YEDİKULE HİSARI
Meşhurdur ki : Pirleri ‘Ahi Evran (Ahi Evren olsa gerek)’ Hazretleri, eteği dolu olarak giden bir halifesine “Eteğindeki nedir?” diye sorar. Halife de “Kuruştur!” diye cevap verir. Meğer eteğindeki köpek pisliğiymiş. Utancından böyle cevap vermiş. Ahi Evran da “Rabbim Teala Hazretleri, mal ve rızkınıza bereketler ihsan buyursun” yollu birçok duada bulunmuştur. O kabul olunmuş duanın sonucudur ki, derici esnafı, ticaretlerinin bereketini bolca bulurlar ve eli açık olurlar. Hatta, ‘Hacı Ali’ adında bir dericinin kırk yıldır biriktirdiği pisliği vardır ki, İngilizler kırk bin kuruşa satın almak istemişlerse de verilmemiştir diye her yerde meşhurdur. Bu kasabanın dışındaki bir çeşmenin kemeri altında, dört köşe beyaz bir mermerin üzerine, mermer ustası bir kaz resmi işlemiştir ki anlatılması imkânsızdır. Gören, canlı zanneder. Bundan dolayı o çeşme ‘Kazlıçeşme’ adıyla mehşur olmuştur.” Yedikule Kapısı civarındaki burçların altındaki kemerli kapılardan bazılarının içlerinde mihraplı odacıklar vardır. Bunlar, adeta bir caminin veya bir kilisenin mihrabı gibidirler. Buralardan burca çıkılmaz; korunma ve güvenli bir şekilde saklanma yerleri olmalılar. Yedikule halkının geçişine mahsus kapıdan itibaren, iç taraftaki surlara bağlı burçların hepsinin iç yüzlerindeki tuğladan çifte kemerli kapılar arasında Sigma’daki kapı hepsinden yüksektir. Bu kapının hizasında, Karabaş Camii vardır. Theodosius Surları yapılmadan önce, Kostantin Surları dışına yerleştirilen yardımcı Got askerlerinin üçüncü karargâhı olan Trite (Triton) da bu civarda, Karabaş, Karagöz Mehmed Paşa, Hacı Evliya Camileri tarafın- daydı.
Yüksek burçlara çıkmak üzere yapılan bu kapıların, yapılış tarzları birbirine benzemiyor. Bazıları burcun ön yüzünde, önce büyük kemerli bir kapı, sonra burcun altına doğru tahminen üç buçuk metre kadar bir dehliz, bunun sonunda daha küçük kemerli bir başka kapı… Bu ikinci kapının iç tarafı, burcun iç kısmı olup, kimin bahçesine rastlamışsa o kimse tarafından bir kapı ile kapanarak, içerisi ambar gibi ve çoğunlukla mesken olarak kullanılmaktadır. Bütün batı ülkelerinde eski ve tarihî eserler, devletin malı olup halk tarafından müdahale edilemez, değişiklik yapılamaz. Bizde, eski eserlerin tarihe olan yardımı, milletlerin ve kavimlerin medeniyet tarihindeki önemi henüz gereği gibi değerlendirilemediği için önüne gelen istediği gibi, bu eserlerin şeklini değiştiriyor ve çoğu da tahrip ediyor. Hele yer altındaki eski sarnıçlarda yapılan tahribat, üzüntü verici bir raddeye gelmiştir. İkinci Askerî Kapı, Porte Militaire Deutera. 2: Yedikule Kapısı ile Silivrikapı arasında (Yedikule Kapı- sı’ndan sonraki ilk kapı) ikinci bir askerî kapı daha vardır. Buna Belgratkapı diyoruz. Mösyö Paspati bu kapıyı eski Regium Kapısı olarak telâkki ediyor. Belgratkapı, yakın vakte kadar kapalı olduğundan, halk arasında Kapalı Kapı diye bilinir.l87 Rum Hastanesi, bu kapının karşısında olduğundan, H. 1293 Muharebesi’nden