Başka rivâyete göre: Ümm-ii Süleym, Ebû Talha’ya: «Sen, filânca-larrn komşumuz kadma yaptığını gördün mü?
O, onların yanlarındaki emânetini isteyince, geri vermeğe yanaşma-yıverdüer!» dedi
Ebû Talha «Ne kötü etmişler!» deyince, Ümm-ü Süleym: «İşte, o fi-lâncalar, sensin! Oğlun da, sepin yanında Allâh’ın bir emâneti idi Onu geri aldı!» dedi (7).
Daha başka bir rivâyete göre: Ümm-ü Süleym, gecenin sonuna doğru, kocasına: «Ey Ebû Talha! Görmedin mi füanca âileyi?: Faydalanmak için, aldıkları emâneti gidip istediğim zaman, ağırlarına gitti!» dedi.
Ebû Talha: «Hiç iyi etmemişler!» dedi.
Bunun üzerine, Ümm-ü Süleym: «Senin oğlun da, Allâh’m filâncada-ki emâneti idi. Onu, ondan geri aldı!» dedi (8).
Ümm-ü Süleym, Peygamberimize İslâmiyet üzerine bey’at ederken, ölüye feryâd ve figân etmemeye de, beyât etmiş bulunuyordu (9).
Ebû Talha, Ümm-ü Süleym’in gösterdiği soğuk kanlılığa kızdı : «Mâ-dem ki öyleydi, ne diye bu işlere bulaştınncaya kadar beni kendi hâlime bıraktın da, oğlumun öldüğünü bana sonradan haber yerdin?» dedi.
Kalkıp, Peygamberimizin yanma kadar gitti. Peygamberimiz : «Al-lâh, geçen gecenizi her ikinize mübârek kılsın!» buyurdu.
Ümm-ü Süleym, o gece hâmüe kaldı. Çocuk doğduğu zaman da, Peygamberimiz, ona Abdullâh ismini koydu (10).
Peygamberimizin düası bereketiyle Abdullâh’m dokuz, (İbn-i Sa’d’e göre yedi) oğlu olmuştu ki, hepsi de, Kur’ân-ı Kerîm’i okumuş, hatm etmişlerdi (11).
Enes b. Mâlik’in Peygamberimize Hizmet Etmek Üzre Verilişi :
Enes b. Mâlik der ki : «Resûlullâh, Medine’ye geldiği zaman, ben, sekiz (Ibn-i Abdulberr’e göre: On) yaşında idim.
Annem, beni elimden tutup Ona götürdü.
(Yâ Resûlallâh! Ensar erkek ve kadınlarından Sana hediyye vermeyen kimse kalmadı.
Ben, bu oğlumdan başka Sana hediyye edecek bir şeye mâlik değilim. Bunu, al! Sana temelli hizmet etsin!) dedi.
Başka rivâyete göre: Ümm-ii Süleym, Ebû Talha’ya: «Sen, filânca-larrn komşumuz kadma yaptığını gördün mü?
O, onların yanlarındaki emânetini isteyince, geri vermeğe yanaşma-yıverdüer!» dedi
Ebû Talha «Ne kötü etmişler!» deyince, Ümm-ü Süleym: «İşte, o fi-lâncalar, sensin! Oğlun da, sepin yanında Allâh’ın bir emâneti idi Onu geri aldı!» dedi (7).
Daha başka bir rivâyete göre: Ümm-ü Süleym, gecenin sonuna doğru, kocasına: «Ey Ebû Talha! Görmedin mi füanca âileyi?: Faydalanmak için, aldıkları emâneti gidip istediğim zaman, ağırlarına gitti!» dedi.
Ebû Talha: «Hiç iyi etmemişler!» dedi.
Bunun üzerine, Ümm-ü Süleym: «Senin oğlun da, Allâh’m filâncada-ki emâneti idi. Onu, ondan geri aldı!» dedi (8).
Ümm-ü Süleym, Peygamberimize İslâmiyet üzerine bey’at ederken, ölüye feryâd ve figân etmemeye de, beyât etmiş bulunuyordu (9).
Ebû Talha, Ümm-ü Süleym’in gösterdiği soğuk kanlılığa kızdı : «Mâ-dem ki öyleydi, ne diye bu işlere bulaştınncaya kadar beni kendi hâlime bıraktın da, oğlumun öldüğünü bana sonradan haber yerdin?» dedi.
Kalkıp, Peygamberimizin yanma kadar gitti. Peygamberimiz : «Al-lâh, geçen gecenizi her ikinize mübârek kılsın!» buyurdu.
Ümm-ü Süleym, o gece hâmüe kaldı. Çocuk doğduğu zaman da, Peygamberimiz, ona Abdullâh ismini koydu (10).
Peygamberimizin düası bereketiyle Abdullâh’m dokuz, (İbn-i Sa’d’e göre yedi) oğlu olmuştu ki, hepsi de, Kur’ân-ı Kerîm’i okumuş, hatm etmişlerdi
O, onların yanlarındaki emânetini isteyince, geri vermeğe yanaşma-yıverdüer!» dedi
Ebû Talha «Ne kötü etmişler!» deyince, Ümm-ü Süleym: «İşte, o fi-lâncalar, sensin! Oğlun da, sepin yanında Allâh’ın bir emâneti idi Onu geri aldı!» dedi (7).
Daha başka bir rivâyete göre: Ümm-ü Süleym, gecenin sonuna doğru, kocasına: «Ey Ebû Talha! Görmedin mi füanca âileyi?: Faydalanmak için, aldıkları emâneti gidip istediğim zaman, ağırlarına gitti!» dedi.
Ebû Talha: «Hiç iyi etmemişler!» dedi.
Bunun üzerine, Ümm-ü Süleym: «Senin oğlun da, Allâh’m filâncada-ki emâneti idi. Onu, ondan geri aldı!» dedi (8).
Ümm-ü Süleym, Peygamberimize İslâmiyet üzerine bey’at ederken, ölüye feryâd ve figân etmemeye de, beyât etmiş bulunuyordu (9).
Ebû Talha, Ümm-ü Süleym’in gösterdiği soğuk kanlılığa kızdı : «Mâ-dem ki öyleydi, ne diye bu işlere bulaştınncaya kadar beni kendi hâlime bıraktın da, oğlumun öldüğünü bana sonradan haber yerdin?» dedi.
Kalkıp, Peygamberimizin yanma kadar gitti. Peygamberimiz : «Al-lâh, geçen gecenizi her ikinize mübârek kılsın!» buyurdu.
Ümm-ü Süleym, o gece hâmüe kaldı. Çocuk doğduğu zaman da, Peygamberimiz, ona Abdullâh ismini koydu (10).
Peygamberimizin düası bereketiyle Abdullâh’m dokuz, (İbn-i Sa’d’e göre yedi) oğlu olmuştu ki, hepsi de, Kur’ân-ı Kerîm’i okumuş, hatm etmişlerdi (11).
Enes b. Mâlik’in Peygamberimize Hizmet Etmek Üzre Verilişi :
Enes b. Mâlik der ki : «Resûlullâh, Medine’ye geldiği zaman, ben, sekiz (Ibn-i Abdulberr’e göre: On) yaşında idim.
Annem, beni elimden tutup Ona götürdü.
(Yâ Resûlallâh! Ensar erkek ve kadınlarından Sana hediyye vermeyen kimse kalmadı.
Ben, bu oğlumdan başka Sana hediyye edecek bir şeye mâlik değilim. Bunu, al! Sana temelli hizmet etsin!) dedi.
Başka rivâyete göre: Ümm-ii Süleym, Ebû Talha’ya: «Sen, filânca-larrn komşumuz kadma yaptığını gördün mü?
O, onların yanlarındaki emânetini isteyince, geri vermeğe yanaşma-yıverdüer!» dedi
Ebû Talha «Ne kötü etmişler!» deyince, Ümm-ü Süleym: «İşte, o fi-lâncalar, sensin! Oğlun da, sepin yanında Allâh’ın bir emâneti idi Onu geri aldı!» dedi (7).
Daha başka bir rivâyete göre: Ümm-ü Süleym, gecenin sonuna doğru, kocasına: «Ey Ebû Talha! Görmedin mi füanca âileyi?: Faydalanmak için, aldıkları emâneti gidip istediğim zaman, ağırlarına gitti!» dedi.
Ebû Talha: «Hiç iyi etmemişler!» dedi.
Bunun üzerine, Ümm-ü Süleym: «Senin oğlun da, Allâh’m filâncada-ki emâneti idi. Onu, ondan geri aldı!» dedi (8).
Ümm-ü Süleym, Peygamberimize İslâmiyet üzerine bey’at ederken, ölüye feryâd ve figân etmemeye de, beyât etmiş bulunuyordu (9).
Ebû Talha, Ümm-ü Süleym’in gösterdiği soğuk kanlılığa kızdı : «Mâ-dem ki öyleydi, ne diye bu işlere bulaştınncaya kadar beni kendi hâlime bıraktın da, oğlumun öldüğünü bana sonradan haber yerdin?» dedi.
Kalkıp, Peygamberimizin yanma kadar gitti. Peygamberimiz : «Al-lâh, geçen gecenizi her ikinize mübârek kılsın!» buyurdu.
Ümm-ü Süleym, o gece hâmüe kaldı. Çocuk doğduğu zaman da, Peygamberimiz, ona Abdullâh ismini koydu (10).
Peygamberimizin düası bereketiyle Abdullâh’m dokuz, (İbn-i Sa’d’e göre yedi) oğlu olmuştu ki, hepsi de, Kur’ân-ı Kerîm’i okumuş, hatm etmişlerdi