Sonra Süleyman müşavirlerine) dedi ki: ” “Siz ey maharetli kişiler! Onlar, gönülden teslim olmuş kişiler olarak bana gelmeden önce, aranızdan kim onun tahtını bana getirebilir?”
Görünmeyen varlıklara mensup (şeytânî) maharette biri “Sen daha oturduğun yerden kalkmadan onu sana getiririm; çünkü ben bu konuda güvenilir bir güce sahibim” dedi.
Kitaptan ilmi olan kimse ise, ” Ben onu sana göz açıp kapayıncaya kadar getiririm” Dedi. Süleyman tahtın huzuruna gelmiş olduğunu görünce: “İşte bu bana Rabbimin lütfu ve ihsanıdır. Şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınıyor. Gerçek şu ki kim şükrederse, ancak kendisi için şükreder, ama kim de nankörlük ederse, iyi bilsin ki Rabbim onun şükrüne muhtaç değildir. O çok cömerttir”.”
(Süleyman devamla) dedi ki: “Onun tahtını bilemeyeceği bir vaziyete sokun; getirin bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanıyamayanlardan mı olacak?”
(Sebe kraliçesi) gelince, ona “Senin tahtın da böyle miydi?” denildi; o da “Sanki bu tıpkı o!” dedi. Ve (Süleyman şöyle dedi): “Hakikatin bilgisi ondan önce bize verilmişti, bu yüzden de biz müslüman olduk”
O’nu, Allah’tan başka taptığı şeyler alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.
Ona “köşke gir!” dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini çekti. Süleyman “Bu billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir” dedi. Melike dedi ki: “Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmiştim. Süleyman’ın maiyyetinde, âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum.”
Neml suresi 38-44
Cin (Konusunda uzman) Hz Süleyman!a,”Belkisin tahtını ilmimle getiririm” diyor. Kitabdan ilmi olansa “tahtı sana göz açıp kapayana kadar getiririm” diyor.Taht gelince Hz. Süleyman “Bu bana Rabbımın bir sınavıdır, Şükredecekmiyim, şükretmeyecekmiyim. “ Bilginin mayalandığı insan budur işte. Bilgi onu yolundan çevir(e)mez, Bilginin sihrine kanmaz.
Hz Yakup ve Hz Süleyman. İkisindede Kemali ilim var lakin Hz Yakup, Hz Süleyman kadar bilgili değildir. Kendisi Oğlunu bulamazken, Hz. Süleyman yemenden taht getirtiyor. İşte peygamberler arasındaki tek fark bu Bilgidedir.
Hz. Musa Bilgeye diyor ki “ ilim almak için sana uyabilirmiyim.” Oysa Musa Mısırda sarayda yetişmişti. Matematik ve felsefe biliyordu. Cunku tüm dünyanın ilim merkezi Mısırdı. Anadolunun felsefecileri bile Eğitim almaya Mısıra gidiyordu. Peki neyin peşindeydi Hz Musa ? Yola çıktığı, hatta yanlış yaptıklarını anlayınca beraber geri döndüğü, ama Bilge kulu bulunca kaybolan yol arkadaşı kimdi ? Bilge kimdi ? Bilginin sahibi kimdi? Yorumlanmayan bilgi insanı isyan ettirir miydi ?Her insanın içsel yolculuğu bu 2 kişi ile değilmidir. Biri balığı taşıyan, kaybeden unutkan yanımız, diğeri olaylara muhatab olan ve yorumlayan yanımız.. (Kehf suresi 60-82)