Yemen’de Eğitim Seferberliği Nasıl Gerçekleşti?
Orta D oğu’da; Umman Denizi, Aden Körfezi ve Kızıldeniz’le çevrili, Umman’ın batısında, Suudi Arabistan’ın ise güneyinde yer alan Yemen, bir zamanlar Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde bulunuyordu. “Hakk’ın Habibi’nin sevgili dostu” Veysel Karanî’nin memleketi olan Yemen, bir asır evvel de Anadolu analarının yaktıkları ağıtlara konu olmuştu.
Yemen, Osmanlı’nın sosyal ve kültürel hayatında geniş tesirler bırakmıştır. Osmanlı, üç kıtaya hükmettiği devirlerde Yemen’e ayrı bir kıymet vererek burayı mamur hale getirmiştir. Peki, Osmanlı için Yemen neden çok mühimdi? Hangi sebeple Yemen’e bu kadar ehemmiyet verilmişti? Bu sorular, bizi Osmanlı’mn Yemen’e ilk defa hâkim olduğu devirlere götürüyor. Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı fethettikten sonra bütün İslam dünyasının yegâne halifesi olarak, kendi ifadesiyle Hicaz’ın Hâdimü’l-Haremeyn‘ i olunca, Mekke-i Miikerreme ve Medine-i Münevvere’nin birinci derecede vazifelisi ve sorumlusu olmuştu. Hicaz’ın kuzeyden güvenliği sağlanmıştı ama Yemen ve Umman’ın bulunduğu güney tarafı emniyette sayılmazdı. Bu yüzden de Yemen coğrafyasının mutlak surette elde tutulması gerekiyordu.
Yem en’den gönderilen bir teftiş raporunda (1898), eğitimin durumu ve yapılması gerekenler hakkında, okutulan derslerden okulların tamiratına kadar detaylı bilgiler verilmiştir.
1530’lu yıllarda Yemenli idareciler, Osmanlı Devleti’ne bağlılıklarını sunmuşlardı. Ancak bu tarihlerde Hint Okyanusu’nda etkili bir faaliyet içinde bulunan Portekizliler, Yemen’i de içine alan İslâm coğrafyasını ve daha da önemlisi Mekke-i Miikerreme ve Medine-i Münevvere’nin güvenliğini tehdit eder hale gelince, Yemen’in Os- manlı sınırlarına dâhil edilmesi kaçınılmaz oldu. Çünkü Osmanlı Devleti, Mekke ve Medine gibi mukaddes yerlerin muhafazası için Yemen’i ‘Harem’ topraklarından kabul ediyor ve bu yüzden de güvenliğine oldukça önem veriyordu. Nihayet, 1538’de Portekizlilere karşı çıkılan Diu seferi sırasında Yemen, Süleyman Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katıldı ve buraya bir miktar asker yerleştirildi.
Osmanlı’nın Yemen Siyaseti
Osmanlı Devleti, asırlar boyunca çok zor şartlarda dahi Yemen’in güvenliğini ve hukukunu korumak üzere bölgeye asker göndermiştir. Son zamanlara kadar, gerek Birinci Dünya Savaşı sırasında ve gerekse Mondros Mütarekesi sonrasında Yemenlilerin Os- manlılara olan bağlılıkları devam etmiş, hatta Yemen’de kalan Türk subay ve askerleri Yemen Millî Or- dusu’nu teşkil etmişler, Yemen’de bir süre daha Osmanlı sancağının dalgalanmasını sağlamışlardır. Batılı güçlerin, Osmanlı askerlerinin Yemen’den çıkarılması yönündeki ısrarlı tekliflerini ise Yemenliler şiddetle reddetmişlerdir. 1918’de Yemen’de sona eren Osmanlı hâkimiyeti boyunca Yemenliler; idari, malî, adlî ve diğer sahalardaki hizmetlerle tanıştılar. Yemen’de geniş bir vilâyet teşkilatı oluşturularak kaza ve nahiye merkezleri kurulmuş, hükümet konaklan inşa edilmiş, posta teşkilatı kurularak telgraf hatları çekilmiş, geniş yollar, iskele ve limanlar yapılmış, eğitim ve sağlık sahasındaki hizmetlere öncelik verilmiş, artezyen kuyuları açılmış, sanayi alanında hazırlanan birçok proje, tatbik sahasına konmuştur.
Eğitim Seferberliği
Osmanlı devrinde, Yemen’de üzerinde en çok durulan konulardan biri de eğitim olmuş ve Yemenli çocukların eğitimine çok büyük önem verilmiştir. Bu konuda en çok faaliyette bulunulan Sultan İkinci Abdülhamid Han devrinde, burada birçok okul açılarak çocukların iyi bir eğitim görmesi sağlanmıştır. Bu kabilden olmak üzere, Sultan Abdülhamid Han tarafından 1889 ua Anes kazasında “Hamidiye” adı ile açtırılan iptidai mektebin (ilkokul) temel atma merasimi, kaza ileri gelenlerinin de katılımıyla yapılmıştır. 1895’te de Yemen ahalisinden asker alabilmek için öncelikle Yemenli zabit yetiştirilmesinin şart olduğu düşüncesiyle Sana’da bir askerî rüşdiye açılmış, Taiz ve Asir’in sancak merkezlerinde de birer askeri riişdiye açılması için çalışmalar yapılmıştır.
Mekteplerin Bakım ve Tamiri
Yemen ile alakalı, 1898 tarihli bir teftiş raporunda, buradaki eğitinıin durumundan vc ne yapılması gerektiğinden bahsedilmektedir. Rapora göre, Yemen vilayetinin enönemli şehirlerinden olan Sana merkezinde bulunan 17 iptidaî mektebin teftiş edildiği ve bu mekteplerden Feyzive Mektebi’nde Kur’ân-ı Kerîm, Tccvid, ilmihâl ‘ ve Hesap dersleri okutulurken diğerlerinde yalmz Kurân-1 Kerîm talim olunduğu; buralara da Tecvid, ilmihal ve Hesap derslerinin konulması , gerektiği belirtilmiştir.Mekteb-i Feyziye’nin dışındakilerin vakfı olması sebebiyle tamirat ve tefrişâtı mümkün olmadığı vc eğitim yetersiz kaldığı ifade اedilmiştir Ayrıca talebelerin ekserisi fukara çocukları olduğu için, okudukları Mushaf-ı Şerif ve diğer kitapları alamadıkları ifade edilmiştir. Raporunda sıkıntıların giderilmesi için nelerin yapılması gerktiğini teftiş heyeti; mekteplerin tamiratının yapılması ve zenıinlerine hasır
keçe döşenmesi gerektiğini söyledikteıı sonra, bu iş için İstanbul’dan 10.000 kuruş bütçenin Yemen’e gönderilmesini arz etmiştir.
Yeni Okulların Açılması
1899’da Yemen’deki eğitim durmu ile alakalı Yemen Heyet-i Islahiyesi’nin hazırladığı bir rağorda;
Yemen’de sıbyan mekteplerinin iyileştirilmesi;sanayi ve rüştiye mektebileri (ortaokul) ihtiyaca cevap veremediği için liva merkezlerinde birer de idadî mektebi (lise) açılarak elli çocuğun devlet burslusu olarak okutulması öngörülmüştür. Ayrıca elli haneyi aşan her köyde birer İptidaî mektep (ilkokul), kaza merkezlerinde birer rüşdiye mektebi ile Sana ve Hudeyde’de birer sanayi mektebinin açılması gerektiği bildirilmiştir. Raporu hazırlayan heyet, İptidaî mekteplere muallim (öğretmen) yetiştirmek üzere vilayet merkezinde bir Dâru’l-Muallimîn (öğretmen okulu) kurulmasını da özellikle belirtmiştir.
Okutulacak Dersler
Yemen’de birçok mektep açılıp bunların tamir ve tefrişleri yapıldıktan sonra; bu okulların müfredatı, okutulacak derslerin zenginliği ve burada ders verecek öğretmenlerin seçimi üzerinde durulmuştur. Bu konu ile alakalı olarak 1899’da Yemen Valisi Hüseyin Hilmi Bey’in İstanbul’a gönderdiği rapora göre, Yemen’deld ilkokullarda Kur’ân-ı Kerîm, Tecvid, İlmihal, Türkçe, Hesap (Matematik), İmlâ, Ahlâk, Hüsn-i Hat, Sarf ve Esmâ-i Türkiyye derslerinin verilmesi kararlaştırılmıştır. Rapora göre İlmihal dersi, mümkün olduğu kadar Hanefi mezhebine uygun olarak okutulacak, ahalisi Şafiî olan yerlerde ise Şafiî ilmihali esas alınacaktır. Ayrıca, Ahlâk Risalesi’ne, çocukların zihninde İslam kardeşliği gibi mühim bir meseleyi temellendirecek kısa bilgilerin koyulduğu da raporda ifade edilmiştir.
okutulan bu derslerin, Yemen ahalisinin Osmanlı’ya bağlılığını artıracak şekilde programlandığını ve buradaki öğretmenlerin seçiminde de titiz davramldığım ifade eden vali, çok mühim bir konu üzerinde durmaktadır:
“Osmanlı’nın Yaptığı Hizmetleri Anlatan Bir Kitap Hazırlansın.”
Yemen Valisi Hüseyin Hilmi Bey, Yemen halkının İslam tarihi ve özellikle Osmanlı’nın fetihleri, İslam’a yaptıkları hizmetler ve Sultan Abdülhamid Han’ın İslâm âlemini yükseltmeye ve kalkındırmaya yönelik faaliyetlerinden hakkıyla haberdar olmadıklarını söylemekte ve bu konuyla alakalı bir eserin hazırlanarak ibtidâiye ve rüşdiye mekteblerinde okutulmasının, maddeten ve manen çok büyük faydalarının olacağını ifade etmektedir.
Yemen’den İstanbul’a Gelen Öğrencilere Burs Verilmesi
Yemen’deki eğitim kalitesini yükseltmek için bu çalışmalar yapılırken, Yemenli bazı çocuklar daha iyi bir eğitim için İstanbul’a gönderiliyorlardı. Bu meseleye çok büyük ehemmiyet veren ve bunu teşvik eden Sultan İkinci Abdiilhamid Han, bu konu ile yakından alakadar oluyordu. Nitekim 1903’te, Sultan Abdiilhamid Han’ın talebi ile Yemen’den 83 talebe adayı İstanbul’a gelmişti. Sağlık kontrolleri yapılan bu talebelerin 33’üniin yüksek mekteplerde, 16’sınm ilkokullarda, 28’inin sanayi mekteplerinde tahsilleri uygun görülmüştü. Hastalığı tespit edilen 6’sı ise Hamidiye Etfal Hastanesi’ne sevk edildiler. Bu talebelerin isim, baba adı, yaşları, memleketleri ve hangi okullara gönderildiklerine dair uzun bir de liste mevcuttur. Bu listeyi incelediğimizde, yaşları 12 ila 17 arasında değişen talebelerin, kabiliyetlerine göre askerî mekteplere, aşiret mekteplerine veya Halkalı’daki Ziraat ve Sanayi Mektebi’ne kaydedilmiş oldukları görülmektedir. Ayrıca bu talebelere, mektepte bulundukları müddetçe Maliye hâzinesinden aylık 200’er kuruş maaş tahsis edilmesi kararlaştırılmış ve Sultan İkinci Abdiilhamid tahtta bulunduğu müddetçe de bu uygulama devam etmiştir.
Talebelerin Yol Masrafları
Bunun yanında 1904’te Askeri mekteplerde öğrenim gören ve bir üst sınıfa yükselen Yemenli öğrencilerin memleketlerini ziyarete gitme (sıla-i rahim) masrafları da Maliye hâzinesi tarafından karşılanmıştı.
Yemenlilere Memuriyet Verilmesi
İstanbul’da eğitimlerini tamamlayan Yemenli talebeler, hizmet için memleketlerine gönderilmekteydi. 1903 tarihli bir belgede, Aşiret Mektebi mezunlarından olup Mülkiye Mektebi’nde öğrenimlerini tamamlayan Yemenli yedi efendinin, aylık üç yüz ellişer kuruşmaaşla, bağlı oldukları vilayet ve mutasarrıflıklarda münasip memurluklarda istihdam edilmesine izin verildiğini görmekteyiz.
Bunun yanında İstanbul’daki tahsillerini yarıda bırakan talebeler de vardı. talebelerin durumları da dikkate alınmış ve zayi olmamaları için memleketlerinde münasip memurluklar verilmesi, gerekli idai’i birimlere iletilmiştir.
Buna, 1907 yılında yapılan bir çalışmayı misal gösterebiliriz. 1907’de, İstanbul ve Edirne’de yetmiş dokuz Yemenli talebe eğitim görmekteydi. İsimleri, memleketleri ve yerleştirildikleri okulları belirtir bir liste de tutulan talebelerden yirmi sekiz tanesi Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyt’ın’da (Kara Mühendishanesi), kırk tanesi Kuleli idâdive-i Şahanesi’nde (Kuleli Askerî Lisesi), üç tanesi Edirne Harbiye-i Şahanesi’nde (Edirne Harp Oktılu), sekiz tanesi de Mekteb-i Bahriye-i Şahane’de (Deniz Harp Okulu) kayıtlıydı.
Her türlü imkan sağlandığı halde bu yetmiş dokuz öğrencinin tamamı, tahsilini bitirememişti. Aralarından 14 tanesi, mektebe gitmek istemiyordu. Bununla alakalı bir vesikaya göre; yaşları 18-20 civarında olan btı talebelerin tahsil dereceleri, yaşlarıyla uygun değildi ve mektebe gitseler bile bir şey öğrenmeleri pek mümkün görünmüyordu. Üstelik bu talebelerin isteksizlikleri, diğer mekteplerde bulunan öğrencilere de sirayet edebilir; bu durum, okulun düzenine zarar verebilirdi. Tahsil zamanı geçmiş bu on dört talebenin; zaten dönmeyi arzu ettiklerinden, münasip memurluklarda istihdam edilmek üzere memleketlerîne gönderilmeleri uygun olacaktı. Ayrıca bundan sonra, eğitim İstanbul’a gönderilecek olan Yemenli çocukların yaşlarının 12’yi geçmemiş olmasma dikkat edilmesinin. Yemen vali ve kumandanlığma bildirilmesi istenmiştir. Eğitim ve öğretim sisteminin, bir toplumun yükselmesinde yahut geri kalmasında önemli bir rol oynadığı gerçeğinin gayet farkında olan Osmanlı Devleti, memleketin bu en uzak köşesi Yemen’de bile, sistemin bir programın takibi ve bu sistemin de çağa ayak uydurabilmesi ve toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilnıesi için çok büyük gayret ve fedakârlıklar göstermiştir.