SEFERİHİSAR’DA ARILARIN VIZILTISINDAN DAĞLAR VE BAĞLAR SES VERİR
“Halk, mevsiminde bu çamlara çıkıp bu balları kutulara toplar. Arta kalan ballar ki ağaçlarda kalıp bu vilâyetin arıları o çamlık dağlara düşüp balları taşıyıp ağaç kovuklarındaki yuvalarına götürüp külçe petek bal ederler ki yeryüzünde ‘Sığla ve Seferihisar balı’ diye meşhurdur…”
Sığla Sancağı’nda 150 akçe kaza ve nahiyesi 40 pare köydür. Şehri valide sultan hâssıdır, voyvodası hâkimdir. Kethüdayeri, yeniçeri serdarı ve a’yam vardır. Seferihisar derler, ama hisardan bir alâmet yoktur. Bu şehrin batısında gördüğüm üz bağlar içinde kale gibi kudretten kayalar vardır, sanki kalelerdir, o yüzden buraya Seferihisar derler.
Bu şehrin poyraz tarafında dört saat uzaklıkta Urla şehridir ki deryaya yakın boğaz yerdir. Beri tarafta da bu Seferihisar, Sığla Boğazı’na bir saat yerdir. Bu zikrolunan Urla Boğazıyla Sığla Boğazı arasından ta Çeşme Kalesi’ne varıncaya kadar on sekiz saatlik mesafe Çeşme Burnu’dur. Bu Seferihisar’da dört mahalle ve kiremitli, minaresi tuğlalı ufak tefek dört cami vardır: Mahkeme yakınında Müftü Efendi Camii, Tepecik Camii, Ulu Cam i ve Topraklık Camii. Bunlardan başka mescitler de vardır. Üç hamamı var, biri Kadı Hamamı ve Mahkeme Hamamı. Suyu ve havası hoştur. Ve yedi adet çeşmesi kapalıdır, suları tamamen kuyulardandır. Ama Hudâ hakkı için âb-ı hayattan nişan verir su kuyularıdır.
Bu şehrin dört tarafı havaleli bayırlardır. Şehri bir geniş çukur yerde olup ortasında nehir akar. Avlişe dağlarından toplanıp Sığla Kalesi yakınında Akdeniz’e karışır. Şehir toplam 1.200 kiremitli evli, bağsız ve bahçeli mamur kasabadır. Bağsız olmasının aslı bütün bahçelerinin içinde olan yüksek ağaçlara sarılmış üzüm ağaçlarıdır ki bağdan fazla mahsul verir. Zira sıkıntı çekip her sene bağları temizleyip çapalama kaydından kurtulm uşlardır.
Bu şehir kuşlarla, çınar, kavak, karaağaç, sakız, meşe ve ceviz ağaçları ile tezyin olmuş şehirdir ki bütün üzüm ağaçları bu ağaçlar üzere sarılmış bir çeşit bağdır. Her bir ağaçtan kırkar ellişer yük sulu şıralı üzüm elde edilir. Her salkımı dörder beşer okka gelir, lezzedi üzümü olur. Sığla Saneagı toprağının bütün bağları böyledir. Reayasının bir mahsulleri de bütün dağlarında olan çamlarda balısıra derler bir balı hâsıl olur. Bütün çam dallarında beyaz beyaz ve diş diş olup biter. Bu balı bu çamlarda bir çeşit kurtcağız hâsıl olup çam ların dallarını delik delik delip yer. Daha sonra bu kurtlar çam kabukları ve dalları üzere bal yapıp beyaz beyaz ballar dallar üzere bitişip kalır. Sonra reaya, mevsiminde bu çamlara çıkıp bu balları kutulara toplar. Arta kalan ballar ki ağaçlarda kalıp bu vilâyetin anları o çamlık dağlara düşüp balları taşıyıp ağaç kovuklarındaki yuvalarına götürüp külçe petek bal ederler ki yeryüzünde “Sığla ve Seferihisar balı” diye meşhurdur. Güzel kokusu misk ve ham am ber gibidir. Bu dağlarda arıların kanatları gürütosünden ve vızıltısından dağlar ve bağlar ses verir. Hazır helva gibi kurt ballarını arılar toplayıp kovanlar içre yirmişer ve otuzar gömeç balı olur. Gayet beyaz tülbent gibi saf balı olup ayan ve eşrafa hediye götürürler. Am a ağaçlarda kurtların yaptığı ballar gömeç değildir. Hem en diş diş olmuş kurt balıdır ki sanki macundur. Allah’ın emriyle yeryüzünde bu kurt balı bu Seferihisar dağlarına mahsusftrr. Bu dağlara Karadağlar derler, tam am en çamlı dağlardır. Ta kıble tarafına 8 saat Cuma kazası şehrine varınca o dağların çam larından Allah’m emriyle kurttan bal hâsıl olur çamlardır.
Bu Seferihisar’ın suyu ve havası gayet hoştur. Ve halkı da garip dostudur. Ve bu şehrin cümle evleri birbirinden seyrek bahçeli hanelerdir. Çarşı pazarı azdır, ancak 20 dükkândır. Ama haftada bir kere etraf nahiye köylerinden nice bin adam toplanıp büyük pazar olun Halkı gayet zenginlerdir, zira çok mahsulleri vardır. B ütün erkek ve kadınları çuka ferace giyerler. Taze civan yiğitleri Cezayir esvabı giyerler. Bu şehirde Halil Ağa, Serdar Muslu Beşe ve yeni serdar Veli Beşe ile vedalaşıp ve kılavuzlar alıp doğu tarafına dört saat ballı çamları ve arıları seyrederek buradan ayrıldık.
Kaynaklar: Evliya Çelebi b. Derviş Mehemmed Zilli, Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, Topkapı Sarayı Kütüphanesi Bağdat 306, Süleymaniye Kütüphanesi Pertev Paşa 462, Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Beşir Ağa 452 Numaralı Yazmaların Mukayeseli Transkripsiyonu – Dizini, (Hazırlayan: Yücel Dağlı- Seyit Ali Kahraman- Robert Dankoff), c . 9, İstanbul 2005, $.70, YKY; Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnâmesi: Kütahya – Manisa – İzmir – Antalya – Karaman – Adana – Halep – Şam – Kudüs – Mekke – Medine, (Hazırlayan: Seyit Ali Kahraman), 9. Kitap – 1. Cilt, İstanbul ,ل102 s. 144-146, YKY.