Söz veya yazının düşünce hürriyetinin teminatından
yararlanabilmesi için, bu ifadelerin
gerçekten fikrî nitelikte olması gerekir.
Kaba, bayağı, müstehcen, şeref ve haysiyet
kırıcı söz ve yazılar, küfür, hakaret ve
iftiralar düşünce açıklaması niteliğinde olmadığından,
düşünce hürriyetinin konusuna
girmez. Aynı şekilde, toplumu ve kamuyu
ilgilendirmeyen konulardaki konuşma ve
yazılar (özel hayatla » ilgili dedikoduların
yayılması) ve ticarî nitelikli beyanlar “da
(ilân ve reklâmlar) kamuoyunu geliştirme
ve ilerletme özelliği olmayan ifadelerdir.
Bunlar, düşünce hürriyetinin anlam ve görevine
yabancıdır; bu hürriyetin özel teminatından
yararlandırılmaz, mülkiyet ve
ticaret hakları kapsamı içinde korunur.
Cemiyet ve siyasî parti kurma, toplantı ve
gösteri yürüyüşleri gibi hak ve hürriyetler,
düşünce hürriyeti teriminin kapsamına girmemekle
beraber, düşünce hürriyetinin tabiî
sonuçlarındandır. Düşünce hürriyeti, sadece
düşüncelerin açıklanması hürriyetini değil,
düşüncelerinin doğrultusunda davranabilme,
eylemde bulunabilme hürriyetlerini de gerektirir.
Böylece düşünce hürriyeti, felsefî
ve siyasî önemi dışında, hürriyetler sisteminin
merkezini teşkil etmesi bakımından da,
en önemli, en temel hürriyetlerden sayılır.
Başka hürriyetlerle olan sıkı ilişkisi sebebiyle,
bu hürriyetlere konacak kayıtlama-,
lardan etkilenir; bu sınırlamalar,. düşünce
hürriyetinin de sınırlanması sonucunu do-,
ğurur (msl. haber alma, bilim ve sanatı öğrenme
hürriyetine konacak sınırlamalar).
Aynı şekilde, düşünce hürriyetinin sınırlanması
da, bu hürriyetin tabiî sonuçlarından
olan toplanma, cemiyet ve parti kurmai
hüviyetlerinin sınırlanması sonucunu
doğurur.
Düşünce hürriyeti, sadece düşünce hürriyetinin
birtakım hukukî garantilerle korunmasından
ibaret görülemez. Ferdin bu
hürriyetinin gerçekten var olabilmesi, bu
hürriyetten fiilen yararlanmasını sağlayacak
maddî imkân ve araçlara da sahip olmasına
bağlıdır.
01
Kas