tiba bırakan, kötülüğü söylenen ölülerin de cezayı hak edeceklerini ifade etmektedir. Buradaki şahidlik, tanımadan, bilmeden, kafadan atarak «iyi idi» diyenlerin şahidliği değil; iyi bilip iyi diyenlerin doğru şahidliğidr. Dördüncü hadis yaptıkları kötülük yüzünden ölülerin arkasından kötü söz söylemek ve sövüp saymanın caiz olmadığını ifade etmektedir. Ancak ulemâ-i İslâm Kitab ve Sünnet’in umumatım gözönüne alarak şöyle demişlerdir: Ahlâksızlık, fısk ve bid’atı açık olan kimselerin kötülüklerini söylemek -eğer bunda bir fayda varsa- caizdir. Müslümanları uyarmak, yolundan yürümelerini önlemek, halinden ibret almalarını temin etmek niyetiyle bazı ölülerin kötülüklerini anmak faydalı ve caizdir. Son hadis kâfir ölüleri hakkında la’net ve benzerlerinin caiz olduğunu ifade etmektedir. Ancak her caizin ulu orta kullanılamayacağı, müslümanm abes ile meşgul olmayacağı tabiîdir. (35) Bu bahsin başında bazı âdetlerden bahsetmiştik; hadislerin ışığı altında bunları kısaca tahlil edelim: a) Ölü başında nutuk çekmek hem cahiliyye âdetidir, hem de ölünün teçhiz ve defninde acele davranma sünnetine aykırıdır. (36) b) Müslümanların bilmedikleri kişiler için yalanyere iyi veya kötü diye şahidlik etmeleri caiz değildir. (37) «Allah rahmet eylesin!» denilir; bu bir duadır, şahidlik değildir. İyi bildiğimize iyi demek sünnettir, faydalıdır. Kötü bildiğimiz kişi hakkında susmak evlâ, fayda var ise durumunu anlatmak caiz, bazen vazifedir.
EBEDİYET YOLCUSUNU UĞURLARKEN
12
Ara