121- Ölmeyecek kadar yiyip içmek farzdır. Çünkü böyle bir yemekle insan oruç tutmaya ve ayakta namaz kılmaya güç kazanabilir. Öle ki, insan canını helâk olmaktan kurtaramayacak kadar helâl bir şey bulamazsa haram olan bir şeyden ölmeyecek kadar yiyebilir. Yine, boğazmda kalan bir lokmayı gidermek için başka bir su bulamayınca, yeteri kadar haram bir içkiden içebilir. Fakat fazlasını yiyip içemez. Çünkü zaruretler, kendi mikdarlarına göre değerlendirilir.
122- Bir insan kuvvetlenmek ve kuvvetini artırmak için doyuncaya kadar yiyip içebilir, bu mübahtır. Bundan daha çok yiyip içme ise haramdır. Bunun öl çüsü, mideyi bozacağma üstün kanaat hasıl olacağı mikdardır. Bununla beraber ikram için veya ertesi gün tutacağı oruca kuvvet kazanmak için biraz fazla yiyip içmekte bir sakınca yoktur.
123- Misafir için veya her birinden bir mikdar yemek suretiyle ihtiyaca yetecek şekilde gıda alabilmek için, sofrada çeşitli yemek bulunmasında bir sakınca yoktur. Bununla beraber gereğinden fazlası israf sayılacağından uygun olmaz.
Sofrada çeşitli yemişlerin bulunmasında da bir sakınca yoktur. Fakat ya pılması daha iyidir. Fazla çeşitli şeyler mideyi bozabilir.
Sonuç: Mübah olan şeyleri bir gerek olmaksızın çoğaltmak da israf sayılır, bundan kaçınılmalıdır. Sofra üzerinde gereğinden fazla ekmek bulundurmak da böyledir.
124- Ayakta su içilmemesi daha iyidir. Fakat yürürken su içilmesi zararlı olduğundan uygun olmaz, suyu bir nefeste içmek sağlık bakımından zararlı gö rülmektedir.
125- Farz olan ibadetleri yapamayacak şekilde yiyip içmeyi azaltıp riyazette bulunmak caiz değildir. Fakat orta bir şekilde yapılacak bir riyazet mübahtır.
126- Yiyip içmenin edeblerine gelince: Yemekten önce ve sonra eller yı kanmalıdır. Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur: “Yemekten önce el yıkamak bir hasenedir. Yemekten sonra ise iki hasenedir, iki kat sevabdır.”
127- Cünüb olan erkekler ve kadınlar için, ellerini ve ağızlarını yıkamadan yiyip içmek mekruhtur. Adet görmekte olan kadınların da yemekten önce ellerin ve ağızlarını yıkamaları iyidir.
128- Yemeklerin başında “Besmele” okumalı, sonunda da “Elhamdülil- lâh” demelidir. Bu nimeti bize veren, bu nimetten yararlanma kuvvetin bize ihsan eden merhameti geniş ve ikramı bol olan Allah’ımıza bu sebeble hamd ederek şükretmelidir. Yemeğin başmda Besmele unutulursa, hatırlanınca “Bismillâhi alâ evvelihi ve ahirihi” denilmelidir. i
129- Yemeğe başlarken, Besmeleyi sofra başında bulunanların işitebileceği şekilde okumalıdır, bu bir uyarma ve hatırlatma olur. Fakat yemek sonunda iş itilecek bir sesle “Elhümdülilâh” denilmesi uygun değildir. Ancak sofradakilerin hepsi yemeklerini tamamlamış ise söylenir.
130- Yemeklere az bir tuzla başlamak ve tuz ile tamamlamak yararlıdır, sünettir. Ekmek parçalarına hürmet etmeli, bunların üzerine bir eşya koymamalı, bunlara parmakları, ağzı ve ybıçakları silip atmamalıdır. Yemekler pek sıcak olarak yenmemelidir. Yemekler koklanmamalı, yemeklere ve sulara üflenmemelidir. Bunları yapmak edebe aykırıdır.
131- Yemek yerken konuşulmaması mekruhtur, yemek yerken iyi kimselerin hallerini anlatmalıdır. Güzel bir şekilde konuşmalıdır. Hele misafirlerin yanında ev sahibinin susması hiç doğru değildir. Ev sahibi misafirlerin yanından ay rılmamalı, bizzat onlara hizmet gayretinde bulunmalı ve hizmetçisini misafirlerin yanında azarlamamalıdır. Yemek arasında ısrar etmeksizin “buyurunuz” demekle yetinmelidir. Böyle davranmak müstahabdır. 132- Ev sahibi, misafirlerine ağırlık verecek olan kimseleri, misafirlerle beraber bulundurmamalıdır. Misafirler de, ev sahibinin rızası bilinmedikçe baş kalarını beraberlerinde davete getirmemelidirler. Ziyafetten sonra ev sahibinden izin istemeden ve “Allah’a ısmarladık, Allah’a emanet olunuz” gibi sözler söy lemeden çıkıp gitmemelidirler.