KUBBE-i HADRÂ


KUBBE-i HADRÂ

Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin kabr-i şerifleri üzerindeki yeşil kubbe.

Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem Hicretin on üçüncü yılında, hazret-i Aişenin odasında âhireti teşrif edince; *Peygamberler; rûhlarını teslim ettikleri yerde defn olunurlar’ hadîs-ı şerifine uygun olarak vefât ettikleri yere defn edildiler. Böylece hazret-i Aişe’nin odası, yeryüzündeki ilk Islâm türbesi oldu ve buraya Hücre-i seâdet denildi. Daha sonra hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer de vefât edince, Hücre-i seâdete defnedildiler. Kıyâmete yakın yeryüzüne inecek olan fsâ aleyhisselâm da vefât edince buraya gömülecektir

Resûlullah efendimizin Medine’ye hicretlerini müteakiben kerpiçten yapılan Hücre-i seâdetin yüksekliği ve genişliği üç, uzunluğu ise dört buçuk metre idi. Bir kapısı Mescid-i seâdete, bir kapısı da dışarıya açılıyordu. Hazret-i Ömer, hilâfeti zamânında Hücre-i seâdetin etrâfına kısa bir taş duvar çekti. Abdullah bin Zübeyr (r.anh), bu duvarı yıkıp, yerine siyah taştan bir duvar yaptı ve kuzey tarafında bir kapı bıraktı. Hazret-i Hasen’in vefâtından sonra bu kapı da kapatıldı. Halîfe Velid, Medine vâlisi iken bu taş duvarı yükseltti ve üzerine Kubbet-ün-Nûr denilen küçük bir kubbe yaptı. Ömer bin Abdülaziz Medine vâJisi olunca, Hicret’in 87’nci senesinde Mescid-i seâdeti genişleterek, Hücre-i seâdetide mescide dâhil etti ve 707 (H.88) senesinde Hücre-i seâdetin etrafını ikinci bir duvarla çevirtti. Beş köşeli ve üstü kapalı olan bu duvarın kapısı yoktu. Atabek Nûreddîn Zengi’nin veziri Cemâleddın Isfehâni, Hücre-i seâdetin etrâfına Mescidin tavanına kadar ulaşan ağaçtan bir parmaklık yaptırdı. Parmaklıklar, 1289 (H.688)’de demirden yapılıp yeşile boyandı. Bu parmaklığa Şebeke-i seâdet, doğu tarafına Kadem-i seâdet, batı tarafına Ravda.-i mütahhera, kuzey tarafına ise Hücre-i Fâtıma denildi.

1279 yılında Memlûklü sultânı Seyfeddın Kal avun, Hücre-i seâdetin üzerine Kubbe-ı Hadrâ yı yaptırdı. Bir çok defâ tâmir ve tezyin edilen Kubbe-i Hadrâ, son olarak OsmanlI sultânı İkinci Abdülhamid Hân tarafından tâmir ve tezyin ettirildi.

,t{ *>ür •***’ düşüncesiyle peşlerineP du^up mudâfa sız bir tepeye Kadar ulaştı-tor Fakat öncıı kuvvetlerinin bu hızlı hareketi, arka ile irtibâtın kMilmcuoı vo •rede buyuk bir boşluğun meydana göM roosmesobeboldu Arkadaki asıl kuvvet-1 itf, Öncu kuvvetlere yetişmek için sür atle ilen atıldılar

Sultan Kılıç Aralan, Bizans ardçı birliklerinin boğazdan içeri girdiğini gördükten sonra ordusunun bir kısmını, iki kuvvetin arasındaki boşluğa, bir kısmını da ardçı birliklerin arkasına sürdü.

Sonra kendisi, önü ve arkası kesilen koca Bizans ordusunun üzerine yüklendi ve sol kanadı hezimete uğrattı. Sol kanadın imdâdına gelen sağ kanat komutanı Boudan d’Antioche öldürüldü. Başsız kalan sağ kanat birlikleri dağılmaya başladı

Sultan Kılıç Arslan, sağ kanadın da işini bitirdikten sonra, var gücü ile ardçı birliklere yüklendi. Ağırlıklar çevrilerek, ikmâl kollarının hayvanları öldürüldü ve geçit geriye doğru iyice kapatılmış oldu.

Artık Bizans ordusu için ileriye ve geriye gitme imkânı yoktu, ölen pek çok hayvan leşi, kırılan arabalar, asıl ordu ile ard-çılar arasında aşılmaz bir engel teşkil ediyordu.

Ardçı Bizans birlikleri, bu tehlikeli vaziyetten kurtulmak için ileri atıldılar ve bir tepeye doğru kitle hâlinde tırmanmaya başladılar. Harp sâhasını kaplayan toz ve dumanlardan kimse, gittiği yeri göremiyordu Artçılar, nihâyet kendilerini bir taralı dik kayalıklarıa yükselen derin bir uçurumun kenarında buldular.

Büyük bir kısmı uçurumdan aşağı yuvarlandı ölenler arasında imparatorun yakın akrabası Protostjast lonnes de vardı.

Tam bu sırada, daha önce Türklerin dikkatlerini başka tarafa çekmek için Niksar istikâmetine gönderilen Bizans kuvvetlen komutanı Vatatezes mağlüb edilmiş ve kesik başı Karamukbeli’ne ulaştırılmıştı Vatatezesin başı bir mızrağın ucuna takılarak yüksek bir yerden BizanslIlara gösterildi Bizans ordusu-nunun maneviyâtı tamâmıyla bozuldu ve «sker büsbütün ümitsizliğe duştu Ordusunun eriyip yok olduğunu goren * her Mym bittiğine hükmeden
»mparator Manimi, şaşkınlık içinde sağa sola koşmaya ve kaçmağa başladı Andlaşma Konya’nın zaptından sonra yapılacaktır!” diyerek Türk elçilerini huzurundan kovan, kibirli hükümdâr bu duruma düşmüştü. Sonunda, daha önce bir tepeya yerleşen Bizans öncü birlikle rinin bulunduğu yare ulaştı. Kalan Bizans kuvvetleri etrâfı sarılan boğazın içindeki bu tepeye toplanmışlardı Kaçacak yer yoktu. Akşamın karanlığı çökmüştü… Ümitsiz bekleyiş içinde sonlarını düşünüyor, Türklerin çelik çemberini kırabilme çârelerini arıyorlardı.

Türkler bütün gece, Bizans ordu artıklarının bulunduğu tepe etrâfında dolaştılar. Atılan oklar ve çalınan mehter, istirâhat imkânı vermeyerek, düşman askerini uykusuz bırakmıştı. Bağırarak Bizans ordusunda bulunan Peçenek Türklerinin, kendilerine katılmasını, yoksa öldürüleceklerini bildirdiler. Bu fenâ durum karşısında Bizans imparatoru, orduyu bırakarak kaçma karârını açıklayınca, komutanlar ve subaylar arasında büyük bir yeis ve huzursuzluk baş gösterdi. Karâra, imparatorun yakınlarından A. Kontestapha-

_|lon şiddetle îtirâz etti. Manuel’in gafleti

yüzünden orduyu bu hâle düşürmesini ve kaçmak istemesini, ağır bir surette tenkid edince, imparator, fikrinden vazgeçti.

Sabahleyin ortalık ağarırken, Türk taarruzu başladı. Bizans ordugâhı bir ok yağmuruna tutuldu. Bu taarruzu püskürtmek için birbiri arkasından Const. Angelos ile Mavrodukas’ın giriştiği taarruzlar netice vermedi Artık Bizans ordusu için ölümü beklemekten başka çâre kalmamıştı.

Tam bu sırada büyük bir Türk emîri-nin, saflar arasında dolaşarak, muhâre-beyi durdurduğu görüldü Bu, Sultan Kılıç Arslan’ın elçisi Emir Cabras idi Emir Cabras, Kılıç Aralan ın (Manu-efe gönderdiği atı takdim ederek, Sul-tan’ın muhârebeden vazgeçip, sulh istediğini bildirdi.

elbiseyi Cabrası hediye elti Cabraş, sulh şartlan olarak Homa vo Eskişehir kalelerinin yıkılmasını ıslıyordu Olum veya esareti bekleyen imparator Manu«l. bu kadar insanı şartlarla yapılan teklifi derhal kabul etti Andlaşmaya gore bölgedeki Bizans tahkim ve istihkâmları yıkılacaktı Huduttaki eski statü muhafaza edilip, Turklere tazminât ve yıllık yuz bin altın ile yu/ bin gümüş para ödenecekti Bizans imparatoru, muharebe meydanını terk ederek, kalan askeriyle İstanbul’a döndü

Sultan Kılıç Arslan’ın, kazanılan bir meydan muhârebesıni neticelendirmeyerek, Bizans imparatoru ve ordusunu esir etmemesi; Turklerın âlicenâblığım gösteren târihî bir hakikattir. Miriokefa-lon (Karamukbeli) Meydan Muhârebesı; Türklerin Anadolu’da yerleşmelerini ve Anadolu’nun bir Türk yurdu olmasını te’ min etmekle kalmayıp, aynı zamânda Bizansın yıkılış târihinin de başlangıcı olmuştur. Türkleri Türkiye’den çıkarma hayâllerine son veren Bizans, 1176 dan sonra, neticesiz müdâfaaya geçecektir. Anadolu’da Selçuklulardan sonra büyük devlet kuran Osmanlı Devleti, Bizansı devamlı küçülterek, 1453’de yıkınca; Türkler karada Almanya içerisine kadar ilerleyip, hudûdunu Çekoslovakya ya kadar genişletecektir.
U Rchhcr Ansihloprdi«ı; nM-l’J. sh. ‘■><> ■>) Ahu! harar Târihi. ciid-‘J. »>’. J-/

~U Hı.ans Prr/rli Târihi. »h. !><>

7/ Ah bâr ı Sclâviıka / Kum: »h .><>

Srk ııl.’lular Zamanında ’lurhı
h. ’Jf>K
KARA KOYUNLULAR: On dördüncü asrın ikinci yarısında, Van Gölü Kıyısındaki Erci? mıntıkası merkez olmak üzere, kuzeyde Erzurum ve güneyde Musul havâlısine kadar uzanan bölgede devlet kuran bir Türkmen hanedanı Kara Koyunlu oymağı, Kara Koyunlu Devletı’nın çekirdeğini teşkil etmiştir Sa’dlu, Baharlu, Duharlu, Karamanla Alpağut, Cakirlu Ayınlu, Bay-ramlu, Ağaç-eri, Düğer ve Hacılu oymaklarının mensupları da Kara Koyunlu Devleti’nin ahâlisi arasındaydı. Yaklaşık otuz bin çadırdan müteşekkil °lan Kara Koyunlular, Cengiz Hân’ın hücumu üzerine TUf, Bey ıdâresinde

Türkistan dan Mav râunr.ehr e oradan da İran yoluyla Dogu Anadolu ya goç | etmişlerdi Ture Bey Kara Yueufun yedinci atası olup Oğuz Hân’ın torunlarından ıdı.

Kara Koyuntuların siyâsi bakımdan ehemmiyet kazanması llhanlı hukum-dârı Ebü Sa ıd Bahadır Hân ın olumu ve Moğol noyanlarının dâhili bir mücâdeleye girişmeleri ile başlar Kara Koyunluların ilk zamanlarda Irakdakı Celâyır ailesinin ve Çobanoğullannın hizmetinde oldukları görülmektedir On dördüncü yuz yılın başlarında. Kara Koyunluların reisleri Bayram Hoca ıdı Bayram Hoca, Sıncar hâkimi Pîr Muhammed’i öldürerek emirliği ele geçiren Hüseyn Bey’ın maiyetinde bulunuyordu Hısn-ı Keyfa hukümdârı Melik Adil’in yanında toplanan aşiret reis ve emirleri, Turkmenlerın hâkimiyetine son vermek için Huseyn Bey’i. Batman yakınında Salat çayı kenârında yaylaktan dönerken karşıladılar. Ustun bir muhâ-rebe tekniğine sâhib olan Turkmenler. bu müttefik kuvvetleri ağır bir yenilgiye uğrattılar. Bayram Hoca, muhârebeye

_İHüseyn Bey in yanında katıldı Zaferin

elde edilmesinde buyuk rol oynayan ve neticede şöhreti bir kat daha artan Bayram Hoca, çok geçmeden Huseyn Bey i ortadan kaldırarak yerine geçti (1351) Hüseyn Bey’in ölümünden sonra. Türk-menlerin buyuk çoğunluğu Bayram Hoca nın emirliğini tanıdılar

Bayram Hoca, bir sure sonra Mardin’i kuşattı. Mardin emiri Melik Mensur, Celâyir sultânı Üveys’den yardım istedi Sultan Üveysin Musulu ele geçirip. Mardin’e doğru gelmekte olduğunu haber alan Bayram Hoca, kuşatmayı kaldırarak Muş ovasına çekildi, iki ordu Muş ovasında karşılaştı Muharebe sonunda Bayram Hoca, bozguna uğrayarak gen çekildi ve Celâyır hukumdâ-rına tâbi oldu. Nihâyet 1371 senesinde Musul’u kuşatan Bayram Hoca, şahre hâkim olmak üzere ikan Memlûk ordusunun ânîden gelmesi uzerınegerı çekildi. Sultan Üveys in 1374 senesinde ölmesi, Bayram Hoca ya daha rahat hareket etme imkânını verdi Üveys in yarına geçen Sultan Huseyn ın zayıf bir şahsiyet olmasını fırsat bilerek derhal hare-
elbiseyi Cabrası hediye elti Cabraş, sulhorduyu Kara Koyuntular ûzenne gon-derö’ Mahmed Bay, uzanne gelen Timur kumettavH bozguna uğrattîğı gîbi, bir çok Umurlu emin, çarpışmada Olduruldu. Timur’un çekilmesinden sonra 1368 senesinde Tebriz şehri •çln Kara Mehmed Bey ile Celâyiriı emirlerinden Şeblı ve Şâh Alı arasında buyuk bir mücâdele başladı Şeblı komutasındaki Gel ayır ordusuyla. Heştrud’da karşılaşan Kara Koyunlular, bu orduyu buyuk bir bozguna uğratırken, Şebli‘yi de öldürdüler. Bu hâdisenin akabinde Kara Mehmed Bey, Kara Hasen adında k ı bir T ürkmen amiriyle giriştiği mücâ-de’e sırasında 1389 yılında olduruldu Kara Mehmed Bey in blumundan sonra. Kara Koyunlu Türkmenlerınin bir kısmı, oğullarından Mısır Hoca’nın etrafında toplandılar Fakat çok geçmeden Mısır Hoca nın yerim kardeşi Kara Yûsuf aldı (1-389) Kara Yûsuf, Kara Koyunluların başına geçtiği zaman Tebriz şehri Calâyırlı baylarının arasında nidan ele geçmeye başlamıştı Bu durumdan tay dalanan Kara Yûsuf Bey. Tebriz önlerine gelerek şnhrı kolayca ele gnçirdı ve şehrin mu hata/ası için Satılmış va Halil adındaki adamlarını vazifelendirerek Aiadağ a dondu Bir müddet sonra T ebru tekrar Calâyırlı emirlerin eline gaçtı Bu Babapln Kara Yusuf yanıdan Tnbnz uzarına yur udu va Celâyiriı emirlerinden Mahmüd Hafhâlı nin çekilmesinden fay*
İ talini Tarihi A-inilti

İBianara» fe*r*<*rdı Tebriz debırrnyi *af kalan Kara Yûsuf ayrılırken uj,

ıdâre*jim ytni mıiflirındtn

jdıllITıŞ 3

vefdı Tam bu sırada Tîmür ordusunun yaklaşmakta olduğu haber, buyuk bir heyecan ve korkuya sebeb oldu 1393 •aneemde lrak-ı Arab 1 ete geçiren Tlmûr buradan Kara Koyunlu ve Ak Koyunlu beylerine haber gönderip kendisine ıtâat etmelerim istedi Timur Hân, ordu-•uyla Mardm ctvârındakı Ra’sul-Ayn’a geldi Ordusunun buyuk bir kısmını Kara Yûsuf üzerine gönderdi Kendisi de Mısır Hoca nın idaresinde bulunan Avnık kalesini kuşattı Mısır Hoca, Avnık kalesini çok iyi müdâfaa etti Muhâsara-nın kırk ûçuncu gunu Timur ordusundan bâzı müfrezeler surlara tırmanmaya başlayınca. ıç kalede buyuk bir panik çıktı Bunu gören Mısır Hoca, Hisar’ dan inerek Timur’un oğlu Muhammed Sultan a sığındı ve ondan babası nezdın-de bağışlanmasını istedi Neticede Mısır Hoca’yı bağışlayan Timûr Hân, onu Mardin meliki îsâ ile birlikte Semerkand’a gönderdi. Tîmür Hân, Avnik’i çok sevdiği emirlerinden Atlamışa verdi ve kendisi, Altınordu sultânı Toktamış’ı itâate almak için Anadolu dan ayrıldı

Kara Yûsuf, Timur Hân’ın Anadolu dan ayrılmasını fırsat bilerek Erciş i ele geçirdi. Timûr Hân’ın Van ve çevresinin idâres.ne tâyin ettiği emir İzzeddîn Şir, yanındaki Çağatay askerleri ile birlikte Kara Yûsuf’un üzerine yürüdü. Yapılan küçük çapta bir çarpışmanın ardından iki taraf arasında barış sağlandı Kara Yûsuf geri çekilirken, Avnik emîri Atlamış’ın dört yuz atlı ile İzzeddîn Şir ve Çağatayların yardımına gittiğini gordu ve Erciş ovasında bir gece baskını ile Atlamış’ı esir alarak, askerlerinin buyuk bir bolumunu oldurdu Kara Yûsuf, daha •onra Atlamış ı. Memlûk sultânı Berkuk a gönderdi ve orada hapsedildi Tîmür Hân, Hindistan seferim buyuk bir başarı ile tamamlayarak yemden Doğu Anadolu da görülünce, Kara Yûsuf. Van Golu çevresindeki atalarından kalma yurdunu boşaltarak Musul’a çekildi (1J99) Timûr Hân’ın Bağdâd’ı ele geçır-.TÜ »’î’n °rdu 9öndermesı üzerine Sul-med Celây,r- yanında bulunan az
Ordusu BaMLiiU/ı ■ı.ı.h.
Yûsuf ve Sultan Ahmed hrç bir guçluMe karşılaşmadan şehre hâkim oiauîar Ancak bu sırada Bingöl yaylasında bulunan Timûr Hân ın, kendilerim arkadan çevirme plânını öğrenince Sultan Ahmed ve Kara Yûsuf. Memlûk Sultânına ıltıcâ etmeye karar verdiler Memîuk Sultânına bu durumu bildirmek için elçiler gönderdiler Elcilerin donuşunu beklemeyen Kara Yûsuf ve Sultan Ahmed yanlarında emirleri ve kuvvetlen olduğu hâlde Kâhıre’ye doğru yola çıktılar Memlûklenn Halep nâıbı Demırtaş ın yollarını keserek Süriyeye girmelerine mâni olmak istemesi üzerine ıkı taraf arasında şiddetli bir muhârebe oklu Muhârebede Demırtaş ağır bir bozguna uğradı Bu muhârebenın neticesinde Kara Yûsuf ve Sultan Ahmed in Memlûktu Sultânına sığınma yolları kapanmış oluyordu. Bu yüzden ıkı hukumdâr. Osmanlı pâdişâhı Yıldırım Bâyezid Hân ın yanına gitmeğe karar verdiler Fakat aralarında çıkan anlaşmazlık yüzünden birbirlerinden ayrıldılar Kara Yûsuf memleketine geri döndü Timûr Hân ise onların hareketlerinden gunu gunune haberdâr olmaktaydı Gönderdiği kuvvetler. Sultan Ahmed Celâyir’e ânı bir baskın düzenleyerek mağlûb ettiler Sultan Ahmed. butun ağırlıklarını kaybettikten- sonra, güçlükle Osmanlı Sultânına sığınabildi Çok geçmeden Kara Yûsuf da maiyeti ile birlikte. Sultan Bâyezıd’e tâbi oldu. Kendisine Aksaray havilisi maişet ve ikâmet yeri olarak verildi Bu durum, Timûr Hân ile Sultan Yıldırım Bâyezid Hân arasında yapılan. 1402 Ankara Savaşının sebeblerınden bin oldu.

1402 yılında Yıldırım Bâyezid’le yaptığı Ankara Meydan Muharebesini kazanan Timur Hân. Kara Koyunlu emin Kara Yûsuf’a kesin bir darbe indirdi Tlmûr Hân’ın ordusu karşısında bozguna uğrayarak muhârebe meydanından güçlükle kaçan Kara Yûsuf, nâtbı Şey h-ul-Mahmûdî ye sığındı Dımeşk

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*