TÜMÖR (UR) İMMÜNOLOJİSİ

tumor-ur-immunolojisi

TÜMÖR (UR) İMMÜNOLOJİSİ:

Bu konuya ansiklopedimizin 24.23 ve 24.26 sayılı bölümlerde değinilmekle birlikte tümör immünolojisi günümüzde gittikçe artan bir önem kazanması nedeniyle burada biraz daha‘ayrıntıyla gözden geçirilecektir.

Tümör hücreleri normal hücrelerin değişikliğe uğramış biçimleri/mlıtantlarıdır. Buna göre normal hücrelerden farklı antijenleri bulunur. Böyle olunca da o organizmanın bağışıklık sistemine yabancı hücrelerdir. Bunun sonucu olarak bir bağışık yanıt (immünrespons) uyandırması, bu yolla da urun büyümesinin durdurulması gerekir. Gerçekte insan hücrelerinin sürekli yenilenmesi sırasında oldukça yüksek oranda (her on milyon hücrede bir hücre) normalden farklı bir hücre (mutant) oluşur. Sürekli olarak milyarlarca hücrenin değiştiğine göre herkeste kısa zamanda bir ur gelişmesi gerekir. Halbuki normal bir bağışıklık sistemi bu mutantları yabancı olarak kabul ettiğinden bunları hemen ortadan kaldırarak ur (tümör) oluşumunu önler.

Tümör (ur) antijenleri: Tümör hücre zarlarında o hücrenin kaynaklandığı hücrelerde bulunmayan bazı antijenlerin varlığı gösterilmiş bulunmaktadır. Bunlara ura özgü antijenler (tümöre assosiye doku antijenleri) denir. Kimya ya da fizik karsino- jenleriyle oluşan mutantlar, aynı tür hücreden kaynaklansa bile bu kanserojenlerin her seferinde ana hücrenin DNA’smın farklı noktalarını etkileyeceğinden, farklı antijen içerirler. Oysaki DNA’ya etki noktaları sabit olan aynı bir onkojen virüsün ayrı tür hayvanlarda oluşturdukları tümörlerin bile antijenleri aynıdır. Bugün bazı organ kanserlerinde belli ve sabit antijenlerin ortaya çıktığı bilinmektedir. İnsan bağırsak kanserlerinde görülen karsinoembriyonikantijen (KEA = CEA) ile karaciğer kanserlerinde görülen alfa-fetoprotein (AFP) bu tip antijenlere bir örnek oluşturabilir. Daha çok erken dönemlerde, henüz kanserin röntgen ve benzeri muayene yöntemleriyle saptanamadığı durumda o kimsenin kanında böyle tümör antijenlerinin bulunduğunun gösterilmesiyle kanserin erken tanımı sağlanabilmektedir. Ülkemiz bazı tıbbi tahlil laboratuvarlarında da uygulanan bu yöntemle kanseri daha başlangıçta yakalamakla hayat kurtarıcı müdahaleler yapılabilmektedir. Öte yandan a- Bağışıklık siste- { minin önemli bir organı olan tümüsün çıkarılmasında, b-Antilenfosit serum, X ışınları ve bazı ilaçlarla bağışıklık bastırıldığı durumlarda kanser oluşumunun artması tümör oluşumunda immün sistemin rolünü belirten gözlemler arasındadır. Ayrıca bazı tümörlerin kendiliğinden gerilemesi; antitümör serumlarla metastaslarm (sıçramaların) önlenmesi yolundaki gözlemlerle gönüllülerde yapılan, tümör hücreli kimsenin lökositlerinin yeniden aşı için tümörün almdığı kimseye verilmesinden sonra bu kimsenin tümör dokusunda küçülme ve genel durumunda düzelme görülmesiyle sonuçlanan deneyler de tümör immünolojisi alanın önemli ufuklar açacak bir görüşün temelini oluşturmaktadır. Bununla birlikte bu alanda açıklanması gerekli birçok noktanın bulunduğu, daha pek çok araştırma ve çalışmanın yapılması gerektiği de bir gerçektir. Yine de tümör immünolojisi üzerindeki bilgilerimiz, yetersiz olmasına karşın, bazı pratik sonuçlar getirmiş bulunmaktadır. Bunları şöyle özetleyebiliriz:

a) Mide-bağırsak adenokarsinomları ve karaciğer urlarında immünoloji yöntemleriyle erken tanım uygulamaya girmiştir

b) Tümör iyiletiminde ışın ve ilaç uygulamasında önce immün sistemin durumunun kontrol edilmesi ve bu uygulamalarda ilaç ve ışın dozlarının ayarlanmasının immün sistemin durumu göz önünde tutularak yapümasına başlanmıştı.

c) Tümör iyiletiminde, levamisole gibi immün sistemi kamçılayıcı bazı ilaçlardan yararlanılması ve bunun öteki iyiletim yöntemlerine ek bir yardımcı olarak kullanılması gittikçe ilgi kazanmıştır.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*