wiki

BEHÂEDDÎN VELED (SULTAN-ÜL-ULEMA)

BEHÂEDDÎN VELED (SULTAN-ÜL-ULEMA);
Allahü teâlânm aşkı ile dolmuş, evliyânın büyüklerinden,
hazret-i Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin
babası. Resûlullah efendimizin birinci halîfesi
olan Ebû Bekr-i Sıddîk’m soyundan gelmektedir.
Annesi Harezmşah sultanlarından Alâüddîn Muhammed
Harezmşah’in kızıdır. İki yaşındayken
babası vefat ettiğinden yetim kalmıştı. İlimde ve
tasavvufta yetiştikten sonra, Belh şehrinde pek
tanındı ve sevildi. Necmeddîn-i Kübrâ’nm seçkin
talebelefindendir. Seçkin ve büyüklerden oldu.
Halkın kendisine gösterdiği hâlis saygı ve hürmeti
çekemeyen Muhammed Şah Harezmî yüzünden
önce Bağdat sonra Şam daha sonra da
Konya’ya hicret etti. Fazîlet ve üstünlükleri, her
yerde hürmet ve sevgi ile karşılanmasına sebeb oldu.
1228 târihinde Konya’da vefât etti. Orada, oğlu
hazret-i Mevlânâ ve torunu Behâeddîn Veled ile
beraber Mevlânâ türbesinde medfundur.
Hazret-i Behâeddîn Veled’in çeşitli kitaplarda
hayâtı, üstün ahlâkı, yaşayışı, hizmetleri ve kerâmetleri
uzun yazılıdır. Bunlardan bir tânesi:
Belh’de bulundukları sırada, bir gece Belh
şehrinin ileri gelen ve Behâeddîn Veled’e îtirazeden âlimlerinden üç yüzü hep birden bir rüya görürler:
Bir sahrada kurulan ulu bir çadırın ortasında
Allahü teâlânm sevgilisi Muhammed Mustafa sallallahü
aleyhi ve sellem, Eshâb-ı kirâmı ile oturmaktayken,
Behâeddîn Veled Belhî, son derece
edep ve hürmetle çadıra girer, selam verir. Resûlullah
efendimiz Behâeddîn Veled’e iltifat buyurarak
sağ yanlarına oturtur ve orada bulunanlara:
“Bugünden îtibâren Behâeddîn Veled’e Sultânül-
Ulema (Âlimlerin Sultanı) deyiniz ve öyle hitâb
ediniz.” buyururlar.
Sabah olunca rüyâyı gören âlimler Behâeddîn
Veled’in medresesine gitmişler. Daha gelenler rüyâlarmı
anlatmadan, Behâeddîn hazretleri, gördükleri
rüyâyı aynen anlatır. Bunun üzerine oradakiler;
“Allahü teâlâ ve Resûlü şâhittir ve biz de
şâhidiz ki, sen Sultân-ül Ulemâsın. Bundan böyle
bu isim ile tanınacaksın.” demişlerdir. O günden
sonra Behâeddîn Veled hazretleri (kuddise sirruh)
bu nâmı ile tanındı. Ve Sultân-ül Ulemâ diye imzâ
kullandı. Bu menkıbe, üstünlüklerini ifâde etmeye
kâfidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir