Allah’ı göremeyiz, duyamayız, ölçemeyiz, varlığını ispatlayamayız. Buna istinaden O’da (Allah) insana 3 şekilde tecelli eder. İlmiyle yarattığı doğa, orda yaşananlar (geçmiş tarih) ve insan taki ile.. Kuranı dahi bunlarla anlamak önemlidir. İnsan Doğa ve Tarih yardımıyla öğrendiklerini iç dünyasında tefekkürle mayalar. İşte gerçek ilim budur. Burdan geliştirdiği bilinciyle içsel yolculuğa başlar ve o derinlikte Rabbını kendi bulur.
Hz ibrahim güneşi, ayı , yıldızları yani etrafındaki tüm alemi sorguluyor, gözlüyor öğreniyor. Edindiği duyduğu tarih bilgisi ile etrafını uyarıyor . Ve tüm bu ilimlerle, kendi iç dünyasına yaptığı yolculukta Rabbını buluyor.
“İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun.
Üzerine gece karanlığı basınca, bir yıldız gördü. “İşte Rabbim!” dedi. Yıldız batınca da, “Ben öyle batanları sevmem” dedi.
Ay’ı doğarken görünce de, “İşte Rabbim!” dedi. Ay da batınca, “Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum” dedi.
Güneşi doğarken görünce de, “İşte benim Rabbim! Bu daha büyük” dedi. O da batınca (kavmine dönüp), “Ey kavmim! Ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım” dedi.
Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.”
En am suresi 75 – 79
“Babacığım! Şüphesiz ki bana, sana gelmemiş olan bir ilim geldi. Bana uy ki seni dosdoğru yola ileteyim.
Babacığım! Şeytana ibadet/kulluk etme! Çünkü şeytan, Er-Rahmân’a başkaldırmıştır/asi olmuştur.
Babacığım! Er-Rahmân’ın azabı sana dokunur ve şeytana dost olursun diye endişeleniyorum.”
Meryem 43-45