Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye
Osmanlı Devleti’nde Mecelle hazırlanmadan önce kadılar, fikıh ve fetva kitaplarına bakarak hüküm veriyorlardı. En meşhur fikıh kitabı Şeyhülislam Molla Hiisrev’in (vefatı 1480), Dürerü’l-Hükkâm fi Şerhi Gureri’l-Ahkâm isimli kitabıdır ki İbrahim Halebî’nin (vefatı 1549) Mülteka’l-Ebhur isimli eseri ile birlikte mahkemelerde bir kanun kitabı olarak kullanılmıştır.
Tanzimat Fermam’mn ilanından (1839) sonra hukuki, iktisadi, siyasi sebeplerin, birçok sahada olduğu gibi hukuk sahasında da yenilikler yapılmasını gerektirmesiyle, Osmanlı Devletinde yeni kanunlara – Mecelle-i Ahkam-ı Adliye’ye ihtiyaç duyulmuştu. Mahkemelerin çeşitlenmesi ve mahkemelerdeki hâkimlerin yetersiz kalması yeni kanun kitaplarının hazırlanmasına olan ihtiyacı iyice ortaya çıkarmıştı.
Yapılması gereken, klasik fıkhın, zamanın doğurduğu ihtiyaçları karşılayacak şekilde düzenlenmesi ve kanunlaştırılmasıydı. İşte Mecelle, bu ihtiyacı karşılamak için hazırlanan bir Medenî Kanun olmaktadır. Mecelle ile o zamana kadar âlimlerin çalışmalarına bırakılan hukuk sahası, padişahın irâdesine dayandırılarak, resmen kanun haline getirilmiştir. Mecelle, kanunlaştırmada ilk olmakla beraber, ihtiva ettiği hükümler yeni vazedilmiş değildir. Bu hükümler, o zamana kadar uygulanmakta olan İslâm Hukuku’nun bir bölümünün kanunlaştırılmasından ibarettir.
Mecelle Nedir?
Lügatte; küçük hacimli kitap, dergi manalarına gelen mecelle kelimesi, fıkıh ilminin muameleye âit olan kısmına dâir 1869-1876 yılları arasında Ahmed Cevdet Paşa başkanlığında İlmî bir heyet tarafından hazırlanan Osmanlı Medenî Kanunu’nun da ismidir. Asıl ismi “Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye”dir. Avrupalılar Mecelle’ye, “Osmanlı Devleti’nin Mülkî Kanunları” ismini vermişlerdir.
Mecelle Cemiyeti’nin Kuruluşu
Âli Paşa ve Kabûlî Paşa Fransa’da Birinci Napolyon zamanında (1804’te) hazırlanan Fransız Medenî Kanunu’nun tercüme edilerek Osmanlı Devleti’nde de uygulanmasını istiyorlardı. Buna karşılık Rtişdi Paşa, Fuat Paşa ve Ahmed Cevdet Paşa İslam Hukuku’nun bir dalı olan Hanefî fıkhının kanunlaştırılması gerektiğini söylüyorlardı. Neticede bu fikir kabul edildiğinden Mecelle Cemiyeti kuruldu. Eli kıymedi hukuk âlimlerinin (fakihlerin) katıldığı bu cemiyet oıı dört-on beş kişiden oluşuyordu. Mecelle Cemiyeti, Osmanlı Devleti’nin en mühim kanunlarından biri ve aynı zamanda fikir hayatının muh- teşem bir âbidesi olan “Mecellei Ahkâm-ı Adliye”yi hazırladı. Mecel- le’nin esas kıymeti kendi nıilletimizin ve kültürümüzün eseri olmasıdır. Mimar Sinan’ın Selimiye’si, Fuzuli’nin .ı’nav؛}l Kâtip Çelebi’nin kitap- lan gibi ne kadar iftihar edilmeye layık eserlerimiz varsa Ahmed Cevdet Paşa ve arkadaşlarımı! ؛^’elleceM de hukuk alanında varlığı ile övünmemiz gereken güzîde bir şaheserdir.
Ahmed Cevdet Paşa Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye ile ilgili şu mütalaayı nakleder:
“Avrupa’da ilk önce tedvin edilen (yapılan) kanunname, Roma Kanunnamesi’dir ki, İstanbul’da bir ilmî cemiyet tarafından yapılmış idi. Avrupa kanunnamelerinin esasıdır ve her tarafta meşhur ve muteberdir. Fakat Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye’ye benzemez. Aralarında pek çok fark vardır…
Avrupa kanuncularından olup Mecelle’yi inceleyen ve Roma Kanunnamesi ile karşılaşürıp ikisine de sadece birer insan eseri olarak bakan bir zat dedi ki: ‘İlmî bir cemiyet vasıtası ile iki defa kanun yapıldı, ikisi de İstanbul’da oldu. İkincisi tertip ve intizamı ve içindeki meselelerin güzel bir şekilde düzenlenmesi ve birbirine bağlanması bakımından öncekine göre tercihe lâyık ve üstündür. Aralanndaki fark, insanın o asırdan bu asra kadar medeniyet âleminde kaç adım atmış olduğuna bir ölçüdür.”
Mecelle’nin Kitapları
Mecelle, İslam hukukunun sadece muamelât kısmını, Hanefî fıkhına dayanarak izah eden, 1851 madde ve 16 kitaptan meydana gelen kanun mecmuasıdır. Mecelle Cemiyeti ilk olarak fıkıh ilminin muamelât kısmının bel kemiği sayılan “Kavâid-i Külliye”yi hazırladı. Bu kavâid yüz maddedir ve ilk maddesi ilm-i fıkhın tarifini yapar. Bunu takiben 303 maddeden meydana gelen ve Mecelle’nin ilk kitabı olan “Kitabü’l-Büyu‘” hazırlanıp, Şeyhülislamlık ve diğer ileri gelen hukukçuların incelemesine sunuldu. Bu kitap, gelen değerlendirmeler neticesinde lüzumlu düzeltmeler yapılarak, Mecelle’nin hazırlığı ve metodundan bahseden bir “Esbab- ı Mucibe Mazbatası” ile birlikte padişaha arz edildi ve tasdik edilerek 1869’da yürürlüğe girdi. Daha sonra sırasıyla: “Icâre”, “Kefâle”, “Ha- vâle”, “Rehin ve Vedia”, “Emâ- nât”, “Hibe”, “Gasb ve îtlaf”, “Hacr, İkrah ve Şufa”, “Şirket”, “Vekâlet”, “Sulh ve İbra”, “İkrar”, “Da’vâ”, “Beyyinât ve Tahlif’ ve “Kazâ” kitapları yürürlüğe girdi. Böylece toplam 16 kitap yürürlüğe girmiş oldu.
Mecelle’nin Uygulandığı Yerler
Mecelle; Arnavutluk, Bosna- Hersek, Irak, Suriye, Yemen, Ü rdün, Lübnan, Kıbrıs, Filistin ve İsrail’de uygulanmıştır. Bu devletler, bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra da uzun süre Mecelle’yi uygulamaya devam etmişlerdir. Mecelle; Irak, Tunus, Fas, Karadağ, Bulgaristan gibi devletlerin medenî kanunlarına kaynaklık etmiştir. Bunun dışında İsrail, Lübnan, Mısır, Suriye gibi bazı ülkelerin kanunlarında Mecelle’nin tesiri apaçık görülmektedir. Mecelle; Fransızca, İngilizce, Almanca, Rumca, Boşnakça, Bulgarca, Arapça, Urduca ve Malayca- ya da çevrilmiştir.
Meceile’nin Yürürlükten Kaldırılması
Mecelle Cemiyeti on altıncı kitaptan sonra çalışmalarına devam etti. Bu çalışmaların en mühimlerinden muhakeme usûlüne dâir 300 maddelik kanun lâyihası, 1879 tarihinde neşredildi. Cemiyet, 1888 yılında ihtiyaç görüldüğünde tekrar toplanmak üzere tatil edildi. II. Meşrutiyetim ilânından (1908) sonra hukuk sahasında yapılması hedeflenen reformlar arasında Meceile’nin eksik kısımlarının tamamlanması ve kırk yıllık uygulamanın ardından ihtiyaç duyulan değişikliklerin yapılması da vardı. Bunun için Adliye Vekâletince bir medenî kanun komisyonu kuruldu (1916). Ancak bu komisyon, çalışmalarını tamamlayamamış ve Mecelle’de beklenen değişiklikleri gerçekleştirememiştir. Benzer bir teşebbüs Cumhuriyet’in ilk yıllarında da görülmüş, fakat bu esnada yeni Türk devletinin hukuki yapısının Avrupa kanunlarına dayanması gerektiği yönünde bir kanaat değişikliği ortaya çıkmıştı. Sonuçta Adalet Bakanı Mahmud Esat (Bozkurt) tarafından Mecelle ta’dil komisyonlarının çalışmaları durdurularak İsviçre Medenî Kanunu’nun alınması faaliyetlerine hız verilmiş ve tercüme edilen İsviçre Medenî Kanunu 17 Şubat, Rorçlar Kanunu 22 Nisan 1926’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiştir. Her iki kanunun 4 Ekim 1926’da yürürlüğe girmesiyle Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye yürürlükten kaldırılmıştır.
Meceile’nin Bazı Şerhleri
Mecelle hakkında, hazırla- nışından günümüze kadar birçok çalışmalar yapılmış yapılmaktadır. Meceile’nin şerhlerinden bazıları şunlar
Ali Haydar Efendi, Dü- rerü’l-Hukkâm Şerhu Mecelleti’l-Ahkâm. Bu şerh, Fehmî el-Hüseynî tarafından Arapça’ya tercüme edilmiştir. Mesud Efendi, Mir‘ât- Mecelle; Âtıf Efendi, Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye Şerhi; S. Hafız Mehmed Zi- yaeddin, Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye Şerhi;Hacı Reşid Paşa, RûhuTMecelle; Muhammed Hâlid Attâsî, Şer- hu’l-Mecelle