Biz Girit’in alınması işiyle uğraşırken devlet yönetiminde de küçük başkaldırılar başlamıştı. Bazı paşaların rüşvet aldıklarını duydum. Bunu önlemek için cezaları arttırdım ama sonuç değişmedi. Üstüne üstlük rüşvet alanların bana olan düşmanlıkları daha da arttı. Diğer yandan dış düşmanlar zayıf tarafımızı yakalamak için fırsat arıyorlardı. İçeride ise karışıklıklar^ isyan ve başkaldırılar giderek çoğalıyordu. İyice bunalmıştım. Çaresizlik içinde bağırıp çağırıyordum. Eşim Turhan Sultan-la pek anlaşamazdık. Ona göre benim yaptığım her şey yanlış, davranışlarım şuursuzdu. Saraydakilere de benim deli olduğumu, devlet idaresinden aciz olduğumu yayıyormuşSadrazam Mehmed Paşa, bu fikri pek benimsemedi. Girit’i almanın çok zor olduğunu, donanmamızın yeterli olmadığını söylüyordu. Kaptan-ı Derya Yusuf Paşa ise tam tersini düşünüyordu. “Padişahım, Girit’i fethetmeye geç bile kaldık. Hemen harekete geçelim. Böylece düşmana haddini bildiririz. Ben bu savaş için hazırım.” dedi. Çoğunluğun cevabı da buna yakındı. Hemen emir verdim. “Girit seferi için hazırlıklar yapılsın!” Girit seferini, Budin Beylerbeyi Gazi Hüseyin Paşa yönetiyordu. 30 Haziran 1645’te, İstanbul’dan ayrılan donanmamız 24 Haziran’da Girit Adası1 na geldi. Kısa sürede oradaki bazı kaleler alındı ama Girit’in tamamı fethedilemedi.
© 2007 Eserin her hakkı anlaşmalı olarak Timaş Basım Tîcaret ve Sanayi Anonim Şrrketi’ne aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir