1961 Anayasası .ile, gerek düşünce hürriyeti,
gerek basın ve yayım hürriyetleri alanında
eıt demokratik ölçüler getirildi. Düşünce
hürriyetini tanıyan 20. md. ile, bilim
ve sanat hürriyetini düzenleyen 21. md.ler
bu hürriyetlerin sınırlanabileceği yolunda,
diğer hürriyetlerden farklı olarak, herhangi
bir hüküm ihtiva etmemektedir. 22-27. md.
1er basın ve yayım ile ilgili konuları geniş,
ayrıntılı ve hürriyetçi bir şekilde düzenler.
Devlete sadece basın hürriyetine saygı gösterme
yanında, bu hürriyeti ve haber alma
hürriyetini sağlayacak tedbirleri alma – ödevi
de yüklenmiştir (md. 22/2). Kişilerin ve
siyasî partilerin basın dışı haberleşme araçlarından
faydalanma hakkı vardır (md. 26).
Anayasanın düşünce, söz ve basın hürriyetleri’
alanında koyduğu bu liberal ilkeler,
eski ceza mevzuatının ve özellikle «fikir
suçları»nın yeni Anayasa karşısındaki durumunu
önemli bir hukuk meselesi haline
getirdi. Kanunların Anayasaya uygunluğunu
denetlemekle görevli bir Anayasa mahkemesinin
mevcut bulunması, meselenin
uygulama alanında geçici olarak çözümüne
imkân sağladı. Anayasa mahkemesi 27 Mayıs
devriminin- ve Anayasa düzeninin korunması
amacıyle çıkarılan 38 sayılı Anayasa
Nizamını ve Millî Güvenlik ve Huzuru
Bozan Bazı, fiiller Hakkında kanun’da.
yer alan ve düşünce hürriyetini sınırlayan
hükümlerin Anayasaya aykırı . olmadığına
karar verirken, Anayasanın düşünce hürriyeti
anlayışının da mutlak ve sınırsız olmadığını
işaret etti.
— Ed. Düşünceler, adı altında yapılan derlemeler,
herhangi bir yazarın bizzat biraraya
getirdiği özdeyişlerinden; yazılması tasarlanan
bir eserin parçalarından; bir yazarın eserinden
yapılmış seçmelerden veya aynı
konu üzerinde çeşitli yazarların ileri sürdüğü
görüşlerin biraraya getirilmesinden meydana
gelebilir. Marcus Aurelius’un Düşünceleri,
La Rochefoucauld’un, Vauvenarges’-
ın, Ghamfort’un özdeyişler’i v.b. birinci
türün örnekleridir. Daha yakın zamanlarda,
Le Jardin d’Epicure (Epikuros’un Bahçesi)
[1895] adlı eserinde A. France ve Tel Quel
I et II (Olduğu gibi I ve II) [1941-1943],
Mauvaises Pensées et Autres (Kötü Düşünceler
ve Başkaları) [1942] gibi eserlerinde
,Paul Valéry, bu türü kullanmışlardı. Pascal’ın
Düşüncelerdi ise, ikinci türün en ün-\
lü örneğidir. Herhangi bir kimse tarafımdan
başkalarının eserlerinden veya belli kaynak-^vlardan
yapılan derlèmeler ise sayı bakımından
çok kabarıktır. Bunlar, çoğunlukla, eği-
– tim amaçları gözönünde tutularak hazırlanmıştır.?
Eskiçağ bilgelik sözleri deflemelerinden,
eskilerin özdeyişleri konusunda yapılan
ve Rönesans’ta çok yaygın olan derlemelere
kadar, bunların birçok, örneği vardır.
Erasmus’un Adagiorum’unu (Atasözleri) bu
-arada saymak gerekir.
01
Kas