Bileşik olmayan ilaçlar: Bu hususda İmam Buhari, Sahih’inde özel bir bölüm ayırmıştır. Doktorlar diyorlar ki: Eğer bir ilaç vücuda gözle görülecek şekilde tesir etmezse, buna birinci derece derler. Tesir gösterir de zarar vermezse, buna ikinci derece derler. Zarar verir de etkilemezse, üçüncü derece; etkilerse, dördüncü derece derler ki, bunlar da zehirli ilaçlardır. İlaçların güçleri tecrübe ve kıyas ile bilinir. İlaçların terkibi ya sun’i olur, tiryak gibi; yahut tabii olur, süt gibi. Çünkü süt; su, peynir ve kaymaktan mürekkeptir. İlacm kokusu keskin ise, hararetinde; hiç kokusu yoksa serinliğine delalet eder. Eğer kokusu normal ise, ilaç da normaldir. Diğerlerini buna kıyas etmelidir. Tatlılar, hararetli, tuzlular keskin, ekşiler serin, yağlılar ise mutedildir. İlaçlar ve gıda maddeleri: Bunlan alfabetik sıraya dizdim. Cenab-ı Allah C.C. şöyle buyuruyor:
«Ara (nasıl) yaydık, ona sağlam dağlar attık, onda gönül açan her çiftten bitirdik. Bütün bunları Allah’a yönelen her kulun, gönül gözünü açmak için ve ona ibret vermek için (yaptık).» — Kaf: 7, 8. Müfessir Katâde, Hasan-ı Basri’den şu açıklamayı rivayet ediyor: Süleyman A.S. Mescid-i Aksayı yapınca içeri girip namaza durdu. Baktı ki, önünde yeşil bir ağaç. Namazı bitirince ağaç dedi ki: Ne olduğumu sormayacak mısın? Süleyman A.S.: «Sen nesin?» dedi. Ağaç: Ben şu ağacım ve şu dertlere devayım, dedi. Süleyman A.S. ağacın kesilmesini emretti. Ertesi gün aynı hâdise tekerrür etti. Artık mescide her girişinde yeşil bir ağaç görüyor ve ağaçtan çeşitli bilgiler alıyordu. Böylece ortaya bir tıp kitabı çıktı. Bir çok ilaçları ondan yazdılar. îbn-i Abbas R.A. merfu olarak şöyle bir hadis rivayet ediyor: «Süleyman A.S. namaza durduğu zaman önünde bir ağaç görürdü. Ağaca: Adın nedir? derdi. Ağaç da, adım söylerdi. Sen neye yararsın derdi? Eğer dikilecekse dikerler, ilaç olacaksa yazarlardı.» — Ebu Nuaym