wiki

BAKARA SÛRESİNİN SON KISMININ FAZİLETLERİ HAKKINDA VÂRİD OLAN SAHİH HADÎSLER

îbni Abbas (RA.) Hazretleri diyor ki: Resûlüllah (SA.V.) Efendimiz yanında Cibril (A.S.) bulunduğu halde otururken bir gıcırtı sesi işitti. Bunun üzerine Cebrâil (A.S.) gözünü göğe çevirip dedi ki: Bu göğün bir kapısıdır ki, açıldı; bundan önce hiç açılmamıştır. Oradan bir melek indi. Peygamber (SA.V.) Efendimiz’e geldi ve şöyle dedi: «Getirdiğim iki nûr ile sana müjde! Senden önce hiçbir peygambere bu iki nur verilmemiştir. Biri Fâtiha-i şerife, öbürü Bakara sûresinin son kısmı olan ÂMENE’R-RESÛLÜ’dür. Kim bunlardan bir harf okuyacak olursa mutlaka kendisine (nur) verilecektir.»801 «İki âyet vardır ki onlar Kur’ân’dır. Onlar şifâ verir ve onları Allah çok sever: Bakara sûresinin sonundaki iki âyet…»50″ «Allah şüphesiz Bakara sûresinin sonunu iki âyetle bağlamıştır. Bu iki âyet, Arş’ın altındaki hazmeden bana verilmiştir. Bu iki âyeti hem öğrenin, hem de kadınlarınıza öğretin. Çünkü bu iki âyet rahmet ve istiğfardır; Allah’a yakınlıktır ve duâdır.»503 Çünkü bu iki âyette zikir, yalvarış, yakanş ve ganiy (başka şeyden doygunluk) vardır. Mişkâtü’l-Mesabîh’de de aynı hadîse ve buna benzer açıklamaya yer verilmiştir. Resûlüllah (SA.V.) Efendimiz diğer bir hadîslerinde buyuruyor ki: «Göklere gecenin bir bölümünde yolculuk ettirildiğimde Cebrâil (A.S.) yürüdü, Sidretü’l-MÜNTEHÂ’nın yanındaki HİCÂB-Î EKBER = En büyük perde’ye vardı ve dedi ki: «Yâ Muhammed! öne geç!» Bunun üzerine ben «Hayır, sen önegeç» dedim. «Yok, senden başkasına bu yeri geçmek uygun görülmemiştir! Allah katmda sen benden çok daha saygıdeğersin.» Bunun üzerine öne geçtim, yürüdüm. Üzerinde ipekli bir cennet döşeği bulunan altından bir divana vardım. Arkamdan Cibril seslendi: «Yâ Muhammed! Rabbin seni övüyor, rahmetiyle anıyor; dinle ve itaat et, bu söz seni korkutmasın» dedi. Bunun üzerine ben de Allah’ı saygı ve ta’zîmle anmaya başladım ve dedim ki: et-TEHIYYÂTÜ ve’s-SALÂVATÜ ve’t-TAYYİ- BÂTÜ LÎLLÂHİ… Cenâb-ı Hak buna karşılık şöyle buyurdu: el-SELÂMÜ ALEYKE EYYÜHE’N-NEBİYYÜ VE RAHMETU’L- LAHİ VE BEREKÂTÜHU… Ben Rabbimin bu senâsma karşılık dedim ki: es-SELÂMÜ aleynâ VE ALÂ İBADİLLÂHİ’S-SÂ- LİHÎN .. Cebrâil (A.S.) da şöyle dedi: EŞHEDÜ EN LÂ İLÂHE İLLALLAH VAHDEHÛ LÂ ŞERİKE LEH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDÜHÛ VE RESÛLÜHÜ… Ve sonra da Allah (C.C.) ÂMENE’R-RESÛL’ü sonuna kadar okudu. Meâli : «Peygamber,ve mü’minler, ona Rabbinden indirilene inandı. Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı.. Peygamberleri arasından hiçbirini ayırdetmeyiz. İşittik, itâat ettik. Rabbimiz!. Afvım dileriz, dönüş sanadır, dediler. Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler. Kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük de aleyhinedir. Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma! Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır yük yükleme. Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmiyeceği şeyi taşıtma. Bizi afvet, bizi bağışla, bize merhamet et.. Sen mevlâmızsm, kâfirlere karşı bize yardım et..» Ve sonra Cenâb-ı Allah bana dedi ki : — İste, vereyim!.. — Bağışlamanı istiyorum, dedim ve devam ettim: Rabbimiz! Dönüş sanadır. — İste, vereyim!. — Bağışlamanı istiyorum. Dönüş sanadır— Seni bağışladım, ümmetini de bağışladım. Kim benim birliğimi kabul eder, senin peygamberliğini tasdikte bulunursa, onlan da bağışladım. (Veya) seni de senin ümmetinden benim birliğimi, senin peygamberliğini tasdik edeni de bağışladım. — Rabbimiz! Bizi sorumlu tutma.. — Unuttuğunuz veya yanıldığınız hususlarda sizi sorumlu tutmayacağım. Zorlandığınızda da sizi sorumlu tutmayacağım — îste, vereyim!.. — Bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır yük yükleme. Isrâiloğullan bir hata işlediklerinde Allah onlara, cezâ olarak en güzel yiyeceği haram kılıyordu. Nitekim Cenâb-ı Hak bu hususa işâret ederek buyuruyor ki: «Yahudilerin haksızlıklarından, çoklarını Allah yolundan men etmelerinden, yasak edilmişken fâiz almalan ve insanların mallarım haksızlıkla yemelerinden ötürü kendilerine helâl kılman temiz şeyleri onlara haram kıldık.»504 Rivâyetlere göre, yahudiler geceleyin günah işlediklerinde sabahleyin kalkınca onu kapılan üzerine yazıh bulurlardı. Namaz onlara elli (vakit ya da elli rek’at) olarak farz kılınmıştı. Bu ümmet için hafifletilerek beş vakte indirilmiştir. Bunun için Mi’râc gecesi Cenâb-ı Hak, Resûl-i Zişân’ma: «İstediğin sana verilmiştir. Arzu ettiğin başka bir şey varsa iste, sana verilsin» buyurmuştu. Bunun üzerine Fahr-i Âlem Efendimiz şu istekte bulunduğunu naklediyor: «Rabbime dedim ki: — Bizi bağışla, güç getiremiyeceğimiz yükü bize yükleme. Çünkü ümmetim ağır tekliflere güç getiremez.

— İstediğin sana verildi, başka istediğin varsa iste, o da sana verilsin. — Bizim günahlarımızı afvet, bize merhamette bulun. Sen mevlâmızsm, kâfir milletlere karşı bize yardım et.— İstediğin sana verildi. Sizden yirmi kişi sabreden olursa, Allah’ın izniyle ikiyüz kişiye galip gelirler.»505 Rivâyetlere göre, Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz bu duâla- rı yaptığında, kendisine, «istediğini yaptım» denilmiştir. Buna işâretle Peygamber (S.A.V.) Efendimiz buyuruyor ki:

«Allah cennet hâzinelerinden iki âyet indirmiştir. Bu ikisini de kendi (kudret) elleriyle henüz mahlûkatı yaratmadan iki bin yıl önce yazmıştır. Kim bu iki âyeti son yatsıdan sonra okursa (yâni akşam namazından sonra değil, yatsı namazından sonra) tilâvet ederse, bu onun için bütün geceyi ibâdetle geçirmesinin yerini tutar.» (Günümüzde bir çok câmilerde imamlar yatsı namazını kıldırdıktan sonra ÂMENE’R-RESÛLÜ’yü okumaya devam etmektedirler.) Yine Peygamber (SA.V.) Efendimiz buyurdular ki:

«Kim Bakara sûresinden (bu) iki âyeti okursa, bütün geceyi (veya gecenin bir kısmım) ibâdetle geçirmiş gibi olur. Ona bedel bu iki âyet kendisine yeter.» Diğer bir hadîste de bu mânada bir rivâyet gelmiştir; mutlak bırakıldığı için umum ifâde etmesi muhtemeldir. Ebû Su- ûd Efendi’nin tefsirinde de aynı husus belirtilmiştir. Sa’düd- dîn (rahmetullahi aleyh) de buna yakın bir tefsirde bulunmuştur. Başka bir rivâyete göre,

Peygamber (SA.V.) Efendimiz:

«Şüphesiz ki Allah, henüz gökleri ve yeri yaratmadan iki bin yıl önce bir Kitab (Kur’ân) yazmış, bu kitaptan iki âyet indirmiştir ki Bakara sûresi o iki âyetle nihâyet bulur. Hangi bir evde üç gece okunursa, şeytan o eve yaklaşamaz.»500 Îbni Abbas’dan (R.A.) yapılan rivâyete göre, Cebrâil (A.S.) bu üç âyet müstesna Kur’ân’ın tamamını Peygamber’e indirmiştir Çünkü Cenâb-ı Allah bu âyetleri Mi’rac gecesi Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz’e vahyetmiştir. el-Hasen, Mücâhid ve îbni Şîrîn de aynı şeyi söylemiştir.*07 Bir adam Peygamber’e gelip dedi ki :

— Allah’ın kitabında hangi âyet daha büyük ve kadri yücedir?

— Âyetü’l-Kürsî: Allahü lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kay- yûm diye cevap verdi ve sonra devam etti:

— Allah kitabından hangi âyetin (sevâp ve faziletinin) sana ve ümmetine dokunmasını arzu ediyorsun?

— Bakara sûresinin sonunu. Çünkü o kısım rahmet hâzinesidir. Arş’ın altında bulunuyor. Dünya ve âhiretin bütün hayırlarını içine alıp kapsamıştır.

«Kim Âyet-i Kürsî’yi ve Bakara sûresinin sonunu kederli ve sıkıntılı zamanlarda okursa, Allah onun imdadına yetişir.»

Yâni yardım ve rahmetini ona indirir. el-Hakîm diyor ki: «Kim gece ve gündüz bu iki âyeti okumaya devam ederse, Allah muhafaza hususunda ona yardım eder nefsini ferahlatıp genişletir. Borçlarının ödenmesi için sebepler yaratır. Düşmanlarını helâk eder. Zalimlere karşı ona yeter. İyi bir inanç ona nasîb eder. Bütün (meşrû) arzularına erişir. Maksadına kavuşur.» Bunun hassaları hayli çoktur. Yararı son derece umumîdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir