BAYBARS; Memlûklülerin dördüncü sultânı.
Asıl adı Seyfeddîn olup, 1223 yılında Kıpçak ülkesinde
doğdu. Ülkesine yapılan akınlardan birinde
esir edilerek Şam’a götürüldü ve satıldı. Eyyûbî
hükümdârı Melik Sâlih tarafından affedilmesinden
sonra Kahire’ye geldi ve burada hükümdârın
Bahri ünvânını taşıyan hizmetkârları
arasına girdi.
Kuvvetli bir genç olan Baybars, zekâ ve kâbiliyeti
ile az zamanda kendini gösterdi. Mısır’ı ele
geçirmek isteyen Fransa kralı St. Louis’in kuvvetlerinin
bozguna uğratılarak kralın esir edilmesinde
büyük rol oynadı. Aybeg Memlûk tahtına çıkınca, onun, kuvvetli emirleri ortadan kaldırmasından
çekinerek Mısır’a kaçtı. Fakat bir müddet
sonra Kutuz’un başa geçmesi ile geri dönüp onun
hizmetine girdi. Sultan Kutuz devrinde Moğollar
Sûriye’yi işgâl etmişlerdi. Kutuz kuvvetli bir ordu
hazırladı ve öncü kuvvetlerinin kumandasını
Baybars’a verdi. Ayn-Calut Muhârebesinde (1260)
Moğollar kanlı bir mağlûbiyete uğrayarak geri çekilmeye
mecbûr oldular. Bu durum Baybars’ın
şöhretini bir kat daha artırdı. Bu arada Sultan Kutuz’un
devlet idâresinde sert ve şiddetli bir yol
izlemesi, düşmanlarının çoğalmasına sebeb oldu.
Neticede Sultan Kutuz, 1260 yılı sonunda bir sûikaste
uğrayarak öldürülünce, Memlûk kabîle emirleri
Baybars’ı sultan olarak tanıdılar.
Hükümdâr olduğu zaman yaptığı ilk iş, Kutuz’un
halktan topladığı ağır vergileri kaldırmak oldu.
Böylece halkın sevgisini kazandı. İsyân eden
Şam Nâibi Sancar’ı 1261 yılında yaptığı savaşta
kolayca mağlûp ve esir ederek Kâhire zindanına attırdı.
Bu sırada Memlûkler için başta Moğollar
olmak üzere kuzeyde Ermeniler, Kıbrıs Krallığı,
güneyde Nubyalılar ve batıda Berberîler devamlı
bir tehlike arz etmekteydiler. Bu durumu gözönüne
alan Baybars evvelâ imparatorluk içindeki
nüfûzunu artırdı. Kırek’deki Eyyûbî emîrini öldürttü.
Böylece Baybars için imparatorluk içinde
bir tehlike kalmamıştı. Bundan sonra dışarıdan gelebilecek
tehlikelere karşı faâliyetlere girişti.
1265 ve 1266 yıllarında Sûriye’ye iki sefer
düzenleyerek Kayseriya, Arsuf ve Sis şehirlerini
ele geçirdi. 1270 yılında İsmâilîler üzerine yürüyerek
onları Mısır Devletine vergi vermeye mecbûr
etti. Moğollara karşı birçok defâ zaferler kazanan
Sultan Baybars 1277’de Elbistan civârmdaki
Moğol kuvvetlerini bozguna uğrattı ise de bunlar
Moğolların sâdece birkaç müfrezesi idi. Moğollar,
memleketinden hayli uzakta bulunan Baybars’tan
intikam alabilmek için, müdâfaasız Türk halkından
binlercesini öldürdüler. Anadolu’da Türklere gösterdikleri
zulüm ve baskıyı artırdılar. Bu aradaAntakya yolu ile Şam’a dönen Baybars orada âniden
hastalanarak 1277 yılında 14 gün süren dizanteri
neticesinde vefât etti.
Hayâtının en verimli bir devrinde ve saltanatının
en parlak ve kudretli bir zamânında ölen
Baybars, ortaçağ İslâm Türk târihinin en büyük sîmâlarından
biridir. Maddî ve mânevî bir çok husûsiyetlere
sâhip, müstesnâ bir insandı. Çok güçlü
bir vücûda, sağlam bir irâdeye, benzeri görülmemiş
bir cesârete ve parlak bir zekâya sâhipti. En
önemli ve cesur hareketlerinde bile dâimâ ihtiyatlı
hareket eder, en küçük tedbiri bile almakta ihmalkârlık
göstermezdi. Harblerin en tehlikeli anlarında
bir nefer gibi, ön saflarda çarpışır, tehlikelerden
çekinmezdi. Sultan Baybars dînine çok
bağlı olup, gerek normal bir insan ve gerekse hükümdâr
olup, dînin emirlerine uymaya çok dikkat
ederdi. Âlimlere karşı saygı ve hürmet gösterirdi.
Ehl-i sünnet mezhebine mensûb olan halkının işlerini
görmek için ayrı ayrı kâdıların başına kâdılkudâtlar
tâyini usülünü ilk önce o koymuştu.
Medrese, imâret ve hastahâne gibi, hayır müesseseleri
kurarak İslâm büyüklerinin ve eski mücâhid
kahramanların türbelerini tâmir ettirdi. Yoksullara
yardımda bulunarak sevgisini kazanmıştı. Yabancı
devlet adamlarına karşı tâkib ettiği siyâsetle
Müslüman tüccarların serbest ticâret yapmalarını
temin etmişti. Çök önemli bir durum olmadıkça
örfî vergilere başvurmazdı. Mükemmel bir posta
teşkilâtı kurarak ülkesindeki haberleşmeyi en iyi
şekilde temin etmiştir. Ayrıca geniş bir câsus teşkilâtı
kurmuş ve câsusları kontrol eden câsuslar da
kullanmıştır. Devrin her türlü kara ve deniz harp
mühimmatının yapımına büyük ehemmiyet vermiş,
tersâneler kurdurtmuştur. Harp ganimetlerinin
hepsini askerlere dağıtır, böylece askerlerin gönlünü
alırdı.
BAYBARS
28
Eki