wiki

OŞİNOGRAFİ

OŞİNOGRAFİ; Aim. Meereskunde (f); Ozeanographie
(f), Fr. Oceanographie (f), îng. Oceanography.
Okyanuslarda, suyun fizikî özelliklerini
ve dalga hareketlerini, okyanus tabanlarının jeolojik
şekilleriyle tortu tabakalarını, suları kimyâsal
yönden inceleyen ve denizlerdeki bitkilerle
hayvanların hayatlarını araştıran bilim dalı. Oşinografi,
jeofizik, jeokimyâ, jeoloji ve biyoloji
ilimlerinin birleşmesinden meydana gelmiş olup bu
ilimlerin bir branşıdır.
Okyanuslar, dünyâ yüzeyinin yüzde 7rini kaplarlar
ve 1370 milyon kilometre küplük hacim tutarlar.
Ortalama derinlik 3795 metredir. Okyanus tabanlarının
yüzde 83’ü 3000 metre ile 6000 metre arasındaki
derinliklerde yer alır. En derin yerler Japon ve Filipin
adaları civarında 1 0 .0 0 0 -1 1 . 0 0 0 metredir.Okyanusların jeofizik yapıları: Okyanusların
karalarla birleştiği yerlerde derinlik 100-150
metreye kadar yavaş yavaş artar. Bu kısma kıta sahanlığı
denir. Okyanus tabanlarında Kolorado
Kanyonu gibi kanyonlar vardır. Bu kanyonların okyanus
tabanı, bir zamanlar su seviyesinin üzerindeyken
nehirler tarafından açıldığı sanılmaktadır.
Okyanus tabanlarında, yüzeydekine benzer dağlar
vardır. Dağların çoğu volkanik olup, bir kısmı zamanla
su yüzeyine çıkmaktadır. Sonradan dalgaların
tesiriyle eriyen tepelerini, çoğu yerde mercanlar
kaplamıştır. Okyanus tabanlarının yer yer sıradağlarla
ayrıldığı görülmektedir. Meselâ Orta
Atlantik çıkıntısı, kuzey ile güney Atlantik Okyanusu
arasında yer alır ve âdetâ, Atlantik Okyanusunu
batı ve doğu okyanus tabanı şeklinde ikiye
ayırmaktadır. Bu çıkıntıların okyanus dip akıntılarına
da etkisi büyük olup, bâzı yerlerde dip
akıntıların yüzeye çıkmasına dahi sebep olurlar.
Okyanusların tabanında meydana gelen tortular,
kıta sahanlığından derin noktalara doğru gidildikçe
değişiklik gösterir. Kıta sahanlıklarının çoğu
çamur, kum ve hayvan iskelet artıkları ile doludur.
Bu tortuların bir kısmını nehirler taşır, bir kısmı da
deniz dalgalarının kıyılardan söküp sürüklemesiyle
birikir. Birikintiler dip akıntıların az olduğu yerlerde
kalın tabakalar meydana getirirler. Okyanusların
derin kısımlarında tabanlar, organizma artıkları
ve çok ince mineral tozları ile kaplıdır. Organizma
artıklarını diatomlar ve balık iskeletleri gibi
muhtelif derinliklerde yaşayan canlılara âit iskeletler
teşkil eder. Okyanus diplerindeki tortular, bol miktarda
kobalt, bakır, manganez, nikel, demir oksitleri
ihtivâ eder. Okyanus dibi tortuların incelenmesi,
jeofizik konularını aydınlatması yönünden önemlidir.
İki buçuk santimetre kalınlığında kırmızı balçık
tortusu meydana gelmesi için 2.500 sene geçmesi
gerekmektedir. Okyanus diplerindeki tortu
kalınlıklarının bir kısmının 2 milyon senede meydana
geldiği hesaplanmıştır.
Kimyâsal ve fiziksel özellikler: Okyanus suyu,
birçok tuz eriyikleriyle organik ve inorganik
parçalar ihtivâ eder. Nehirler, devamlı sûrette denizlere
taşıdıkları sularla hem tuz eriyiklerinin
hem de organik ve inorganik parçaların oran ve
cinslerini, devamlı değiştirmektedirler. Okyanuslar
o kadar büyüktür ki, değişmeler netîcede, deniz
suyu özelliklerini az etkiler. Okyanus suyunda
bulunan maddeler binde olarak şöyledir:
Muhteva……….. 1 kg deniz suyunda gr olarak
Klor (CI)……………………….. ………. …………18,980
Sülfat (S04)……….. ………..1……………………2,650
Bikarbonat (HC03)………. ……….. …….. !…….0,140
Bromür (Br)……….. …………………………… .0,065
Florür (F)…….1………….. …..1…………………… ,..0,001

Borik asit (H3BO3 ) ……………………………… .0,026
Sodyum (Na+)……_…-………. …………………10,556
Kalsiyum (Ca++)….. …………… ………………0,400
Potasyum (K+)………… ……………………. …….0,380
Stronsiyum (Sr++)………………… ……………. 0,013
Magnezyum (Mg++)-.-~……………. ……………1,272
Bu miktarlar yüzde 99,5 doğrulukta olduğundan,
bir maddenin sıhhatli tespit edildiği taktirde
diğerleri orantı ile kolayca hesaplanır. Umûmiyetle
ölçülen (tespit edilen) değer klordur.
Deniz suyunun fizikî özellikleri; hararet, tuzluluk
ve basınç değişiklikleridir. Binde 35’lik deniz
suyu, tatlı sudan 2 santigrad derece daha aşağıda
donar. Su içinde dibe doğru giderken, her 10
metrede 1 atmosfer basınç artışı olur. Meselâ 1000
metrede santimetrekareye düşen basınç 1 0 0 kg
veya 100 atmosferdir. Sesin deniz suyu içinde yayılması
da, harâret, tuzluluk ve basınçla değişir.
Deniz suyunda erimiş hâlde gazlar da vardır. Oksijen
ve karbondioksit, deniz derinliklerine, hararete
bağlı olarak değişiklik gösterir. Sudaki gazların
meydana gelişi, su yüzeyindeki atmosfer basıncı ile
su içindeki bitkilerin fotosentez hâdiselerine bağlıdır.
Zirâatta bitkilerin büyümesi için lâzım olan
azot, fosfor, potasyum, kalsiyum ve magnezyum,
deniz canlıları için de gereklidir. Denizlerde magnezyum,
potasyum ve kalsiyum bol olarak bulunur.
Ayrıca silisyum bileşikleri de vardır. Bilhassa diatomlann
zarif kabuklarının meydana gelmesi için
silisyuma ihtiyaçları vardır. Deniz bitkileri için
gerekli fosfor, azot ve silisyum, derinlik ve güneş
ışığına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bitkiler
için fotosentez hâdisesi de önemli olduğundan,
deniz bitkilerinin çoğalması derinlikle alâkalıdır.
Okyanus suyu derinliğine göre içinde ihtivâ ettiği
erimiş hâldeki gaz oranları, sıcaklığa bağlı olarak
değişir. Güneş ışınlarının ulaştığı derinliklerde
0 2, % 1 2 0 oranında doyuma ulaştığı hâlde 60
metrede bu oran, % 1 gibi çok düşük bir seviyeye
iner. Karbondioksitin suda eriyebilme özelliği,
oksijen ve azota nazaran daha fazladır. Volkanlardan,
kömür, petrol ve diğer yakıtlardan çıkan
karbondioksitle denizlerde eriyerek kalsiyum karbonat
olarak dibe çöken karbondioksit oranı
1900’lü senelerde değişme göstermeye başlamıştır.
Karbondioksit oranında iki kat artış, atmosfer
ısısının 1 °C azalmasına sebep olur.
Okyanus ve deniz sularının mavi gözükmesi
optik bir hâdisedir. Işık deniz suyuna girince, su molekülleri,
ışığı tayfına ayırır ve su mavi gözükür. Bâzan
pitoplankton (deniz böcekleri) ve humik asit karışımı,
mavi rengi yeşilden sarıya doğru değiştirir.
Bâzan da organik ve inorganik madde seviyesi çok
olursa, madde cinsine göre denizler renk alır. Kızıldeniz’deki
kırmızımtrak renk bundan dolayıdır.Okyanuslarda hareket: Okyanus hareketlerinde,
dünyânın kendi ekseni etrafında dönüşü dikkate
alınmalıdır. Dünyânın dönüşü ile ilgili parçalar
üzerine etki eden kuvvete koriyolis (coriolis)
kuvvet denir. Koriyolis kuvvetin, su içinde askıda
duran bir parçaya etkisi yoktur. Parça hareketliyse,
parçanın hızına orantılı olarak koriyolis kuvveti
etkisini gösterir. Koriyolis kuvvetin etkisi, ekvatorda,
sıfır; kuzey yarımkürede sağa doğru; güney
yarımkürede sola doğrudur. Kuvvetli rüzgârlar, su
yüzeyinde hareket meydana getirir. Koriyolis kuvvet
etkisiyle suyun hareketi, rüzgâr yönünden 45°
sağa doğru olur. Derine gittikçe bu açı da büyür.
Rüzgâr sâhile paralel yönde ise, deniz suları sâhilden
içlere doğru çekilir. Boşalan yere dipten su
akışı başlar. Okyanuslardaki rüzgâr ve koriyolis
kuvvet etkileri, akıntıları meydana getirir. Denizin
yükselme ve alçalma miktarlarından akıntı şiddeti
hesaplanabilir. Yoğunluğu fazla olan su, okyanusların
dibinde yer alır. Antarktika kıtasına yakın okyanus
akıntıları yüzeydeki yoğun olmayan suyu
okyanus diplerine götürür. Fakat yapılan incelemeler
sonucunda bu suyun, okyanus dibindeki yoğun
su tabakası ile yine karışmadığı anlaşılmıştır.
Akdeniz bölgesinde buharlaşma çok, tatlı su akıntısı
az olduğu için su oldukça yoğundur. Antarktika
kıtası yakınında su kütlelerinin birbirine karışmama
hâdisesi Cebelitarık Boğazının Atlas Okyanusuna
açıldığı kısmında ve Kızıldeniz’in Arap Denizine
açıldığı kısımda da mevcuttur. Koriyolis
kuvveti etkisiyle okyanuslardaki akıntılar kuzey
yarımkürede saat yönünde; güney yarımkürede saat
yönü tersinde dönerler.
Güneş ışığı tesiriyle ısınan okyanus sulan bu ısıyı,
akıntılarla dağıtarak telafi ederler. Ekvator bölgelerinde
ısınan sular kutuplara doğru taşınır. Okyanus
suları ısısı, +25° ile -2°C arasında değişir.
Okyanuslarda hayat: Son asra kadar okyanuslarda
550 metreden sonra hayat olmadığı söyleniyordu.
Yapılan incelemelerde 7000 metrede
yaşayan canlılar olduğu tespit edilmiştir. Bu canlılar
su altı kamerası ile görülmüş ve fotoğrafları
çekilmiştir.
Okyanuslarda 60 metre derinliklere kadar bol
miktarda yosun tipi bitkiler de mevcuttur. Fotosentez
hâdisesiyle yosunları gelişir; denizden karbondioksit
ve birçok tuzlan, organik karbonlan alarak,
kalsiyum karbonat ve inorganik karbonlar
şeklinde tortular bırakırlar. Okyanuslarda yosunlar
o kadar gelişir ki, dağ kümeleri görünümü alırlar.
Dağ kümeleri arasında büyük açıklıklar kanyon
olarak adlandırılır.
Ayrıca okyanus, kökleri su içinde yüzer vaziyette
bitkiler, iskelete ihtiyacı olmayan deniz anaları,
dietomlar gibi küçük hücreli organizmalar,
muhtelif büyüklükte balık türleri ihtivâ eder. En büyük okyanus organizması, 1 0 0 ton ağırlığı bulan
balinalardır. Isı iletiminde su, karalardan daha
dengeli olduğu için organizmaların yaşamasına
daha müsaittir.
Denizlerde yaşayan hayvanlar kendilerine has
sesler çıkarırlar. Meselâ istiridyeler bulundukları
kayaların üzerinde çok keskin sesler çıkarır. Bu
sesler kulakla duyulacak frekanstadır. Yunus balıklarının
çıkardığı sesler kulakla duyulamayacak
frekanstadır. Yunuslar hedeflerini çok kolay olarak
bulma özelliğine sâhip zeki hayvanlardır.
Suyun basıncı, havanın, canlılar üzerine atmosferik
basıncından farklı olarak etki eder. Bu
fark esâsen deniz canlılarının kendi özelliklerindendir.
Dalgıçlar basınçlı hava ile 30 metreye kadar
inebilirken, balinalar avlarını bulabilmek için
okyanusun 1 0 0 0 metre derinliklerine kadar dalıp
çıkarlar. Denizin hidrostatik basıncına balina uyum
sağlar. Hattâ basınç, balinanın dalış ve çıkışını
kolaylaştıracak maksatlarda kullanılır.
Okyanuslardaki muhtelif cins balıklar su ısısına
göre yer değiştirirler. Okyanuslarda bazan 2
derecelik bir ısı farkı, balık akmlannm yönünü
başka taraflara çekebilir. Balıkçılıkta bâzı senelerin
verimli bâzı senelerin verimsiz geçmesinde
okyanus ısı değişikliklerinin büyük önemi vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir