Anasazi
ortak oturma yeri (ya da “pueblo”) kurmuşlardır.
Bunlardan kalan yıkıntıların en eskileri Arizona, Colora
do, New México ve Utah eyaletlerinin birleştikleri Four
Corners bölgesindedir. En yaygın olduğu dönemde
Anasazi uygarlığı, New Mexico’nun büyük bölümüne,
Arizona’nın kuzey kesimine, Colorado’nun güneybatı
sına ve Utah’ın büyük kesimine yayılmıştır. Bu bölge,
boyut olarak günümüzdeki Fransa kadar büyük olmak
la birlikte, su bulunan yerlerde kurulmuş köyler arasın
da büyük ıssız alanlar uzanıyordu.
Kökenleri.iAnasazi uygarlığının, çok eski tarihlerde Ku
zey Amerika’nın batısında yaygın olan çöl uygarlığının
tarıma dayanmayan temeli üstünde yavaş yavaş gelişe
rek, bu uygarlığı aştığı sanılmaktadır; ama bu geçişle il
gili kesin bulgular henüz ele geçirilememiştir. Bir başka
varsayıma göre, Anasazi uygarlığı İ.Ö. yaklaşık 100-I.S.
1400 arasında doğu-orta Arizona’nın ve batı-orta New
Mexico’nun dağlık bölgelerinde gelişmiş eski bir yerle
şik tarımcılar ve çömlek üreticileri uygarlığı olan Mogol
len uygarlığından türemiştir. Bu varsayım da tam olarak
kanıtlanamamış olsa da, Mogollonlar ile Anasaziler ara
sında ticaret ve kültür alışverişi olduğunu gösteren pek
çok bulgu vardır.
Sepet yapıcılar.
Henüz kesin kanıtları bulunamamakla
birlikte, arkeologlar Anasazi uygarlığının bir başlangıç
evresi olduğunu varsaymışlar ve buna önce “sepet ya
pıcılar I dönemi”, daha sonraysa “Arkaik dönem” adını
vermişlerdir. Bu dönemin, tarım öncesindeki çömlek
çiliğin bulunmadığı, sepet yapıcıların göçebe avcılık ve
toplayıcılıkla geçindikleri dönem olduğu sanılmaktadır.
Sepet yapıcılar l’in varsayım niteliğinde olmasına
karşılık, sepet yapıcılar II konusunda açık bilgiler vardır.
Uygarlıklarıyla ilgili yerleşmelerde hünerle örülmüş se
petlerden çok sayıda bulunduğu (mağaralar olağanüstü
kuru olduğu için, sepetlerin çoğu iyi korunmuştur) için
“sepet yapıcıları” diye adlandırılan bu insanlardan ayrı
ca, torbalar, sandaletler, yukka ipliğinden dokunmuş
ağlar, vb. pek çok eşya günümüze kalmıştır. Erkeklerin
ki dokunmuş şeritlerden, kadınlarınki iplikten dokun
muş kısa etekliklerden oluşan dar giysiler giyen bu dö
nemdeki yarı-göçebe sepet yapıcıların, ok ve yayı bil
medikleri, ama geyikleri ve küçük hayvanları esnek bir
sopadan yapılmış hafif mızrak ve ciritlerle avladıkları,
ayrıca hayvan yakalamada çok çeşitli ve özgün ağlar,
tuzaklar kullandıkları anlaşılmıştır.
Sepet yapıcılar bu dönemde birtür kabak ve bir mısır
çeşidi yetiştirmeye başlamışlardı. Dayanıklı olmayan
malzemeden yapılmış basit korunaklarda ya da derin
olmayan mağaralarda (ya da kaya oyuklarında) oturu
yorlardı. Bazıları çanak biçiminde çöküntülerin içine,
ağaç kütüğünden ve çamurdan daha dayanıklı konutlar
yapmışlardı. Tarımdan elde ettikleri yetersiz ürünü, ül
kede düzenli aralıklarla avlanma ve toplama seferlerine
çıkarak destekliyor, sefere çıktıkları zaman zenginlikle
rini oluşturan eşyaları ve yedek yiyeceklerini, mağara
ların kuru zeminlerine kazdıkları depo olarak kullanılan
çukurlara saklıyorlardı. Bu çukurlar, eşya ve besin de
polamanın yanı sıra, yanlarında eşyalarla ölülerin gö
mülmesinde- de kullanılıyordu. Bazı çukurlarda sepet
yapıcıların farkına varmadan bir tür mumyalama işlemi
uygulanmış oldukları saçlı, kurumuş etleri kemiklerine
yapışmış iskeletler bulunmuştur.
Sepet yapıcılar III (İ.S. 400-700) döneminde, bu
halkların toprakları genişlemişti; derin olmayan çukur
ların içine yapılmış evler ve çömlekler gibi, çok sayıda
yeni eşya kullanmaya başlamışlardı. Fasulye ve yeni mı
sır çeşitlerinin ekilmeye başlanmasıyla, tarım ürünleri
beslenmelerinde daha önemli yertutmaktaydı. Tarımın
yaşamlarında daha büyük rol oynamaya başlamasıyla,
köylerde yerleşik bir yaşama geçmişlerdi. Dönemin
sonlarında mızrağın yerini, ok ve yay almıştır.
Pueblo halkı.
Pueblo uygarlığı, sepet yapıcıların uygarlı
ğı içinden gelişmiş ve aynı temel yaşama biçimini sür
dürmüş, ama bu uygarlığı yeni buluşlarla geliştirmiş ve
yabancı uygarlıklardan alıntılar yapmaya başlamıştır.
Pueblo I ve Pueblo II dönemleri (700-1100), Anasazi
uygarlığından, daha sonraki bu uygarlığın en parlak dö
nemine geçişte, bir geçiş aşaması oluşturmuştur.
Önemli gelişmeler arasında pamuklu giyeceklerin kul
lanılmaya başlanması, taştan yapılmış, ikinci bir katı bu
lunan katlı evlerin yapılması, duvarların kerpiçle örül
mesi, çömlekçiliğin kusursuzlaşması sayılabilir. Bu dö
nemde Pueblo halkı, çok katlı ev yapmayı da denemiş
tir; ama genel eğilim tek katlı, çok odalı, taştan ve kerpiç
sıvalı evlerden oluşan pueblolara doğrudur. Eski çukur
evler bazı bölgelerde varlığını sürdürmüş, başka yerler
deyse Kiva adı verilen tören odalarına dönüştürülmüş
tür. Genellikle köyler, dik yamaçlı yüksek yaylalarda ya
da kanyonların kenarlarında kurulmuştur. Çömlekçili
ğin iki genel tipi vardır: Çizgi demetleri bir araya getirile
rek sarmal biçim verilen mutfak eşyaları; beyaz fon üs
tüne siyah desenli süs eşyaları.
Pueblolar, gelişmelerinin doruk noktasına Pueblo İli
döneminde ulaşmışlardır (1100-1300). Bu dönemde
Anasazilerin sanat ve mimarlıktaki başarıları en üst dü
zeye yükselmiştir. Beyaz üstüne siyah ve sarmal çöm
leklerin en güzel biçimlerine Pueblo III döneminde
rastlanır; ayrıca bu dönemde turuncu ve kırmızı fon üs
tüne siyah beyaz desenli çokrenkli çömlekler de ortaya
çıkmıştır. Gene bu dönemde, Güneybatı Kaliforni
andaşlar bulmuştur. Ama bunun bazı istisnaları da var-
dır:Fransız anarşisti Pierre-Joseph Proudhon’un düşün
celeri, Fransız işçi hareketini önemli ölçüde etkilemiş
tir: Bâkunin’iri görüşleri, İsviçre’nin Jura bölgesindeki
saatçiler arasında* oldukça yayılmıştır. Bununla birlikte
anarşizm, en büyük etkiyi, hem 1917 sırasında hem de
daha önce birçok anarşist grubun katıldığı devrim hare
ketlerinin yaşandığı Rusya’da göstermiştir.
Anarşizmin iki önemli kuramcısı da Rustur: Halk
devrimini savunması önemli etkiler yapmış olan Baku-
nin; yazıları anarşist-toplumcu görüşün bazı yapıcı yan
larını ortaya çıkarmış olan prens Kropotkin. İspanya ve
İtalya’da da güçlü anarşist hareketler gelişmesine kar
şın, anarşistler yalnızca iki durumda toplumsal idealleri
ni uygulama fırsatını bulmuşlardır: Rusya’da 1917-21
arasındaki iç savaşta (Bk. RUS DEVRİMİ, 1917), Ukray
na’da Nestor Mahno önderliğindeki köylü hareketi,
anarşist ilkeleri uygulamaya çalışmıştır; 1936-39 arasın
daki İspanya İç Savaşı sırasında, anarşizmin Katalonya
ve Andaluçia bölgelerinde önemli tetkisi olmuştur. Ne
var ki, bu sınırlı denemelerden sonuç alınamamıştır.
ABD’de de anarşizmin etkisi, bazı [Avrupalı göçmen
topluluklarıyla sınırlı kalmış, ama ABD radikalizminin
çarpıcı temsilcilerinden Emma Goldjman’ın ortaya çık
masını sağlamıştır.
;
Anarşizm gerek öğreti, gerek örgüt disiplinlerini ilke
lerine aykırı saydığından, çok çeşitli Yorumlamalara ko
nu olmuştur. “Anarşist komünistler”, sosyalizmin bir
çok ortakçı ilkesini paylaşmışlar, ama bunların yerel
topluluklarda gerçekleştirileceğini savunmuşlardır.
Anarşist-sendikacılık anarşist düşünceleri modern sa
nayi koşullarına uyarlamaya çalışmış, fabrikaların, sa
hipleri ya da yöneticileri yerine, yeniden oluşturulacak,
toplumun yapı taşları olan işçi sendikalarına bağlı çalı
şanlar tarafından yönetilmeleri gerektiğini savunmuş
tur. Romancı Le,on Tolstoy da bir çeşit hıristiyan anar
şizmi oluşturarak, devleti dinsel temellerde reddetmiş
tir. Anarşist bireycilerse, bireysel kişiljğin egemenliğini
savunmuşlardır.
Yaygın inancın tersine, terörizm, anarşist kuramın ya
da uygulamanın ayrılmaz bir parçası olmamıştır. Bu
nunla birlikte bazı anarşistler, “eylemsel propaganda”
adını verdikleri terör hareketlerine ve devlet memurları
ile mal sahiplerine karşı suikast eylemlerine’girişmişler-
dir.
‘
İspanya dışında, anarşizm, ö rg ü tl ü ;b i r j h a re ket olarak
Rus Devrjmi’nden sonra ortadan kalkmi;ştır..Ama anar
şist düşünceler varlıklarını sürdürmüşlerdir. 1960 ve
1970’lerde, “Yeni Sol” akımlar, anarşist kuramrözellik-
le Kropotkin’in yapıtlarından yeniden keşfetmiş ve ken
di ortakçı, bürokrasi karşıtı hareketleri için esin almışlar-
. dır. Ayrıca, marksçt sosyalizmin eleştirilpnesinde, anar
şist ilkelerden yararlanmışlardır.