Genel

20 mil kare

olan muazzam 20 mil kare yüzölçüsündeki uydu­lar yoluyla bu enerjiyi toplamak esasına dayan­maktadır.

Üçgen veya dörtgen şeklinde olan bu dev uyduların yüzeyleri solar panellerle (solar hüc­relerle) kaplanacak ve yer yüzünden 22.000 mil yükseklere yerleştirilecektir. Böylece bunlar ye­rin gölgesinden uzaklaşmış olacak ve günde 24 saat güneş ışığını alacaktır, sonra bu enerji gerisin geriye ışın yoluyla yer yüzüne gönderile­cektir.

ENERJİ KAYNAĞI

Eğer bir uydu dünyanın döndüğü bir hızla dönecek bir yörüngeye yerleştirilirse, dünya üze­rinde bir noktada sabitmiş gibi kalacak ve tam altında dünyada yerleştirilmiş olan disk (levha) şeklindeki bir antene mikro dalgalar şeklinde enerji gönderecektir.

Bu planın da kötü tarafı daha uzun zaman resim masası üzerinde dakik çalışmalara ihtiyaç göstermesidir. Tek bir uydunun uzayda yapılma­sı 11,5 milyar dolara mal olmaktadır. Öte yan­dan atmosferden geçirerek dünyaya mikro dal­gaların gönderilmesinin sebep olabileceği çevre­sel zararlar daha îamamiyle hesap edilmiş de­ğildir.

Biz gene yer yüzüne dönelim, burada karşı­mıza çıkan geniş boyutlu ve kaçınılmaz bir so­run vardır: Solar hücreler kendilerine gelen bü­tün ışığı da kullanamazlar. Zira güneş ışığını bir araya getiren değişik dalga uzunlukları geniş bir alan oluştururlar ve her biri silikon’a değişik bir derecede nüfus ederler. Bu yüzden hücrenin ortalama dalga uzunluğuna uyabilecek şekilde yapılmış olması gerekir. Bunun sonucu olarak da göze görünen tayfın (spektrum) her iki ucun­daki ışıkların çoğu kaybolur, gider.

Güneş ışığından kullanılacak elektrik enerji­si olarak kazanılan enerjinin gerçekten mevcut enerjiye olan yüzdesine verimlilik randıman de­nir. Her türlü fotoelektrik hücrede bu yüzde öl­çüsü onun verimini gösterir. En verimli silikon hücrelerinde bu % 13-14 arasındadır. Bunun an­lamı da geri kalan % 85-87 miktarındaki güneş enerjinin ısı olarak boşa gitmesidir. Belirli bir enerji miktarı elde edebilmek için binlerce hüc­renin gruplar halinde birleştirilmesi gerekir. Fa­kat bunların da yine bir sınırı vardır. Örneğin 4 ayak karesi bir panel’de yaklaşık 200 dairesel hücre bulunur, bunun öğle vakti doruk noktasın­da ürettiği enerji ise yal.ıiz 175 vvatt’tır.

Amerika Birleşik Devletlerinde tüketilen bü­tün elektrik enerjisini üretebilmek için % 10’luk verimli fotoelektrik hücreleri kullanıldığı tak-

20 mil kare bir yuz oiçusu olan oır uyauaa toplanan ve mikro dalgalar yardımıyla yer­deki antenlere gönderilen solar (güneş) enerji böylece elektriğe dönüşerek New York gibi muazzam bir kentin bütün enerji ihtiyaçlarını karşılayacaktır.

dirde, bu birbirlyle bitişik 48 eyaletin alanları­nın toplamının % l’i kadar bir yüzeyin hücreler­le kaplanması demek olacaktı.

ileride yapılacak areştırmalarla hücrelerin verimliliğinin arttırılması kabil olsa da. pratik bakımdan bunun da sınırları vardır. Araştırma­cılar verimin hiç bir zaman % 16 dan fazla adamayacağını söylemektedirler. Şimdiye kadar en fazla verimli bulunan ..ücre % 21 verimliliği olan iletken gajllum arsenid’dir. Fakat bu çok pahalıdır. % 21 verim bile güneş enerjisinin tüm ışık enerjisinin dörtte üçünü ısıya dönüşe rek enerji bakımından kaybolması anlamına ge­lir. Bu kömür ve petrolün yaklaşık % 33 verimli­lik derecesine uymaktadır.

Tabiatıyla “kaybolan” enerjinin bir kısmın­dan faydalanılabilir, örneğin bununla bir ev ısı­tılır. Bu durumda bir ailenin bütün elektrik ve ısınma İhtiyaçları bir tek solar tesisle sağlana­bilir.

Solar elektriğin maliyetini yükselten sorun yalnız verim’lilik derecesinin düşük olmasından ileri gelmez. Kristal silikonun üretilmesi (fabri­kasyon maliyeti) bir solar hücrenin tüm mall-

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir