yakıt harcanmasını minimuma indirecektir. Aynı prensibi kullanarak her çeşit mikserlerde (karıştırıcı) hızlı akışlardan doğan girdapları zayıflatmak veya şiddetlendirmek mümkün olabilecektir, istenen sonucu alabilmek için sesin frekansını değiştirmek yeterlidir.
HAZİRAN 1986
45
bir amper deride önce batmalar ve sonra ağrı yapar. 100 vatlık bir ampul 0,5 A, bir ütü 3 A ve elektrikli kalorifer 7 A verir. 0,02 A’in bile birkaç dakika devamı solunum durmasına neden olur. 0,5 A kalbi durdurur. 0,01 A ile kaslar refleks olarak kasılır, bu nedenle elektrikli bir teli vb. kavrayan kimse artık istese de onu bırakamaz. Yardıma gelinmezse veya amper 0,025’i geçerse diafram kası sürekli kasılma haline geçer (tetani) ve insan soluk alamadığı için oksijensizlikten ölür (el, ayak veya sol el-sağ el yönünde geçen akımlarda sık). 0,05 A üsünde akımla her türlü temas (sol ayaktan sağ ayağa geçiş hariç) kalbi durdurur, kalp karıncıkları atmayı durdurarak yaprak gibi titremeye başlar (ventriküler fib-rilasyon). Bu olay düşük voltajlarda 1. ölüm nedenidir.
Yanıklar akımın giriş ve çıkış noktaları arasındaki dirence ve bu noktaların yerine bağlıdır. Saniyede amperlerce akım geçerse yanık ciddidir. 220 V ile ağır yanıklar nadirdir, yalnızca akımın giriş ve çıkış noktaları yakınsa (iki parmağı prize veya elektrik fişini ağıza sokmak gibi) yanıklar ağırdır. 1000 V üstü akımlar çok çirkinleştirici yanıklar yapar. En ağır yanıklar kaslarda ve sinir-damar demetlerinde meydana gelir. Elektrik yağını diğer yanıklardan (sıcak su vb.) çok daha tehlikelidir, çünkü dokular içten yanar, dıştan bakınca yanık görülmez, oysa derinin altında bütün kaslar yanmıştır, bacak veya kol kesilmesi gerekebilir. Akım kısa bir yol gitse bile (örneğin el veya kolun ikinoktası arası) ağır yanık oluşur, akım uzun yol giderse (elden ayağa) Sinir merkezleri de felç olur. Hasta şok halinde ve bitkisel hayattadır. 20 A üstü akımlarda (5000-400.000 V) yıldırımın bütün etkileri görülür: kırıklar, deri ve iç organ yanıkları, kasların kömür olması ve kopması, kalp durması vb.
Kullanılan başlıca akımların voltajı şöyledir: Evler 220 V monofaze, atelyeler 380 volt trifaze, metro 750 V düz akım, madenler 960 V trifaze, demir yolları 1500 V düz akım veya
25.000 volt, yüksek voltaj dağılım merkezleri 5000-20.000 volt trifaze, orta mesafe trifaze yüksek gerilim nakli
45.000-90.000 volt, uzun mesafe trifaze yüksek gerilim nakli
150.000-400.000 volt.
Elektrik, bilimin bütün keşifleri gibi, ancak iyilerin elinde iyiye kullanıldığı zaman iyidir. Elektrikde, bilimin bütün güçlerinde olduğu gibi insanlar tarafından evcilleştirilmiş bir canavar saklanmaktadır. Bu canavar pek çok yerde uygarlık için güzel nedenlerle kullanılabilir: Bazı ruh hastalıklarının kafaya verilen elektrik şoklarla tedavisi, duran kalbin (düşük amper-li elektrik bile kalbi durdurabilmektedir) elektrikle yeniden çalıştırılması (elektrikli defibrilator ve pacemaker’lar), kalbin-düzensiz atışlarının elektrikle düzene konması (düz akımla kon-versiyon) ve nihayet bir ülkenin elektrikle pırıl pırıl aydınlatılması gibi.
AĞAÇLAR “SUSADIM” DİYOR
Bugün bir bitki veya ağacın meyve veya dallarının kalınlığındaki değişimleri çok duyarlı olarak ölçmek yolu ile sulama zammını belirlemek olasıdır. Genellikle ağaçların dalları, yazın en sıcak günlerinde su kaybederek incelir, geceleri ise kalınlaşır. Gündüzleri dalların incelişi ağacın su kaybedişini ve su depolarının harekete geçişini yansıtır. Bitkiler gözle görülür bir solma olmadan su kaybederek incelir. Bu incelme bitkinin topraktan yeterli su alamayışını yansıtır. Fransa’da
I—İÖDÜLLÜ SORULARI-
MATEMATİK
1. x3+y3+z3 =xyz eşitliğini sağlayan (x,y,z) pozitif tamsayı üçlülerinin kümesini bulunuz.
2. Bir üçgenin iki kenarının çarpımının, çev-rel çember ve içteğet çember çaplarının çarpımından büyük olduğunu ispatlayınız.
Geçtiğimiz Nisan ayında yer alan “Ödüllü Sorular” köşemizin fizik bölümündeki ikinci soruyla ilgili şekil yanlış basılmış ve sorunun çözülmesi imkânsız hal almıştır. Bu durumda okuyucularımızdan özür dileyerek aynı soruları, Haziran ayının “Ödüllü Sorular”ı olarak yeniden yayınlıyoruz.
FİZİK:
1. Bir tahravallinin bir ucunda bir adam oturmaktadır. Bu durumda tahtaravalli yerle 30 derecelik bir açı yapıyor. Aynı ağırlıkta başka bir adam, belirli bir yükseklikten kendini öbür uca doğru bırakıyor. Bu adamın tahtaravalliye değmeden hemen önceki hızı v ise, oturan adamın tahtaravalli-yi terkettiği andaki hızının büyüklüğünü bulunuz. (Tahtaravalli kütlesini ihmal ediniz).
2. Aşağıdaki devre iletken tellerden kurulmuş olup, sayfanın içine doğru B şiddetinde düzgün bir magnetik alan bulunmaktadır. Tellerin direnci, bobin empedansına göre ihmal edilebilir ve h uzunluktaki tel yatay yönde, diğer teller üzerinde serbestçe kayabilir. Kütlesi m olan bu tele yatay yönde bir V0 ilk hızı verildiğinde telin hareketini tanımlayınız.
Nisan sayımızdaki soruların yanıtlarını ve ödü! kazanan okuyucularımızın isimlerini 41. sayfamızda bulabilirsiniz.
İNRA agronomi istasyonunda su kaybeden bitkilerin otomatik olarak sulanmasını sağlayan bir sistem geliştirildi (Presse information İNRA, No. 108, Avril 1984). Meyvalarve dallar üzerine yerleştirilmiş duyarlı alıcılar bitkinin hayatı boyunca meydana gelen en küçük çap değişmelerini kaydeder. Bu alıcılardan gelen veriler programlanmış bir bilgisayara yüklenir; daların çapı belli bir sınırın altına düşerse (“susama sınırı”) bilgisayar otomatik olarak sulama şebekesini harekete geçirir. Bu tip sulamalar enerji ve su tasarrufu sağladığı gibi ürünün kalitesini de yükseltir.
HAZİRAN 1986 26
47
DÜŞÜNME KÜTUSU
Hazırlayan: Doç.Dr. Selçuk ALSAN BAYRAK YARIŞI
1 noktasından yola çıkıyorsunuz, ABCD dikdörtgeninin her kenarına bir bayrak dikmek istiyorsunuz
(SlidSl ile, M), DC, CB V6 BA kenarlarına). Sonunda A köşesine dönülüyor. AB= 90 m ve CB= 60 m Alınan yol uzunluğnun minimum olması için bayraklar nerelere dikilmelidir? Koşucunun gittiği top-
Bir limana trenler, hergün 5000 ton buğday getirir. Her sabah bir geminin buğday yükleme ihtima-
li 1/6’dır. Her gemi 30.000 ton buğday alabilir ve bu iş 1 gün sürer. Bu limanın çalışmasında şu iki koşulun yerine getirilmesi isteniyor: 1.Trenler 9/10 ihtimalle getirdikleri buğdayı silolara boşaltabilsin,
2.Limana yanaşan bir gemi % 98 ihtimalle buğday bulabilsin. Silo kaç tonluk olmalıdır?
DAİRELER
Öyle 3 doğru çiziniz ki, her doğru üzerindeki sayıların toplamı eşit olsun ve her daireden en az 1 doğru geçsin.
SÜPERMARKET
5 müşteriden herbirl, bir süpermarketin 3 bölümünün üçünden de alışveriş yapar. Müşterilerden birinin satınaldığı birşeyi, bir diğer müşteri satın almamaktadır. Alışverişler, 1’den 15’e kadar numaralanmış karelerde yapılır. Bir kareden diğerine, ortak kenar kullanılarak geçilir.
• Her.müşteri A’dan başlayarak dosdoğru gider, birinci alışverişini yapar, 90° yön değiştirir, ikinci alışverişini yapar, yeniden 90° yön değiştirir ve süpermarketin kenarındaki bir karede üçüncü alışverişini yaparak dışarı çıkar,
• Alice, 2 karesinde olanlar dışındaki elmaları alır; ayrıca süt almıştır. Alice, 10 sayısından yüksek numaralı karelere girmemiştir,
• Çay 7’de, un 12’de satılmaktadır.
• Havuç alan, ayrıca 9 No’lu kareden şeker almıştır.
• Deniş, 8 No’lu kareden tereyağ alarak dışarı çıkar.
• Beatrice’in son satın aldığı, taze kremadır.
• Kahve satınalan müşteri, daha önce başka birşey satın almamıştır.
• Emile, önce muz ve sonra 4’den pirinç alır.
• Claire, 14’den yoğurt alır ve 5’den lahana alarak dışarı çıkar.
• Sözü edilmemiş diğer mallar, pırasa ve peynirdir.
Hangi yollar geçilmiştir ve her biri neler almıştır?
PARALAR
Büyük Japon kafa patlatıcı bilmece ustası Ko-bon Fujimara şu soruyu soruyor: Şekilde üstüste yığılmış 10 madenî para görülüyor. Şekilde hiç eşkenar üçgen kalmaması İçin (tabii ki daire merkezlerinin oluştuduğu eşkenar üçgenler kastediliyor), en az kaç para çıkartılmalıdır?
Geçen sayımızdaki ‘‘ZEKASAYAR” köşesinde yeralan soruların yanıtları 34. sayfamızdadır.
1 2 3 4
5 6 A 7
8 9 10 11
12 13 14 15
48
BİLİM VE TEKNİK HAZİRAN 1986
BİLİM vf. TEKNİK