ZARARLI OTLAR.

ZARARLI OTLAR.

 

 

Tarla, bağ, bahçe ya da park gibi özel olarak düzenlenmiş ekili »alanlarda kendiliğinden yetişen yabani bitkilere zararh otlar denir. Bunlann zararh kabul edilmesinin iki nedeni vardır: İlki, toprağın besinini tüketerek tanm bitkilerinin sağhklı büyümesini engellemeleri, İkincisi de bitki hastahklannm yayılmasına yol açmalandır.

Avustralya’nın Rockhampton kentinde tek başına ayakta kalabilmiş dev bir frenkinciri. Bir zamanlar Avustralya’ya Orta Amerika’dan getirilmiş ve giderek geniş alanlara yayılmış olan bu kaktüsler, larvaları frenkincirinin etli yapraklarıyla beslenen bir , gece kelebeği sayesinde yok edilebilmiştir.
Her türlü koşula dayanabilen, hızla çoğalan ve yok edilmesi güç olan bazı bitkiler bu özelliklerinden ötürü yalnızca tanm alanlann-da değil, yetiştikleri her yerde zararh ot sayıhr. Örneğin devedikeni bu tip bir bitkidir. Tanm bitkilerinin asalağı olan ve besinini bölüşen cinsaçı gibi zararh bitkiler ise tanm ürünlerinin gelişmesini engelleyerek verimi düşürür. Bazı zararh bitkiler de çayırlarda otlayan çiftlik hayvanla nnda zehirlenmelere yol açar. Mahmudeotu ve karahindiba gibi bazı otlar ise park ve bahçelerdeki çimle kaplı alanlann en büyük düşmanıdır.
Zararlı otlar, ekili alanlar dışında da bazı sorunlar doğurur. Örneğin, otoyollann kena-nnda büyüyen uzun otlar görüşü engellediği için kazalara yol açabilir; akarsularda yetişen su bitkileri ise ulaşımı engeller.
Zararh otlar insanlar ve hayvanlar araclh-ğıyla kendi doğal ortamlanndan çok uzaklara kolayca yayılabilir. Örneğin Avustralya’da sığırlar için ciddi tehhke yaratan zehirH iki yabanıl lale türü Güney Afrika’dan bu kıtaya taşınmış ve binlerce hektarhk otlağı kullanılmaz duruma getirmiştir.
Zararh Otlarla Savaş
Çokyılhk olan zararh otlar, hiçbir önlem ahnmadığında yıldan yıla çoğalarak geniş bir alanı kaplar. Bunlardan bazılan toprakaltı gövdeleriyle, bazılan da boğumlu sürünücü gövdeleriyle yayılır. Bu gövdelerden küçük bir parça toprakta bırakılacak olursa, bitki yeniden filizlenip çoğahr. Bu yüzden tarlala-nn dikkatsizce sürülmesi ya da kazılması, öbekler hâhndeki bu otlann parçalanmasına ve toprakaltı gövdelerinden kopan parçalann toprakta filizlenmesine yol açar.
Çokyılhk zararlı otlardan kurtulmanın en güvenli yolu bunlann yapraklannı düzenli olarak kesmek ya da yakmaktır. Bitkiler besin üretici organlar olan yapraklanm yitirdiklerinde gelişemezler. Bu otlardan kurtulmanın bir yolu da toprağı özenle kazarak bitkilerin yayılıcı parçalannı temizlemektir; ne var ki, toprağı tümüyle otlardan anndıra-bilmek için bu işlemin birçok kez tekrarlanması gerekebiHr. Bu yöntem özellikle ay-nkotu ve atkuyruğu gibi çok derinlere kök salan otların ayıklanmasında işe yarar.

BiryıUık zararlı otlar yaşamlarını kısa sürede tamamlayıp ölür, ama çevreye saçılan tohumlanndan yeni bitkiler gelişir. Bazı türler yazın öylesine hızla gelişir ki, çimlenip tohum vermesi yalnızca birkaç hafta sürer. Biryılhk otlann biri: bölümü yılın en soğuk aylan dışında hemen hemen her mevsim çiçek açıp tohum verebilir.
BiryıUık zararh otlar yeni filizlenmeye baş-ladıklannda çapalanarak yok edilebilir. Sökülen bitkilerin hemen ölmesi için bu işlemi kuru havalarda yapmak gerekir. Yoksa, havanın yağışh ve toprağın ıslak olduğu mevsimde, sökülen bitkilerden bir bölümü yeniden köklenebilir.
Zararh otlarla savaşta ot öldürücü ilaçlardan da yararlanıhr; ama öncehkle, kullanılan ilacın ürüne zarar vermeyeceğinden emin olmak gerekir. Örneğin, çim ekili alanlarda ve tahıl tarlalannda yalnızca genişyapraklı otlara karşı etkili olan seçici ot öldürücülerkullanıhr. Bu tür ilaçlar genişyapraklı bitkilerin yapraklannda birikerek etkili olurken, ince yaprakh tahıl ya da çim bitkilerine hiçbir zarar vermez. Hormon yapısındaki bazı ot öldürücüler de aynı etkiyi gösterir. Zehirleyici etkisiyle hayvan ve insan sağhğını tehdit eden ve toprakta uzun süre kalan bazı ot öldürücülerin kullanılması ise son derece tehlikelidir.
Zararh bitkilerden kurtulmanın bir yolu da biyolojik mücadeledir. Zararlı otlann yayılmasını başka bitki ya da hayvanlarla denetim altına almayı amaçlayan bu yöntem daha güvenilir olmakla birlikte, her zaman kesin sonuçlar vermez. Biyolojik mücadelenin en başanlı örneklerinden biri Avustralya’da uygulanmıştır. Arjantin’den getirtilen bir gece kelebeği türü Avustralya’nın kaktüslerle kaplı alanlanna bırakılmış, kaktüslerin eth dokula-nyla beslenen bu böcekler bir süre sonra işe yaramaz durumdaki kaktüs ormanlanm tümüyle yok ederek yeni tanm alanlannın açılmasını sağlamıştır.
Londra’nın doğu kesiminde zararlı otlarla kaplanmış boş bir arazi

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*