c) «Ücret emek sahibini yaşatacak bir gelir olmalıdır» düşüncesini olduğu gibi uygulamak bir takım mahzurlar doğurur.- Evvelâ bu, «emeğe göre ücret» prensibine aykırıdır ve ücret adâletini zedeler. Sâniyen, teşebbüslerin ayakta kalması ve verimli olmasına ters düşebilir. Bu sebeple İslâm, işverene, adâletle ve zamanmda işçiye ücretini vermesini emretmekle yetinmiş, bu ücret —hususî durumları bakımından— bazı işçilerin geçimini karşılamıyorsa bunun için, «sosyal adâlet» bahsinde ele alacağımız başka tedbirler getirmiştir. d) İslâm toplumu, adâleti ayakta tutmakla mükelleftir; devlet de bu mevzuda toplumu temsil eder. Buna göre İslâm cemiyetinde, işçi ile işveren arasmda, her iki tarafın da meşrû menfaatlerini korumak ve adâleti gerçekleştirmek için toplum vardır, devlet vardır, bunun için teşkil edilmiş tarafsız kuruluşlar vardır. Bu kuruluşlar her zaman ve zeminde âdil ücreti tesbit ve hak sahibine ulaşmasını temin ederler.
Ücretin Miktarı:
13
Ara