YAŞLILIK

YAŞLILIK.

 

 

Bütün topiumlarda nüfusun, bir bölümü “yaşlı” olarak nitelenir; Ülkeden ülkeye ya da çağlara göre değişen-tek. şey, insanın ne zaman yaşlı sayılacağı ve toplumun yaşlılara bakış açısıdır. Bugünün ileri’toplunl-larında 65 ya da 70 yaşındaki kişiler, yaşlı sayılırken, bundan 100 yıl önce yaşlılık 55 yaşında başlardı. Bugün bile, ortalama yaşam süresinin kısa olduğu azgelişmiş ülkelerde .40 yaşlarındaki kişilere yaşlı gözüyle- bakılır.
Bazı topiumlarda yaşlılar deneyimli ve bilge kişiler olarak büyük .saygı götür; .hatta çoğu zaman, toplumun önderliğini üstlenirler. Oysa batı toplumlarında yaşlıları her şeyden el çekmiş ve toplumdan soyutlanmış kişiler olarak görme eğilimi daha yaygındır.’Belirli bir yaşa gelirice,: örneğin .60-70 yaşları arasında, hâlâ çalışabilecek durumda olsalar bile emekliye ayhlmalan .beklenir. Bunun sonucunda yaşlıların toplumla bağlarr giderek zayıflar, kendilerini itilmiş kişiler, olarak görürBarnaby’s
Bazı topiumlarda yaşlılar allenlh etkin bir üyesi olmayı sürdürür ve hâlâ işe yaradıkları için kendilerini mutlu hissederler. Format Phoıographcrs
Çağdaş batı toplUmlânnda yaşlıların çoğu ‘ çocuklarının yanında değil huzurevierinde yaşarlar.
ve çoğu kez huzurevleri gibi yalnızca yaşlıların bulunduğu topluluklarda, yaşamak zorunda kalırlar.
Son 40 yıl içinde tıp bilimlerindeki büyük, gelişmeler, beslennıe ve toplum koşullarının iyileşmesi sonucunda insanların yaşam süresi eski kuşaklara oranla büyük ölçüde artmıştır. Örneğin ABD’de-60 yaşın üstündeki kişilerin toplam nüfus içindeki oranı 1900’lerin. başında yüzde 4 iken 1980’lerin sonunda yüzde 16’nın üstüne çıkmıştır. İngiltere’de bu oran daha da^ yüksektir; İ990’da nüfusun yüzde 20’sinden çoğu 60 yaşın üstündeydi. Bütün gelişmiş ülkelerde nüfusun hızla yaşlanmasını yalnızca, insan ömrünün artmasına bağlamamak. gerekir. 1970’lerden bu yana batı top-lumlarında doğum oranının hızla düşmesi de bu oranın değişmesinde önemli : bir etken olmuştur. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun yaşıyorlar. Nitekim 1985‘te 70 yaşın üstündeki nüfus dilimi içinde her 100 kadına karşılık yalnızca 63 erkek bulunuyor-du. Nüfusun .gelir düzeyine göre dağılımında da, daha Şiyi-beslenen, daha iyi.;,koşullârda yaşayan ve sağlık .hizmetlerihden’^ daha çok yararlanabilen varlıklı kesimin ortalama yaşam süreşiyoksulkesiminkinden daha yüksektir. ilYaşlı nüfusun geriç nüfusa oranı hızla artan bu sanâyi toplumlarında, ekonomi uzmanları 1980’lerin sonlarında tehlike çanİal-ınırl çalmaya başjâtfığını dile getirdiler.. Yaşlıların bakım giderlerinin devlete değil çalışan nüfusa yüklenmesi gerektiğini savunarak, çalışan

herkesin yaşlıların bakırnı için vergi ödemesini örierdilerj’ ;
Yaşlanma SüreçleriYaşlanma sürecinin hızı insandan insana değişir. Bazıları ileri yaşlarda bile hâlâ dinçtir, fiziksel ve zihinsel yetilerini tümüyle yitirme-miştir ve çeşitli uğraşılarla zamanını değerlendirebilir. Bazılarında ise artrit,’ romatizma, kalp hastalıkları, .’yüksek tansiyon, damar sertliği ve şeker hastalığı gibi çeşitli kronik hastahklar görülür. Yaşlanmanın kendine özgü sorunları vardır. Örneğin kemiklerdeki kalsiyum oranı azaldığı için kemikler kolayca kırılabilir; kaslar ve eklemler sertleşir, refleksler yavaşlar, derinin esnekliği azahr; saçlar beyazlaşır, incelir ve yer yer dökülmeye başlar; sinir hücreleri yenilenmediği için görme, işitme ve öbür duyularda büyük ölçüde azalma olur. İnsanlar yaşları ilerledikçe her zaman yaptıkları işleri yapmakta güçlük çeker ve kendilerine bakamayacak duruma gelirler; üstelik bellek bozuklukları ve yaşlılık bunaması başlar, zihinsel işlevleri geriler. Bu nedenle, daha önceden kimseye bağımlı olmadan tek başlarına yaşamlarını sürdürebilen kişiler tıpkı çocuklar gibi bakım ve koruma gerektirir. Yaşlılığa çoğu zaman “ikinci çocukluk” dönemi denmesinin nedeni budur.
Yaşhlann ayrıca, başkalarına bağımlı olma, yalnızlık, ilgisizlik ve genellikle gelirin azalması gibi toplumsal sorunları da vardır. Çalışmadıkları için boş zamanlarını değerlendirecek yeni uğraşılar bulmaları gerekir.^ Özellikle eşlerini yitirerek dul kalmış kişiler daha önce hiç karşılaşmadıkları bazı sorunların üstesin-
Derek Bayes
Bazı Ülkelerde, özel olarak eğltilrhlş hertişireler yaşlılarla ilgilenerek son günlerini huzur içinde geçirmelerini sağlar.
den gelerek tek başlarına yaşamayı öğrenmek zorundadırlar.. Bunun için her şeyden önce, kendilerini artık istenilmeyen ve kimseye yaran olmayan kişiler olarak görme duygularını yenmeleri gerekir.
Sanayileşmiş toplunılar sürekli hareket hay ündedir; insanlar daha iyi iş olanakları bulmak için, çoğu zaman doğup büyüdükleri yerlerden kopup büyük kentlere, hatta başka ülkelere yerleşmek zorunda kalırlar. Bu yüzden, çocukları ya da torunlarıyla bir arada yaşama şansı bulan yaşhlann sayısı pek azdır. Çoğu ya tek başına yaşamak zorunda kalır ya da yaşlıların bakımını üstlenen huzurevlerin-de yaşamayı seçer. Oysa geleneksel yapısını koruyan toplumlarda yaşlılar genellikle çocuklarının yanında yaşar ve torunlarının bakımını üstlenerek kendilerini ailenin bir parçası olarak görürler.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*