Genel

Yeryüzünün Yıldızları

gülün-gülü

Ekran AlıntısıYeryüzünün YıldızlarıKırmızı Gül Resimleri 4

“Yıldızlar, denizdekilere ve karadakilere yol gösterirdi. Yıldız, rol-model olmalıydı. Böyle düşününce ekranlardaki sahte yıldızların pul pul döküldüğüne şahit oldu.”
MEDYA
“Ben yıldız olacağım!” Böyle söyledi genç.
Fakat gözlerini gökyüzüne dikerek değil, boynunu hafifçe büküp ekrana hayran hayran bakarak. Birilerinin de kendine hayran olmasım umarak;
“Ben yıldız olacağım!” dedi tekrar. Bunu söyleyince, kötü geçen üniversite giriş sınavını unuttu. Bir uyuşma, bir hafiflik hissetti beyninde. Bu hafiflikle göğe doğru yükseldiğini zannetti.
Yıllar öncesini hatırladı, öğretmeninden “yıldızlı” pekiyi aldığı zamanları. Öğretmeni;
“Bildiğiniz yıldız isimlerini yazın.” dediğinde bir arkadaşı;
“Starları da yazabilir miyiz?” demişti.
“Hani süperstarlar, popstarlar var ya öğretmenim?”Bu soruya öğretmenin niçin güldüğüne anlam verememişlerdi. Onlar “yıldız” sözcüğünün mecaz anlamıyla o kadar meşgullerdi ki… Normalde mecaz olarak söyleneni gerçek kabul ettikleri halde, o gün yeryüzünde(!) ne kadar yıldız varsa onların adlarım, soyadlarını yazmışlardı.
Yıllar sonra yine yıldızları düşünüyordu genç. Hem gökyüzündekileri, hem yer- yüzündekileri… Yıldızlar her zaman orada, gökyüzünün her yerinde oldukları halde yalnızca gece gözükürlerdi. Her zaman gözükmemeleri onları kıymete bindirirdi. Yer- yüzündekiler de biraz öyleydi. Daha çok “gece hayatı” ile gündeme geliyorlardı.
Yıldızlar uzaktaydı, çok uzakta. Erişilmezdi onlara. Onları üstün yapan da buydu. Bir de yukarda olmaları… Onları görmek için başımızı yukarı kaldırmak zorundaydık. Bu sırada ağzımız da açık kalabilirdi.
Yıldızlar parlakü, ışıl ışıl yamyorlar, göz kırpıyorlar, enerji saçıyorlardı. Herkes onlara hayrandı. Hayranlara sahip olmak önemliydi.
Yıldızların sayısı çoktu. Bu iyi bir şeydi aslında. Yıldızlar dünyasında pek çok kişiye yer var demekti. Yıldızların çeşidi de çoktu: Filim yıldızı, dizi yıldızı, futbol yıldızı…
Acaba niye filim yıldızı deniyordu da ilim yıldızı denmiyordu? Futbol yıldızları vardı da niçin güreş yıldızları yoktu? Bu sıkıcı soruları, yıldızlara ev sâhipliği yapan zihninden derhal uzaklaştırdı.
Gökbilimciler, zaman zaman yeni yıldızların keşfedildiğini haber verirlerdi. Işığı bize ulaşmamış milyarlarca yıldızın varlığından söz ederlerdi. Aym şeyi magazin haberlerinde de duyuyordu. Her gün birinin yıldızı parlıyor; futbol sahaları, film setleri, stüdyolar, podyumlar âdetâ yıldızlar geçidine sahne oluyordu.
Dibimizdeki yıldızdan, daha doğrusu, güneşin bir yıldız olduğundan habersizdi bazılarımız. Bir yıldıza yakın olmak gerçekten heyecan vericiydi ve bir yıldıza demek ki ancak bu kadar yaklaşılabiliyordu.
Genç, yıldızları düşündü; “genç yıldızlar”ı düşündü. O da gençti, yıldız olabilirdi. “Yıldız olmak!” heyecan vericiydi. “Yıldız olmak!” beraberinde birçok sıfata sahip olmaktı. Neler söylenmiyordu ki? Genç yıldız, güzel yıldız, yakışıklı yıldız, ünlü yıldız… “Yıldız” kalite sembolüydü. Bir hizmetin değeri kaç yıldızlı olduğuyla ölçülmüyor muydu?
Yıldız olmak, değerli olmaktı. Hayranlarına yol göstermekti. Sahi genç, buna hazır mıydı? “Seni yıldız yapacağım!” diyenlere elini uzatıp yükselirken(?) nelerle karşılaşacaktı?
Zihni, hakikate çarpınca başında yıldızlar dönmeye başladı. Örnek alması gerekenlerin örnek olmaya kalktığı sahte bir dünyaya adım atmaktan ürktüğünü fark etti. Yeryü- zündeki günümüz yıldızlarına(?) alıcı gözle bakınca onların hiç de göz alıcı olmadığım gördü.
Yıldızlar, denizdekilere ve karadakilere yol gösterirdi. Yıldız, rol-model olmalıydı. Böyle düşününce ekranlardaki sahte yıldızların pul pul döküldüğüne şâhit oldu.
Anladı ki yıldızlar çok uzakta, ışıklan bize asırlar ötesinden ulaşıyor. Bin dört yüz yıl öncesinin ışığı asnmızı daha bir aydınlaüyor. O yıldızlarla haşrolmak için, onların izinden gitmek gerekiyor.
Artık “Ben yıldız olacağım!” diyemiyor- du. “Gerçek hayran” olmanın “sahte yıldız” olmaktan daha yüce olduğunu, çok geç olmadan fark etti. “Seni yıldız yapacağım!” türünden şeytânî tekliflerle karşılaşmadan önce, kâinâta yıldızlar serpen elin İlâhî işâretini gördü: “ASHABIM, YILDIZLAR GİBİDİR…”©

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir