«Zinnûn (Yunus)un balık kanunda bulunduğu sürece du- âsı şu idi: LÂ İLÂHE İLLÂ ENTE SÜBHÂNEKE İNNÎ KÜNTÜ MİNE’Z-ZÂLİMÎN.»81® Mânası: «Senden başka hak ma’bud yoktur. Seni tenzih ederim. Şüphesiz ki ben zâlimlerdenim.» Müslüman bir adam herhangi (meşrû) bir işinde bununla duâ edecek olursa mutlaka Allah onun bu duâsmı kabul buyurur. «Ben öyle bir söz biliyorum ki sıkıntı ve kedere düşmüş bir kimse onu söyleyecek olursa mutlaka o sıkmtı ve kederden kurtulur. O söz, kardeşim Yunus’un sözüdür.
Karanlıklar içinde şöyle sesleniyordu:
LÂ İLÂHE İLLÂ ENTE SÜBHÂNEKE İNNÎ KÜNTÜ MİNE’Z-ZÂLİMÎN..»819 Yine aynı konu hakkında Resûlüllah (S.A.V.) Efendimizbuyurdular ki: «Balığın karnında bulunurken Zinnûn’un yaptığı duâ şu idi: LÂ ÎLÂHE İLLÂ ENTE SÜBHÂNEKE İNNÎ KÜNTÜ M İNE’Z-ZÂLÎMİN.»
Hadîsin son kısmında şu cümleler yer alıyor :
«Herhangi bir müslüman bir şey hakkında bu duâyı yapacak olursa, mutlaka Allah onun duâsmı kabul buyurur.» Sa’d bin Mâlik (R.A.), Peygamber’den (S.A.V.) şunu işittiğini rivâyet etmiştir:
«Aziz ve Celîl Allah’ın ismi (öyle bir isimdir ki) onunla duâ edilirse, Allah kabul eder. Onunla bir şey istenilirse Allah verir. O isim, Yunus bin Mettâ’nm yaptığı duâdır.»
Bunun üzerine Hz. Sa’d diyor ki; sordum :
— Ey Allah’ın Resûlü! Bu duâ Yunus bin Mettâ’ya mı hastır, yoksa müslüman cemaati de bundan yararlanabilir mi? — Bu, Yunus bin Mettâ için özel mânada, müslümanlar için genel mânada bir duâdır. Müslümanlar bununla duâ ettiklerinde (menfaat görürler)» buyurdular ve sonra ilâve ettiler:
«Allah’ın şu beyânını işitmedin mi?: O, karanlıklar içinde seslendi (duâ etti)
LÂ İLÂHE İLLÂ ENTE SÜBHÂNEKE İNNÎ KÜNTÜ MİNE’Z-ZÂLİMÎN.. Biz onun bu duâsmı kabul buyurduk da onu gam ve kederden kurtardık. Ve işte böylece mü’minleri de kurtarırız.» Bu, o duâ ile halini arzedenlere Allah’ın bir şartıdır (kabul buyuracağına dair)» buyurdular. Diğer bir rivâyette buyuruluyor ki: «Herhangi bir hasta bu duâ ile duâda bulunacak olur da bununla kırk defa halini arzederse, mutlaka kendisine şehîd sevâbı verilir. Hastalıktan kurtulacak olursa günahları da bağışlanmış olur.» Bazı sâlihlerden yapılan rivâyete göre, sâlih bir kişi Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz’i rü’yasmda görmüş. Bunu fırsat bularak sormuş :
— Ya Resûlâllah! Benim Allah’ıma karşı bir hâcetim varNe ile ona ulaşabilirim? Rahmet peygamberi ona şu cevabı vermiş : «Kimin Allah’a bir hâceti varsa secde etsin ve secdesinde kırk defa parmağıyla da işâret etmek suretiyle LÂ İLÂHE İLLÂ ENTE SÜBHÂNEKE ÎNNÎ KÜNTÜ MİNE’Z-ZÂLÎMÎN teşbihini söylesin. Duâsı herhalde kabul olunur.»021 Başka bir hadîs-i şerifte de : «Bir şey hakkında muztar kalan kimse abdest alsın, abdes- tini güzelleştirsin, iki rek’ât namaz kılıp selâm versin ve namazdan sonra secde ederek şunu söylesin:
LÂ İLÂHE İLLÂ ENTE SÜBHÂNEKE ÎNNÎ KÜNTÜ MİNE’Z-ZÂLÎMÎN.. Ve bunu kırk defa tekrarlasın da isteğini arzetsin. Nerede ve ne vakit arzu ederse Allah onun duâsını ona göre kabul buyurur.» Ancak bunu gece yansı yapmak daha iyidir, daha güzeldir. el-Hâfız’dan yapılan rivâyette, el-Hâfız (rahmetullahi aleyh) diyor ki: Bir hükümdann arşivinde muhafaza içinde üstü mühürlü bir belgeye rastladım. Mührü açtım, belgenin tam üzerinde şu yazıyı gördüm: Bu her türlü gam ve kedere karşı şifâdır: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.. deyip kişi geceleyin kalkar, abdest alıp iki rek’ât namaz kıldıktan sonra ellerini kaldınp şu duâyı yapar: Allah’ım! Şüphesiz ki Zinnûn senin kulun ve peygamberin idi. Kendisine dokunan bir zarar ve sıkıntıdan dolayı sana duâ etti ve balığın kamından şöyle seslendi: LÂ ÎLÂHE İLLÂ ENTE SÜBHÂNEKE ÎNNÎ KÜNTÜ MÎNE’Z-ZÂ- LÎMÎN.. Sen de ona şu cevabı lütfettin: Onun duâsmı kabul ettik ve onu gam ve kederden kurtardık. İşte böylece mü’min- leri de kurtannz… Şüphesiz ki ben de senin kulunum ve câ- riyen (falan kadının) oğluyum, nâsiyem (dizginim) senin elinde bulunuyor. Bana dokunan bir kötülük, bir zarardan dolayı sana duâ ediyorum. Derdimi sana arzediyorum ve Yunus’un (A S ) dediğini diyorum: LÂ ÎLÂHE İLLÂ ENTE SÜBHÂNEKE ÎNNÎ KÜNTÜ MİNE’Z-ZÂLÎMÎN.. Duâmı kabul buyur, Yunusun duâsmı kabul buyurduğun gibi.. Onu gam ve kederdenkurtardığın gibi beni de kurtar. Çünkü senin her şeye gücün yeter ve verdiğin sözden de asla caymazsım622 Ben fakir derim ki: Nakşî tarikatından bazı şeyhler şu âyetin hassasını bana öğrettiler: «Zinnûn hakkında söylediğimizi de an. O, öfkelenerek giderken, kendisini sıkıntıya sokmayacağımızı sanmıştı. Fakat sonunda karanlıklar içinde: «Senden başka ilâh yoktur. Sen münezzehsin, doğrusu ben haksızlık edenlerdenim» diye seslenmişti. Biz de ona cevap verip, onun üzüntüden kurtarmıştık. İnananları işte böyle kurtarırız.»523 Ve bana dediler ki: «Bir şey hususunda sıkıntıya düşen, onu elde etmekten âciz kalan veya onu def’edemiyen veya bulunduğu makamdan azledilmiş olup tekrar o makama dönmek isteyen kimse belirtilen âyeti kırk bir defa tastamam okusun. Bu sayıyı ne artırsın, ne de eksik tutsun. Ara yere de dünya sözü sokmasın. Ancak bunu her sabah namazından sonra kırk gün okumaya devam etsin. Hiçbir günü kaçırmamaya dikkat etsin Kırk gün dolunca durumun ne olduğuna baksın. Nasıl olduğuna dikkat etsin.» Şeyhler bu hususta bana icâzet verdiler ve ilâve ettiler: «Bu âyet belirtilen hususların gerekleşmesinde bir çok defalar tecrübe edilmiştir.» Bunu yazmak isteyen herkese benden de izin vardır. Tam bir itikadla buna devam etsin!. Havâss ehlinden bazısı diyor ki: «Kim, Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’z-zâlimîn’i her gün bin defa okuyup arzu ettiği makam ve mertebeyi talep ederse, mutlaka ona erişir. Allah onun rızkını genişletir, gam ve kederini giderir, bir nice hayırların kapışım ona açar, onu şeytanların ve zalim hükümdarların şerrinden korur. Allah dostlarının yanında sevgili, düşmanları yanında da heybetli olur. Çünkü bunu (bilerek ve sebeplere tevessül ederek) okuyan kimse kendi kusurlarını bilir.» Bilmiş ol ki: Cenâb-ı Allah, bunu okumaya devam edene kurtuluş va’detmiş ve bu va’dini şu âyetiyle beyân buyurmuştur: «İnananları işte böyle kurtarırız.» Azîz kardeşim! Allah bizi ve sizi bu âyetin esrarını anlamaya muvaffak eylesin. Kurtuluş ile O’nun yapmış olduğu va’d sana yeter.. Allah seni basiret nuruyla nurlandırsm. Bu konuda belirtilen hadîslere Havâssı’l-Kur’ân’da bak.