wiki

BÜYÜK YALDIZLI KAPILARI

BÜYÜK YALDIZLI KAPILARIekran-alintisi

Kapının iki tarafındaki, sözü edilen dört köşeli burçlar sonradan ilâve edilmiştir. Dış kapı ile yüksek kapıyı içine alan iki burçtan, sol taraftaki burcun dibinde (halkın gelip geçtiği Yedikule Kapısı tarafında, yani kuzeye bakan) mermer levhalı bir kapı daha vardır, fakat yarıdan çoğu toprak altında kalmıştır. Bu kapı levhalarının iç yüzü işlenmiş olduğu hâlde, dış yüzü işlenmemiştir. Mermerlerin bu yüzünü neden dolayı böyle eksik bıraktıkları anlaşılamıyor. Bu kapıdan, zamanında, hendek önündeki mazgallı kısma (Peribolos) çıkılırmış. Yüksek kapıyı içine alan burçların, şehir tarafına bakan cephesi dış yüzü kadar süslü değildir ve başlıklı sütunlar yoktur, ancak som mermerdendir. Sonradan kapılar örüldüğünde, bu yüzünü, mermerle karışık kesme, yontma taklarla inşa etmişler. Ortadaki büyük kapının üst kemeri mermerdendir. Kapı örüldüğü zaman, bu kısmın dayanıklılığını sağlamak ve genel güvenlik açısından, kemerin altına tuğladan ufak bir kemer ve bunun da altına yine tuğladan çifte kemer örülmüştür. ekran-alintisiBurçların bu yüzündeki kemerlerde ne korniş ne de kapılarmda oymalı sütun ve levha vardır. Yukarıdan aşağıya kadar dümdüz mermerlerle örülmüştür. Dış yüzünde olduğu gibi, bu yüzünde de en yukarıda oymalı kornişler varmış, fakat zamanla düşmüş, yalnız bir parçası yerinde kalmıştır. Ortadaki kapının kemerinin üstünde ve korniş altında, yuvarlak bir çelenk içinde haç resmi görülüyor. Nice faciaların yaşandığı yerler, işte bu burçların iç kısımlarıdır. Türkçe bazı eserlerdeki, “Osmanlıların kuşatması sırasında ve hatta bazı söylentilere göre; daha önce, bazı kâhinlerin haber vermesi üzerine Yedikule’deki yüksek kapının duvarla örülerek kapatıldığı” rivayetini araştırmaya değer görüyorum. Çünkü, bu cephenin görünüşü iyice araştırılırsa, kapıların yer sarsıntılarından dolayı örüldüğü açıkça anlaşılır. Zaten en çok ve şiddetli yer hareketlerinin hep bu çevrede meydana geldiğini Bizans tarihlerinde okuyoruz. İstanbul’un medeniyet tarihinde, sık sık adı geçen bu muhteşem kapı, şimdi harap ve yıkılmak üzeredir. Rüzgârın yıkıcı eli, günün birinde bu tarihî yeri de yerle bir edecektir. Yüksek burçların üzerinde büyüyen ağaçlar, oraya daima yağmur sularını çektiğinden, büyük bir kısmı gevşemiş ve Rumî takvimle Kasımın geçen haftasında (1332) bir kısmı çökmüş, en güzel mermerler parça parça olmuştur. Yedikule Hisarı’nın üzerinden İstanbul’un dört tarafına doğru uzanan manzara ne derece güzel ve rahatlatıcı ise, zindanın görüntüsü de o nispette dehşet saçıcıdır. Sol taraftaki mermer burcun dışındaki küçük kapıdan girip, dar ve korkunç merdivenleri çıkarken tesadüf edilen basık kemerli dar bir odanın kapı ve duvarları, buradaki faciaların sanki dehşetle aksettiği yerdir. Ortamın zihinde meydana getirdiği intibalar burada geçirilen can yakıcı hayatın sessiz fakat açık birer delilidirler… Hele padişah fermanıyla kesilen başların atıldığı yokluk çukuru hepsinden korkunçtur, insan buraya bakarken, tarihin burası ile ilgili safhaları olanca dehşetiyle canlanıyor. Deliğin üstünde hâlâ duran tahta döşeme, buraya kaldırılan ve işi bitirilen insanların iskeletlerinden meydana gelmiş gibi görünüyor. Gerçekten Osmanlı tarihinde Yedikule’nin hatıraları, hüzün vericidir. Burada bazen ecne- bî reisler, elçiler181 ve bazı üst düzey yetkililerimiz hapsedilmiş, eziyet görmüş ve öldürülmüşlerdir. Fakat bunların en fecisi ve Osmanlı sosyal hayatı için en leke vericisi, o zaman sadrazam olan, padişahın damadı Bosnalı Kara Davud Paşa hayırsızının teşebbüsüyle, Sultan İkinci Osman Han (Genç Osman)’ın hapsinde eziyet görerek şehit edilmesi olayındadır. (H. 1031 ).l8z Şaşılacak bir hâldir ki, bir süre sonra yeniçeriler yine ayaklanıp, Sultan Osman’ın katili olan Kara Davud Paşa’yı yakalayarak, mağdur ve mağfur Sultan’ın bindirildiği arabaya bindirdiler ve Yedikule’de, aynı yerde katlettiler. Davud Paşa hayırsızının mezarı, Aksaray’da tramvay yolu üzerinde, Murad Paşa Camii’nin mezarlığında

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir