wiki

ÂYET

ÂYET; Kur’ân-ı kerîmdeki sûreleri meydana getiren
cümle veya cümlecikler. Çoğulu âyâttır. Lügat
mânâsı;”Açık alâmet, işâret, ibret, mûcize” demektir.
Kur’ân-ı kerîmde 114 sûre, 6236 âyet-i kerîme
vardır. Âyetlerin sayısının 6236’dan az veya daha
çok olduğu bildirildi ise de, bu ayrılıklar büyük
(uzun) bir âyetin, birkaç küçük âyet sayılmasından
veya bir kaç kısa âyetin bir büyük âyet, yâhut sûrelerin
başındaki besmelelerin bir veya ayrı ayrı
âyet sayılıp sayılmamasından ileri gelmiştir.
Kur’ân-ı kerîm âyetleri nâzil oldukları (indikleri)
yer bakımından ikiye ayrılır: Mekke’de inenlere ve
daha ziyâde îmân esaslarını bildirenlere “Mekkî”;
Medine’de inen ve emirler, yasaklar, toplum, ekonomi
ve hukukla ilgili konuları ihtivâ edenlere de
“Medenî” âyetler denmiştir.
Âyetler ifâde ettikleri hükümlere göre de
“muhkem” ve “müteşâbih” olmak üzere iki kısma
ayrılırlar. Muhkem, mânâsı meydanda (açık) olan
âyet-i kerimelerdir. Müteşâbih ise, mânâsı kapalı
âyet-i kerîmelerdir. Bunlara görülen anlaşılan meşhur
olan mânâ verilmeyip meşhûr olmayan mânâyı
vermek îcâb eder.
Âyet-i kerîmeler, Allahü teâlânm kelâmıdır.
Değişmez, değiştirilemez. Benzeri söylenemez.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Ey Resûlüm!
De ki; “Yemîn olsun, eğer insanlar ve
cinler bu Kur’ân’m benzerini meydana getirmek
üzere toplansalar, birbirlerine yardımcı
da olsalar, yine onun benzerini getiremezler.”
(İsrâ sûresi: 88) buyuruyor.
Gerçekten bin dört yüz seneyi aşkın bir zamandan
bu yana İslâmiyetin aleyhinde olan kimseler
çok uğraşmalarına rağmen Kur’ân-ı kerîmin en kısa
sûresi gibi bir sûre meydana getirememişlerdir.
Nitekim Kur’ân-ı kerîmde meâlen şöyle buyurulmaktadır;.
“Eğer kulumuza (Muhammed
aleyhisselâma) indirdiğimiz Kur’ân-ı kerîmin
Allahü teâlânm indinden olduğunda şüphe ediyorsanız,
siz de ona benzer bir sûre söyleyiniz.
Bunu yapabilmek için güvendiklerinizden yardım
isteyiniz. Buna benzer bir sûre söyleyemezsiniz.”
(Bakara sûresi: 23)
Kur’ân-ı kerîmde on dört yerde secde âyeti
olup bunların birisini okuyanın, işitenin mânâsını
anlamasa da bir secde yapması vâciptir.Âyet-i kerîme yazılı herhangi bir kâğıdın âyet
kısmına abdestsiz dokunulmaz ve o kâğıt belden
aşağı tutulmaz ve konmaz. Âyet-i kerîmeler kısa
ve tam tercüme edilemez. Müfessır derecesindeki
İslâm âlimleri âyet-i kerîmeleri tercüme değil,
uzun tefsir ederek açıklamaya çalışmışlardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir