DİŞTROFİ

DİSTROFİ

DİSTROFİ

DİSTROFİ

DİSTROFİ i. (fr. dystrophie), Paiol. Her
hangi bir organ veya sisteme yerleşen bes-
lenme bozukluğunun doğurduğu sonuç ||
ilerleyen kas distrofisi, sinir sistemi bozuk-
luğuyle ilgisi olmayan birincil kas bozuklu-
ğu. (ilerleyen kas dıstrofisinin soya çekim-
le ilgili olduğu bir kısım olaylarla tanıtla-
nabilir.) [Eşanl. KAS HASTALIĞI.)
‘ANSÎKL. Diş cerr. Diş sistemini ilgilen-
diren distrofi’teıde önemli olan, beslenme
bozukluğunun başladığı tarihi bilmektir.
Onun için bütün diş oluşümu bozuklukla-
rında, gözle görülen diş bozukluklarjyle bir-
likte diş taslağının gelişmesine engel olan
distrofik etkiyi de göz önünde bulundur
mak gerekir.
Diş distrofileri çeşitlere ayrılır:

DİSTROFİDİSTROFİ

DİSTROFİ

1 — diş çıkarma distrofileri (erken diş çı-
karma, geç diş çıkarma, bozuk diş çıkar-
ma); 2 — diş düzeni distrofileri (diş tas-
laklarında çoklaşma veya oluşmama); 3 —
diş distrofileri (bil dişte görülen ve kireç-
lenme bozukluğundan ileri gelen bütün ha-
— ÇEş. DEY. Diş bilemek, öç almak için
tırsat kollamak: Lâkin her ikisi de derunî
birbirine dis biliyorlar, bir intikam fırsatı
bekliyorlardı (H. R. Gürpınar). ||- (Birine)
Diş geçirememek, gücü yetmemek: O bize
kolay kolay diş geçiremez. || Diş gıcırdat-
mak, öfkesini haliyle göstermek: Oca-
ğın yıkıldığını görmüş bir insanın diş-
lerini kinle gıcırdatması, öç almak is-
temesi ayıplanmaz (N. Ataç). Yumruklarım
sıktı. Dişlerini gıcırdattı (A. H. Müftüoğ-
lu). |J Dİi (dişlerini) göstermek, bir işi yap-
tırabilmek için korkutmak, tehdit etmek. ||
Diş kirası, eskiden saraylarda veya konak-
larda iftardan sonra davetlilere verilen arma-
ğan veya para. | Dişe dokunur, işe yarar,
değerli, önemli: Oldukça dişe dokunur bir
maddi menfaate dayanmayan meselelerde ri-
ca ve niyaz en kuvvetli bir silâhtır (R. N.
Güntekin). j| Dişinden tırnağına kadar,
baştan aşağı: Dişinden tırnağına kadar si-
lâhlı dağlılarımızın başına hükümet asker-
leriyle boğuştuğumuz seneler uzak değildir
(F. R. Atay), || Dişinden tırnağından artır-
mak, [para için] ihtiyaçlarından keserek
biriktirmek; — Dişimizden tırnağımızdan ar-
tırdığımız para ile tecrübeye giremeyiz (A.
H, Tanpınar), ; Dişine değmemek, [yiye-
cek içinj pek az gelmek. I| Dişine göre,
gücünün yeteceği bir halde. || Dişini sık-
mak, dayanmak, katlanmak, sabretmek:
— Olsun! Ben beklerim. Olsun! iki ay de-
ğil mi? Dişimi sıkar, beklerim (K. Tahir).
Fakat, dişlerimi sıkıp belli etmedim ve sen-
deleyen kızı_ elinden kavrayıp… (Y. K.
Karaosmanoğlu). |f Dişini tırnağına takmak,
bütün gücünü kullanmak: Dişini tırnağına
takıp çok çalıştı, ama sonunda başardı.
Dişinin kovuğuna bile gitmemek, [yiyecek
için] çok az gelmek. [| Akıl dişi, yirmi yaş
dişlerine halkın verdiği ad. || Peynir dişleri,
ileri ihtiyarlıkta çıkan dişler. | Süt dişleri,dis-cikarma
çocuklarda ilk çıkan ve sonra değişen dişler,
— Anat. Kafa kemiklerinin etrafındaki gi-
rinti çıkıntılar. j| Diş çıkarma, çene kemik-
leri içinde bulunan dişlerin, diş etini deldik-
ten sonra ağız boşluğuna doğru sivrilmesi.
(Dişlerin gelişimi art arda üç evreye ayrılır.
Süt dişleri 6 aydan 30 aya kadar, daimî diş-
— Elektr. Bir elektrik makinesinde, rmag-
netik devrenin yan yana iki oyuğu arasında
kalan ve bir sargının iletkenlerinin yerleş-
tirildiği demir kısım.
— Fonet. Diş yuvası fonemi, diş yuvası dü-
zeyinde telaffuz edilen foneme verilen ad.
(örnek: r.) |j Dişe vurgulu, dil ucunun dişle-
re değmesiyle telaffuz edilen fonemin nite-
liği.
— Ins. Eğimli bir arazide duvar dikilirken
yer yer bırakılan çıkıntı.
— İşi. Bazı dantel veya işlemelerin kena-
rındaki yuvarlak veya sivri oymalara verilen
ad.
Mekan. Diş açma, bir silindir yüzeyi boyunca helisel bir kanal (yiv, oluk) aç¬mak için yapılan işlem (Diş açma yeri¬ne daha doğru bir deyimle vida açma ve vida çekme de denir.) [Bk, ANSIKL.] || Diş arası, henüz üzerine diş açılmamış bir diş¬li çarkta, diş açmak üzere işaretlenen iki nokta arasındaki çember yayının uzunluğu.
Bir çarka diş açmak, çarkın çemberi veya kenarları üzerine dişler yapmak,
— Mim. Dilim şeklinde tas oyma çeşidi. (Bk. ANStKL.) |! Ekleme dişleri, bir taş du¬varda yer yer bırakılan kabarık taşlar ve girinti çıkıntılar. (Bu dişler, başka bir du¬varın bu duvara bağlanmasına yarar.)
— Patol. Diş eti iltihabı. (Bk. ANSIKL.) |! Diş eli kanaması, diş etlerinde meydana ge¬ien kanama. (Diş eti kanaması, diş eti ilti¬haplarında her zaman görülen bir rahatsız¬lıktır. Genel bir hastalığın, özellikle hemo- jeni ve C ve P vitaminsizliğinin belirtisi olabilir.) || Diş uru, olgunlaşmış dişte be¬liren tehlikesiz ur. özel bir doku gösterir. (Diş uru bir organ bozulmasıdır. Kesilip a¬tılarak tedavi edilir.)
— Teknol, Diş açmak, torna tezgâhında veya pafta ile bir parçaya helezon biçimi yivler açmak. (Bu işlem, «vida açmak» iş¬leminin karşıtı olarak kabul edilebilir.) || Diş profili, bir dişli takımının dişlerinin profilini gösteren eğri. (Diş profili olarak genellikle çember açanı ve logaritmik spi¬ral kullanılmakla birlikte, lıipostkloit ve e- pisikloit eğrilerine göre açılmış sayısız tipte dişli takımı bulunur.) || Anahtar dişi, bir anahtarın, kilit sürgüsünü yerinden oyna¬tarak, kilidin işlemesi için gerekli hareketi mekanizmaya verin ve çok çeşitli şekillerde olabilen ana parçası. (ANAHTAK dili de denir.) || Çapraz verilmiş diş, bir testere¬nin, kesici ağzı testere lamasının kalınlığı üzerine taşacak şekilde genişletilmiş dişi.

(Bk. BİLEME.) ü Frezede diş açmak, bir dişli çark veya bir âlet (freze, rayba v.b.) üzeri¬ne dişler açmak. Bir dişli çarkta, testerede v.b.’deki dişler topluluğu. Bk. ANSİKL.
Televizyon. Testere dişi, zamanın fonk-
– siyonu olarak, belli bir devir içinde artan
ve azalan akım veya gerilim. Hemen hemen
anî olarak ortaya çıkan azalmaya oranla
artma çok daha yavaş olur. Yayım sırasında
olduğu kadar alış anında da görüntünün çiz-
gi ve atkılarını tarayan bu akım veya ge-
rilim. görüntünün bütün noktalarının ana-
lizini yapabilmek imkânını sağlar. Testere
dişi gerilimler, havasız veya gazlı tüplerle
ya da transistörlerle donatılmış, zaman ta-
banları denilen cihazlarla üretilir.)
— Vet. Diş eti iltihabı. Bk. ANSİKL.
— Zır. ve Teknol. Yaba veya direnin sivri
uçlarından her biri.
— Zool. Bk. ANSİKL.
— ANSİKL. Anat. ve Cerr. ilk çocukluk ça-
ğında, 6 yaşına kadar diş sayısı yirmidir
(süt dişleri): asıl dişlerden daha beyaz ve
daha küçük olan süt dişleri 6-12 yaş ara-
sında düşer ve yerlerine esas dişler gelir. Bu
dişlerin sayısı 28’dir. Daha sonra bunlara 4
akıl dişi (20 yaş dişi) katılır ve sayıları 32
olur. Dişler, yerlerine ve şekillerine göre,
kesici dişler, köpekdişleri, küçük azılar ve
büyük azılar olmak üzere çeşitlere ayrılır.
Temel görünüş hepsinde birdir (koni biçi-
mi). Her dişte bir görünen kısım (taç) bir
de kemik içinde kalan ve görülmeyen kısım
(kök) vardır. İkisini birbirinden r.yıran ye-
re kök boynu denir. Dişlerin bir veya bir-
kaç kökü vardır. Kökler birbirine yapışık
veya ayrı olur. Uçları az veya çok ince ve
deliklidir; bu deliklerden damarlar ve sinir-
ler geçer.
Fildişi tabakası kökte seman tabakasıyle,
taçta diş minesiyle kaplıdır; diş minesi,
çok sert, yarı saydam beyaz bir maddedir:
kalınlığı bazı kısımlarda bir mm’yi geçer’
Semanla minenin birleştiği yer (kök boy-
nu) diş eti mukozasıyle kaplıdır. Tacın
ortasında, öz odacığı denilen bir boşluk
bulunur; buradan başlayarak kök ucuna
kadar uzayan oluğa diş özü denir; diş ö-
zünün içinden damar ve sinir telleri ge-
çer. Diş, çene kemiğinin üzerindeki diş çu-
kuruna yerleşmiştir; dişle çene, diş çukuru
bağıyle birbirine eklemlenir.
Diş sisteminde birçok anormallik bulunabi-
lir; ortodonti ve yüz ortopedisi bunlarla uğ-
raşır. Diş bakımı ağız-diş sağlığına dikkat
edilerek sağlanır. Fakat en sık rastlanan
diş çürüklüğü tedavi ve onarım ı gerekti-
rir.
• Diş eti, çene kemiklerindeki diş çukurla-
rının kenarlarına yapışık kas teli-mukoza ka-
rışımı bir dokudur. Çene kemiği zarına
sıkıca bağlı ve bol damarlıdır. Diş eti di-
şin çevresini sarar. Dişlerin dökülmesinden
sonra diş eti mukozası az çok sertleserek
dış çukurunu kapatır. Diş etleri iltihaplana-
bilir. Diş etindeki urlar genellikle tehlike-
sizdir, çabucak kesilip atılabilir.
• Diş formülü. Karşılaştırmalı anatomide
genellikle diş düzeni bakışımlıdır (erkek
narval hariç). Diş formülü, orta çizgiden
itibaren, sadece bir yanda kalan dişleri bir
veya birçok «çeşit» halinde gösterir. Kesir
şeklinde yazılan formülün payı üst dişleri
paydası alt dişleri belirtir. Formülde k, ke-
sici diş: kö, köpekdişi; ka, küçük azı; ba,
büyük azı demektir. Misal:
tavşanın diş formülü,
2 k -f 0 kö + 3 ka + 3 ba
1 k + 0 kö + 2 ka + 3 ba’
2 0 3 3
veya — k + — kö + — ka H ba;
10 2 3
veya ¦
2 +0 + 3 +3
ı —
1+0+2+3
Dişçilik. Kıvamına göre, diş temizleyici¬ler kuru veya toz, yumuşak veya sıvı olur. Sıvı olanlar,. çeşitli tertipte diş suları veya diş iksirleridir. Bunların içinde uçucu yağ¬ların (nane, tarçın, karanfil) alkollü çö-
zeltileri, tentürler (aselbent), bazen de et-
kin ilâçlar (salol) bulunur. Yumuşak olan-
lar, diş macunları veya diş sabunlarıdır. Bu
macunlar, çok ince tozların bal, gliserin gi-
bi maddelerle karıştırılmasıyle elde edilir.
Katı olanlar,dişleri çizmeyecek derecede yu-
muşak, elenmiş, çok ince tozlardan ibaret-
tir.
— Mekan. Bir diş veya vida açılması, geo-
metrik bir profilin (üçgen, kare, yamuk,
yarım daire, v.b.) silindirik bir yüzey bo-
yunca helisel bir hareket yapmasıyle meyda-
na gelir. Eğer bu yüzey bir silindir dış yü-
zeyi ise, bir erkek vida veya cıvata’elde
edilir. Eğer silindirik bir delik yüzeyi ise,
dişi vida veya somun elde edilir.
Bir vida, şu karakteristik elemanlarıyle
belirtilir: çapıyle, erkek vidada bu çap, si-
lindir yüzeyine açılmış vidanın diş üstlerin-
den alınan çap ölçüsüdür; hatvesiye (adı-
mıyle), yani vida silindiri ana doğrusu yö-
nünde ölçülen bir vida helis sarımına ait
iki diş arasındaki mesafeyle; profiliyle, ya-
ni vida ekseninden geçen bir düzlem üzerin-
de vidanın diş şeklinin görüntüsüyle; vida
helis yönüyle (dik tutularak incelenen bir
vidada, vida helisi sağa doğru yükseliyor gö-
rünürse vidaya «sağ vida» sola doğru yük-
seliyor görünürse vidaya «sol vida» denir);
vida ağız sayısıyle, yani vida silindiri üze-
rine sarılmış olan helis sarım sayısıyle.
• Vida diş profili. En çok uygulanan vi-
da profili, üçgen vida profilidir. 1898 Yılın-
da yapılan milletlerarası Zurich kongresinde
standart ölçüleri tespit edilen bu profil,
«S.l. profili» (milletlerarası sistem) diye a-
nılır. Bununla birlikte, İngiltere’de Whit-
worth vida profili, Amerika’da ise Sellers
vida profili kullanılır S. t. profili, kenarla-
rı vida hatvesine eşit bir eşkenar üçgenden
meydana gelir. Bu üçgenin tepe açısı 60°
dir. Vida profil üçgeni, diş üstünden başla-
mak üzere yüksekliğinin 1/8’i kadar kesilir.
Aynı kesme işlemi somun profil üçgenine
de uygulanır ve somun çekirdek çapı elde
edilir. Vida ve somun diş dipleri de, vida-
yı meydana getiren eşkenar üçgenin yük-
sekliğinin 1/16’sı kadar kesilir. Dipten kes-
me, yuvarlak bir daire yayı gibi kavisli ola-
rak yapılır. Alttan ve üstten kesme, cıvata
ve somun gibi vidalı iki elemanın birleş-
mesinde kolaylık sağlamak ve kolayca kırıl-
mak eğiliminde olan çok keskin kenarlar-
dan kaçınmak gayesiyle yapılır. Bu sistem-
de nominal çap üstten kesilmiş erkek vida-
nın dış çapıdır. S. 1. sistemi, her çapa te-
kabül eden standart hatveyi (adımı) tespit
etmiş ve böylece profilin tam seklini belirt-
miştir. Whitworth sisteminde profili meyda-
na getiren üçgen, tepe açısı 55° olan bir
ikizkenar üçgendir. Diş üstlerindeki kes-
melere, diş diplerindeki kesmeler gibi yu-
varlak bir biçim verilmiştir. Sellers siste-
minde vidayı meydana getiren profil üçgeni,
S. i. sistemindeki gibi tepe açış 60° olan
bir eşkenar üçgendir; ancak her iki kesme
de yuvarlak değil, düz olarak yapılmıştır.
Kesmeler (alttan ve üstten kesme) birbirine
eşit ve profil üçgeninin yüksekliğinin 1/8’i
kadardır. Böylece vida ile somunun diş di-
binde hiç boşluk bulunmaz. Bu son iki sis-
temde ölçü birimi olarak inç (parmak) ka-
bul edilmiştir.
Trapez vidalar, vida ve somun yardımıyle
hareketin iletilmesine yarayan kuvvetlerin
hep aynı yönde etki ettiği bazı mekanizma-
larda kullanılır.
Yuvarlak vidalar, vagonlar arası germe ter-
tibatı gibi, kuvvetli darbeye dayanması ge-
reken sistemlerde kullanılır.
Kare vidalar yalnız, bir sistemde vidanın
radyal etkisini gidermek gerektiği zaman kul-
lanılır.
• Vidanın seçimi. Cıvata ve somun gibi, vi-
da çekilmiş iki bağlantı elemanının nominal
çapı hatvesi (adımı) ve vida profili aynı ol-
malıdır. Bununla birlikte, parça üzerine
etki eden kuvvetler sağ vidanın gevşemesi-
ne yol açabiliyorsa, cıvata ve somun bağ-
lantısında emniyeti sağlamak için sol vida
kullanılabilir. Böylece, somun gevşeyeceği
yerde, kuvvetlerin etkisi altında iyice sıkışa-
rak çözülmeyi önler. Eğer çalışma şartları
standart hatveden daha büyük bir hatve kul-
lanmayı gerektiriyorsa, yeterli çekirdek ke-
sitini korumak için çok ağızlı bir vida se-
çilir.
Vidalı bağlantılar genellikle, gevşemeyi ön-
leyici bir emniyet tertibatıyle donatılır: üs-
tüne yiv açılmış kontra somun veya emni-
yet rondelası (emniyet pulu) erkek parça
döndüğü zaman bile yerinden oynamaz. Ay-
rıca bu rondelanın bir tırnağı, vida üze-
rinde açılmış boylamasına bir kanala girer
ve rondelanın vida ekseni etrafında dönme-
si önlenmiş olur. Böylece vidaya tutturul-
muş rondelanın dış kenarı da yukarı doğru
kıvrılarak, somunun altı yüzünden birinin
üzerine yaslanır. Rondelanın somuna yas-
lanan bu kenarı, somunun vida üzerinde dört-
mesini önler.
• Vidaların açılması. Vida açma, .paftalar
yardımıyle, teğetsel matris plakalarıyle (yu-
varlama usulü) veya torna tezgâhlarında
yapılır.
1. Paftalar iki tiptir: sabit çaplı yuvarlak
pafta ve diş tarağı lokmalı hareketli pafta.
Yuvarlak pafta vidayı bir pasoda açar; vi-
dayı tedricen ağızlaması için, paftanın yu-
varlak lokmasının giriş ağzı konikleştiril-
ıniştir. Kestiği talaşı dışarı atarak vidayı
açan yuvarlak paftalar, imalât hassasiyeti
bakımından pek iyi sonuç vermez. Diş ta-
rağı lokmalı hareketli paftalar, genellikle
dört diş tarağından ve bunları taşıyan bir
gövdeden meydana gelir. Taraklar gövde
içinde hareket eder ve diş profillerinin ekse-
ne olan uzaklıkları ayarlanabilir. Bu diş ta-
raklar, diş profili bakımından çok hassas
olan birer kesici âlettir. Talaş yüzüyle bilen-
dikleri halde profilleri değişmez. Bu tarak-
lar vidayı birkaç pasoda açar ve yuvarlak
paftalardan daha iyi sonuç verir.
2. Yuvarlama usulüyle vida açılması. Vida
açılacak parça karşılıklı iki teğetsel matris
kalıbı arasına alınır. Bu kalıpların yüzle-
rine, istenen vida profili yiv ve set olarak
işlenmiştir, iki kalıp, vida açılacak parça
üzerine sıkıca bastırılır ve ters yönde hare-
ket ettirilir; vida iki kalıp arasında yuvar-
lanmağa başlar ve kalıpların dişleri silindir
parça üzerinde diş boşluklarını meydana
getirir. Böylece bu diş boşlukları da vida-
nın dişlerini şekillendirir. Bu usul yalnız
normal işlerde kullanılan vidaların hazırlan-
masında uygulanır.
3. Tornada vida açma. Vida açılacak parça,
torna tezgâhının aynası yardımıyle doğru-
dan doğruya fener miline bağlanır. Fener
mili de bir dijli çark sistemiyle tezgâhın a-
na miline bağlanır. Böylece fener miline
bağlı olan parça aralarında belli bir tahvil
oranı olacak şekilde ana mille birlikte dö-
ner. Ayrıca iki yarım somunun parçanın
ana milden ayrılmamasını sağlar. Parçanın
bir dönüşü sırasında kesici takımın vida ek-
seni boyunca yaptığı hareket, vidanın hat-
vesini verir. Fener mili ve ana mil arasın-
daki dişli çarkları değiştirmekle, istenilen
hatvede vida açılabilir. Kesici takımın şek-
li diş profilindeki boşluğun (vida yivi) aynı-
dır. Torna usulünde vida birkaç pasoda açı-
lır. İyi sonuç veren bu usulün maliyet fiya-
tı yüksek olduğu için ancak önemli vidala-
rın açılmasında uygulanır. Ayrıca «azdırma
freze» denilen ve profili, açılacak vidanın
helisine dik olan bir freze bıçağı ile de vi-
da açılabilir. Bu usûlde vida, bir pasoda fre-
zelenerek açılır. Dişi vida veya somun diş-
lerinin açılması da tornada yapılabilir; an-
cak pahalı ve itina isteyen bir usul olduğu
için genellikle önemli parçaların hazırlan-
masında kullanılır. Somun dişlerinin açıl-
ması daha çok kılavuz denilen bir takımla
ya elde ya da tezgâhta yapılır. Vidaların
kontrolunda ise, vida bağaları ve vida tam-
pon mastarlarından yararlanılır; ayrıca bu
kontrol âletleri de daha hassas usullerle
kontrol edilir.
• Vidaların taşlanması (vidaların rektifiye edilmesi). Mümkün olduğu kadar hassas ve düzgün vida açmak, imalât alanında karşı-laşılan en büyük problemlerden biridir. Su verme gibi termik bir işlemden ileri gelen biçim değişikliklerini gidermek için baş-vurulacak tek usul vidaların taşlanmasıdır. Taşlama, dış (vida, kılavuz, vida tampon mastarı v.b.) ve iç taşlama (somun, vida bağası v.b.) olmak üzere iki şekilde uygu¬lanır.
önemli ve çok hassas vidaların açılmasında çevre profili, istenen vida profilinin tama-men aynı olacak şekilde yontulmuş ince bir taşlama taşı kullanılır. Küçük hatveli ve se-
DIŞ
Ü5

dişleme imim.)

dişli (mim.)
diş (mim.)

386
diş açmak (teknol.

dişli dil (zool.)
SI düşey kesiti (enternasyonal sistem)
p _ 0.1 o
!fSI
‘ Î 2
1 C’J j
* 1
jBjt kare vida feg çvl
rı imalât vidaları için, aynı şekilde yontul-
muş, çevresinde çok sayıda diş bulunan da-
ha kalın bir taşlama taşı seçilir. Sanayide,
vidaların taşlanması için özel olarak dona-
tılmış sayısız takım tezgâhı kullanılır.
— Mim. Dişler basit veya dişli kemer şek-
lindedir. Basit dişler bir çember yayından
meydana gelmiştir. Bu yay bir taraftan sı-
ra kemerlerin esas çemberine veya karın
noktası doğru çizgisine, diğer taraftan bü-
yük çember içinde çizilmiş diş sayısına gö-
re değişen bir açı yapan iki yarıçapa te-
ğettir. Dişli kemerler birbirlerini ikişer iki-
şer kesen üç çember yayından meydana gel-
miştir.
Patol. Diş eti iltihabı’nda, mukoza belir-
gin bir kırmızı renk alır, dişler arası dilcik-
ler şişer, asın kanama ve acıma görülür.
Diş eti iltihabı ağız iltihabının belli bir yer-
deki belirtisidir. Sebebi yerel olabileceği gi-
bi (diş çürüğü, diş fistülü), genel de olabi-
lir (şeker hastalığı, vitaminsizlik, kan has-
talıkları).
• Hayvanlarda diş eti iltihabı her y?§f.a
görülür. Körpe hayvanlarda dişlerin büyü-
mesinden ileri gelir. Atlarda ağız iltihabının
bir parçasıdır. Diş eti iltihabı pamukçuk
hastalığına tutulmuş geviş getirenlerde sık
görülür. Kedi ve köpekte ise daha çok dış
kireçlenmesinden ileri gelir. Tedavi için has-
ta hayvanların ağzını antiseptik ve ağız bu-
ruşturucu ilâçlarla yıkamak, diş kefekileri-
ni temizlemek, dişleri düzeltmek gerekir.
— Teknol. Şerit ve daire testerelerin diş-
lerinde çıkan talaşları kolayca dışarıya
atabilmek için yapılan incelemelere bağlı
olarak birçok yenilik yapılmıştır. Kesme a-
çısı ve diş hatvesine göre dişler şöyle ad-
landırılır: dik dişler, çapraz, dişler, seyrek
dişler, kurt dişleri, üçgen dişler v.b.
— Vet. Hayvanların dişleri de yapı bakı-
mından insanlarınkine benzer ve kesici diş-
ler, köpekdişleri, azı dişleri gibi çeşitlere
ayrılır. Sayısı türden türe değişir, dış for-
mülü de özgül bir nitelik gösterir. Geviş ge-
tirenlerin üst çenesinde kesici di§ yoktur.
Domuzlarda köpekdişleri aşırı derecede ge:
lişerek savunma dişi halini alır. Azı dişlen
beslenme tarzına uygun bir şekil alır; et-
çillerde yassı ve keskin, hepçıllerde (domuz)
değirmi tümsecikJi, otçullarda (atgiller ve
geviş getirenler) geniş, pütürlü ve yassıdır.
Dişler, özellikle kesici dişler hayvanların ya-
şını anlamak bakımından bazı özellikler ta-
şır. Bu yüzden, hayvanın yaşını değişik gös-
termek için bu özelliklerden faydalanılarak
bazı hilelere başvurulduğu görülür.
Dişlerde sayı, şekil ve yapı değişikliğine yol açan birçok anormallik bulunabilir. Dış ke-merleri normal olarak birbirinin üstüne otu¬rur; ama bunlardan biri ötekinden daha ileride de bulunabilir (uzun çenelılık, kısa çenelilik).
Atta azı dişlerinin aşınması düzensiz^ olursa çiğnemeyi önemli derecede güçleştirir. Çü¬rükler ise en çok azı dişlerinde gorulur. Beslenmesi yaratılışına pek uygun olmadığı için köpeklerde diş çürüğü ile birlikte dış çukuru iltihabı ve diş dökülmesi de gorulur ve hayvanın nefesi çok pis kokar.
Zool. Diş kelimesi zoolojide, ağızda bu¬lunan ve avları sindirime hazırlamakta işe yarayan belirli biçimdeki organları anlatmak için kullanıldığı gibi geniş organların basit çıkıntıları veya hattâ beslenmede hiç bir rolü olmayan çıkıntıları (iki çenetli yumu- şakçaların kenar dişleri) için de kullanılır.
En dar anlamda, üst ve alt deriden oluşan, ağız kemiklerindeki çukurlara gomulu olan
yuvarlak vida
ve yapısında lazlaca madeni uıadde bulu-
nan çıkıntılardır. Bu anlamda diş sadece
memelilerle (ilkel memeliler, karıncayıyen-
ler ve balinalar hariç) timsahlarda bulunur.
Diş sisteminin evriminde iki basamak ayırt
edilebilir: timsahlarda, karıncayiyenlerden
başka dişsizlerde, balinalardan başka bütün
öteki balinagillerde dişlerin sayısı çoktur ve
birbirine benzer; tümü bir defada çıkar;
diğer memelilerde dişlerin sayısı belirli ve
şekil çeşitlidir; art arda iki defada çıkar.
Dişleri çeşitli olan hayvanlarda bir türe has
dis sayısını ve çeşidini diş formülü göste-
rir; dis formülünde ağzın bakışım düzlemi-
ne en ‘yakın dişlerden başlanmak ve bulun-
mayan dişlerin yerine 0 rakamı konmak
şartıyle üst çenenin yarısındaki dişlerin sayı-
sı bir çizginin üstüne, alt çenenin yarısında-
ki dişlerin sayısı ise aynı çizginin altına ya-
zılır.’Yani önce kesici dişler, sonra kopek
dişleri, sonra küçük azılar, daha sonra bü-
yük azılar gösterilir.
Domuzun diş formülü:
3k + lkö + 4ka + 31
3 k + 1 kö + 4 ka + 3 ba
– = 22
diş (yarım çenede). Bütün ağızda 44 diş e-
der. Gerçek memelilerde^ rastlanan en yük-
sek diş sayısı budur; diğer türlerin diş for-
müllerinde çeşitli dişlerden bir veya birkaçı
bulunmaz.
örnekler: kedi (30 diş):
34-1 + 3 + 1
3+1+2+1 odun kemiren makimsiler (18 diş): I+0+I+3
1+0+0+3
sığır (32 diş):
0+0+3+3
3+1+3+3
(köpek dişi kesici diş biçimindedir ve kesici
diş ödevi görür) v.b.
Fillerin bir defada çıkan 6 dişi vardır (her
yarım çenede büyük bir azı dişi, üst çene-
nin her bir yanında birer savunma dışı);
fakat keselilerde diş sayısı 44’ten fazla ola-
bilir (Sarig’de 50). Genellikle bir cinste dış
sayısının azalması onun daha evrimli oldu-
ğunu gösterir. Dişlerin kanla beslenmesi
hayat boyunca sürerse diş büyümekten geri
kalmaz, fakat bu şekil büyüme (at, tavşan v.b.)
sürekli aşınmayle dengelenir; aşınma çok
sert olan minede, orta sert olan fildişi ta-
bakasında, az sert olan semana aynı dere-
cede olmadığı için aşınma yüzeyinde kar-
maşık şekiller belirir; buna bakılarak hay-
vanın yaşı anlaşılabilir. Bu gibi hayvanlara
hipsodont denir. Kısa dişilerde (insan, ev-
cil domuz, kedi v.b.) dişin büyümesi oldukça
çabuk durur ve normal aşınma mine taba-
kasını yok etmeğe, fildişi seman tabakası m
meydana çıkarmağa hiç bir zaman yeterli
olmaz. Buna karşılık bazı dişler aşırı de-
recede büyüyerek savunma dişi halim alır,
(fil, narval, babirusa v.b.).
+ Dissiz sıf. Dişi olmayan: ihtiyarın dii-
sîz ağzı biraz datp içeriye çökmüş, halkın
ateşte yanması hayaline keyifli keyifli gülü-
yordu (H. E. Adıvar). || Düzgün pürüz-
süz
+ Dişsizlik i. Bütün dişlerin yokluğu şek-
mde beliren anormallik. Doğuştan dişsiz-
lik kabul edilmemiştir. (-» Bibliyo.) [lm] DİŞLERARASI sıf. ve i. Fonet. Sürtüşmeli
iinsüz için kullanılır; bu ünsüz hafifçe bir-
birinden ayrılmış iki diş dizisi arasındaki
boşluğun arkasına dil ucunun değdirilmesiy-
le telaffuz edilir (örnek: almancadaki t ve
d) . [M] DİŞBUDAK i. Zeytingillerden orman ağa-
cı. (İlmî adı fraxinus.)
ANStKL. Dişbudak, telekvarî karşıt yap-
raklı bir ağaçtır; tomurcukları siyah veya
-arımsı esmer, kabuğu kül renginde ve ol-
dukça pürüzsüz, çiçekleri bir veya iki eşeyli
ve salkım durumunda, meyveleri şamar şek-
lindedir; yapraklanmadan önce çiçek açar.
En yaygın türü uzun dişbudaktır (Fraximıs
excelcior); bunun yüksekliği 35 m’yi, çevre-
si 3 m’yi, yaşı iki yüz yılı bulabilir. Dişbu-
dağın odunu sarımsı beyaz renkte, sert, düz
ve dayanıklı liflidir. Esnek bir odun oldu-
ğu için kasnakçılıkta, kuru, hattâ sıvı mad-
deler için fıçı yapımında kullanılır; içine
konan maddeleri boyamaz. Ayrıca merdi-
ven ve âlet sapı yapımında da kullanılır.
Kabuğu ates düşürücüdür; yapraklarından
yapılan çay’ sidik söktürücü ve müshildir;
romatizmaya da iyi gelir. (L)
DİŞBU6DAYI blş. i. Folk, bebeğin ilk diş-
lerini çıkarması sebebiyle yapılan törende
ikram edilen haşlanmış buğday. (Üzerine şe-
ker, ceviz, nar v.b. şeyler ekilir.) ¡| Bu mü-
nasebetle yapıjan törenin adı: Diş buğdayı-
na davet.
— Folk. Dis buğdayı, eski bir türk töresi-
dir. Bebeğin’ilk dişinin çıkması şerefine ai-
le bir davet düzenler. Suda haşlanmış
buğday hazırlanır. Buğdayın içine yü-
zük, boncuk v.b. gibi bir şey saklanır. Da-
vete kimsenin hediye getirmesi âdet değil-
dir Davetlilerin tabaklarına üzeri süslenmiş
buğday konur. Saklanan şey kimin tabağın-
da çıkarsa, çocuğun hediyesini o yapar.
Sonra törenin ikinci kısmı başlar: sofranın
üstüne altın lira, mushaf, ayna, makas, ki-
tap v.b. eşya konduktan sonra bebek otur-
tularak bunlardan birini alması sağlanır.
Hangisini alırsa ona göre bir meslek seçe-
ceği veya hayatta o yoldan yürüyeceği ka-
naatine varılır. Bazı yerlerde çocuk kız ise,
boynuna buğdaylardan dizilmiş bir kolye de
takarlar. (M)
DİŞÇİ i. (diş’ten diş-çi). Diş hastalıklarına
bakan doktor: Dişçiye vardık. Bekleme o-
dasına girdik. Bizden başka bir kişi var.
Bekledik bekledik (B. Felek).
— Diş cerr. Dişçi kerpeteni diş çekmeğe
yarayan, uzun kollu, kısa ağızlı kuvvetli
kıskaç. Bk. ANSIKL.
— ANSİKL. Diş cerr. Dişçi kerpeteni’nin
ağzı çekilecek dişin taç kısmına uygun bi-
çimde olur. Onun için alt ve üst çeneye,
kesicilere, büyük ve küçük azılara göre çe-
şitli dişçi kerpeteni vardır (sağ üst azı ker-
peteni, sol üst azı kerpeteni, üst kesici ve
köpek dişi kerpeteni, üst küçük azı kerpete-
ni gibi) Dis köklerini çekmeğe elverişli o-
zel kerpetenler de vardır. Bütün bu kerpe-
tenler dişi köke yakın olarak kavrar. Dış,
bir veya birkaç köklü olduğuna göre hafif-
çe o yana bu yana veya ekseni etrafında
hafifçe oynatılarak dikine çekilir.
D1ŞÇ1KLER çoğl. i. (dı’i’ten diş-çik-ler).
Mim. Damlalıkların altına konan yassı ve
dörtgen süsler. (Aynı biçimdeki oyuklar bu
süslemeler arasında yer alır.)
— ANSİKL. Mim. Dor düzeninde görülmeyen
dişçikler, başlangıçta küçük destekler ha-
linde damlalıkların altına yerleştiriliyordu.
Dişçiklerin arasındaki oyuklara ise dışçık
aralığı deniyordu. Roma dor düzeni ve son
üç düzende dişçiklere rastlanır. Karma dü-
zende dişçik süslemesi her zaman vardır.
(M)

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*