TÜRKİYE SICAK SULARININ DAĞILIŞI

TÜRKİYE SICAK SULARININ DAĞILIŞI
. 20-45 C

O 45*- 75* C

O 75*- 100C

® Sıcaklığı 100C den yüksek sıcak sular
iniştir. Eu sisteme göre, kaynaktaki akışkan (irotllmemekte, kuyu içinde U şeklinde boru-lıır indirilerek, bir taraftan kabuklaşma yapmayım temiz su gönderip, diğer taraftan haznedeki Jeotermal akışkan tarafından ısıtılan 50 -!)!}“ C sıcaklıkta sıcaksu elde edilmektedir. Bu Kistemle, Balçova’da kurulmuş olan 250 odalı turistik kaplıca tesisleri, hiçbir yakıt kullanmadım ısıtılmaktadır. Önemli bir jeotermal potansiyel gösteren bu sahadan, İzmir’in bir bölümü (70.000 – 100.000 konut) ile yöredeki seraların ısıtılması için potansiyel belirleme çalışmaları sürdürülmektedir.

önceki yıllarda keşfedilen, ancak kabuklaş-madan dolayı yararlanılmayan Afyon – Geçek -Ömer jeotermal alanında da aynı sistemle sera vo kaplıca tesislerinin ısıtılması için çalışmalar yapılmaktadır.

1968 yılında keşfedilen Dsnizli-Kızıldere sa-tııiRi, Türkiye’de elektrik üretimine elverişli İlk jeotermal alandır. Sıcaksu – buhar karışımı olan akışkan 212″C sıcaklıktadır. Anılan alanda, Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) tarafından 20 MlWl.’lık ilk jeotermal elektrik üretim santralı kurulmaktı olup, 1983 yılı ortalarında üretime geçmesi beklenmektedir. Santraldim çıkacak artık akışkandan norıı iRitmacılı-
ğında yararlanmak üzere, Tarım ve Orman Bakanlığınca 1.000.000 m2 lik sera kurulması planlanmıştır. Ayrıca, önemli bir kimyasal ürün olan C02-kurubuz üretim çalışmaları da sürdürülmektedir. i

1982 yılında Aydın – Germencik ve Çanakkale-Tuzla sahaları, MTA Enstitüsü tarafından keşfedilmiştir.,

Aydın – Germencik sahasında, 230°C sıcaklıkta akışkan elde edilmiştir. Kuyularda kabuklaşma yapmayan bu saha, önemli bir potansiyele sahip olabileceğini göstermektedir.

Çanakkale – Tuzla sahasında elde edilen akışkan, 173° C sıcaklıktadır. Daha derinde yüksek sıcaklıkta akışkan beklenmektedir. Her iki saha da, diğer kullanım- alanları yanında, elektrik üretimine elverişli sahalardır.

İzmir-Seferihisar sahasında yapılan araştırmalara göre, önemli görülmektedir. Sondajlı çalışmalar başlatılmıştır.

Yukarıdaki sahalar dışında, Nevşehir – Acıgöl ve Kozaklı; Denizli’de Tekkehamam, Yenice, Gölemezli, Karahayıt, Pamukkale ve Karaova; Ankara’da Kızılcahamam, Ayaş, Çubuk ve Haymana; Afyon – Sandıklı; İzmir – Dikili – Bergama; Balıkesir’de Sındırgı, Gönen, Hıdırlar; Bolıı -Soben; Kütahya – Gediz; Eskişehir; Bursa; Bit

jeofizik, jeokimya çalışmaları yapılarak, bu sahaların da jeotermal enerji potansiyeli yönünden geliştirilebilecek durumda oldukları sonucuna varılmıştır. Bunlardan, özellikle Nemrut, Süphan ve Tendürek volkanik sahaların jeokimya verileri, kuru buhar elde edilebileceğini göstermektedir.

Jeotermal enerjinin yenilenebilirliği, tükenmezliği ve bunlara bağlı olarak maliyetinin, diğer enerji türlerine göre % 50 – 80 ucuz oluşu, devreye girme çabukluğu, yurdumuz düzeyinde olumlu dağılımı, ulusal enerji kaynağımız olması ve özellikle elektrik dışı uygulamalarda ulusal teknolojinin yeterliliği, diğer enerji kaynaklarına göre önemini göstermektedir.

Bu nedenlerle, bu yeni ve yenilenebilir enerji kaynağımızın araştırılması ve işletilmesi, artan enerji gereksinimimiz açısından kaçınılmazdır.

Sıcaksuyısn sondaj kuyusundan çıkışı, (yanda)
Denizli – Kızıldere Jeotermal alanında bir üretim kuyusu (KD-6) ve MTA Enstitüsü tarafından kurulan 0,5 MVV’lık deneme santr

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*