wiki

MUHAMMED TAPAR

MUHAMMED TAPARekran-alintisi

Büyük Selçuklu Devleti sultanı. Sultan Melikşah’m oğlu olup, 1082 yılında doğdu. Babasının 1092’de vefâtıyla, Selçuklu sultanı olan ağabeyi Berkyaruk’un yanında yetişti. Sultan Berkyaruk ona Gence havâlisinin idâresini verdi. Muhammed Tapar, Gence’ye gelerek Arran’ı da hâkimiyeti altina aldı. Kumandanlarının kışkırtmaları ile ağabeyine karşı zaman zaman isyân etti. Yapılan andlaşmayla Azerbaycan, Diyar-ı Bekir ve el-Cezîre kendisine verildi. Sultan Berkyaruk’un vefâtından (1104) sonra Bağdat’a gelerek Selçuklu tahtına geçti (1105). Muhammed Tapar önce amcasının oğlu Men- gü Bars’ın isyânım bastırdı. Daha sonra ülkede uzun zamandır karışıklık çıkaran, anarşiyi tahrik eden Bâtmîlere karşı mücâdele etti. 1107’de Bâ- tmîlerin merkezi olan Alamut Kalesi kuşatıldı ve çok sayıda Bâtınî öldürüldü. Birinci Haçlı Seferinden sonra, Haçlı ordularının tam hâkimiyeti altına giren Suriye’de Haçlı devletleri kurulmaya başlanmıştı. Sultan Muhammed Tapar Haçlılar üzerine ordular gönderdi. Ancak, kumandanlar arasında irtibat sağlanamadığından kesin sonuca gidilemedi. Sefer kumandanı Emir Mevdûd, Şam Câmiinde bir Bâtınî tarafından öldürüldü. Sultan Haçlılara karşı Aksungur Porsuki’yi kumandanlığa getirdi. Bu arada ikinci bir orduyu yeniden Alamut üzerine gönderdi. Kalenin kuşatıldığı sırada âniden rahatsızlanarak vefât etti (1118). Sultanın beklenmedik ölümü, Haçlılara ve Bâtmîlere karşı açılan savaşların duraklamasına sebep oldu. Ondan sonra Büyük Selçuklu Devleti dağılmaya yüz tuttu. Sultan Muhammed Tapar, Selçuklu Devletinin son büyük hükümdârı sayılmaktadır. Ebû Şücâ, Gıyâsüddûnyâ ved-dîn, Kerîmü Emirü’l-müminîn ünvanlarıyla tanınırdı.
CUMAMMIŞ® YHWDK SO&KJAMji on se- kizinci yüzyılın sonu ve on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında Anadolu’da yetişen evliyâdan. Fâtih ci- vârında bulunan Zeyrek hamamını işlettiği için. Hamâmî, Unkapam’nda konağı olduğu için Un- kapânî, aslen Bosnalı olduğu için Bosnavî nisbe- leriyle bilinir. 1785 (H.1200) senesinde Bosna’da doğdu. 1866 (H.1283) senesinde İstanbul’da vefât etti. Kabri Üsküdar’da, İcâdiye semtindeki Nalçacı Halil Dergâhının bahçesindedir. Çocukluğu ve gençliği hakkında kaynaklarda fazla bilgi bulunmayan Muhammed Tevfik Efendi İstanbul’a gelerek Hüsrev Paşanın konağında kethüdâ oldu. Hüsrev Paşanın kethüdâsı iken İstanbul’da birçok zâttan ilim öğrendi. On birinci hocası olduğu söylenen Etyemez Dergâhının şeyhine hizmet ederken, kendisini bir cezbe hâli kapladı. Ona her gördüğü eşya, “Beni Allahü teâlâ yarattı” diyordu. Uzun müddet bu hâli devâm etti. Hüsrev Paşa onu Kuşadalı İbrâhim Halvetî’ye götürdü. Muhammed Tevfik Bosnavî başından geçenleri anlattı ve İbrâhim Halvetî’den kendisini talebeliğe kabûl etmesini istedi. Kuşadalı İbrâhim Halveti onu talebeliğe kabul etti. Daha sonra tekrar Etyemez Dergâhına dönerek önceki hocasına hizmet etti. Uzun müddet hocasma hizmet eden Muhammed Tevfik Bosnavî, hocası vefât edince yerine geçti. Ömrünün sonuna kadar insanlara İslâm dîninin emir ve yasaklarını anlattı. Talebe yetiştirdi. Onların dünyâ ve âhiret seâdetine kavuşmaları için gayret etti. Muhammed Tevfik Bosnavî yumuşak huylu çok cömert ve tatlı sözlüydü. Fakirlere ve ihtiyaç sâhiplerine yardım ederdi. Buyurdu ki: “Kur’ân-ı kerîmi harflerin çıkış yerlerine, tec- vîd kâidelerine uyarak ve elden geldiği kadar mânâ üzerinde düşünerek, hergün en az beş sayfa okumalıdır. Daha fazla olursa güzel olur. Kur’ân- ı kerîmi okurken ağlamalıdır.”“Mürşid-i kâmil, insanları Allahü teâlâya ulaştıran ve ilimde yüksek mertebelere yükselten kişidir. Ayın parlaması güneşten kaynaklanır. Gerçek ay kalp ve rûhumuzdur. Güneş ise mürşid-i kâmilin kalbidir. Dünyâya çok rağbet ettiğimizden kalbimiz karardığı için mürşid-i kâmili göremez olduk. Onlar bu âlemde her zaman vardır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir