Paleosibirya dilleri, p a l e o a s y a d í l l e r í
olarak da bilinir, Sibirya’da konuşulan,
birbiriyle akraba olmayan dört ayrı öbeğe
(Yenisey, Luoravetlan, Yukagir ve Gilyak)
bağlı diller. Yenisey öbeği Ket, Kott, Arin
(Arrin) ve Assan dillerini içerir; bugün
bunlardan yalnızca, yaklaşık bin kişinin
konuştuğu Ket dili varlığını sürdürmektedir.
Luoravetlan ailesi genellikle beş kola
ayrılır: Yaklaşık 13 bin kişinin konuştuğu
Çukçi dili, yaklaşık 8 bin kişinin konuştuğu
Koryak dili ve her biri 350’den az kişi
tarafından konuşulan Kamçadal, Aliutor ve
Kerek dilleri. Yukagir (Yukağır), Omok ve
Çuvan dillerini içeren Yukagir öbeğinden
bugün yalnızca, yaklaşık 450 kişinin konuştuğu
Yukagir dili varlığını sürdürmektedir.
Yaklaşık 4 bin kişinin konuştuğu Gilyak dili ise, öbür Paleosibirya öbekleriyle akrabalık
içermeyen bağımsız bir dildir.
Paleosibirya dilleri, geniş bir alana yayılmış
küçük bir nüfus tarafından konuşulur.
Örneğin, Luoravetlan dilleri Sibirya’nın en
kuzeydoğusundan Kamçatka Yarımadasının
güneyine uzanan bölgede; Gilyak dili
Japonya’nın hemen kuzeyindeki Sahalin
Adası ve çevresinde; Yenisey dilleri Kamçatka’nın
yaklaşık 4 bin km batısında konuşulur.
Yukagir dillerini konuşanlar, birbirinden
uzak dağınık yerleşmelerde yaşarlar.
Paleosibirya dillerinin konuşulduğu bölgelerin
arasındaki geniş topraklarda, yer yer
bu bölgelerin içinde, Paleosibirya öbeğine
girmeyen Ural, Tunguz, Türk ve benzeri
öbeklere bağlı diller konuşan insanlar yaşamaktadır.
Paleosibirya dilleri birbiriyle akraba olmamakla
birlikte, 19. yüzyıl ortasından bu
yana birlikte sınıflandırılır. İlk kez Leopold
von Schrenck’in ortaya attığı bir varsayıma
göre, bu diller, eskiden Asya’da daha geniş
bir alana yayılmış bir dil ailesinin uzantılarıdır.
Gerçekten de Yenisey, Luoravetlan ve
Yukagir dilleri eskiden bugünkünden daha
geniş bir alana yayılmıştı. Gilyak dili de
büyük olasılıkla daha batıya uzanıyordu.
Ama bu durum bütün bu dillerin ortak bir
kökenden türediğini kanıtlamaz. Büyük olasılıkla
da, Ural, Tunguz (Evenk) ve Türk
halkları bölgeye yayılmadan önce, Sibirya’
daki dil aileleri bugünkünden daha büyük
çeşitlilik gösteriyordu.
Ket, Yukagir ve Gilyak dillerinin Çin-
Tibet, Kafkas ya da Ural gibi dil aileleriyle
akraba olduğu ileri sürülmüşse de, bu
ilişkiler kanıtlanamamıştır. Özellikle, yapısal
benzerliklerinden ötürü Yukagir ve
Ural öbeklerinin tek bir öbekte toplanması
gerektiği savı yaygın olarak tartışılmış, ama
henüz bir varsayım olmanın ötesine geçememiştir.
Yukagir ve Koryak dillerinin yazımında
eskiden huşağacı kabuğuna oyulan bir tür
resim yazı kullanılırdı. Bugün ise Paleosibirya
dilleri Kiril alfabesine dayanan bir yazı
sistemiyle yazılır. Günümüzde, bütün Paleosibirya
dillerinin bir edebiyat dili vardır.
Ama ikinci dil olarak Rusçanın giderek
yaygınlaşması bu dillerdeki çağdaş edebiyatın
Rus edebiyatının etkisi altında kalmasına
yol açmıştır.
Paleosibirya dillerini oluşturan dört öbek
bazı ortak özellikler gösterir. Hepsinde
bileşik sözcükler, ayrıca k sesine oranla
yumuşak • damağın daha arka bölümünde
oluşturulan artdamaksıl ünsüzler önemli
bir yer tutar. Bir başka ortak özellik ünlü
uyumudur. Paleosibirya dillerinde ayrıca
ünsüz almaşması ve Yukagir dilleri dışındakilerde
zengin ünsüz kümeleri görülür.
Bu özelliklerin dışında, Paleosibirya dilleri
birbirine çok az benzer; hatta bazı diller
başka ailelere bağlı dillerle daha büyük
benzerlik gösterir. Örneğin Gilyak dilinde
Japoncayla ortak bazı dilbilgisi kategorileri
vardır. Yukagir ve Ural dillerinde de bazı
ortak dilbilgisi özellikleri görülür; örneğin,
her ikisinde de nesneli eylemlerin özel,
olumsuz eylemlerin ayrı çekimi vardır. Luoravetlan
dillerinde karmaşık bileşik sözcükler
ve eylemi yapan öznenin belirtilmediği
yapılar yaygındır. Ket dili ise eylemlerinin
karmaşıklığıyla dikkati çeker.
Paleosibirya dilleri,
05
Mar