BERBERİLER; Kuzey Afrika’ya yayılmış olan
eski bir kavim. Çok eski zamanlardan beri, Berberîler
Kuzey Afrika’da yerleşmiş bulunuyorlardı.
Araplar bunların oturduğu bölgeye “Mağrib” adını
vermişlerdi. Berberîlerin oturdukları saha, Libya’dan
Atlas Okyanusuna ve Akdeniz’den Orta
Nijer ve Senegal’e, hatta Kızıldeniz’e kadar uzanan
bir durumdaydı.
, Berberîlerin menşe ve asılları hakkında çeşitli
görüşler belirtilmektedir. Bâzı bilginler Hâmi, bâzıları
ise Sami olduklarını ve Asya’dan geldiklerini iddia etmişlerdir. Bunlara bulundukları yerlere göre
Numidyalı ve Mağribî gibi isimler verilirdi. Bu
şekilde çeşitli kabilelere ayrılmış bulunan Berberîler,
kabîle başkanlarının idâresi altında ve bağımsız
olarak yaşarlardı. Çok cesur ve mücâdelede azimli
bir kavim olmalarına rağmen, kuvvetli ve bağımsız
bir devlet hâline gelememişlerdir. Genellikle
çeşitli milletlerin nüfuzları altında kalmışlardır.
Berberîler beşinci asra kadar Roma’nm hâkimiyeti
altında yaşamıştır. Bu müddet zarfında Numidya’daki
Berberîlerin Romalılaştıkları görüldü.
Buna mukâbil dağlarda, yüksek yaylalarda ve Moritanya’da
bulunan Berberîler pek az değiştiler. Her
fırsatta isyânlar ve çeşitli gâileler çıkardılar. Pöylece
Roma otoritesinin gittikçe zayıflamasına yol açtılar.
Ancak Berberîler her defâsmda yeni bir devletin
pençesine düştü. Nihâyet 1574 yılında Osmanlı
hâkimiyeti altına girdiler. 1881 yılma kadar
süren Türk hâkimiyeti, Berberîler üzerinde derin
kültür izleri ve sosyal tesirler bıraktı. Osmanlının
adâlet ve müsâmahası altında huzur ve refah içinde
yaşadılar. Bu devirde İslâmiyet, Kuzey Afrika’da
hızla yayıldı. Ancak 19. yüzyılda bölgenin
Fransız sömürgesi altına girmesiyle, huzur dolu ortam
yerini tekrar din, mezhep ve ırk kavgalarına bıraktı.
Buna rağmen Berberîler, Rif ve Sahra arasında
Avras ve Büyük Kabiliye dağlarına çekilerek dillerini
ve geleneklerini korumaya çalıştılar.
Berberîler yüzyıllarca muhtelif milletlerin tesirleri
altında kaldıklarından, kendi dillerini, âdet
ve geleneklerini büyük ölçüde kaybetmişlerdir.
Bununla berâber, kuvvetli bir kabîle hayâtı yaşamaları
dolayısıyle, Tunus ve Cezâyir’in dağlık kısımlarında
yaşayan kabileler, Fas’ta Atlas Dağlarının
eteklerinde yaşayan Imazığlar ile Tibu ve
Cerbi kavimleri eski dil, âdet ve geleneklerini az
çok muhâfaza edebilmişlerdi. Bu kavimler arasında
yapılan incelemeler, onların diğer Afrika
kabilelerinden farklı olduğunu göstermiştir.
Berberîlerin bir kısmı Osmanlı döneminde
Müslüman olmalarına rağmen, büyük çoğunluğueski bâtıl inançlarına uymaya devâm etmişlerdir.
Berberîlerde kan dâvâsı gütme, öç alma gibi duygular
çok ilerlemiştir. Kadınlarında tesettür yoktur.
İslâm fütûhâtı esnâsında Berberîler Sünnîliğe bağlıydılar.
Ancak çok geçmeden Şiîliğe rağbet ettikleri
görüldü. Bu durum gösteriyor ki, genel olarak
Berberîler dînî îtikâda pek fazla kıymet vermezlerdi.
Berberîler umûmiyetle hayvan yetiştirmek ve
çiftçilikle uğraşırlardı. Dağ ve orman köylerinde avcılık
yaygındı. Büyük sahradaki kabilelerin çoğu
sürülerinin peşinde göçebe olarak yaşamaktadır.
BERBERİLER
29
Eki