İnsan sevdiği birinin kaybına ilişkin olarak kaçınılmaz ve evrensel bir tepki verir. Sosyal ifadesi matem ve kişilerarası ilişki çerçevesindeki boyutu ise yas olarak gündeme gelir. Sıklıkla profesyonel bir desteğe ihtiyaç gösteren bir kriz yaratır.
Yas depresyona benzer bir tablo olmakla birlikte bir depresyon değildir. Yasda benlik değerinde bir değişme yaşanmaz. Üzüntü, hali söz konusu olmakla birlikte kişi normal yaşam süreci içinde fonksiyoneldir. Yeni duruma uyum sağlamak için sağlıklı bir aktivite sergiler
Bir yakının ölümü travmatik bir krizdir. Travmatik bir kriz aniden ortaya çıkan, acı verdiği herkes tarafından kabul edilen; ruhsal varoluşu, sosyal kimliği, güvenliği ve hoşnutluğu tehdit eden bir durumdur.
Yas sürecini belirleyen önemli etkenlerden biri ölümün zamanlı ya da zamansız oluşudur. Ölüm beklenen bir ölüm mü yoksa ani mi olmuştur? Zamanlı ölümler, gerçekleşen ile beklenilenin eş zamanlı olduğu durumlar için geçerlidir. Bu çerçevede kişi beklenen yaşam süresi içinde yaşamda seyrini sürdürebilmişse ya da ölümcül bir hastalıkta olduğu gibi hastalığın elverdiği süreyi yaşayabilmişse, ölüm “zamanlı” olarak kabul edilir. Öte yandan “zamansız” ölüm yaşamı sürdürme beklentilerine bir darbe olarak görülür.
ÇOCUKLARIN KAYIPLAR KARŞISINDAKİ İLK YAS TEPKİLERİ
Çocuklar da yetişkinler gibi tek tip tepki göstermezler. İlk anda gösterilen en yaygın tepkiler şunlardır:
Şok ve İnanmama: Çocuklar, “bu doğru olamaz”, “yanılıyorsun, sana inanmıyorum” gibi sözler söyleyebilirler. Yaşça daha büyük çocuklar özellikle bu şekilde tepki gösterirler. Ölümü kabullenmeyi reddedebilirler ve acı veren gerçeği belli bir mesafede tutabilmek için bu davranışı ısrarla sürdürebilirler. Bazen çocukların ilk anda güçlü tepki göstermeme-leri yetişkinlerin aklını karıştırabilir. Çocukların ağlamamasından endişe duyarlar. Ancak bu, yetişkinler için de tipik olan doğal bir davranıştır. Olay, adım adım kabul edilecek ve böylece bu mekanizma çocuğun duygusal olarak aşırı etkilenmesini önlemede yararlı olacaktır.
- Korku ve İtiraz: Bazı çocuklar hemen korku ve itirazda bulunarak tepki gösterirler ve yatıştırılmaları pek kolay olmaz. Ağlamalar ilk günler uzun süreli olup, daha sonraları aralıklı devam eder.
- Hissizlik ve Donup Kalma
- ÇOCUKLARDA SIK RASTLANAN YAS TEPKİLERİ
- Kaygı: Kaygı büyük ölçüde sağ kalan kişinin başına da bir şey gelebileceği korkusunda odaklaşır. Sağ kalan kişinin sürekli yanlarında olmalarını ister ve ayrılmalarına aşırı tepki gösterirler. Çocuklar kendilerinin de öleceğinden korkmaya başlayabilirler.Canlı Anılar: Kriz durumlarında alışılmış bellekten farklı bir tür “üst bellek” oluşur. Duyu organlarına gelen bilgilerin alışılmış olandan farklı biçimde kaydedildiği, işlendiği ve tutulduğu bir tür başkalaşmış bilinç hali söz konusudur. Ölümle ilgili tüm görüntüler güçlü anılar oluşturur. Şayet çocuklar tesadüfen bir ölüme tanık olmuşlarsa ya da ölen birinin cansız bedeniyle karşılaşmışlarsa görüntüler bir “iç-sel video filmi” gibi birbirine bağlanır. Bu görüntüler daha sonra, tekrar tekrar, rahatsız edici bir biçimde göz önüne gelebilir.
Uykuya Dalmada Güçlük: Eğer “uyku” sözcüğü ölümü anlatmada kullanıldıysa, çocuklar uyumaktan korkabilir ve ailedekiler uyurken tetikte olabilirler. Kötü rüyalar ve kabuslardan uyanıp başkalarıyla uyumak isteyebilirler.
Üzüntü ve Özlem: Ağlayarak üzüntülerini belli edebilirler. Kendi başlarına kalır ya da daha çok içe kapanabilirler. Özlemlerini de aşağıdaki davranışlar şeklinde gösterebilirler:
- Kaybedilen kişinin aranması
- Sürekli anılarla meşguliyet
- Ölen kişinin varlığını hissetme
- Ölen kişi ile özdeşleşme.
Öfke ve Dışa Vurma Davranışları: Öfke değişik biçimlerde görülebilir.
- Ölümü kişileştirerek sevdiklerini aldığı için ölüme kızarlar
- Bu olayın olmasına izin verdiği için Tanrı’ya kı-zarlar
- Yaslarına çocukları katmadıkları, üzüntülerini on-larla paylaşmadıkları için yetişkinlere kızarlar
- Bu olayı engellemedikleri için diğer kişilere kızar-lar
- Ölümü engellemedikleri için kendilerine kızarlar
- Kendilerini terk ettiği için ölen kişiye kızarlar.
- Çocuklardaki yas tepkileri; bazen ağlama nöbetleri, başkaldırılar, ebeveyni vurma ve onları tek-meleme biçiminde açığa çıkabilir. Bazen çocukların bu tepkileri, ebeveyni girdikleri derin yastan kurtarma çabası olarak da kabul edilebilir. Onaylanmayan davranışlarda bulunarak ilgilerini üzerine çekip, onları depresyondan çıkmaya zorlayabilirler.Suçluluk, Kendini Kınama ve Utanç: Çocuklar, ben merkezci ve kendilerinin olağanüstü güçlere sahip olduklarına ilişkin inançları nedeniyle, olan bitenden kendilerini sorumlu tutma eğilimindedirler.
Okul Sorunları:En sık rastlanan durum dikkatlerini toplamada güçlük çekmeleridir. Çocuğun çalışmalarında örneğin resimlerinde üzüntü verici unsurlar izlenebilir. Ölümü izleyen ilk yıllar boyunca okuldaki başarısızlık devam edebilir.
Fiziksel Şikayetler: Baş ve karın ağrıları, kaslarda gerginlik artması türünden bedensel yakınmalar görülebilir.
- OLASI YAS TEPKİLERİ
- Yaşça daha küçükmüş gibi davranma.
- Sosyal açıdan yalnızlaşma
- Hayaller
- Kişilik değişikliği
- Gelecek hakkında kötümserlik
- Nedensellik ve anlam hakkındaki düşüncelerle aşırı uğraşma
- Olgunlaşma ve büyüme
Ebeveynini kaybetmiş çocuklarla ilgilenme sorumluluğu, onların halen hayatta olan ebeveynine düşmektedir. Klinik çalışmalar çocukların, aşağıda sıralanan görevlerin yerine getirilmesini beklediklerini göstermektedir.
1. Çocuklara sözel ve davranışsal rahatlatıcı güven ortamı sağlanarak, kaybettikleri ebeveyninin koruyucu rolünü üstlenmelerini sağlama.
- Ölüm hakkında anlaşılır, açıklayıcı bilgiler sunulması.
- Yaslarını izleyen haftalar, aylar ve yıllar süresince üzüntüyle ilgili çocukların sorularını, gözlemle-rini, izlenimlerini kabul etmek ve cesaretlendirici olmak.
- Çocukların sorularını cevaplamak ve beyaz yalanlardan, belirsiz düşüncelerden (örneğin, o bir yolculukta) kaçınmak. Çünkü bunlar gerçekçi olmayan umutlara kapılmalarına ve bazı semptomlara neden olur.
Çocukların yaslarıyla ve kayıplarıyla ilgili kendi düşüncelerini zamanında gözlemleyebilmelerini kolaylaştırmak