2-KANUNÎ DEVRİ

2-KANUNÎ DEVRİ

(1520 -1566) 8 — Kanunî Devrine Genel Bir Bakış:

Kanunî devri, Osmanlı devletinin her bakımdan en parlak bi teşkil eder. Bu devir fütühat bakımından bir ilerleyiş ve bir yükseliş z Kültür ve uygarlık tarihi bakımından ise Osmanlı tarihinin en üstün b meydana getirmektedir.

Avrupalılar Sultan Süleyman’a «Büyük Süleyman», ya da «I Süleyman» derler. Biz ise ona sadece Kanunî deriz. 46 yıl süren Kari rinde Osmanlı orduları ve donanmaları karada ve denizde, batıda ve birçok savaşlar yapmış, pek büyük ülkeler elde etmiştir (bkz. Resim

Kanunî devrinde Osmanljlar batıda Macar ve AvusturyalIlarla, ! Iranlılarla, denizlerde ise Venedik, Papa hükümeti, Şarlken, Rodos v şövalyeleri, İspanya ve Portekizlilerle savaşlar yapmışlardır. Gene bu ! Osmanlı devleti, Fransa’ya yardım etmiş ve birtakım imtiyazlar ver

Şimdi Kanunî devrinin iç ve diş olaylarım inceleyelim:
(*) Bu beytin anlamı şudur: Yavuz asrının, yani zamanının bir gün

^•nlar:

ve RÜ-pmllfNİı oldu, guk kuvvetli s Mfitfliı bir hazi-||| (luvlrt udam-•!• komutanlar Bundnrı dola-İcvrlııde salta-|fl alnındı. Bu-|ll*t Kanunî’ nin İlk sırala-ltl«*knt t c birta-laynıılnr çıktı.

(baylıuaları §un-

Gazalî İs-

Krd, Memluk idandt. Yalı lüferi sıra-ıhtı gığınmış-•onra Yavuz Valilisine ata-

Yavuz’un ölü*

Memluk devin kurmak işit lınüımsızlığı-Mmr’ı almak |l Mısır valisi Hey (bu da ttm«rnnındandı, ililin anahtar-|’| tenlim etti-If’ltı fethinden |lh«* atanmış-fjevletine sa-

Resiın: 40 — Kanuni Sultan Süleyman ibarl İstanbul’a gelir gelmez. Kanunî, Canberd üzerine kuvvetin •irada Canberd, Halep’i almak için uğraşıyordu. Üzerine gön* ilere yenildi. Şam’a kaçtı. Fakat orada da yenildi. Çöle ktfiM* Mam edildi.

eşi bu ikindi güneyine benzemektedir. Nasjl ikindi zamanı güneş kısa sürer ve fakat’ uygun olursa, Yavuz’un zamanı kısa, fakat yaptığı ve gördüğü işler büyük oldu.

b) Ahmet Paşa tayamı Yavuz’un çok yakın adamlarından olan Paya, divanda ikinci vazirdi. Kanuni, padişah olduktan bir şiire ao racam Piri Mehmet Pagayı emekliye ayırarak yerine çok sevdiği has « yani bafmabeyincisi İbrahim Ağa’yı sadrazam yaptı. Halbuki usul W Ahmet Paganın sadrazam olması gerekmekteydi. Kanunî, yaptığı bti lığa karyı Ahmet Paşaya da Mısır valiliğini vererek onun gönlünü alma Buna rağmen Ahmet Paşa, Kanunî’ye küsmüştü. Mısır’a gidince bağı ilân etti. Fakat padişaha sadık kalan komutan ve yeniçeriler onunla ederek kendisini öldürdüler. Bu suretle isyan çabuk bastırıldı. $ İbrahim Paşa, Mısır’a giderek orayı yeni baştan düzene koydu.

c) Baba Zünnun İsyanı:. Bozoklu (Yozgat) bir şaki olan Baba bir vergi işinden dolayı isyan ederek başına topladığı kuvvetlerle işgal etti. Üzerine gönderilen birkaç paşayı yendi. Fakat sonund kesilerek taraftarları dağıtıldı.

ç) Kalenderoğlu İsyanı: Hacı Bektaş soyundan olduğu söylen deroğlu koyu bir Şiî idi. Yavuz zamanından beri sağda, solda gizle bunun etrafında toplandılar. Bu sırada M araş Beylerbeyi Dulgadır Bey, Kanunî’nin emriyle idam edilmiş, taraftarlarının dirlikleri k Kalenderoğlu’nun isyanı üzerine bunlar da onunla birleştiler. Bu suret* deroğlu’nun etrafında 30 bin kişilik bir kuvvet toplandı. Asiler, An kasıp kavurmaya başladılar. Üzerlerine gönderilen birkaç paşayı Bunun üzerine Kanunî, Sadrazam İbrahim Paşayı bu isyanı bastırmay etti. İbrahim Paşa ban tedbirler alarak Kalenderoğlu’nun yanındaki leri dağıttıktan sonra üzerine asker gönderdi. Kalenderoğlu yakalana olundu (1527).

10 — Osmanlı- Macar İlişkileri. Balgrat Kalesinin ve Macaristan’ın Fetlıi:

a) Belgrat’ın Fethi (1521): Kanunî padişah olduğu zaman Ma

11. Lui (Layoş), Kanunî’yi tebrik etmemiş, üstelik birkaç yıldan beri de ödememişti. Kanunî Macaristan’a Behram Çavuş isminde bir elçi g Fakat II. Lui, Kanunî’nin bu elçisini idam ettirince, Macaristan üzeri karar verildi.

Kanuni önce Tuna yoluyla Belgrat’a bir ince donanma göndere sından kendisinin komuta ettiği kuvvetli bir Osmanlı ordusu hare Ordunun »nünde ilerleyen akıncılar Macaristan işlerine kadar her ta’ dular. Belgrat, ırmaktan ve karadan kuşatıldı. Şehir her ne kadar iyi edilmiş ise de Osmanlı kuvvetlerine karşı koyacak durumda değildi, sıkı bir saldıradan sonra Türk kuvvetleri şehre girdiler (1521). B fethinden sonra dolaylarında bulunan Karlefça, Salankamen ve Öse.k de elde edildi.

TARİH
Meydan Savatı Macaristan’ın Fathi (1520): Belgrat’ın

Macar Kralı II. Lui, Oamanlılara daha çok dilftnan oldu. Bu Alman İmparatoru Şarlken’e güveniyordu. Zira kansı Şarlken’in »•fi otan Avusturya Arşidükası Ferdinand’m kız kaideciydi. İMİ kardeyini Ferdinand’a vermişti. Bu «ırada Şarlken, Fransa “UVa İla savaş halinde bulunuyor, diğer taraftan da O&manlılann >» (İrmemeleri için tertibat alıyordu.

Mftaariatan seferine hazırlanırken Şarlken’e esir düşen Franaa Vt’nın annesinden ve bir süre sonra da kraldan elçiler ve mek-(fck*. Osmanlı – Fransa ilişkileri. Parça: 15). Bunan izerine n aeferine karar verdi.

•tduau 1526 yılı baharında İstanbul’dan hareket etti* Tuna ftradin kalesi alındıktan sonra Macaristan ovalarına girildi, t*İlin ilerleyişi karşısında önce geri çekildi. Sonra Tiirk ordusu aavaş] yapmaya karar verdi. Savaş Mohaç ovası’uda oldu, ı’ta buraya gelmişti. Kanunî derhal bir savaş divanı kurdu. JlUnndan Bâli ve Hüsrev Beyler de orada idiler. Bâü Bey, nin zırhlı ve çolı kuvvetli olduğunu ileri sürerek ilk saldırıda dlranilmemesini ve geri çekilerek düşmanın bir çember içine t «tti.

;ta düşman süvarileri tarihçi Peçevî’nin anlatışına göre: «Gûya fibi bir rüzgâr-ı kavi önünden sür’at ve istical He sürüp» •rdusunun üzerine atıldı. Türk ordusu ise: «Kazay-ı âsumanî gibi küffar üzerine doğru yürüdüler. Tabı] ve kös âvaze-n kirenay sedasından, âdem teaimteı, atlar kişnemesinden, ;indan zühreîer çâk olup at ata, âdem âdeme» girdiler. Türk (Hra geri çekildi. Düşman istenilen yere çekildikten sonra sağ Ma bulunan Hüsrev ve Bâli Beyler düşman kuvvetlerini sarma-ı Bu suretle düşman bir çember içine alındı. «Çim melal» önüne latlû padişahın alayları henüz kaib ü cenah kat be kat yerlu Düşman o zaman neye uğradığını anladı. Geri dönmek istedi, •ttvari komutanı Tomori olduğu halde bütün Macar süvarileri t, Bundan sonra Kral Layoş yürüyüşe geçti. Fakat bir şey yapa-nlı ordusu çok tedbirli ve planlı hareket ediyordu. Nihayet Hırpalandığını gören Türk ordusu karşı yürüyüşe geçerek Uç R dtl«manı tüm imha etti. Kaçabilenlerin çoğu bataklıkta boğul-*yo| da boğulanlar arasındaydı, ferlerinin en büyüklerinden olan Mohaç savaşı iki saat gibi kın kil mi«. düşman pek çok kayıp vermişti. Bu zaferden sonra Kft* “i.clo direnme görmeden Budapeşte üzerine yürüdü. Şahir tealim V» PNte de OsmanVıiann eline pek çok ganimet geçti. Bil W»d* Htrvan’in kütüphanesi ve hâzineleri İstanbul’a gönderildi.

TARİH
Knmıni Mncaristan’ı fethettiği zaman bunu hemen Osmanlı ülk« tüneli. 0»mnıılı himayesinde bir Macar krallığı kurarak, krallığı Mac Urından Jnu Znpola’ya (bizim tarihimizde buna Yanoş Kral derler)*

11 — Osmanlı – Avusturya ilişkilerinin Başlaması ve

Birinci Viyana Kuşatması (1529):

Mricarisian’ın fethi Türklerle Avusturyahlan karşı karşıya getirdi* y« İmparatoru Şarlken ve Avusturya arşidükası olan kardeşi Ferdinan ristan’ın Türk egemenliği altına girmesini istemiyorlardı. Hele F oleıı Macar kralının kız kardeşi ile evli olduğu için Macar tahtının ait olduğunu ileri sürüyordu. Jan Zapola’nm krallığını çekemeyen ba «oylu kişileri de onu Macaristan’a çağırıyorlardı. \

Ferdinand, Kral Yanoş’a savaş açarak Budin’e girdi. Yanoş’u istemesi üzerine Kanunî, tekrar Macaristan seferine çıktı. Budin alınar Yanoş’a verildi. Kendisine Macar krallık tacı giydirildi. !

Budin alındığı halde ne Ferdinand ve ne de Şarlken, Kanunî’ ■sına çıkamadılar. Halbuki padişah, Ferdinand’la bir meydan savaşı istiyordu, onun kaçması üzerine Kanunî, Ferdinad’ı izlemeye kar Osmanlı ordusu eylül ortalarında Viyana önlerine geldi. Derhal şeh Viyana çok iyi tahkim edilmişti. Osmanlı ordusu ise kuşatma savaşı i lanmamıştı. Aynı zamanda mevsim de ilerlemişti. Buna rağmen \ şiddetli yürüyüşler yapıldı. Fakat bİT sonuç elde edilemedi. Kışın ya üzerine geri dönüldü. Kuşatma sırasında Osmanlı akıncıları Yukan tan ve Avusturya’ya çok şiddetli akınlarda bulundular ve pek çok «İde ettiler.

12 — Almanya Seferi (1532):

Viyana seferinden sonra Ferdinand. İstanbul’a iki elçi gönderer ■linin Macuıistan kralı olarak tanınmasını istedi. Bir taraftan da tekrar kuşattı. Onun bu ikiyüzlü hareketi üzerine Kanunî yeni bir sefere çık

Osmanlı ordusu, Budin’i kurtardıktan sonra Estergon’a kadar ; Fakat bıı sefer Viyana üzerine gidilmedi. Amaç, Ferdinand ya da Şa bir meydan savaşı yapmaktı. Fakat her iki hükümdar da birinci seferd gibi Kanunî’nin karşısına çıkmadılar.

Avusturya ve Güney Almanya içlerine kadar sokulan Türk a pek çok ganimetle geri (Jöndüler. Bu sırada Şarlken, Andrea Dorya ile Mora’daki Koron kalesi üzerine bir deniz seferi yaptırdı. Fakat b’ elde edemedi. Bunun üzerine Avusturya barış istemek zorunda kaldı.

Osmanlı tarihleri Kanunî’nin bu büyük seferine Alman Sefer-i H” derler,
«I

tury» İla Barı} (1533):
a »«ferinden sonra Ferdinand’ın elçileriyle İstanbul’da bir antlaş /Ira bıı »ırada Kanunî, tran üzerine bir sefer yapmak niyetindeydi, layı Avımturya elçilerine yumuşak davrandı. Sadrazam İbrahim ili hazırlanan bu antlaşmaya göre:

Inand, Kanunî’nin üstünlüğünü kabul etti. Avusturya aryidö-protokol bakımından Osmanlı sadrazamına eşit sayılacak ve iği mektuplarda ona «Biraderim» diyecekti.

Inand, Macar topraklarından elinde kalan yerler için yıld»

000 diika altını vergi vermeyi kabul etti.

Zapola’nın Macar krallığım tanıdı.

| (lireti Avusturya’nın arzusuna bırakıldı. Kanunî, Ferdinand bozmadıkça bu antlaşmanın yürürlükte kalacağını bildirdi.

İl «Avusturya Seferinin Yeniden Başlaması ve lltan’ın Osmanlı Ülkesine Katılması (1541):

:ill Yanoş 1540’ta öldü, yerine Sigismond adında bir küçük Fardinand bu çocuğun kralın asıl oğlu olmadığını ileri sürerek krallığını elde etmek istedi. Kral Yanoş’un karısı Kanunîye ba$ krallığının oğluna verilmesini rica etti.

Unca Sigismond’un Yanoş’un gerçek oğlu olup olmadığını ince-Uftun hakikatten onun oğlu olduğunu anladıktan sonra kraliçe Un hakleirını savunmaya karar verdi. Ferdinand ise MacaT kral-aya kalkarak Budin’i kuşattı. Bu suretle Avusturya ile imza-bozulmuş oldu.

: ku lefer muhteşem bir ordu ile Budin üzerine yürüdü. Ordu, j|| uman Ferdinand’m Budin’de yenildiği haberi alındı. Bunun

I doğru Budin’e girdi. Yanoş’un oğlunu Erdel (Transilvanya) fak Macaristan’ın Osmanlılar tarafından alınan bölgesini Budîa Û*mnnlı ülkesine kattı. Valiliğine Macar’dan dönme Süleyman

(İHI).

Macar krallığı üç bölüme ayrılmış oldu: 1) Osmanlı devletİM latan, 2) Erdel Beyliğine bırakılan yerler, 3) Avusturya’nın •y Macaristan.

n Ferdinand, Macaristan’ın tümü üzerindeki haklarından vak

■•çınocJl Birçok ««vatlardan sonra eski kofullarla yeni bir anlaşma Bu suretle Avusturya savatlan sona erdi. (1547).
Fakat l>u anlaşma da çok devam etmedi. Ferdinand’ın 1551’dl illerine karışması üzerine Avusturya savaşları yeniden başladı. B« Ahmet Paya ve Rumeli Beylerbeyi Sokollu Mehmet Paşa olmak üzeri Osmanlı komutanlarının yönettikleri savaşlar sonunda Erdel ve Mı kalelerinden birçoğu Osmanlılann eline geçti. Ferdinand’ın yeniden ba meri Üzerine savaşlara son verildi. 1533’te imzalanan antlaşmanın kc uygun yeni bir anlaşma yapıldı (1582). Fakat bu da çok sürmedi. Fe^ ın yerine geçen İmparator Maksimiliyen’in tacavüzleri üzerine Kail Avusturya seferine çıktı (bkz. Parça 21).

15 — Osmanlı- Fransız ilişkileri ve ilk Kapütiilasyonlar (15i

Osmanlı – Fransız ilişkileri Kanunî’nin Macar seferi sırasında!

I. Fransııva’nm İtalya savaşları sırasında Şarlken’e esir düşmem üzerin Kanunî*y® bir mektup yazarak yardım istedi. Bunun arkasından I. nin da Frankipani adlı bhr elçisiyle yardım isteyen, bir mektubu geldi,^ Fransuva’ya bir mektup yazarak yardım edeceğim bildirdi (B« ma bu ünitenin sonundaki 2 numaralı okuma parçasına bakınız).

Esasen Kanuni bu sırada Macaristan seferi için hazırlanıyordu, nin bu mektubu üzerine Macar seferine çıktı (1526). Mohaç zafer va’yı Alman baskınından kurtardı. Bu sefer sırasında Osmanlı – Fr kileri daha çok gelişti. Kanunî, Avrupa Hıristiyan birliği içinde j Fransa’yı kendi tarafına çekmekle ilerisi için bir çıkar görüyordu, tarihte Osmanlı devleti, Fransa’ma biç bir yardımına muhtaç değfld

Kanunî’nin lrakeyn seferi sırasında (bkz. Parça 16) İstanbul’a len Jan dö la Fore (Jean de la Foret) adlı bir Fransız elçisi Bağdq giderek padişahı kazandığı zaferden dolayı tebrik etti. Dönüşte (. Fransuva’nm kendisinden istediği ve daha önce bu yolda Mısır tarafından verilen bazı imtiyazları kabul ederek Fransa ile Osman arasındaki ilk siyasal anlaşmayı imza etti. Fransa tarihlerinde Kaf bizim tarihimizde Uhud-u Atika ya da İmıtiyazat-ı Mahsusa adlarıyla anlaşma bir çeşit ticaret ve ikamet anlaşması niteliğindedir. 1 7 ibaret olan bu anlaşma ile Kanuni, Fransızlara başlıca şu imiiyaziaış|

. Iıklan) vermiştir:

1) Aramız ticaret gemileri Osmanlı sularında serbestçe de istodflderi limana girebileceklerdi.

2) Fransız tacirlerinden diğer yabancı tacirlere nazaran di giburtilc resmi alınacaktı. Yam bu gümrük resmi anoak verjUHıd kadar olacaktı.

Oımanlı ülkaainda yerleşmiş olan Fraıuımlar din va m«sJıapl«riada İlim aorbeat olacaklardı.

Franııı tacirleri arasındaki ticarî ve.hukukî davalara, TUrkiya’jrt gNıtdarilecek olan bir Fransız yargıcı bakacaktı.

Franaıa tacirleriyle Türkler arasındaki davalara Türk mahkemalari bakacaklardı. Ancak, bu mahkemelerde bir Fransız tercüman bula» Bacaktı.

Türkiye’de ölen bir tacirin malı, ya da Türk sularında batan bir (•minin mal ve eşyası Fransa’daki varislerine verilecekti.

TUrk tacirleri de Fransa kralına ait topraklarda ve denklerde bu (lüklardan faydalanacaktı.

İV İmtiyazlar, ancak anlaşmayı imzalayan hükümdarların sağ kal* rflklan süre için geçerli olacaklardı.

madde ile kabul edilen koşul, Osmanlı devletinin verdiği ilk kapi-

I an önemli karekterini teşkil eder. Buna göre, padişah öldüğü İmtiyazlar kendiliğinden ortadan kalkmış olacaktı. Nitekim Fran-dtfah değiştikçe yeni padişaha ve diğer devlet büyüklerine hedi-: bu imtiyazları yeniden almışlardır. Bu durum 1740 yılına kadar atmig, bu tarihe kadar Fransızlar, Osmanlı devletinden bu şekil-Imtiyaz elde etmişlerdir. Ancak yedinci kapitülasyonda hu imli-daha değiştirilmeyeceği esası kabul olunmuştur (bkz. 5 Ünite, 1740 kapitülasyonları. Parça 13).

davrinde, Fransa ile bu suretle başlayan ticarî ve siyasal ilişkiler çok gelişti. Fransa’ya askerî yardım da yapıldı. Barbaros Hay» Va daha sonra Turgut Reis, donanma ile Fransa’ya gönderildi

17).

fit Devrinde Osmanlı-İran İlişkileri (1533 >1555):

padişah olduğu zaman Şah tsmail, padişahın cülusunu tebrik na karşılık Kanunî de onun yerine geçen oğlu Şah TaJunasb’m •tmcdi.

İn Almanya seferi sırasında tran sınırında bazı karışıklıklar çık» n da bazı beyler ve emirler, Osmanklara veya Iranlılara aığıa» kil İran’la savaşların yeniden başlamasına yol açtı.

Avusturya ile anlaştıktan «onra İran üzerine yürüdü. Daha tnM İm Paşa — Şalı Tahmasb, Osmanlı kuvvetleriyle dAvUfmeye ftlnden— kolayca Tebriz’e girdi. Bundan soaıra TaİMİa’a kUtUn Azerbaycan’ı istilâ ederek Mamadan’*

girmiş olan Yavuz Sultan Selim’e baş vurarak onıın Himayesini t Barbaros u himayesi altına alarak ona 2 000 yeniçeri ile kıynl hediye etti (1520). !

Barbaros, Kanunî tarafından İstanbul’a çağırılıncaya de bağımsız bir hükümdar gibi hareket etti. Adına para bastırdı. İstanbul’a çağırdıktan ve kaptan-ı derya yaptıktan sonra Cezayir! de gene Barbaros’a bırakarak kendisini aynı zamanda Cezayir b atadı (1533). Cezayir’in bu durumu Barbaros’un ölümüne kada ölümünden sonra Cezayir özel bir yönetime kavuştu ( 1546). (bi

Cezayir, Barbaros kardeşler tarafından alındığı halde Trab^ yolların elinde kalmıştı. Barbaros’un ölümünden sonra Kanur^ Osmanlı ülkesine katılmasını istedi. Bu işi ancak Barbaros’un ar Turgut Reis’in yapabileceğini anlayan Kanunî, Trablus’u fethi beylerbeyliğinin kendisine verileceğini vaat eyledi. i

Turgut Reis’in kuvvetleri ile Kaptan-ı Derya Sinan Paşa kıi şerek Trablus’a hareket ettiler. Bu büyük donanma ve ordui Sinan Paşa’ya verilmişti. Fakat gerçekte bu kuvvetlere Turgut etmekteydi. Osmanlı kuvvetleri Turgut Reis’in denizcilikteki ustüı Trablus’u aldılar (1551). Sinan Paşa, Turgut Reis’i kıskandıg başka birisini beylerbeyi atadı. Fakat Turgut’un şikâyeti üzeı Trablusgarp’ı tekrar Turgut Reis’e verdi. ■

Turgut bu tarihten sonra ölümüne kadar burada kaldı. Al larında büyük hizmetleri dokundu. Kendisine kaptan-ı deryı istendiği halde kabul etmedi. Nihayet Malta adasının kuşatıln şehit oldu. Türbesi Trablusgarp’tadır. i

Turgut Reis, Barbaros’un en yakın arkadaşlarındandı. Korj kadar büyük ün kazanmıştı. Avrupalılar ona Dragot derler v«| çok korkarlardı. Korsanlığı sırasında bir defa esir edilerek fol fakat Barbaros’un şiddetli tehditleri üzerine esirlikten kurtulmuşl

i

18 — Kanunî Devrinde Yapılan Hint Seferleri:

Osmanlılar, Mısır’ı aldıkları tarihlerde Portekizliler de Ümit keşfederek Hint sularına varmışlardı. Portekizliler bu yolu elleriö sonra Hindistan ticaretini tekelleri altına almak amacıyla Hint su| hareketlere giriştiler, Albukerk’in Hint suları amiralliğine atanmı (bkz. 2. Ünite, parça 9), Hindistan’la ticaret yapan Müslüman 1 gemilerine dehşetli zararlar vermeye, hacca gidip gelen Müslünc) batırmaya ve Hindistan’da bulunan Müslüman devletlerle; başladılar.

kadar NmML

Hini St’fcri (1538): Bu seferi Mısır Valisi Hadım Süleyman lil’ıılıı rııııi üzerine Süleyman Paşa 7 gemi \re 20 000 askerle 1**1 »İli. Bab-ül Mendep boğazını geçtikten sonra Aden’e İrini ülıliiıterek malına el koydu ve Aden’i Osmanlı ülkesine ItHirkrii diğer İslâm emirlikleri üzerinde iyi bir etki yapmadı.

ıızıuı ve zahmetli bir yolculuktan sonra Hindistan’ın A |)iyıı kalesine ulaştı. Portekizliler kaleyi savundular. Bu yanlını isleyen hükümdar ölmüş, yerine oğlu geçmişti. Yeni »milinin başına gelen felâketi duyduğundan, Portekizlilerle Mfilnrn Hadım Süleyman Paşa kalenin kuşatılmasına şiddetle İl rmık ve cephanesinin azalması üzerine kuşatmadan vaz !Vey»’e döndü.

Hini Seferi (1551): Bu seferi ünlü kaptan Pirî Reis yaptı, tt Pirî Reis, Iran körfezine kadar gitti. Hürmüz kalesini bir Portekiz donanması İran körfezi ağzında görüldü. Pirî irveli düşmana kaptırmamak için Portekizlilerle Savaşmaktan ‘ıHyı orada bırakarak kendisi üç gemi ile Süveyş’e döndü.

hnreketi Kanunî’yi kızdırdığından Mısır’da idam olundu. V« bilgin bir denizci, Akdeniz’i çok iyi bilen bir amiralimizdi. tdlı eseri ve haritaları çok ünlüdür.

Hint Seferi (1552): Bu seferi Murat Reis yaptı. Pirî Reis’in

I donanmayı, Süveyş’e getirmeye memur edilen Murat Reis, ’ln ikinci amirali idi. Basra’dan aldığı donanmayı Hürmüz gelirdi. Burada tesadüf ettiği büyük bir Portekiz donanması “(Itvnm eden şiddetli bir savaş yaptı. Çok kayıp verdiğinden

«U Hint Seferi (1553): Bu seferi de ünlü kaptan Seydı Aîi (u «la Basra’daki donanmayı Süveyş’e getirmeye memur edil-Jmrn’ya gitti. Donanmayı alarak Hürmüz boğazını geçti. Yolda •kİ* donanmasına tesadüf ederek savaşa başladı. Düşman dininden üstün olmasına rağmen, ustalıklı manevralarla yendi, goıtı n müthiş bir fırtınaya tutuldu. Tayfun denilen bu fırtına (İtli Hindistan sularına attı. Burada Portekizlilerle ikinci bir mı Şeydi Ali Reia, düşmanı gene yendi. Bundan sonra ikinci tUİdıı. Nihayet birçok kayıplar verdikten sonra Hindistan kıyı-Aflık elde kalan gemilerle geri dönmeye imkân kalmamıştı. |*ydi Ali Reia gemilerini ve toplarını Hindistan’ın yerli Müslü-

man emirlerine satarak paralarının Mısır’a gönderilmesini sağladı.] den isteyenlerin Hindistan’da kalabileceklerini söyledi. Arkadaşla! elli kişi kendisiyle birlikte karadan İstanbul’a dönmeye razı oldulaf üç buçuk yıl süren uzun ve zahmetli bir yolculuktan sonra Istanbıl

O sırada padişah Edirne’de olduğundan Şeydi Ali Reis oraya git geçen olayları Kanunî’ye anlattı. Padişah onun maceralarını dinle^ Şeydi Ali Reis’le arkadaşlarını takdir etti. Maaşlarını artırdı.

Şeydi Ali Reis bundan sonra Hint seferini ve bu seferler düğü, gezdiği memleketleri anlatan Mir’ a t-ül-Me maiik (1 Aynası) adlı ünlü eserini yazdı. Halk arasında ise onun mace| Şeydi AB Reis halleri geldi» sözüyle bir atasözü haline geldi.

19 — Hint Seferlerinin Sonuçları:

Hindistan İslâm hükümetlerine yardım amacıyla yapılan ekonomik ve siyasal bir amaç güdülmediği için esaslı bir sonuca Osmanlı devlet adamları Hindistan’ın o zamanki ve gelecekte! durumunu takdir edememişlerdi. Halbuki bu sırada Portekizli^ yolunu, Ümitburnu yoluna çevirmek için çalışıyorlardı. Onlan sularda yenebilecek yalnız Osmanlı kuvvetiydi. Fakat Osmanlı djj larının bunu takdir edememeleri, batıda yapılacak seferleri daha k« bulmaları ve Kanunî’nin de bu sırada ihtiyarlamış bulunması bij| verilmeyişinin başlıca nedenlerindendir. Bununla beraber Hint sel| deniz’in ve bu denizin kıyılarında bulunan Yemen, Eritre ve Sudan ve Habeşistan’ın bir kısmının Osmanlı ülkesine katılması gibi birtaktj sağlamıştır.

20 — Malta Seferi: (1565):

Rodos’un fethinden sonra buradaki şövalyeler Malta adasıfı mişlerdi. Bunlar gene fırsat buldukça Osmanlı gemilerine salc Malta aynı zamanda Hıristiyanların Kuzey Afıika’daki Osmanlı te yürüyüşleri için bir üs olarak kullanılmaktaydı. Trablusgarp’m fethir bu adanın da Kuzey Afrika eyaletlerimizin güvenliği bakımında! ülkesine katılması gerekmekte idi. Bunu düşünen Kanunî, o sırac derya bulunan Piyale Paşa ile Vezir Mustafa Paşa ve Turgut Reıs’î fethine memur etti.

İstanbul’dan hareket eden Piyale Paşa ile Vezir Mustafa Pal Reis’i beklemeden Malta’nm kuşatılmasına başladılar (1565). T| adaya geldiği zaman bu kuşatma planının yanlış olduğunu gördü, iş işten geçmiş, kuşatma bir hayli ilerlemişti. Turgut Reis de, ihtiya rağmen, bu savaşlara katıldı. Fakat düşman kalesinden atılan bş parçaladığı bir kaya parçasının göğsüne çarpması üzerine yaralandı

da ttldü. Onun jehadetiııden sonra Malta’nın kuşatılmasından vaz geçildi.

Paıa. İstanbul’a döndü. Bu sırada ihtiyar ve hasta padişah da son !• çıkmak üzereydi.

Kanunî’nin Son Seferi ve Ölümü (1566):

İI821 de Avusturya ile bir anlaşma yapılarak kuzey sınırlarındaki savt|> n verilmişti (bkz. Parça: !4). Fakat bir süre sonra Ferdinand’m yerine Maksimilyan yapılan bu anlaşmayı bozarak Macaristan ve Erdel’e ra başladı. Bu sırada Sokoilvı Mehmet Paşa sadrazam olmuştu (1564),

lll donanması Malta kuşatmasından başarısızlıkla dönmüştü.

Jekollu, Avusturya üzerine yapılacak bir seferle devletin itibarım düzelt-Malta seferinin yaptığı kötü etkiyi gidermek istiyordu. Onun bu isteği ordu, başta padişah olduğu halde, yola çıktı. Bu, Kanunî’nin 1 3’üncü »eferi oldu. Padişah ihtiyar ve hasta idi. Sokollu, onu sır orduya cesaret !vet versin diye sefere götürüyordu.

Oamanlı ordusu, Avusturya topraklarına girdiği zaman Zigetvar kalesi Itnı Kont Zerini, ordumuzu arkadan vurmak istedi. Bunun üzerine padi-Ince bu kalenin alınmasını buyurdu. Ordu, Sokollu’nun komutasında kaleyi kuşattı. İhtiyar padişah otağından savaşı izliyor, gerekli emirleri fdu. Kont Zerini, Zigetvar’ı şiddetle savunuyor, yapılan bütün Osmanlı Urım püskürtüyordu. Kanunî ise kalenin alınmasının uzamasına çok ordu. Bu üzüntü onun hastalığını büsbütün artırmıştı. Sokollu’ya kalenin llt önce alınmasını emretti. Ordunun yeni saldırıları başladığı sırada r padişah top ve tüfek sesleri arasında hayata gözlerini yumdu, öldüğü II 72 yaşında idi (7 eylül 1566).

Sokollu Kanunî’nin ölümünü ordudan gizledi. Ertesi gün Zigetvar kalesi •tundu Sokollu askere gereken bahşişleri verdikten sonra padişahın has-‘inı bahane ederek orduya dön emri verdi. Bir taraftan da durumu »hy/ıVın bulunan veliaht Selim’e bildirerek onu Belgrat’a çağırdı.

Ordu, Belgrat’a yaklaştığı zaman II. Selim’in oraya geldiğine dair haber ‘l Bunun üzerine Sokollu, orduda bulunan hafızları önde giden padişahın batının yanına çağırdı. Artık Kanunî’nin ölümünün orduya bildirilmesi anı gelmişti. Padişahın arabası durduruldu. O anda «Ruhu için fatiha» anı yükseldi ve arkasından tekbir sadalan ortalığı inletti. Ordu birden Jtı Biıtün asker ağlamaya, başlarından börk ve üsküflerini çıkararak yer-(«lııutya başladılar. Herkesin ağzından «Vah Sultan Süleyman vah!» ses-y(İkiliyor, bütün ordu 46 yıldan beri Türk ordularına komuta eden, onlan idıtı> zafere koşturan, Türk milletine birçok ülkeler kazandıran bu büyük padişahı için ağlıyor, göz yaşlan döküyordu. Nihayet bu acıklı sahne

Sokollu’ıııuı iîje karışmacıyla sona erdi. Sokollu, askere, yeni padişahları Sulj II. Selim’in kendilerini Belgrat’ta beklediğini ve Her türlü bahşişlerinin ve ceğini ve ilerlemelerinin sağlanacağım bildirerek onları tekrar yürüj geçirtti.

11. Selim orduyu ve babasının cenazesini Belgrat’ta karşıladı. FJ Sokollu’nun askere müjdelediği bahşiş Hakkında hiç bir şey söylenmedi. Btl üzerine orduda büyük bir uğultu koptu. Yeniçeriler: «Âdete riayet olu Bize haber verilen bahşiş ve in’amdan bahsolunmadı. Vezirler elimizden (ulamazsınız!» diye bağırmaya başladılar. Bu sözler askerin isyan edece! belirtileri idi, Sokollu, orduyu yürüyüşe geçirdi. İstanbul’a gelinceye dek| larda bir şey yapmayan yeniçeriler, Edirnekapı’dan İstanbul’a girerken bil durdular. Kendilerine neye yürümedikleri sorulduğu zaman «önde ot arif var» diye cevap verdiler. Bu, yeniçerilerin isyan işaretiydi. Sokollu, buf da siyasî ustalığını ve otoritesini kullanarak askerin isyanına engel

II. Selim, onun asker üzerindeki bu büyük otoritesini gördükten sonra b| devlet işlerini Sokollu’ya bırakarak bir kenara çekildi. Keyif ve zevk iç saltanat sürmeye başladı.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*