İspanya Kralı Şarlken’in ordularıyla çarpışan Fransa Kralı I. Fransuva’nın (François) ordusu Kuzey İtalya’da bulunan Pavia’da yenilmiş, kendisi de Şarlken’e esir düşmüştü. Esir Fransa kralının annesi, Kanunî Sultan Süleyman Han’a bir mektup gönderip oğlunun kurtarılması için yalvarmıştı…
İspanya kralı şarklen (Caharles Quint-V Carlos-V Karl)1519’da Alman İmparatoru seçilince,Avruparın en büyük İmparatorunun sahibi olmuştu.Alman İmparatoru olarak (1516-1556)Hollanda-Belçika kralı olarak(1516-1556)yılları arasında süren Şarlken’in imparatorluk sınırlarına İspanya ve ona bağlı sömürgeleri ile Avusturya-Almanya topraklarının hepsi dâhildi.
Avrupa’nın Osmanlı Devleti karşısında en çok yenilgiye uğrayan ve en çok OsmanlI’ya bağlanmak zorunda kalan, en şöhretli ve en kudretli Hıristiyan hükümdarı Şarlken’dir. Şarlken’in im parator” sıfatı Osmanlı idaresi tarafından asla tanınmadı ve kabili edilmedi. Bu sebeple sadeçe İspanya Krallığı’nın verdiği krallık ünvanı tanınmıştır. Şarlken, Osmanlı Devleti’ne karsı çok büyük bir düşmanlık içindeydi. Fransa Krallığı ile de arasında bir dostluk yoktu. Şarlken’in yayılma ihtirasları, Fransa ile arasında bir savaş çıkmasına sebep oldu. 24 Şubat 1525’te ispanya Kralı Şarlken’in ordularıyla çarpışan Fransa Kralı 1. Fransuva ordusu Kuzey Italya’da bulunan Favia’da yenilmiş, kendisi de Şarlken’e esir düşmüştü. Şarlken, Fransuva’ya hakaret ediyor ve aşağılayıçı davranışlarda bulunuyordu. Bu durum karşısında
esir Fransa kralı, annesi Luiz dö Savua vasıtasıyla Osmanlı Sultanı Kanunî’ye mektup gönderip kurtarılması için yalvarmıştı.
Fransa Kralı I. Fransuva sadece kurtarılmasını değil aynı zamanda devletinin Şarlken’e karşı daha emin olması için Şarlken’e harp ilan etmesi konusunda Kanunî Sultan Süleyman’a yalvarıyor ve bu büyük tehlikeyi ortadan kaldırmasını rica ediyordu. Mohaç Meydan Muharebesi’nin mühim sebeplerinden biri de hiç şüphesiz Avrupa’yı kana bulayan Şarlken’i durdurmak için Fransızların bu ricalarıydı. İtalya’daki hükümetlerin çoğu korku içinde, açıkça OsmanlIlara yanaşmıyor; fakat OsmanlIların galip gelmesini temenni ediyorlardı.
FRANSA KRALI FRANSUVA KANUNİDEN YARDIM İSTİYOR
Esir Fransa Kralı I. Fransuva namına annesi tarafından İstanbul’a gönderilen Kont Jean Frangipani adındaki elçi, Osmanlı hükümdarı Kanunî Sultan Süleyman’ın huzuruna kabul edildi. Elçi, Ispanya Kralı Şarlken’e mağlup olup Ispanya’da hapsedilen Fransa Kralı Fransuva’nın kurtarılması için Kanunî’ye yalvaran mektuplarını getirmişti. Ibn-i Kemal, Tevârîh-i Al-i Osman isimli eserinde bu hadiseden:
“Fransa kralı, Sultan Süleyman’ın saâdet
sarayının eşiğine bağlılığım bildirip, kuvvet ve kudretin sığınağına tâbi olduğunu açıklaması üzerine, onu İspanya kralının elinden kurtarmak üzere verilen sözün yerine getirilmesi”
şeklinde bahsetmektedir. Osmanlı Devleti yüzyıllarca bütün insanlığın sığınağı olmuştur. Bu mektuplar da Osmanlı Devleti’nin ve sultanının o zamanki gücü ve nüfuzunu ortaya koymaktadır.
FRANSA KRALININ VE ANNESİNİN MEKTUPLARI
Fransa Kralı Fransuva’nın annesi Luiz dö Savua’nın Kanunî Sultan Süleyman Flan’a mektubu:
“Almanya ve Ispanya Kralı Şarlken, oğlum Fransuva’yı Pavia muharebesinde esir edip hapsetti. Şimdiye kadar oğlumun kurtulmasını onun insaniyetine bırakmıştım. Halbuki, beklediğimiz insaniyeti göstermediği gibi oğluma birtakım hakaretler dahi etmektedir. Simdi ise âlemin tasdik ettiği azamet ve şanınız ile oğlumu düşmanımızın kahredici pençesinden kurtarmak lütfunu buyurmanızı zât-ı şâhânenizden bilhassa niyaz ederim.” Fransa Kralı Fransuva’nın Kanunî Sultan Süleyman Han’a mektubu:
‘ Dünyanın ma’mûr köşelerinden birçok ülke ve şehirlerin hâkim ve padişahı ve bütün mazlumların dâdgâhı olan sultân-ı muazzam ve hâkân-ı mufahham hazretlerine arzım budur ki, Avusturya Kralı Ferdinand üzerine hücum ettiğinizde biz dahi himmet ve inayetinizle hapisten kurtulup Almanya Kralı Şarlken’in üzerine hücum edip öcümüzü alırız. Siz ki, şehinşâh-ı celîlii’ş- şansınız, onun hakkından gelmek için bize yardım buyrulduğu takdirde bundan böyle size ebediyen minnettarlık duyacağıma emin olabilirsiniz.”
VE KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN’IN CEVABI…
Kanunî Sultan Süleyman’ın Fransa kralının ve annesinin mektuplarına Ocak 1526’da verdiği cevabı şöyledir:
Cerıab-ı Hakk’ın -kudreti ve kelimesi yüce olsun- inayeti, nübüvvet göğünün güneşi, fütüvvet burcunun yıldızı, enbiyâ ve asfiyânın önderi olan Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellemin ihsanı bol mucizeleri, dört arkadaşı Hz. Ebubekir, Hz. Omer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn mukaddes ruhlarının yoldaşlığı ile
(Tuğra) Süleyman Şah bin Selim Şah Han el-muzaffer dâirrıâ Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar burhanı, yeryüzündeki hükümdarlara taç bahşeden, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, Akdeniz’in, Karadeniz’in, Rumeli’nin, Anadolu’nun, Karaman’ın, Rum’un, Zülkadriyye Vilayeti’nin, Diyarbekir’in, Kürdistan’ın, Azerbaycan’ın, Acem ’in, Şam’ın, Haleb’in, Mısır’ın, Mekke’nin, Medine’nin, Kudüs’ün, bütün Arab diyarının, Yemen’in ve dahi nice memleketlerin ki babalarım ve dedelerimin -Allah burhanlarını nurlandırsın- kahredici kuvvetleriyle fethettikleri ve benim dahi ateş saçan ve zafer yazan kılıcım ilefeth eylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Şah Han’ım, sen ki Françe vilayetinin kralı Françesko’sun. Padişahların sığınağı olan dergâhıma yarar adamın Frangipan ile mektup gönderip ve bazı ağız haberi dahi ısmarlayıp memleketinizi düşman istila edip şu an hapiste olduğunuzu bildirip kurtulmanız hususunda bu taraftan yardım istemişsiniz. Her ne ki demiş iseniz benim bütün âlemin mercii olan tahtımın basamağına arz olunup tafsilatıyla malumum oldu, imdi padişahlar yenilmek ve hapsolunmak şaşılacak şey değildir. Gönlünüzü hoş tutup mahzun olmayasınız. Oyle olsa bizim babalarımız ve dedelerimiz -Allah kabirlerini nurlandırsın- daima düşmanı defetmek ve memleketler fethetmek için seferden uzak olmayıp biz dahi onların yolundan gidip her zamanda memleketler ve zorlu ve sağlam kaleler fethedip gece ve gündüz atımız eyerlenmiş ve kılıcımız kuşanılmıştır. Hak Sübhânehû ve Teâlâ hayırlar müyesser eyleyip iradesi ne ise vücuda gele. Baki ahval ve haberler ne ise mezkûr adamınızdan sorulup malumunuz ola. Şöyle bileler.
Rebiulahir başları, 932 (Ocak 1526) Yüce saltanat merkezi büyük İstanbul şehrinde yazılmıştır.
Kaynaklar: Kânûnî Sultan Süleyman’ın Fermanı, Fransa Devlet Arşivi, FR 2982 (Anc^n Fonds Bethune 8507); tbn-i Kemal, Tevârîh-i Âl-i Osman, X. Defter, Haz. Şefaettin Severcan, TTK, Ankara 1996, s. 218-222; Hayrullah Efendi, Tarih-i Osmanî, tstanbnl 1273-1292, c. X, s. 229; Kapitülasyonlar (Tarihi, Menşei, Asılları), :؛relmicretüM Macar İskender-Ali Resad, İstanbul 1330, s. 59; OsmanlI Tarihi, II, Çamlıca Basım Yayın, İstanbul 2007, s. 460-463.
Nâme-i Hümâyûn Nedir?
Osmanlı padişahları tarafından İslâm ve Hıristiyan hükümdarlarla Osmanlı Devletine tâbi olan Mekke şerifine, Kırım hanına, Erdel kralına, Eflâk ve Boğdan voyvodalarına, Gürcü ve Dağıstan hanlarına gönderilen mektuplara verilen addır. Kâğıtlarının eni ve boyu tezyinatlı olan nâme-i hümayunlar kese adı verilen zarftan başka kozak denilen ucu püsküllü yassı veya yuvarlak kutuya konulurdu. Devletlere gönderilen ve divanî hat ile yazılan nâmelerin yazılarının güzel olmasına çok dikkat edilirdi. Eğer bu nâmeler şark devletlerinden birisine gönderilecek ise devletler arasında adeta yazı ve tezhip rekabeti hâsıl olurdu. Hususiyle Osmanlı yazısının en mütekâmil bir devri olan Üçüncü Ahmed Han zamanında bu hususa itina edilmişti. Kanunînin Fransuva’ya gönderdiği bu nâme-i hümâyûnda, tuğranın üst tarafında yer alan, Allah’ın (c.c.) ve Peygamber Efendimizle Hulefa-yı Raşidîn’in isimlerinin zikredildiği “davet” rüknü, bütün nâmelerde olduğu gibi edeben ve hürmete bilhassa yukarıya yazılmıştır. Bu kısım altın yaldızlı sülüs hatla tahrir edilmiştir. Sonra padişahın tezhipli, lacivert renkle çekilmiş tuğrası yer almaktadır. Mektubun geri kalan kısmı divanî hatla yazılmış olup. orta kısımda dedesi ve babasıyla birlikte padişahın adı yine lacivert renkle yazılmıştır. Alt tarafta Cenab-ı Hakk’ın isminin “Hak Sübhânehû ve Te’âlâ” kelimeleriyle zikredildiği kısım altın yaldızla kaleme alınmıştır