wiki

A N A D O L U

Türkiye topraklarımı yaklaşık % 97’sini içine alan Asya kıtasından ba tıya doğru uzanmış büyük bir yarımada. Küçük As ya olarak bilinir. Anadolu topraklan “Eski Dünyâ’ adı verilen kara kitlesinin ortasında, Asya kıtası mn batısında yer almaktadır. Eski dünyâyı çevre leyen Atlas Okyanusunun bir kolu karalar arasın dan sokularak Anadolu’nun üç yanını kaplar. Gü neyinde Akdeniz, Sûriye ve Irak, doğusunda İrar ve SSCB, kuzeyinde Karadeniz, batısında Mar mara ve Ege Denizi bulunur. Anadolu, kuzey yarım küresinde, ekvator ile kutup arasında ortaya yakın bir yerdedir. Bir dik dörtgen görünümünde olup, genişliği 550 km uzunluğu ise 1600 kilometreye yakındır. Yüzöl çümü, 755.688 kilometrekaredir. 27°58’ ile44°48 boylamları arasında yer alır. Bu iki uç arasında 1 saat 15 dakikalık bir saat farkı vardır. Coğrafî özellikleri: Anadolu’nun ortalamî yüksekliği 1130 metredir. Sıradağlar kuzey ve gü ney kenarları boyunca, doğu-batı doğrultusunda geniş yaylar çizerek uzanır. Anadolu’nun orta kısımlarında geniş yüksek düzlükler bulunur. Bı düzlükler kuzev ve eünev sıra daelarını birbirin
Akdeniz kıyıları bugün dünyânın en çok turist çeken yerlerindendir.
Kireçli sıcak suyun kaynağından uzaklaştığında, soğuyup katılaşarak binlerce yılda meydana gelmiş olan travertenleriyle dün yada bir benzeri daha bulunmayan Pamukkale.
Medeniyetin beşiği Urfa’da Harran Üniversitesi kalıntıları. Antalya Düden şelâlesi. Anadolu’da yüzlerce hârikulâde yer den sâdece birisi.
Yüksekliği 3937 m. olan Kaçkar Dağları.
Türkiye’de büyük fabrikaların kurulmasından sonra makina halılarının tüketimin büyük bir bölümünü karşılamasına rağmen, Anadolu’nun muhtelif yerlerinde el dokumacılığı devâm ettirilmekte Nevşehir’in tarihî ve turistik yerlerinden birisi olan olup Hereke, İsparta, Gördes, Ladik, Bünyan, Sivas, Niğde gibi Göreme. yerlerde dokunan halılar bütün dünyada aranmaktadır.
Anadolu kadını vazgeçmediği yemenisini göz nuru dökerek, iğne oya- Adana’da geçmiş günleri yâdeden iki ihtiyâr. sı ve dantelle süsler.
Anadolu’da kadın işe giderken erkekler sohbet ediyor. Niksar’da yufka yapan kadınlar.
Yaylada peynir yapan kadınlar (solda). Kardeşini kucağında taşıyan, Anadolu’nun saflığı yüzünden okunan bir kız çocuğu (sağda).
den ayırır. Kuzeyde ve güneyde yer alan dağlar doğuda birbirine karışarak sıkışır. Bu sebepten Anadolu’nun doğu bölgesi daha yüksek ve dağlıktır. Batıda dağlar sıklaşırsa da yükseklikleri fazla değildir. Bunlar denize dik olarak uzanırlar. Aralarında ovalar yer alır. Gediz Ovası, Menderes Ovası gibi. Ayrıca büyük ırmak ağızları yakınında da ovalar vardır. (Adana Ovası, Kızılırmak, Yeşilır- mak deltaları gibi). Yüzey şekilleri: Yüzey şekilleri bakımından birbirinden oldukça farklı beş bdl|eye ayrılır: Kuzey, Güney, Doğu, Batı ve İç Anadolu bölgeleri. Kuzey Anadolu: Bu bölgede dağlar, Marmara bölgesinden başlayıp Güney Kafkasya’ya doğru gittikçe yükselir. Karadeniz’e paralel bir kaç sıra hâlinde uzanırlar. Kızılırmak pe Yeşilırmak deltaları bu bölgenin önemli ovalarıdır. Ovaların hemen girişindeki kıyı dağlarının yüksekliği Rize Dağlarında 3500, Kaçkar Tepesinde ise 3932 metreyi bulur. Bu bölgede İç Anadolu ile geçidi sağ- lıyan iki yer vardır. Bunlar, Trabzon ile Gümüşhane arasındaki Zigana Geçidi (2025 m), Bayburt ile Aşkale arasındaki Kop Dağı Geçidi (2390 m)dir. Kıyı dağlarının gerisinde İlgaz ve Köroğlu dağlan vardır. Gökırmak vâdi oluğu kıyı dağları ile iç sıra dağlarını birbirinden ayırır. Güney Anadolu: Toros Dağlarının bulunduğu bu bölgenin genel görünümü dağlıktır. Kıyı bölgesinde Toroslar, Amanos Dağları ile başlayıp, Van Gölünün güneyine kadar uzanır. Batı Toroslar adını alan bu dağlar, Antalya Körfezinin kuzeyinde göller bölgesinde sıkışırlar. Buradaki Bey Dağları (3069 m), Elmalı Dağları (3025 m), Geyik Dağı (2900 m) yüksekliğe ulaşırlar. Orta Toroslar, İçel bölgesinde yayla görünümü alırlar. Burada Taşeli Yaylası vardır. Bu dağlar kuzeydoğuya gidildikçe yükselerek Ala Dağların Demirkazık Tepesinde 3756 metreye ve Bolkar
Dağının Medetsiz Tepesinde 3524 metreye ulaşır. İç Anadolu’yu Adana Ovasına bağlayan Gülek Boğazı (1050 m) bu bölgededir. Bölgenin doğu kesiminde ise dağlar iyice yükselir. Cilo Dağında Reşko Tepesinin yüksekliği 4168 metreye ulaşır. Batı Toroslann iki kanadı arasında Antalya, Orta Toroslarla Amanos Dağlarının arasında Adana ve Amanos dağlarının doğusunda Amik Ovalan yer alır. Doğu Anadolu: Anadolu’nun en yüksek bölgesi olup ortalama yükseklik 1500-2000 m arasında değişir. Sınır üzerindeki dağlarla İran’dan ayrılır. Bu bölge batıya doğru yavaş yavaş alçalarak İç Anadolu’ya bağlanır. Yüksek yaylalar, ovalar, tek sıradağlarla kaplı bölgenin yüzey şekilleri çok çeşitlidir. Karasu-Aras dağ sırasını meydana getiren Munzur Dağlarının yüksekliği 3500 metreyi bulur. Bu dağlar Erzincan’ın güneyinden başlayıp Erzurum’un Palandöken dağlarıyla Aras Vâdisini tâkib eder. Sönmüş bir volkan olan Ağn Dağına ulaşıldığında yükseklik 5137 m ile Anadolu’nun en yüksek yerine varılır. Tendürek (3660 m), Süb- han (4058 m), Nemrut (2828 m) Dağı bu bölgededir. Deniz seviyesinden 1600 m yüksekte, 3713 kilometrekare yüzölçümü ile Anadolu’nun en büyük gölü olan Van Gölü yine bu bölgededir. İç Anadolu: Diğer bölgelere nazaran çok az dağlık bir bölgedir. Kuzey Anadolu Dağları ile Toroslar arasında yer alır. Anadolu’nun en geniş ovaları bu bölgede olup ortalama yükseklik 1000 metredir. Bölgenin kuzeyini çevreleyen dağlar (Kösedağı, Yıldızdağı), Kuzey Anadolu dağlarına, güneydekiler de Tahtalı dağı, Tecer ve Hınzır dizisi, Toros dağlarına paralel olarak uzanır. Arada kalan ise Çamlıbel ve Akdağ dağlarıdır. İç Anadolu’nun Kızılırmak batısında kalan kısmı birbirinden farklı iki bölüme ayrılır. Gü
neyde Konya bölümü yüksek yaylalarla birbirinden ayrılmış ovalardan meydana gelir. Bu ovaların çukur yerlerinde yazın kuruyan sığ göller vardır. îç Anadolu düzlüklerinin güneydoğu kenarı boyunca çok eski volkanlara da rastlanır. Kayseri’nin güneyindeki Erciyas Dağı (3917 m) bunların en önemlilerindendir. Batı Anadolu: Denize dik inen dağlar arasında, doğu-batı istikâmetinde oluk biçiminde uzanan ovalar yer alır. Gediz, Büyük ve Küçük Menderes, Bakırçay nehirlerinin geçtiği bölgelerde aynı ismi taşıyan ovalar vardır. Bölgenin en önemli dağlan, Emirdağı (2307 m), Türkmendağı, Domaniç Dağı, Uludağ (2543 m), Sandıklı Dağları, Murat Dağı (2309 m), Eğrigöz Dağıdır. Kozak, Yurt ve Bozdağlar, Ege bölgesinde büyük ovalar arasına girmiş dağlardır. Batı Anadolu’nun kuzeyindeki Marmara bölgesi Ege’den farklı görünümdedir. Buradaki ovalar doğu-batı istikâmetinde, fakat oluk şeklinde değildir. Adapazarı, Pamukova, İnegöl ovaları düzlükleri, Sapanca, İznik, Apolyont ve Manyas gölleri çukurları meydana gelir. Denizler ve kıyılar: Anadolu’nun kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Akdeniz vardır. Bu iki denizi birbirine bağlıyan Marmara kapalı bir deniz gibidir. Marmara, Çanakkale Boğazı ile Ege’ye, İstanbul Boğazı ile Karadeniz’e açılır. Karadeniz kıyı dağlan denize paralel uzandığından kıyılar fazla girintili çıkıntılı değildir. Tuzluluk fazla olmayıp binde 17-18 arasındadır. Akdeniz kıyılarında dağlar denize paralel uzandığından Karadeniz kıyılarına benzer. Kıyıların uzunluğu 1500 km civârındadır. Suyun tuzluluğu ise Karadeniz’in iki katı olup, binde 39’dur. Akdeniz’in bir uzantısı olan Ege denizinde dağlar kıyılara dik olarak iner. Bu sebepten çok girintili çıkıntılıdır. Ege denizinde irili ufaklı pek çok ada olup kıyı uzunluğu 2800 km kadardır. Marmara Denizinin yüzölçümü 11.000 kilometrekare, kıyı uzunluğu ise 1200 kilometreye yaklaşır. Akarsu ve göller: Akarsular genellikle Anadolu’nun etrâfını çevreleyen denizlere dökülür. Bir kısmı ise sınırları geçtikten sonra diğer denizlere ulaşır. Güneydoğu Anadolu’nun iki büyük nehri olan Dicle, Fırat nehirleri Basra Körfezine dökülür. Doğu Anadolu’nun önemli akarsuları Aras, Kara Murat ve Çoruh’tur. Karadeniz’e dökülen Yeşilırmak, Sakarya, Kızılırmak, Orta Anadolu’nun büyük nehirleridir. Ayrıca Harşit, Melet, Bartın, Filyos gibi küçük akarsular da Karadeniz’e dökülür. Susurluk, Biga ve Gönen çayları Marmara’ya; Gediz, Küçük ve Büyük Menderes Ege denizine dökülür. Seyhan, Ceyhan ve Göksu ırmakların
Anadolu’nun İslâmlaştırılmasında önemli katkıları olan gönül ehli velilerin büyüklerinden Hacı Bayram-ı Ve- lî’nin Ankara’da bulunan türbe ve câmii.
dan başka da Dalaman, Eşen çayları Akdenize dökülür. Göller: Doğu Anadolu’daki Van Gölü 3713 kilometrekare yüzölçümüyle Türkiye’nin en büyük gölüdür. Van Gölünün doğusunda Erçek ve Kars’ın kuzeyinde Çıldır gölleri yer alır. Güneydoğu Toros bölgesinde Hazar Gölü, daha güneyinde Hatay’a yakın Amik gölleri bulunur. Orta Anadolu’daki Tuz Gölü 1500 kilometrekarelik yüz ölçümü ile Ana
Tarlada öküzleriyle çift süren bir nine.
Aydın’ın Germencik ilçesinde yapılan deve güreşi.
dolu’nun ikinci büyük gölüdür. Bu bölgedeki pekçok gölden en önemlisi Akşehir Gölüdür. Batı Torosla- nn iç taraflarında ise Beyşehir, Eğridir ve Burdur gölleri yer alır. Sapanca, İznik, Polyont ve Manyas ise; Marmara bölgesinin en önemli gölleridir.
Son yıllarda barajların yapılmasıyla oldukça büyük baraj gölleri meydana gelmiştir. Bunlardan Keban, Karakaya, Atatürk, Demirköprü, Hir- fanlı, Sarıyar, Seyhan önemlidir.
Türkülere konu olan, beldelere adını veren çay, Karadeniz kıyılarıyla yaklaşık altmış yıl önce tanışmış. Fakat bugün Türk çayını bütün dünya tanıyor.
İklim Yüzey şekillerinin çeşitliliği, özellikle kıyı dağlarının denize paralel olması sebebiyle bölgeler arasında büyük iklim farkları vardır. Üç tarafı denizle çevrili olduğundan kıyılarda ılık deniz, iç kısımlarda ise kara iklimi hâkimdir.
Akdeniz ikliminin te’sirinde bulunan güney kısımlarda yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Ege bölgesinin tamamında, Mar
Yeni Rehber Ansiklopedisi 149
mara bölgesinin kuzeyinde sıcaklık düşer. Karadeniz bölgesinde ise daha ılımlı ve yağışlı deniz iklimi hüküm sürer. Orta Anadolu’da ise step iklimi hâkimdir. Burada yazlar sıcak ve az yağışlı, kışlar da soğuk ve karlı geçer. Doğu Anadolu’nun yüksekliği fazla ve dağlık olduğundan, yazlar serin, kışlar çok soğuk ve karlıdır. Güney Doğu Anadolu bölgesinde yazlar kurak ve sıcak geçer, kışlar ise fazla soğuk değildir. Rüzgârlar: Anadolu’da genel olarak yazın poyraz adı verilen kuzey rüzgârları eser. Azor antisiklonundan doğan ve Tuna boylarından geçtikten sonra Karadeniz kıyılarını tesiri altına alıp İran’a geçen bu akım Anadolu’yu oldukça etkiler. Bu ana akımın rüzgârları serin ve kuru olmakla berâber yüzey şekillerinin etkisiyle yükseldikleri yerlerde yağmur meydana getirirler. Bu rüzgârlar yeryer İç Anadolu’ya sokulursa da asıl etkileri Boğazlar, Marmara ve Ege denizinde görülür. Kış aylarında Sibirya üzerinden gelen yüksek basınç, Doğu Anadolu ile İç Anadolu’yu etkiler. Kış aylarında Atlantik üzerinde beliren alçak basınç, etkilerini genellikle kıyı bölgelerinde gösterir. Denizden gelen soğuk rüzgârlarla karadan gelen soğuk rüzgârların karşılaşması, özellikle kıyı bölgelerinde yağışlara sebeb olur. İlk ve sonbahar rüzgârları çeşitli olur ve devamlılık göstermez. Marmara ve İstanbul çevresinde poyraz ile lodos nöbetleşe eser. Bu genel rüzgârların yanında meydana geliş sebeblerine göre özel isimler alan bir takım mahallî rüzgârlar da vardır. Bunlar kıyılarda görülen deniz ve kara rüzgârları ile dağ ve vâdi rüzgârlarıdır. Bu cins rüzgârların en önemlisi İzmir bölgesinde esen İmbat rüzgârlarıdır. Yağış: Türkiye’de yıllık yağış mikdârında bölgelere göre büyük farklar vardır. Ayrıca, bölgelerdeki yağışların mevsimlere dağılışı da farklıdır. İç Anadolu’da 40 mm altına düşen yağışlar kıyılarda ve kenar dağlarda 700 milimetreyi aşar. Doğu Karadeniz bölgesinde ise 2500 milimetreyi bulur. En çok yağış genellikle kışın görülür. Ege ve Akdeniz bölgeleri ile Doğu Toroslarda durum böy- ledir. Kuzey kıyılarında en fazla yağış sonbahardadır. İç kısımlarda ise ilkbahara rastlar. Memleketimizde başlıca üç yağış tipi görülür: Karadeniz tipinde, yazları dâhil her mevsim yağışlıdır. En az yağış mayıs ayındadır. En çok yağış ise ekim ayında görülür. Akdeniz tipinde, yazlar kurak, kışlar ise yağışlı geçer. En fazla yağış, aralık ve ocak aylarında görülür. Kara tipinde, en çok ilkbaharda mayıs ayında olur. Kış aylarında genellikle kar şeklindedir.
Bitki örtüsü Anadolu’nun tabiî bitki örtüsü üç grupta toplanır. Karadeniz bitki örtüsü: Burada hâkim bitki örtüsü ormandır. Deniz seviyesinden 2000 metre yüksekliğe kadar ormanlar vardır. 1200 metreye kadar olan kesimde meşe, gürgen, kestane ve çınar gibi yapraklarını döken ağaçlar; daha yukarılarda ise köknar, sarıçam, ladin, çam gibi iğne yapraklı ağaçlar yer alır. Kıyı dağlarının iç kısımlarında ise step bitki örtüsü hâkimdir. Akdeniz bitki örtüsü: Burada orman örtüsü daha seyrektir. Eteklerden 2200 metreye kadar orman örtüsü çıkar. Ağaçların çoğunluğu karaçam, katran ve sedir çeşitleridir. Güney bölgesinin dağlık kısımlarında yazları kuruyan otlaklara, dağ yamaçlarında kuraklığa ve sıcağa dayanan makilere rastlanır. Fıstık çamları ve zeytin ağaçları bölgeye has bitkilerdir. Stepler (Bozkırlar): Memleketimizin iç kısımlarında stepler hâkimdir. Ormanlar genellikle dağ yamaçlarında ve küçük parçalar hâlindedir. Su kenarlarında sö&üt ve kavak ağaçlarına rastlanır. Bölgenin hâkim^bitkisi, yabânî buğdaygiller ve soğanlı bitkilerdir. İlkbaharda yeşil kalan çayırlar geniş yer kaplar. Hayvanlar Eskiden yaşadığı bilinen hayvanların hiçbirinin nesli kalmâmıştır. Ayı, kurt, çakal, sansar, tilki, tavşan en çok rastlanan hayvanlardır. Güney Anadolu dağlarında nâdir de olsa benekli parslara rastlanır. Birçok bölgede bol sayıda yaban domuzu, tavşan, dağlık yerlerde dağ keçisi bulunur. Kuş çeşitleri pekçoktur. Yılana fazla rastlanır. Zehirli olan engerek yılanı, sıcak ve kuru yerlerde seyrek olarak bulunur. Zararsız olan kara yılanı her tarafta görmek mümkündür. Târihi Anadolu, çok eski devirlerden beri bilinip, insanların yaşadığı bir toprak parçasıdır. Doğu ve batı, Asya ve Avrupa kıtalarının köprüsü mâhiyetinde olduğundan, çeşitli kavim, devlet, kültür ve medeniyetleri bünyesinde barındırmış ve dâimâ göçlere, istilâlara uğramıştır. Hattiler, mîlâddan önce 2500-2000 yılları arasında Anadolu’dan Mezopotamya’ya kadar önemli bir medeniyeti temsil ettiler. M.Ö. 2000 yıllarında Anadolu’da Hititlerin oturduğu kabûl edilir. Hititler, Orta Anadolu’da M.Ö. 1850’de devlet kurarak genişlediler. Anadolu’nun tamâmına yakın kısmına hâkim oldular. Arkeolojik Jcazılarda bulunan kültür ve medeniyet eserleri meydana getirdiler. Yapılan kazılarda Ala- cahöyük ve Boğazköy’de Hitit eserleri bulundu. Hititler zamanında Anadolu; batıdan İyonlar, doğudan Asurlular, Urartular, güneydoğudan Hurri- ler ve M itanniler’in istilâsına uğradı.
Yeni Rehber Ansiklopedisi 150
ANADOLU BEYLİKLERİ
M.Ö. 1000 yılında ise, Anadolu; Hititler, Asur- lular, Urartular, Frikyalılar, Lidyalılar, Medler ve Perslerin hâkimiyetine girdi. Daha sonra Anadolu’nun tamâmı Romalıların eline geçti. Romalıların M.S. 395 yılında ikiye ayrılmasıyla, Anadolu BizanslIların payına düştü. Bizanslılar devrinde Anadolu; Partlar, Sâsânîler, Haçlılar ve Moğolların taarruz ve istilâsına uğradı. On birinci yüzyıldan îtibâren Anadolu toprakları Türk kavimlerinin akınına uğramaya başladı. Anadolu’nun büyük kısmını ele geçiren Selçuklular, bölgenin Türkleşip, İslâmlaşmasında çok hizmet ettiler. On üçüncü yüzyıldan îtibâren Anadolu toprakları OsmanlI hâkimiyetine girdi. Anadolu, Osmanlı Devletinin son zamânına kadar taarruz ve istilâya uğramadı. Yirminci yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünyâ savaşından mağlûb olarak çıkması üzerine, Anadolu toprakları bir çok Avrupa devleti tarafından istilâ edildi. İstiklâl harbi sonunda bütün Anadolu toprakları düşmandan temizlendi ve başkent Ankara olmak üzere Türkiye Cumhûriyeti Devleti kuruldu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir