FAS

 

FAS

fas

fas

Fas, geleneklerden kopmadan modernleşme, demokrasiyle İslam’ı uzlaştırma yolunu seçmiştir. Afrika, Avrupa ve Doğu’nun karşılaştığı bir noktada yer alan Berberîlerin oturduğu bu ülke, Araplar tarafından fethedildikten sonra, VII. -VIII. yy’larda İslamiyet’i benimsedi. Kırk yıl başında bulunan «emirülmüminin» II. Haşan ile uluslararası alanda birinci derecede rol oynamaya çalıştı.
Urika vadisi, Yüksek Atlaslar da, yeşil ve dağlık Fas’ın özeliklerini sunar; buradaki Berberi halk İslamiyet’i benimsemiş ve biraz da Araplaşmışlır.
sı. İtiş kakış, insanlann hiç bitmeyen işleri, turist akınlan, baharat kokusu ve her çeşit sanat eserinin bolluğu çok renkli bu büyük çarşı lan, Zenci Afrika, Avrupa ve Doğu etkilerinin toplandığı alışveriş yerleri haline getirmiştir.
İÇİNDEKİLER

FİZİKÎ COĞRAFYA BEŞERÎ VE İKTİSADÎ COĞRAFYA TARİH

DEVLET VE KURUMLAR TOPLUM KÜLTÜR VE UYGARLIK
Arap coğrafyacılar tarafından «en batıdaki ülke» (El-Mağrib ül-Aksa) olarak adlandırılan Fas Krallığı, Afrika Kıtası’nın kuzeybatısında yer alır ve çok farklı iklim bölgelerine ayrılır. Cezayir ve Moritanya’nın sınır komşusu olan Fas Batı’nın etkilerine açık kalmış ve Arap dünyasının içinde kendine özgü bir uygarlık oluşturmuştur. Eski İspanyol Sahrası ile birlikte, krallığın güneydeki tüm bölümüyle yüzölçümü, 710 850 km2’dir. Arapça resmî dil olmasına rağmen, halkın üçte birinden fazlası hâlâ Berberice konuşur.

FİZİKÎ COĞRAFYA

Etrafı Akdeniz, Atlantik Okyanusu ve Sahra ile çevrili olan Fas, Cezayir’den yüksek dağlarla; Ispanya’da ise Cebelitarık Boğazı ile ayrılır. Bu yüzden, Mağrib bütün olarak düşünüldüğünde, Fas bu bütünün içinde bir adaya benzetilmiştir.

Yüzey şekilleri

Fas, bir karşıtlıklar ülkesidir. Oldukça uzun olan deniz cephesi (3 450 km), Akdeniz boyunca dar ve diktir; Atlantik Okyanusu kıyılarında ise ova ve platolarla devam eder. Dağları, Mağrib’in en yüksek dağlarıdır: Tubkal Dağı, 4 165 m’yle, Yüksek Adaslar’da-ki en yüksek noktasıdır. Dağlar, farklı çağlarda oluşan ve birçok kez değişime uğrayan dört sıradağ grubuna ayrılır: güneyde, Pre-kambriyen Zaman’da oluşmuş Anti-Atlas Dağları; Hersiniyen bir tabana sahip olan Yüksek ve Orta Adaşlar; kuzeyde, Cezayir’deki Tel Adasları’yla birleşen Alp tipi dağ kıvrılmalarıyla oluşmuş Rif. Bu dağ kütleleri geniş biçimde Batı’ya doğru açılır ve Doğu Fas’taki yüksek platoları bir yana bırakarak, Garb, Şaviye, Hauz ve Sus ovalarını kuşatır. Söz konusu dağlar, hiçbir zaman, aşılamayacak bir engel oluşturmamıştır (insanlar her zaman bu dağların geçiderinden ve boğazlarından yararlandılar).
_ FAS KRALLK
El-Memieketü’l-Mağribiye Uluslararası kod: MAR Yüzölçümü: 710 850 km2 Nüfus: 28 300 000 (1996)

Nüfus yoğunluğu: 39,8 kişi/km2 Başkent: Rabat (1 385 872 nüf. 1994)

Resmî dil: Arapça

Din: % 98,58 Müslüman (resmî din, çoğunluğu Sünnî)

Millî bayram: 3 Mart (Kral II. Hasan’ın taç giymesi yıldönümi Para birimi: dirhem (DH)

(1 DH = 100 santim)
Hükümet ve yönetim Anayasa: 1972’de kabul edilen, mayıs 1980 ve eylül 1992’de ba2 deleri değiştirilen anayasaya göre yönetim biçimi meşrutî monar Kurumlar: iktidarı elinde tutan bir kral (krallık babadan oğula ve bir temsilciler meclisi. Temsilciler meclisinin 6 yıl için seçili üyesinin üçte ikisi genel seçimle, üçte biri yerel yönetimler ve n kuruluşlar tarafından belirlenir.

Yönetim birimleri: 7 bölge, 41 il.

Ekonomi GSYİH: 36,82 milyar dolar (1996)

Kişi başına GSYİH: 1 290 dolar (1996) ithalat: 10, 01 milyar dolar (1996)

İhracat: 6,97 milyar dolar (1996)

Eğitim ve sağlık Okuryazarlık oram: yetişkin nüfusun yüzde 56’sı (1995) Ortalama ömür: kadın 68; erkek 64 (1990-1996)

Çocuk ölüm oranı: %o 74(1990-1996)
İklim ve bitki örtüsü

Fas’ı birbirinden oldukça farklı doğal çevrelere bölen iki büyük iklim kuşağının sınırlarım belirler: nispeten yağışlı bölgesi ve Sahra tarafına düşen çöl karekterli Güney bölge zey’de, kış yağmurları ve kurak yazla belirlenen Akdeniz iki rülür. İklimdeki önemli yerel değişimlerin nedeni, Adantik O su, yükseklik ve Sahra ile olan bağlantıdır. Denize yakınlık, s farklarını azaltır ve nem oranını yükseltir; denizden uzaklaşt caklık ortalaması ve kuraklık artar. Yükseklere çıkıldıkça y bollaşır. Sıcaklığın -20 °C’ye kadar düşebildiği dağların karla k ması bazen büyük önem taşır. Özellikle belirli yıllar arasında len iklim farklılıkları, tarım şartlarını kimi kez rastlantıya bir tır. Dağlarda mazı, meşe, sedir, ardıç ve çeşitli dağ bitkilerinin düğü Akdeniz bitki örtüsü hâkimdir. Düzlüklerde ise mantar si, zeytin ağacı, sakızağacı ve argania yetişir. İçteki bozkırlarc yavşan yetişirken, güneydeki vahalar palmiyeler yaygındır.
tetitarik Boğaz* Tan<jS?”\SeP,e (İspanya)

■ f *T#.»ıtan 14701
tdeira Adatan (P-
+ 4603m
Muhammediye,

Kazabla

El-Cedid
ATLANTİK

OKYANUSU
■+ 4660m
Kanarya Adaları (İspanya)
Santa Cruz Bnenfe^/Tpd® Terterife
Buyuk Kanarya
/^jLas Palrtfas
İ Unzarote
| Fuerteventura Yubi Burnu

El-Aybn
Bojador Burnu
SERÎ VE İKTİSADÎ COĞRAFYA

jfusun hızla arttığı genç bir ülkedir (yüzde 2,4, 1990-nya ortalaması % 1,7). Bağımsızlığın kazanılmasının ar-enimsenen gelişme modelinde tarıma öncelik verildi. Ta-jrü, barajların yapımı ve geniş sulama alanlarının dona-önemli yatırımlardan yararlandı; bu arada de vlet özel gide destekledi. Tarım, bir yandan özellikle kentsel nüfus Lere ülkenin ihtiyaçlarını karşılayacak, diğer yandan da iyesinde donanım anamallarının alınması için gerekli dö-yacaktı.

ıs ve yerleşim

rmaşık bir nüfus yapısına sahiptir; nüfusun üçte biri, üç ayrılan Berberîce’yi konuşur: Rif (Rif), Tamasih (Orta Şluh (Yüksek Atlaslar, Anti-Atlas, Sus). Arapça konu-fusun üçte ikisini oluşturur ve bunların büyük çoğunlu-aşmış Berberîler’dir: VII.-VIII. yy’larda Arapların yaptığı aha sonra Beni Hilal akıtılan (XI.-XII. yy’larda) olarak bi-ılar, gerçekte, 20 000-30 000 kadar insanın yerleşmesin-a bir şeye yol açmadı. Çeşidi kökenlerden gelen Musevî ifusu (Hıristiyan döneminden önce Musevî olan Berbe-2 yılında Ispanya’dan sürülen Yahudiler), İsrail’e yapılan öçle gözle görülür biçimde azaldı (1948 yılında, yaklaşık kişi eski şehirlerde Yahudi mahallelerinde yaşıyordu), îklerindeki vahalarda yaşayan Aratinlerin kökenleri de ;imde açıklandı: bazıları Sahra’nın çölleşmesinden önce erleşmiş eski yerli nüfusun soyundan gelenler, diğerleri i kökenli esirler olabilirdi. Bağımsızlık öncesinde sayıla-k 500 000 olan Avrupalılar bugün 100 000’i geçmez. Ya-;a’da olmak üzere, aşağı yukarı Faslıların (faal nüfusun) 6’sı yabancı ülkelerde yaşar.

en ve enerji kaynaklan

■sfat üretiminde dünyada üçüncü, bunun ihracatında ise birincidir (1992). Ülke ayrıca, dağlarda, demir yatakları-mirdışı minerallere sahiptir: kurşun, manganez, kobalt, ıko, antimon, molibden. Buna karşılık enerji kaynakları rlıdır: antrasit, petrol ve doğalgaz ihtiyacın yüzde 20’si-:1a karşılar ve ithalat yapılmasını engelleyemez.
Tarım ve hayvancılık

iki çeşit tarım yapılır: karasaban ve çapanın kullanıldığı, geçim sağlamak üzere yapılan geleneksel tarım; makinelerin kullanıldığı, ihracata yönelik olarak yapılan modem tarım. Üretimi yapılan başlıca ürünler tahıllar (buğday, arpa, mısır), baklagiller (bakla, bezelye, mercimek, fasulye), sebzeler, turunçgiller ve şeker bitkileridir. Meyve ve zeytinciliğin küçümsenmeyecek bir katkısı vardır. Arazi sisteminde büyük bir karmaşıklık görülür: özel mülkiyete ait topraklar, kabilelerin ortaklaşa sahip oldukları topraklar, dinî kurumlara ait topraklar (habbu’lar), devlete ait topraklar. Bu alanda büyük eşitsizlikler yaşanmaktadır: köylülerin üçte birinin toprağı yokken ekilen alanların yarısı yüzde 6 oranındaki toprak sahiplerinin elinde bulunmaktadır. Hayvancılığın kırsal tarım sektöründe ağır basan bir yeri vardır: çifte koşulmaya ve yük taşımaya elverişli hayvan sürüleri, aile tüketimine yönelik süt, yağ ve et sağlar. Keçi yününden ve kıllarından cellabe (Fas’ta giyilen özel bir giysi), örtü ve ip yapımında yararlanılır.
Haşan Adahil Barajı. Tarımı destekleme politikasını sürdüren hükümet, aynı zamanda tarla sulamaya da yarayan hidroelektrik santraliannın yapımına girişmiştir.Agadir’de bir tatil köyü.

Turizm Fas’ta önemli bir yer tutar.
TARIM

(1992)
Ürünler ve üretim miktarı
milyon ton
buğday 1,56
şekerpancarı 2,75
arpa 1,08
portakal 1,10
şekerkamışı 0,99
zeycin 0,55
mandalina 0,27
mısır 0,21
Hayvancılık
milyon baş
koyun 14,15
keçi 4,67
sığır 0,81
Balıkçılık
milyon ton
0,54

SANAYİ VE ENERJİ
(1992)
antimon (cevher) 180 t
bakır (1990) 14 500 t
barit (1989) 370 600 t
çimento (1990) 5 375 0001
çinko (cevher) 23 60 t
demir (cevher, 1990) 120 000 t
elektrik 9,7 milyar kWsa
fosfat 17 970 000 t
halı (1990) 1 642 914 m2
Kobalt 150 t
kurşun (cevher) 71 200 t
pamuk ipliği 81 300 t
şekir (rafine, 1989) 751 979 t
taşkömür 550 000 t

BAŞLICA İHRAÇ ÜRÜNLERİ

(1991)

ihracattaki payı % fosfat 9,7

turunçgiller 3,5
Deniz balıkçılığı. En çok sardalya tutulur ve balıkçılığın yüzde 90) Atlantik Okyanusu kıyılannda yapılır.
Sanayi

Sanayi, özellikle ikinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişti. 1990 yılında bu sektör GSMH’mn yüzde 18,7’sini sağlıyordu. Tahılların başka ürünlere dönüştürülmesi (un, bisküvi, unlu mamüller) ve konservecilikle (sebze, meyve, balık) gıda sanayileri ön planda gelmektedir. Tekstil, deri ve inşaat (yapı malzemeleri) sanayileri büyük gelişme içerisindedir. Fas, kimya, elektronik, kâğıt ve mukavvayla etkinliklerini çeşitlendirmiştir. Kamyon ve otomobil montaj işletmeleri de faaliyettedir. Bununla birlikte ekonomi temel sanayilerin eksikliğinden olumsuz şekilde etkilenmektedir. Zanaat kolları önemli bir rol oynamaktadır. Zanaatçıların işbirliği içinde bulundukları geleneksel lonca örgütlerinin yanı sıra, modern atölyeler ve çıraklık merkezleri de gelişmektedir.

Turizm

Turizm alanında önemli bir gelişme yaşanmıştır (1992 yılında,

2 milyonu aşan turist). Akdeniz ve Atlantik Okyanusu kıyıları, dağ manzaraları, çölün yakınlığı, eski imparatorluk şehirlerinin sanatsal kalıntıları (Rabat, Fas, Meknes, Marakeş), çarşı-pazarda görülen canlılık ve halkının konukseverliği Fas’ı çekici bir merkez yapmıştır. Özellikle, düzenli seyahatlerle birlikte turistik konaklamalar, el sanatçılarının işlerine ayrı bir pazar sağlar.

Dış ticaret

Artık, ihracatın temelini imal edilen ürünler oluşturmaktadır; bu ürünleri ihracatta, maden kaynakları (ilk sırada fosfat) ve birkaç tarım ürünü (sebze ve meyveler) izler, ithalat özellikle enerji ürünlerine, donanım mallarına ve tüketim mallarına yönelmiştir. 1992 yılı gibi, tarım açısından kötü geçen yıllar büyük çapta tahıl ithalatım zorunlu kılmıştır. Avrupa Topluluğu’na üye diğer ülkelere (Ispanya, İtalya ve Almanya) göre, dış ticaret ilişkilerinde Fransa’nın payı oldukça büyüktür (ithalat değerinin dörtte biri, ihracat değerinin üçte biri). Diğer Mağrib ülkeleriyle ticarî ilişkiler son derece sınırlıdır (ticaretin % 3’ü).

TARİH

Fas’ın tarihi birbiriyle apaçık çelişen iki özellikle karşımıza çıkmaktadır. Bir yandan, birçok kaynakta Fas’ın coğrafî açıdan bir «ada» olduğu (binlerce yıl Berberî kültürünün ve dilinin direnmesi) nedeniyle kendine özgü bir tarihinin olması) ve geçmişi VIII. yy’a kadar uzanan monarşinin sürekliliği üstünde durulur. Diğer yandan ise, Fas Afrika, Avrupa ve Doğu dünyalarının karşılaşma noktası olarak görülür.

Antikçağ’da Fas

Eski kaynaklarda anlatılanlar, Fenikelilerin burayı istila etmelerini MÖ XII. yy’a kadar götürür; ancak arkeolojik kanıdarın tarihleri en çok MÖ VII. yy’a kadar gider. Fenikelilerin başlıca siteleri Liksos (El-Araiş), Mogador (Es-Suveyre) ve Sali’dir (Rabat yakınlarında). Karta-calılar MÖ 475 ile MÖ 450 yılları arasında düzenledikleri deniz seferi sonunda Fas’ın Atlantik Okyanusu kıyılarında yerleşmeler kurdular. Eski Berberî uygarlığıyla Fenike uygarlığı arasındaki başarılı kaynaşma, Moritanya uygarlığının doğmasına yol açtı. Mağrib’in doğusunda parlak şehirleriyle gelişme gösteren önemli bir Berberî Krallığı kurulur. Özellikle Sali, II. Juba ve Ptolemaios’un hükümdar-
lıkları sırasında çok parlak dönemler yaşar. Krallık Rom; tılı olarak ancak Roma’nm egemenliği altına girmeden t nı kaybeder; bunun nedeni MS 40 yılında, Caligula’nın rine sahip olabilmek amacıyla Ptolemaios’u Roma’da ö Çok çetin bir savaştan sonra Moritanya, Roma Impara bir eyaleti konumuna gelir (Mauretania Tinginata).

İslamiyet

Fas’ın geleceğini belirleyecek olan olay VII. yy’da Arapların ülkeyi fethi ve İslamiyet’in benimsenmesi, ların Mağrib’e girmeleri, aslında başka yerlere girmel ha yavaş ve daha zor oldu; bunun nedeni Berberî hal yük direnişleriydi. Ancak söz konusu Berberîlerin kit de din değiştirerek, Müslümanlığı seçtikleri de bir geri lik Ispanya’ya girmek için Cebelitarık Boğazı’m aşa dinlerini değiştiren Berberî birlikleriydi). 681 yılında f» en uç ülkesine gelen Ukbe bin Nafi’nin yönetimindek riyle Berberî kökenli Tarık bin Ziyad’m Ispanya’yı fetl sadece otuz yıl geçmiştir. Dikkate değer diğer bir no tarih boyunca gerçekleşen birçok Berberî ayaklanma lümanlara karşı değil de, Araplara karşı yapılmış olm. bu ayaklanmaların büyük bir bölümü, Berberîlerce Isl na yapılacaktır (Haricî ve Şiî hareketleri). VIII. yy’ın gerçekleşen Haricî başkaldırısı İslâmî dilde, Berberîle sal eşidik taleplerinin ve o tarihte Mağrib’den kovula lacılarına karşı hissettikleri düşmanlığın bir dışavuruı

İlk Fas hanedanı: İdrisîler

Ispanya’da Kurtuba halifeliği sağlamlaşırken, Mevk basîler tarafından Hz. Muhammed’in soyundan gelen katliamdan kaçtıktan sonra, İdrisî Hanedanı’m kurdu’ da Volubilis yakınlarına yerleşti. Oğlu II. Idris, haned. rını genişletti ve Fas şehrini kurdu. Fas’ın ilk başkenti hir sosyal, sanatsal, İktisadî ve dinî bir merkez haline ve Endülüs etkilerini ilginç biçimde kaynaştıran Fas, büyük mimarî yapılarla donandı; bu yapıların aı alan camiler Fas şehrinde bulunan Karaviyyin ve Endi ridir. Böylece Fas, daha IX. yy’dan başlayarak kendi kimliğe bürünmüştü. Ancak, II. Idris’in oğlu Muham münden sonra, ülke birbirine rakip birçok küçük krallı

Berberi hanedanları

Dinde reformcu ve büyük savaşçı olan, Şanhaceler kabilesine bağlı çöl göçebeleri Murabıtların (El-Mıırab bat, tahkimli manastır halkları) Marakeş’i kurmaları (: birliğini sağlamaları (1083), ancak XI. yy’da gerçekleş lar fetih nedeniyle Ispanya’ya ve Sudan yoluyla Gan. kadar gittiler. 1147 yılında, Muvahhidler iktidarı Mur; rini aldı. Tinmel yanlıları (Yüksek Atlaslar), dinde ref nüfus, mülk ve töre işlerine bakmakla görevli olan f bin Tumart’ın atılımıyla Marakeşi (burada Kutubiyye şa ettiler) ele geçirdiler, Rabat’ı kurdular ve güçlerini Afrika’ya yaydılar. Böylece Muvahhidler, emirülmüm m alan Ebu Yusuf Yakup el-Mansur’un çevresinde tüır Batı’yı, yani Adantik Okyanusu’ndan Gabes’e kadar > Berberî ülkesini ve Müslüman Ispanya’yı alarak, çok j paratorluk birliğini gerçekleştirdiler. Kısa bir süre deva leşik Mağrib olayı Mağribîlerin imgeleminde çok ön oynadı; bu imgelem, Mağrib Arap Birliği’nin (1989) ba tası olarak görülebilir. Bir yüzyıl sonra Muvahhidler dönemine girdiler. Tunuslu Hafsîler, Tilimsen Krallığı batısında), Fas’a yerleşmiş olan Merinîler ve Ispanya’ Hıristiyanlaşmasını sağlayan Rekonkista hareketi, Mi tı’yı bir kez daha ve bu kez kalıcı biçimde parçaladı.

Merinîler, Sadîler ve Alevîler

Yüksek platolardan gelen Merinîlerin yeni başkenti
FAS
ras . 1276 yılında Ebu Yusuf Yakup tarafından kuruldu. Dinde r: savunan Yusuf Yakup da, çok sayıda cami ve medrese yapışmıştı. Bunu izleyen yıllarda Fas, bir ölçüde kendi içine kapan->y’da Avrupa’nın emperyalist hedefleri belirmeye başladı. :czlıler Septe (1415) ve Tanca’yı (1471) ele geçirdiler, daha son-îr.tık kıyıları boyunca acentelikler açtılar: bu arada îspanyollar eİLİa’ya yerleştiler (1497). Iber hakimiyeti, Cihat idealiyle pe-_en ve tarikat başkanları tarafından desteklenen bir direniş hane neden oldu. Şerif soyundan gelen bir iktidar (Sadîler, 1578-;rtaya çıktı. Mevlay İsmail (1672-1727) Fas’ı yeniden örgütle-royun eğmeyen boylara, Osmanlılara ve Hıristiyanlara karşı n askerî sefere giriştikten sonra barışı sağladı.

“viay Haşan (1873-1894), ülkenin siyasî bağımsızlığını elin-znayı başardı, ancak merkezî gücün zayıflaması, çok sayıda :n:n ayaklanmaya başlaması ve malî krizin sonuçları Fas in’nin giderek ağırlaşan borçlara girmesini zorunlu kıldı; bunalımı Fas limanlarına Fransız kontrolörlerin yerleştirilme yol açtı.

ansız protektorası

güçlerin Fas’a müdahalede bulunabilmeleri kararının res-cnaylandığı Algeciras Konferansı (1906), İspanya ve Fran-çok özel hakların verilmesini kabul ediyordu. Ağustos de, Fransızlar Kazablanka’ya çıktılar ve Almanya’nın karşı ısına rağmen, sonunda Fas sultanına zorla kabul ettirilen stora antlaşması, Fas şehrinde, 30 mart 1912 tarihinde imdi. General Lyautey Fransa’nın ilk sömürge genel valisi oldu. y:l süren Fransız egemenliğinin ardından gelen Fas ve Ceza-■aklanmalarının aynı zamana rastlaması, askerî gücünü Ce-de yoğunlaştırmayı seçen Paris’i, sultanla görüşmelerde bu-aya zorladı. Bu görüşmeler sonunda 2 mart 1956 tarihinde -tiaşması’m hükümsüz kılan bir antlaşma imzalandı. Hal-aPtığı gösterilerin büyümesi, İspanya’yı da, 7 nisan 1956 ta-:e protektorasını sona erdirmek zorunda bıraktı. Kırk dört ren yabancı himayeciliğinden sonra Fas yeniden bağımsız-ve birliğine kavuştu. Ülkesine geri dönen V. Muhammed ■jsuf, Fas ulusunun kurtarıcısı olarak alkışlarla karşılandı, yılından itibaren ekonomik, sosyal ve siyasî reformlar ger-•tirdi. Fas’ı halkın kamu işleri yönetimine dolaysız katılımı-’ayan kuramlarla donatmaya girişti.

Hasan’ın hükümdarlık dönemi

»luhammed, 26 şubat 1961 tarihinde öldü. Yerine oğlu II. Ha-sçti. II. Haşan babasına, meşrutî monarşi çerçevesinde de-ıtık bir rejim kurma sözünü vermişti; verdiği bu sözü tutarak ..< 1962 tarihinde yapılan r eferandumla çok partili sistemi ve ■rier ayrılığı ilkesini getiren anayasayı onaylattı. Parlamentomu nispeten sınırlandı. Buna karşılık kralın yetkileri oldukça edi: hükümdar başbakanı ve bakanları atar ve istediği zaman enin tehdit altında olduğu durumlarda görevlerinden alabilir. : kuvvetlerin başı olarak olağanüstü hal ilan etme hakkına sa-«Emirülmüminin» olarak en yüksek dinî başkandır ve tsla-e saygının bekçisidir. Kralın bu unvanı almasını izleyen yıl-\azablanka, Rabat ve Fas şehrinde halk ayaklanmalarının ör-;diği görüldü. Olağanüstü hal ilan edildi, Meclis dağıtıldı ve :m yetkileri eline aldı. 1965 yılında, rejime karşı komplo hamaktan gıyaben ölüme mahkûm edilen Mehdi Bin Berke Pa-açırıldı ve orada gizlice öldürüldü. İlki, 1971 yılında Skirat Şada bir resepsiyon sırasında, İkincisi ise 1972’de avcı uçakları-otlarınca yürütülen iki suikast girişimi ağır bir baskıya yol aç-‘3 yılından sonra, siyasî konularda usta olan kral, yetkilerini •tme zorunluluğunu hissetti. Yabancılardan alınan toprakla-ıslılaştınlması», krala yeniden halkın desteğini kazandırdı; İs-1 Sahrası sorunu halkın bir birlik içinde onun çevresinde top-smı sağladı. Polisario Cephesi 1973 yılında silahlı mücadeleydi (o tarihte İspanya, Fas’ın hak iddia ettiği bu bölgeye badiğim vermeyi tasarlamaktaydı). 1975 yılı sonbaharında, ,an «yeşil yürüyüş»ü düzenledi: yaklaşık 350 000 Faslı, onun na cevap verdi ve «başta bayrak, elde Kuran» Batı Sahra’ya barışçı bir şekilde yürüdüler. Bu yürüyüşün ülke içinde ol-büyük bir etkisi oldu; çünkü bu yürüyüşle tüm siyasî güçler nazlık içinde olanlar da dahil olmak üzere) kralın yanında ye-r. Bu durum Fas ve Sahra hareketine destek veren Cezayir da derin bir krize yol açtı. Ama «çöl savaşı»m önleyen Fas ılında, Birleşmiş Milleder’in gözetiminde bir referandum ta-ı ele alıp incelemeye koyuldu.

yandan içteki anlaşmazlıkların etkisi, öte yandan ülkesini mleştirmek isteyen kralın arzusunun baskısı sonunda eylül
1992’de referandumla yeni bir anayasa kabul edildi; söz konusu anayasa parlamentonun rolünü genişletiyor ve kuvvetler ayrılığını daha net bir şekilde ortaya koyuyordu. Diğer yandan, uluslararası alanda, GATT’a giren ve Avrupa Topluluğu’na üyelik için 1987 yılında başvuran Fas; Cezayir, Libya, Moritanya ve Tunus’la birlikte şubat 1989’da Mağrib Arap Birliği’nin oluşturulmasına aktif olarak katılırken Ortadoğu’da da barış sürecini hızlandırmak için büyük çaba gösterdi. Ülkeye damgasını vurmuş olan kral

II. Haşan 38 yıllık saltanattan sonra 6 eylül 1999da öldü. Yerine VI. Muhammed adıyla oğlu geçti.

DEVLET VE KURUMLAR

Fas, meşrutî bir krallıktır. Dinî yasallığı da olan hükümdar, Hz. Muhammed’in soyundan gelen Şerifi bir hanedan olan Alevîler-dendir. Unvanını aldığında ve her yıl tahta geçişinin kudandığı şenliklerde, halk kendisini hükümdara bağlayan bağlılık andını tazeler. Bundan da anlaşılacağı üzere hükümdarın gerçek rolü, çok-particiliğe dayanan, kuvveder ayrılığını zorunlu kılan ve parlamentonun rolünün üzerinde önemle duran anayasada gösterilenden çok daha geniştir. Fas ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlamak için bölgesel kalkınmaya önem vermiş ve beldelerin merkezden değil yerinden yönetilmelerine işlerlik kazandırmıştır; bu beldelerin başlarında seçimle gelen belde meclisleri bulunmaktadır.

KÜLTÜR VE UYGARLIK

Fas’ın mimarî kalıntıları hem zengin hem de çok çeşitlidir. IX. yy’dan itibaren birbirini izleyen her hanedan ortaya konan eserlere kendi damgalarım vuran yapıcı hükümdarlar yaratmıştır.

Zengin mimarî miras

Fas mimarisi Endülüs ve Doğu etkilerinin başarılı ve özgün bir sentezidir (Kayrevan). Sanatçılar renkli, oyma ahşap işçiliğinde, mermer yontuculuğunda, çok renkli seramik kakmalarda ve oyma alçı işlerinde çok başarılıdır. Mimarî eserler arasında en ilgi çekicileri dinî yapılardır. Fas şehrinde Karaviyyin Camii, Marakeş’te Kutubiyye Camii’nin minaresi, Fas’taki Bu tnaniye ve Marakeş’te Bin Yusuf medreseleri. Ayrıca, bu dönemlerden kalan surlar, kaleler, saraylar, mezarlıklar ve türbeler de ayaktadır. Fas ve Mara-keş şehirlerinin Müslüman kesimleri geleneksel mekân ve sosyal düzenlemelerini korumaktadır.

Yazılı ve sözlü edebiyat

Masallardan, efsanelerden ve şiirsel şarkılardan oluşan Berberî edebiyatı çok canlıdır. Sözlü geleneğe dayanan edebiyat dili ister düzyazı isterse şiir olsun, çok sıkı kurallara uyar, çok karmaşık ve çoğunlukla eğretilemelerle dolu bir üsluba dayanır. En başarılı yazarlar arasında Ahmet Sefriyevi («Amber Tespih», Le Chapelet d’Ambre, 1949; «Harikalar Kutusu», La Boîte â Merveilles, 1954), Dris Şraybi («Geçmiş Zaman», Le Passe Simple, 1954; «Kide», La Foule, 1961), Abdüllatif Leabi («Göz ve Gece», L’ceil et la Nuit, 1969), Muhammed Hayreddin («Agadir», 1967), Tahir bin Cellun («Güneş Yanıkları», Cicatrices du Soleil, 1972; «En Büyük Yalnızlık», La Plus Haute des Solitudes, 1977; «Kum Çocuğu», L’Enfant de Sable, 1985; «Kutsal Gece», La Nuit Sacree, 1987) sayılabilir. □
Haşan Kulesi, 44 m

yüksekliğindedir ve Rabat’la Yakup ei-Mansur’un emriyle 1195-1193 yılları arasında yapılmıştır; bu kule yapımı bitmemiş bir caminin minaresidir ve V. Muhammed’in mozolesiyle devam eder.
Fas. En eski imparatorluk şehirlerinden olan Fas, Ispanyoi-Arap kültürünün değerli örnekleriyle doludur.
AYRICA BAKINIZ

– [b.ansl| Afrika

– [B.ANSLİ Akdeniz

– [b.ansli Araplar

– IBED Cezayir

– [kMŞU Fransa

– [b-ansli İslam

– IRânslI İspanya

– [b.ansli Mağrib

– İB.ANSLİ Tunus

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*