Birden fazla âilesi varsa, aralarında adâlete riâyet edip, hiçbirine fazla meyletmemesi lâzımdır. Seyahatinde, ailelerinden birini yanında götürmek îcâb ediyorsa, aralarında kur’a çekmelidir. Resûl-i Ekrem, böyle yapardı. Bir gece, bir kadının yatağına gitmemişse, onu kazâ etmelidir Bu, kendisine borçtur. Onun için bu husûstaki mes’eleleri bilmesi vâcıbdır. Bunlar da uzun mes’elelerdir. Resûl-i Ekrem bir hadîsinde
“İki âilesi olup, birine meyledip, diğerine etmeyen…» diğer rivâ- yette: «Aralarında adâlete riâyet etmeyen kimse, kıyâmet günü bir tarafı sarkmış olduğu hâlde mahşer yerine gelir» (194) buyurmuştur. Hediyelerini müsâvi şekilde vermek ve geceleri aralarında müsâ- vi şekilde taksim etmek, adâlete riâyetle mükellef olduğu şeylerdendir. Yoksa, sevgi ve münâsebette adâlet olmaz! Çünkü bunlar, irâdenin hâricinde olan hâllerdir. Nitekim Allahü Teâlâ:
«Ne kadar haris olsanız da kadınlar arasında adâlete riâyete guç yetiremezsiniz» (4 – Nisâ: 129) buyurmuştur. Yâni, sevgi ve munâ sebette adâlete riâyete gücünüz yetmez, demektir. Resûl-i Ekrem (S A.V.) hediye ve gece nöbetlerinde adâlete riâyet eder ve şöyle buyururdu:
«Allah’ım, bu elimden gelen şeylerdeki gayretimdir. Sen’in kudretinde olup, benim elimde olmayana gücüm yetmez» (195).
Resûl-i Ekrem, zevcelerinden en çok Hz. Âişe’yi (R.A.) severdi. Bunu diğer zevceleri de bilirdi. Hastalığı sırasında, nöbetleşe onu zevcelerinin evlerine taşırlardı. Gittiği evde: «Yanır neredeyim» diye sorardı. Zevcelerinden biri, işi anladı ve: «Âişe’nin nöbetini soruyor ‘ dedi. Bunun üzerine bütün zevceleri: «Yâ Resûlallah, her gece bir eve gitmekten yoruluyorsun ve orada da rahat edemiyorsun. Âişe’nin evinde rahat ediyorsun. Biz sana izin verdik, hakkımızı bağışladık. Mâdem ki orada daha iyi rahat ediyorsun, oraya buyur.» dediler. Resûl-i Ekrem: — Hepiniz buna râzı mısınız? diye sordu. Onlar da: — Evet, dediler. Resûl-i Ekrem: — O hâlde beni Âişe’nin evine götürün, buyurdu (196). Kadınlardan biri, nöbetini diğer kadına verir ve koca da buna muvâfakat ederse, hak, o kadına intikal eder. Resûl-i Ekrem, ailelerini sıraya koymuş ve yanlanna nöbetleşe giderdi. Şevde binti Zem a yı boşamak istemişti; fakat yaşlı olan Hz. Şevde: «Ben, senin nikâhında ölmek isterim; nöbetimi Âişe’ye terkediyorum. Ben de nikâhında böylece kalayım» deyince, Resûl-i Ekrem, kabul etti Bu suretle iki gece Âişe’ye, birer gece de diğerlerine giderdi (197» lî ■ fı! ı Ekrem’in güzel adâleti ve kuvveti sâyesinde, nöbetinin dışında zevcelerinden biriyle münâsebette bulunduğu zamân, o gün veyâ gecede, bütün zevcelerini ziyâret ederdi. Nitekim Hz. Âişe sûl-i Ekrem’in, bir gecede (198); Enes de (R.A.) bir kuşluk vakti, bütün zevcelerini ziyâret ettiğini haber vermişlerdir (199).