Yavuz Sultan Selim Han Nasıl Padişah Oldu?
“Asker çekip babamızın üzerine yürümek bize düşmez. Hakk ın katında ve halkın yanında zemmediliriz, belki de şiddetli azap görürüz”
Tarihçilerden bazıları Yavuz Sultan Selim H an’ın, babası Sultan İkinci Bayezid Han’ı tahttan zorla indirip yerine geçtiği konusunda bir görüş ileri sürmektedirler. Bu görüşün doğru olmadığı kaynaklarda açık ve net bir şekilde kaydedilmektedir.
Sultan İkinci Bayezid Han devrinin bilhassa son zamanlan hem iç hem de dışta çok çeşitli sıkıntıların baş gösterdiği bir zamana tesadüf etmektedir. Doğuda İran meselesi vardı ve Anadolu’yu baştan başa karışıklık içinde bırakmıştı. Yavuz Sultan Selim, şehzade olarak bulunduğu Trabzon’da, devletin bu durum unu görüyor ve babası ile görüşmek istiyordu. Fakat sultanın etrafında bulunan bazı devlet adamları onu asi gibi gösterip, babasıyla görüşmesine mani oluyorlardı. Bunun en büyük sebebi de Yavuz Sultan Selim’in devlet ve milletin işlerinde gösterdiği hassasiyete karşılık bazı devlet adamlarının rahatlarının bozulması ile yerlerini korumak endişesi idi. Bu durum böyle devam ederken Şehzade Selim, bir ara Kırım’a gitmişti. Kırım hanı kendisini teskin etmek istemiş ve şunları söylemişti:
“Böyle bir durumda vezirlerin ve kumandanların Şehzade Ahmed tarafına meyletmelerinden dolayı üzülmeyesin. Eğer dilerseniz, Tatar askerini size vereyim, varın bu büyük kuvvetlerle saltanatı devralın.”
Şehzade Selim, bu sözlere itibar etmedi ve şu karşılığı verdi: “Biz saltanat sevdası veya memleket talebi için o taraflara varmadık. Belki babamız yaşlı ve hasta ol duğu için, bütün işleri vezirlerine havale etmekle, din ve devletimizin düşmanlan her taraftan baş kaldırarak ihtilâllere ve halkın perişanlığına sebep olmuşlardır. Diğer kardeşlerim ise kendi hevâ ve heveslerine kapılıp gitmektedirler. Her birisi rahatına düşüp, düşmanlan def etmek gayretleri yoktur. Bizim kastımız ise devleti korumak ve saltanatın namusunu himaye eylemektir. Varıp babamızı ziyaret edip sıla edelim ve hem de bir miktar asker isteyip, isyankârların hakkından gelelim, dedim. Devlet adamları buna müsaade etmeyerek, taç ve taht töhmeti ile aramıza fitne soktular. Ortadan kaldırılmama karar verdiler. M ukadder ne ise o zuhur eder. Yoksa asker çekip babamızın üzerine yürümek bize düşmez. Hakk’ın katında ve halkın yanında zemmediliriz, belki de şiddetli azap görürüz.”
“Biz saltanat sevdasında veya memleket talebinde değiliz…”
SULTAN İKİNCİ BÂYEZİD’İN SALTANATTAN FERAGAT ETMESİ
“Bizim kastımız devleti korumak ve saltanatın namusunu himaye eylemektir…”
Bâyezid Han: “Oğlum Selim’i yerime nasbeyledim. Allah mübarek eyleye.” diyerek saltanattan feragat etmiştir. Bu vaziyet üzerine Sultan Selim gelip büyük bir hürmetle babasının elini öpmüş ve Osmanlı tahtına cülûs etmiştir (24 Nisan 1512 Cumartesi).
Sultan Bâyezid Han’ın vezirleri, Şehzade Ahmed’in padişah olmasını istiyorlardı. Çünkü Şehzade Ahmed, padişah olursa yine vezir olabileceklerini ve azledilmeyeceklerini düşünüyorlardı. Padişahın meyli de, yaşının büyüklüğü sebebiyle Şehzade Ahmed tarafında idi. Bu sırada Şehzade Selim’in ziyaret maksadı ile Kırım’a gitmesi, aleyhindeki devlet adamlarını harekete geçirdi. Bunlar Selim’in saltanat için hazırlandığım ileri sürdüler ve üzerine Rumeli Beylerbeyi Haşan Paşa’nm gönderilmesini sağladılar. Haşan Paşa muharebeye girmeyerek geri çekildi. Bunun üzerine padişahın bizzat Şehzade Selim’e karşı harekete geçmesi sağlandı. Ancak Rumeli akıncı ve sancak beylerinin istirhamlarıyla muharebeden vazgeçildi. Sarı Gürz diye meşhur Mevlânâ Nureddin ismindeki âlim, Şehzade Selim’e elçi olarak gönderildi. Şehzade Selim, onu çok iyi karşıladı. Tek düşüncesinin Safevî tehlikesinin ortadan kaldırılması ve böylece Sünnî Müslümanların korunması olduğunu, asla bir isyan içinde olmadığını bildirdi. Ayrıca:
“Padişah babamın istekleri benim başımın üzerinedir. Sağlığına duacıyım. Padişah pederimin sağ kaldığı müddet içinde kimseyi veliahd ilan etmemesini ve Rumeli’de bir eyaletin uhdemizde olmasını isteriz.” dedi. Sarı Gürz, durumu
padişaha bildirdi, o da şehzadesinin bu arzularını kabul etti. Yavuz’a, Rumeli’de Semendire Sancağı tevcih olunarak beratı gönderildi ve bu sancağa Alacahisar ve İzvornik sancakları ilâve edildi. Sonra da veliahd tâyin edilmeyeceğine dair bir ahidnâme verildi. Bu arada vezirler boş durmayarak, Şehzade Ahmed’e acele İstanbul’a gelmesi için haber gönderdiler. Şehzade Ahmed Maltepe’ye kadar geldi ise de ordu, İstanbul’a girmesini istemedi. Sultan tarafından da şehzadeye, sancağına dönmesi emredildi. Bu hadiseler, diğer taraftan Şehzade Selim taraftarlarını da harekete geçirmişti.
Sultan İkinci Bâyezid Han, meselenin daha fazla büyümesine mani olmak için oğlu Selim’i İstanbul’a davet etti. Şehzade Selim, 19 Nisan 1512’de İstanbul’a geldi. Üç yaş büyük olan ağabeyi Korkud, kendisini karşılayarak tebrik etti. Bundan sonra Şehzade Selim, Yenibahçe’de kendisi için kurulan çadıra geldi. 24 Nisan 1512’de babası Sultan Bâyezid’in huzuruna çıkarak elini öptü. O da:
“Oğlum, sana saltanat için saadet diliyorum ve senin iyi şartlar altında vazifeye başlaman için dua ediyorum. Büyük işaretlerden anladık ki, bu saadet kardeşlerinden önce sana nasipmiş.” diyerek onu tebrik etti. Bundan sonra Yenibah- çe’deki otağına geçen Yavuz’a burada bütün devlet ricali biat ettiler. Yavuz, kendi aleyhine faaliyette bulunmadıkları sürece, kardeşlerine dokunmayacağı ve onlara vazife vereceği hususunda da babasına söz verdi.
Yavuz Sultan Selim H an’ın tahta çıktığı günlerde yeniçeriler birtakım karışıklıklar çıkardılar. Saltanatının ilk günlerini huzursuz geçirmek istemeyen Yavuz Sultan Selim Han, cülûs bahşişini arttırmak isteyen yeniçerilerin bu isteğini geri çevirmedi ve bu seferlik kabul edip bahşişi verdi. Fakat bunun hesabını daha sonra soracağına kendi kendine söz vermekten geri kalmadı. Yavuz Sultan Selim Han, babası Sultan ikinci Bayezid H an’ı, yılda iki milyon akçe tahsisatla -otem؛)l ka’ya, büyük hürm et göstererek maiyetiyle beraber yolcu etti. Hatta Topkapı Sarayı’ııdan Edirnekapı surlarına kadar, babasını götüren arabanın yanında yaya olarak gitti ve ancak, babasıntn: “Oğlum artık devletin sana ihti- yacı var, geri dön.” demesi üzerine geri döndü. Sultan İkinci Bayezid Han, 26 Mayıs 512 ل’de yolda vefât edince cenâzesi İstanbul’a getirildi ve Bâyezid Camii yanına defnedilip üzerine türbe yapıldı.
Kaynaklar: Solakzâde, Tarih; Nişancızâde Mehmed Ramazan, Mir’ât-I Kâinât, ١١, İstanbul 1290; Çerkezler Kâtibi Yusuf, Târih-i Sultan Selim Han, Sül. Ktb., Esad Ef. Ks., nr. 2146; Hanivaldanus Anonimine Göre Sultan Bâyezid-i Velî, Yay. Richard ۴. Kreutel, tere. Necdet öztürk, Istan- bul 1997; Keşfî, Selimnâme, Sül. Ktb., Esad .؛E Ks., nr. 2147; lbn-i Kemâl, Tevârih-i Âl-i Osman, IX. Defter, Mil- let Ktb., Ali Emîri Ks., nr. 29.