Resûlüllah (S-A.V.) Efendimiz buyurdular ki: «Fâtiha-i Şerife sâm hariç her şeye şifâdır. Sâm ise ölüm
dür
«Fâtiha’da şüphesiz ki yetmiş derde devâ vardır. HastaIık ve elemleri iyileştirir, âftyeti çabuklaştırır. Okunurken de, yazıldığında da böyledir.»4*4 Fâtiha-i Şerife ve Âyet-i Kürsi’yi kim evinde okuyacak olursa, o gün onlara ne bir insan, ne de bir cin dokunur.»493 Sahâbeden Zeyd bin Sâbit (RA.) diyor ki: Yıkık bir duvarla çevrili bir yere girdim. Nâra sesi gibi bir ses duydum. Bu nedir? diye kendi kendime sorduğumda, cinlerden biri bana cevap verdi: — Bize kıtlık dokundu. Sizin meyvelerinize dokunmak istedik. Onlardan bize yedirir misiniz?
— Evet, dedim. Ancak bana haber verin, bizi sizden koruyan şey nedir?
— Âyetü’l-Kürsî’dir, dedi. Geniş bilgi için Âyetü’l-Kürsî bahsine bak!. Orada saralının düşerken açılmaması, çocuklu kadınların durumu, hastanın bu âyetle şifâ bulması gibi hususları yeteri kadar açıklayacağız. Ancak şurada belirtelim ki: Bu âyetin ebced hesabıy la çıkan sayısı ile îsm-i Celâl sayısını kendisiyle çarp. Çıkan 66066’nm etrafına Besmele, Fâtiha, Âyetü’l-Kürsî ve İhlâs sûresini hurûf-i mukattaa ile yaz. Sonra da salâvat-ı şerîfeyi te- berrüken kelimeleriyle ve hastanın ismini her hâneye yaz. Sonra yazılan kâğıdı bir muşambaya sar ve onu öylece sar’almın, hastanın koynuna as. Ancak bunu, yâni asma işini, bir defa Fâ- tiha’yı, üç defa Ihlâs’ı okuduktan, Kâinatın Efendisi’ne salâ- vat getirdikten ve ölülerin ruhuna duâ ettikten sonra yerine getir. Bu konuda böylece icâzeti Medine-i Münevvere’de aldık ve birçok hastalar için yazdım; Cenâb-ı Hak kendi lûtf u keremiyle hepsine de şifâ verdi.
Şu ana kadar da Allah’ın verdiği güç ve kuvvet ile yazıyorum. Ayrıca bunu kalem ile yazmak isteyenlere de icâzet verdimSar’alı üzerine kelimeleri sayısınca elli defa Âyetü’l-Kürsl okunur. Hasta üzerine de böyle. Veya harfler sayısınca yüz yetmiş defa ya da Resûller sayısınca üçyüz onüç defa okunur ve buna üç, ya da yedi ya da daha fazla gün okunur. Cenâb-ı Hak, bu âyetin bereketiyle sar’ahya veya hastaya şifâ verir. Nitekim Resûlüllah (SA.V.) Efendimiz bu hususta buyurdular ki:
«Bir kimse bu âyeti herhangi bir hastaya okusa mutlaka şifâ bulur. Bir deli üzerine okusa, mutlaka kendine gelir, yâni akil dengesini bulur.»
îbni Mes’ud (R.A.) diyor ki: — İnsanlardan bir adam dışarı çıkıyor, cinlerden birine raslıyor.
Cin ona diyor ki:
— Benimle güreşebilir misin? Eğer beni yenecek olursan sana öyle bir âyet öğretirim ki evine girerken onu okuyacak olsan hiç bir şeytan o eve giremez. — Kabul ettim, diyor. Böylece güreşiyorlar. însan cinni yeniyor. Cinnî ona diyor ki:
— Âyetü’l-Kürsî’yi oku. Her kim bu âyeti okuyup evine girecek olursa mutlaka evin içindeki şeytan dışarı çıkar. Bunun üzerine îbni Mes’ud Hazretleri’ne soruluyor:
— Sizin bahsettiğiniz adam Hazret-i Ömer (R.A.) midir?
— Hz. Ömer olması umulur.