ORTAÇAĞ SONU VE XVI. YÜZYIL
Ortaçağ sonu edebiyatı, şövalyelerin ve kent toplumu
nun yükselişini yansıtır. Sebastian Brant ve Johann Baptist Fischart gibi yazarlar kent toplumunun yüksek yaşam düzeyilni alaya almış ve’yerjnişlerdirJHans Sachs’ın sayısız oyununda, efsanesinde ve peri masallarında bu dönemin kaba mizah anlayışı gözlenir. Bu dönemde halk edebiyatı gelişti, çocuk kitapları, romantik şiirlerin basit düzyazı metinleri çokça okundu. Till Eulenspie- gel’in pek süslü maceraları gibi önemli folklor yapıtları kaleme alındı. Faust efsanesi bu dönemde birkaç ayrı metin halinde yazıldı. Sadece edebiyat araştırmalarıyla ilgilenen meister- singer’lerin elinde şiir, kafiyeli, dizeleri mekanik biçimde birleşen dejenere bir şiire dönüştü. Bununla birlikte düzyazı, anlatım niteliği ve üslup bakımından üz- tün bir düzeye ulaştı ve büyük bir gelişme sürecine girdi. Daha önce düzyazının gelişmesine katkıda bulunan Johannes von Telp (Bohemya Köylüsü, 1400) gibi Meister Eckhart ve Johannes Taueler de bu gelişme sürecinde önemli rol oynadılar. Martin Luther’in Incil çevirisi ve güzel dinsel şarkıları Alman kültürünü büyük ölçüde etkiledi. Bununla birlikte, hümanist Ulrich von Hutten ve Johannes Reuch- lin’in (1455-1522) dönemin en büyük yapıtları sayılabilecek Latince çalışmaları Avrupa Rönesansinmjgeliş- mesinde olumlu rol oynadı. Reform, bu şair ve aydınları dinsel muhalefette taraf olmaya zorladı ve bunun sonucunda da yeniklasik ilkelerin Alman
şiirine yerleşmesi XVII. yy’a ertelendi. XVII. YÜZYIL Bu dönemin yazarları, «Almanca komşu ülkelerin dilinden üstün bir dil değilse bile en azından onlar kadar yetkin bir dildir» düşüncesini takıntı haline dönüştürdüler. Bu yüzden, arı bir dil ve doğru dil kuralları oluşturmak için Akademiler (Sprachgesellschaften) kuruldu. Edebiyatta yeniklasik akımın kurallarını ilk defa Martin Opitz belirledi (1624). Tiyatro alanında, tarajediyle komedi çok ciddi biçimde birbirinden ayrıldı. Andreas Gryphi- us ve Daniel Caspar Von Lohenstein trajedilerinde Seneca’yı örneksediler. Şiirde, soneler ve oniki heceli dizeler tercih edildi. Cesur imgeler, müzik efektleri ve akıllıca sözcük bileşimleriyle Almanca zenginleştirildi. XVII.yy’da yetişen sayısız şairin en önemlileri Paul Fleming (1609-40), Gryphius ve Christian Hoffman von Hofmanns – Woldau’dur (1617-79). Bu dönemde çok sayıda roman yazılmışsa da bunların hepsi de unutulmuştur; sadece Hans Grimmelshausen’in mizah ve renkli bir gerçekçilikle dolu yapıtları tazeliğini bir ölçüde korumaktadır. Yakob Böh m e’yse, XVII. |yy’ın mistik yazarlarını etkilemiştir. XVIII. ve XIX. YÜZYILLAR XVIII. yy’ın ilk yarısında, tiyatro alanında, şiir teorisi ile katı Fransız klasizmi, dinsel epik şiirin oluşumu konusunda birbirlerine ters düştüler. Yaratıcı üretim aşamasındaysa, her iki anlayış da yetersiz kaldı. Trajedi kavramına yeni bir bakış açısı getiren Gotthold Lessing düşülen anlaşmazlığın anlamsızlığını eleştirdi, saray trajedisinin yerine burjuva dramını geçirdi ve yaratıcılığı nedeniyle William Shakespeare’e benzetildi. Lessing’in Min- na von Barnhelm’\ (1767), Alman komedisinin hâlâ aşılamayan örneklerinden biridir; Nathan den Weise (Akıllı Nathan, 1779) adlı yapıttaysa Lessing herkesi dinsel hoşgörüye çağırır; Lessing eleştiri yazılarında duru ve güçlü bir düzyazı üslubu oluşturmuştur. Christoph Martin Wieland, dile ziaırafet ve oynaklık kattı ve yapıtlarını ince bir alayla renklendirdi. Oberon (1780) Wieland’in en tanınmış epik manzumesi, Agat- hon’sa (1776) kendi yaşamından kesitler verdiği coşkulu bir öykü derlemesidir. Friedrich Gottlieb Klops
tock Odes’ de (Odlar, 1771) dinamik anlatımlı yeni bir şiir dili yarattı. Dinsel coşkusu ve yurtsever yaklaşımlarıyla yeni yeni ortaya çıkan Sutrm undDrangakımı kuşağını etkiledi. Sturm und Drang (1770-85). Özgün dehadan yola çıkan bu akım, şiire güçlü |tutkuları soktu ve Shakespeare’in oyunları ve basit halk şarkılarında yeni modeller örneksedi. Gottfried von Herder, aralarında Johann Wolfgang von Goethe ve Friedrich Wilhelm Joseph von Schiller’in de bulunduğu genç yazarlara bu fikirleri aşıladı. Bu akımın ilk romanı, Goethe’nin Genç Werther’in Acıları (Die Leiden des Jungen Werthers) adlı yapıtıdır. Bu dönemde, Alman romantizminin edebi hedefi, tutkuyu, geleneksel yöntemden farklı biçimde sunmaktır. Bununla birlikte, Gothe, daha sonraları, disiplinli çalışması sayesinde başarılı yapıtlar verdi: Wilhelm Meister’injÇıraklıkYılları (Wilhelm Meisters Lehrjahre, 1795) adlı romanında kendi yaşamından kesitler vardır. İkinci Altın Çağ. Weimar’da, XIX. yy’da, Goethe ve Schiller birbirlerine destek olarak yaptlıkları ustaca çalışmalarla gelecek kuşaklara eşsiz örnekler hazırladılar. Güttükleri amaç, eski klasik geleneği Alman romantizmiyle bütünleştirmekti. Jena’da, mistik romancılar August Wilhelm ve Friedrich von Schlegel, mistik yazar Novalis ve şair Ludwig Tieck ilk romantik grubu oluşturdular. Aralarında Achim ve Bettina von Arnim, Clemens Brentano, Joseph, Freiherr von Eichendorff ve Ernst Theodor Amadeus Hoffman gibi ünlü lirik şairler ve yazarların da bulunduğu Berlin ve Heidelberg grupları bunu izledi. Jacob ve Wilhelm Grimm, erken dönem Alman edebiyat geleneğine olan ilgilerini sürdürdüler. Bu dönemin başka iki yazarı ayrı özellikler sunar; modern duyarlılıkla eski Yunan biçimlerinin sentezini gerçekleştiren şair Friedrich Hölderlin; bir karmaşa biçiminde gördüğü dünyayı tutkulu dramlar ve güçlü kısa öykülerle anlatan Heinrich Ivon Kleist. Romantizm sonrası. 1830’dari sonra Alman ddebiya- tı’nın büyüme dönemi bitti. Biedermeir şairleri adıyla anılan sanatçılar aile gerçeğine ve saf ve sevimli yaradılışı işlemeye yöneldiler. Bu yönelim yeni politik seçimler ve gerçekçi dış yapıyla birlikte Heinrich Heine’nm şiirlerinde yer aldı. Aralarında Karl Marx ve Cari Schurz’un da bulunduğu birçok yazar 1848 devrimin- den sonra cezaevlerine gönderildi. XIX. yy’da Goethe ve Schiller’in sunduğu biçimler edebiyata egemen oldu: Şiirde, folk şarkılarından alınan Lied; tiyatroda tari
sel trajediler; düzyazıda, doğaüstü olaylar üzerine kurulu öyküler olan novella başarı kazandı. Annette Elisabeth von Droste – Hülshoff ve Eduard Mörike önde gelen şairlerdi; drama alanında FranzGrilIparzer ve Christian Friedrich Hebbel; öyküdeyse Jeremias Gotthelf, Gottfried Keller, Conrad Ferdinand Meyer, Wilhelm Raabe, Adalbert Stifter ve Theodor Storm başarılı oldu. Georg Büchner, bu kuşağın dışında kaldı, Woyzeck (1850) gibi oyunlarda burjuva değerleri reddederek modern üsluptaki gelişimeyi benimsedi. Georg Wil- belm Friedrich Hegel ve Arthur Schopenhauer’in idealist felsefesini reddeden Friedrich Wilhelm Nietzsc- he’nin düşünceleri XX. yy’ın ilk döneminde Alman düşüncesini etkiledi. XX. YÜZYIL Alman gerçekçiliği, güçlü bir romantik gelenekten geldiği için, 1885’ten sonra Gerhart Hauptmann ve Arno Holz’un tanıttığı natüralizm şok etkisi yaptı. Hauptmann, natüralist kuramın keskin kurallarının üstesinden gelmeyi bildi ve inandırıcı drama karakterleriyle melankolik oyunlarına bir Viyana ruhu kattı. Sembolizm, 1900’lerde, Stefan George, Rainer Maria Rilke ve Hugo von Hofmannsthal gibi şairler sayesinde natüralizme tepki olarak doğdu. Modern dünya edebiyatının en güzel şiirlerinden bazılarını bu şairler yazdı. Anlatımcılık, 1910-1925 arasında etkinlik gösteren belli şairlerin üsluplarını belirten bir terimdir. Savaştan önce, Gottfried Benn, Georg Trakl ve Georg Heym gibi şairler biçim denemeleri yaptılar. Birinci Dünya Savaşı’ nın sonuna doğru ve Alman Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında tiyatro yazarları, Georg Kaiser ve ErnstTollertiyatro- da devrim yapmaya çalıştılar. Bu dönemde, Prusya aristokrasisi ve Berlin orta sınıfı alt tabakasının tarihçisi Theodor Fontane’nin arı gerçekçiliği, Hermann Beach, Alfred Döblin, Thomass Mann ve Robert Musil’in epik denemeleri sayesinde öykü’gelişti. Bu yazarlar dönemlerinin toplumsal, entelektüel i ve duygusal sorunlarını ortaya koydular ve Marcel Troust ya da James Joyce’un anlatım tekniklerini kullandılar. Naziler döneminde edebiyat. Modern Alman edebiyatını naziler acımasız bir baskı altına aldılar. Birçok yazar, 1933’ten isonra cezaevlerine gönderildi ve bunların çoğu savaştan sonra evine dönemedi. 1945’te Almanya kültürel bir açlık içindeydi. Dış dünyayla bağlantıları yeniden kurmak gerekiyordu ve reddedilen ya da durdurulan çalışmalar yeniden elden geçirilmeliydi. Sadece birkaç iküçük düzyazı yapıtıyla tanınan Franz Kafka, büyük bir romancı olarak kendini kabul ettirdi. En iyi oyunlarını hapiste yazan Bertolt Brecht, klasik modern bir yazar olarak tanındı. Epik tiyatro kuramı ve yabancılaştırma temasını, 1950’lerde Alman tiyatrosunu temsil eden Friedrich Dürrenmatt ve Max Frisch uygulamaya koydu. İkinci Dünya Savaşımdan sonra Alman edebiyatı. Savaş sonrası dönemi edebiyatında, üsluplar ve düşünce biçimleri çeşitlendi. Batı Almanya’nın savaştan sonraki edebiyatı, Grup 47 çevresinde yeniden dirildi. Bu gruptan olan, Heinrich Böll, Günter Grass ve Uwe Johnson savaş sonrası dönemin önde gelen edebiyatçıları oldular. Grup 47 yazarlarının yanı sıra çeviri aracılığıyla uluslararası okur kitlelerine ulaşan yazarlar da oldu; şairlerden İngemorg Bachmann ve Paul Celan; oyun yazarlarından Peter Weiss ve Peter Handke; Doğu Alman romancı Christa YVoif. Almanya’nın birleşmesi, doğudaki diğer yazarların da Batılı okurlara ulaşacağı müjdesini vermektedir.